->
Yapımda; kendisinden 25 yaş küçük bir kadınla evlenen ‘Celal Tan’ı canlandıran usta oyuncuyla filmini, rolünü ve aşkı konuştuk.
Filmi nasıl buldunuz, sonuçtan memnun musunuz?
Çektikten sonra merakla seyretmek istediğim bir film oldu. Usta oyuncu; o sıralar oynadığı ‘Ayhan Hanım’ filminin çekimlerine 25 gün ara verilince filmde oynama şansı yakaladığını belirtiyor.
Cuma günü vizyona giren ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ filminin başrol oyuncusu Selçuk Yöntem; filmde rol almasının tesadüf olduğunu söylüyor. Okuduğum anda beni etkileyen senaryonun, izlerken de büyük bir oranda yansıtıldığını gördüm ve mutlu oldum
Bir filmin iyi olması için; yönetmenin, oyuncuların ve senaryonun iyi olması gerekir. Biz bu üçlüyü buluşturduk. Film; yönetmen Onur Ünlü’nün kendi iç dünyasıyla da paralel gidiyor. Hayata dair, hayatın içinden bir film olduğu için seyirciyle buluşacağını hissediyorum.
KARA MİZAH ÖRNEĞİ
Hayatın içinden bir film mi gerçekten? Çünkü Onur Ünlü filmlerinde absürtlükleri, gerçeküstü öğeleri kullanmayı seviyor…
Kesinlikle hayatın içinden bir film. Ama ben onlara absürtlük demiyorum; uyumsuzluk diyorum. Gece sokağa çıktığımızda her pencerede onlarca değişik ışık yanıyor. O pencerelerin arkasında neler yaşandığını bilemeyiz. Bu film de bir pencerenin, ardında kalan ilginç bir olayı yansıtıyor.
Filmde ‘Celal Tan’ın trafik lambasıyla konuştuğu ilginç bir sahne var…
Evet. Sokakta zaman zaman kendi kendine konuşan, hatta ağaçlara bakıp konuşan insanlar görürüz. Bunu; onların iç dünyasının bir yansıması, çaresizliği veya bir yere tutunma çabası olarak değerlendirebiliriz. ‘Celal Tan’ da trafik lambasıyla konuşurken çaresizliğini ortaya koyuyor, bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Bunu böyle de değerlendirebilirsiniz, yönetmenin fantezisi olarak da… Ama filmde yaşanan olaylar, yaşamla çok paralel şeyler…
Onur Ünlü filmi komik olarak nitelendirdi. Sizce de komik mi?
Bize dışarıdan baktığımız zaman komik gelen bir olay, kendi içinde çok dramatik olabilir. Bu filmin içinde; bize komik gelen taraflarının dışında büyük bir dram var. Komedi oynamak gerçekten çok zor bir iştir. Bence bu çok ciddi bir film. Komedi olarak adlandırmıyorum; kara mizah türünün çok iyi bir örneği oldu.
Kendimden bir şey yok
‘Celal Tan’ nasıl bir karakter?
‘Celal Tan’ bir anayasa profesörü, bir aile babası… Egoları yüksek biri; kafasındakini hiç süzmeden gerçekleştirmeye çalışan, sonuçlarına katlanan ve çareler arayan biri… Onu kimisi sevecek, kimisi de nefret edecek ama herkes kendinden bir parça bulacak.
Siz kendinizden bir şeyler buldunuz mu peki?
Hayır, ben kendimden bir şey bulmadım. Bulamam, bulmamalıyım da! Bu; aktörün üretkenliği için doğru bir şey değil! Ancak biz aktörler için yaşamdaki gözlemler önemlidir. O gözlemlerimizle bir şeyler doğurmaya çalışırız. Her insanda birbirine benzeyen dokular, huylar vardır. Ben de ‘Celal Tan’ı ilk önce bir karakter olarak okudum. Kendimden yola çıkarak değerlendirdim tabii ki ama ‘o karakteri nasıl canlandırabilirim’ diye kafa yordum. Her aktörün belli bir yaratım uslübu vardır. Benim için de bu süreç; yönetmenle ve diğer oyuncularla birlikte sette başlıyor.
MALZEME İYİYDİ
‘Celal Tan’ın nesi etkiledi sizi?
Önce karakteri sonra da onun diğer karakterlerle olan ilişkileri etkiledi. Ben konuya bir bütün olarak bakıyorum. Sadece benim karakterime bakmıyorum. Yan karakterlerin zayıf değerlendirilmiş olması beni mutlu etmez. İyi bir sonuç çıkarmanız için, malzemenin de iyi olması gerekir. Elimizde çok iyi malzeme vardı.
Filmde otoriteye karşı bir eleştiri de var. Sizin bu konuda bir eleştiriniz var mı?
Tabii ki. Otoriteler hiçbir zaman süreklilik sağlamamıştır. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Her zaman insani değerler, demokrasi, sosyal değerler ağır basmıştır. Bütün otoriter düşünce sistemleri çökmüştür. Kural koyucular da insan ama hangi değerleri, hangi egoları düşünerek o kuralları koyuyorlar? Bütün çatışması da buradan çıkıyor zaten!
Otoriteden bahsetmişken; Asmalımescit’teki sandalyelerin kaldırılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
10 gün önce Selanik’e gittim. Selanik Belediye Başkanı’yla bir sokak kafesinde kahve içtik. Ülkemde, kendi belediye başkanımla bunu yapamamak hüzünlü. Demokrasilerde bu olmaz.
BU İŞ TESADÜ F OLDU!
‘Celal Tan’ı oynamaya nasıl ikna oldunuz?
Normalde benim bu filmde oynamam çok zordu. Çünkü Eskişehir’de çekilen ‘Ayhan Hanım’ filminde oynuyordum ve hiç zamanım yoktu. Fakat Eskişehir’deki filme 25 gün ara vermek durumunda kaldık. O arada senaryoyu okudum, yönetmen Onur Ünlü’yle de karşılıklı konuşunca, kabul ettim. Her şey o arada oldu. Bazen size başka bir işiniz olduğu için kabul edemeyeceğiniz senaryolar gelebiliyor ve çok üzülebiliyorsunuz.
FİLMİ BEN SİZ ÇEKMEZDİ
Tesadüflere inanır mısınız?
Ben tesadüflerin, kesinlikle tesadüf olmadığına; yaşamın organizasyonlarının mükemmelliğine inanırım. Yani eğer ‘Ayhan Hanım’ın çekimlerine ara vermek zorunda kalmasaydık, ben bu filmde oynayamayacaktım. Onur Ünlü’ye de “Ara olmasaydı, filmi ne yapacaktın, nasıl çekecektin?” diye sordum. Bana “Çekmeyecektim ki” diye cevap verdi. Yani kısacası bu filmin; onun için de, benim için de olması gerekiyormuş ve iyi ki de olmuş!
ONUR VE VAHİDE BU İŞİ ÇOK TAN HALLE TMİŞ TİR
Onur Ünlü sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyaya bakışı, mizah anlayışı, yaşamda olmayacak gibi görünen şeylerin olabileceğini aktarması beni etkilemiştir hep.
Onur Ünlü ve ‘Ayhan Hanım’daki rol arkadaşınız Vahide Gördüm kanser tedavisi görüyor. Onların bu durumu sizi nasıl etkiledi?
Bu amansız hastalığı yeneceklerine inanıyorum. Hayata umutla bakmak, her şeyi halleder. Onlar benim dostlarım. Bu işi çoktan halletmişlerdir, bu iş bitmiştir.
‘GENÇ KADINA AŞIK OLGUN ERKEK’ ROLÜ ÜZERİME YAPIŞMADI
Filmde ‘Celal Tan’ kendisinden 25 yaş küçük birisiyle evli… Rol aldığınız ‘Aşk-ı Memnu’da da olgun erkek-genç kadın durumu vardı.
Bu tamamen bir rastlantı. Yani bu durumun üzerime yapışması gibi bir şey söz konusu değil! Ayrıca filmde de bu yaş farkının bir ehemmiyeti yok. Fazla yorum yapmak istemiyorum ama izleyenler ne dediğimi anlayacaklar. Karakterlerin olaylar karşındaki reaksiyonları önemli.
İlişkide yaş farkının sorun yaratacağını düşünüyor musunuz?
Ben meseleye yaş farkı olarak bakmıyorum. Aynı yaşta olup da, çok mutsuz olan insanlar var. Aşk; tamamen ruhsal bir ilişkidir, bir doku tutmasıdır. Onlar uyuştuğu zaman, zaten yaşın hiçbir önemi yoktur! Biz yaşamda kendimize göre kurallar koymuşuz, o kurallara göre değerlendirmeler yapıyoruz. Halbuki aşkta kural olmaz. Bunun dünyada da binlerce örneği var.
Film aile kavramına farklı bir açıdan yaklaşıyor, öyle değil mi?
Film; ‘Aile içinde her şey gizli mi kalmalı?’ sorusuna yanıt arıyor. Aile kavramının yanı sıra; hukuk sistemini eleştiriyor. Kısaca toplumsal değerlerle ilgili bir film…
İLKER GEZİCİ / Sabah
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.