->
Lynsey ve erkek arkadaşının yararlandığı tek doğum kontrol yöntemi “işi şansa bırakmaktı”. “Hamile kalacağım hiç aklıma gelmemişti” diye konuşan Lynsey, şimdi üç yaşında olan çocuğunu doğurmaya karar verdi. Ne yazık ki şans Lynsey’in yüzüne gülmedi.
Ergenlerin çocuk sahibi olmalarını engellemenin yollarından biri cinsel konularda eğitilmeleri, bir diğeri de bekâretlerini korumaları yönünde teşvik edilmeleridir. Şimdi Batılı ülkeler bu alternatiflerin sonuçlarını değerlendiriyor.
Lynsey Tullin hamile kaldığını öğrendiğinde 15 yaşındaydı
Ancak baba bebeği kabul etmediği için kuzey İngiltere’nin Oldham kentinde yaşayan Lynsey bebeği tek başına büyütmeye çalışıyor.
Lynsey bu konuda yalnız değil. İngiltere’de 2002 yılında 15-19 yaşları arasındaki genç kızların yüzde 3′ü anne oldu. Ve ne yazık ki istenmeyen hamilelikler ergenlik çağında yaşanan cinsel deneyimlerin tek sonucu değil. İngiltere’de genç kız ve erkeklerde cinsel yolla geçen hastalıklar roket hızıyla artıyor.
Bu istatistiklerin ardındaki çeşitli ve karmaşık sosyal trendler, kolay ve uygulanabilir bir çözüm getirilmeden, sürekli olarak tartışılıyor. Politikacılar ise tartışmalara katılmadan doğrudan yaklaşımı tercih ederek, okullardaki ergenleri hedef alıyor. Batıdaki okulların pek çoğunda ergenlere, cinsellik ve doğum kontrol yöntemleri konusunda somut bilgiler içeren dersler veriliyor. Ancak son günlerde en eski ve en yararlı yönteme dönüş başladı. Bu yöntemde yapılacak şey çok basit: Yalnızca “Hayır” demek. “Cinsel perhiz” olarak tanımlanan bu yaklaşımda, gençler evleninceye kadar bekâretlerini korumaları doğrultusunda teşvik ediliyor ve bu yönde verdikleri sözü tutmaları isteniyor. Bu trend şimdi özellikle ABD çok moda. Ve bu moda İngiltere ve Avustralya’ya ihraç ediliyor.
İKİ YÖNTEM
Şaşırtıcı bir şekilde, iki yöntemi destekleyenler kendi stratejilerinin hamileliği ve cinsel yolla geçen hastalıkları önlemekte en başarılı yöntem olduğunu iddia ediyor. Ancak araştırmalardan elde edilen sonuçlara bakınca iki yöntemin de eksiklikleri ve artıları olduğu görülüyor. En önemlisi bu iki yaklaşımın da somut gerçeklerden çok ideolojiye dayandığı anlaşılıyor. “Bu alan öznel görüşlerin etkisi altında” diye konuşan Kaliforniya, ETR Birliği adı verilen halk sağlığı danışma kurumundan cinsel eğitim uzmanı Douglas Kirby , “Bu nedenle hangi yaklaşımın doğru olduğuna nesnel olarak karar vermek zor” diyor.
ERKEN CİNSEL DENEYİMİN OLUMSUZLUKLARI
Tarih boyunca ergenlik döneminde hamilelik bir sorun olarak değil, evlilik bağı içinde olduğu müddetçe normal bir olay olarak değerlendiriliyordu. Bugün bazı toplumlarda, adölesan çağın ileri dönemlerinde çocuk sahibi olmak doğal bir gelişme olarak görülüyor. Ancak sanayileşmiş toplumlarda kadınların eğitim süreleri uzadıkça ve kadınların iş hayatına atılması yaygınlaştıkça, erken yaşta çocuk sahibi olmanın sakıncaları tek tek ortaya çıkıyor. Çocuk sayılabilecek bir yaşta anne olan kızlar eğitimini yarıda kesiyor bazıları okuldan atılıyor- iş bulamıyor ve sonuçta depresyona giriyor. Kaldı ki doğan çocuklar daha büyük bir risk altında: Çoğu yeterli ilgiden mahrum, kötü muameleye maruz kalıyor, babasız bir yaşam sürüyor, okul başarısı düşüyor ve teselliyi çoğunlukla uyuşturucuda arıyor.
ABD, Batılı ülkeler arasında en fazla ergen anneye sahip ülke konumunda. 2002 yılında 15-19 yaşları arasında anne olan kız çocuklarının oranı yüzde 4.3. Bu oran İngiltere’dekinden yüzde 2.8- daha yüksek
Tehlikeli bir gidişatın göstergesi olan bir diğer istatistik de cinsel yolla geçen hastalıklardaki tırmanış. İngiltere’de 1995 yılından bu yana 20 yaşın altındaki nüfusta klamidya (chlamydia), frengi, belsoğukluğu (gonorrhoea) gibi hastalıkların görülme sıklığı iki katına çıkmış durumda. İngiltere’de 20 yaşın altındaki genç kızlarda en büyük artış klamidya hastalığında görülüyor. Klamidya uzun yıllar hiçbir belirti göstermezken, kadınlarda kısırlığa, erkeklerde ise testislerde ağrılı iltihaplanmalara yol açabiliyor.
POLİTİK BİR SORUN
Politikacılar ergenlikte cinsellik ve hamilelik konusuna kaçınılmaz olarak ilgisiz kalamadılar. İngiliz hükümeti 2010 yılına kadar ergen hamilelik sıklığını yarıya indirmeyi hedefliyor. ABD hükümeti de benzer hedefleri izliyor. Ancak bu hedeflere ulaşmak o kadar kolay değil. Adölesanların cinsellikle bu kadar içli dışlı oldukları bir dönemde, pek çok Batı ülkesinde insanlar adölesan dönemin ortalarından sonra cinsel ilişkiye girmeye başlıyor. Kısaca bu ülkelerde 17 yaşına gelmiş gençlerin yüzde 50-60′ı bekâretini kaybetmiş oluyor.
1960 yılından bu yana İngiltere’de okullar ergenlerin cinsel ilişkiye girdiği gerçeğini kabul etmeye başladılar ve gençlerin bu ilişkiden zarar görmemeleri için önlem almaya çalışıyorlar. Cinsel eğitimde, cinselliğin mekanizması ve doğum kontrol yöntemleri açıklanıyor. Özellikle kondomların cinsel yolla geçen hastalıklarda oynadığı rol vurgulanıyor.
Politikacılar, 1990′ların başlarında Hollanda örneğinden yola çıkarak cinsel eğitime destek vermeye başladılar. Hollanda ‘da 1970′lı yıllardan sonra genç kızlarda hamilelik oranı büyük düşüş göstermişti. Şu anda Hollanda ergen yaşta hamile kalan genç kızların oranının en düşük olduğu ülkedir -2002 yılında 15-19 yaş arası hamile kalanların oranı yüzde 0.8 idi- Bunun nedeni bilinmiyor ancak Hollanda kültürünün İngiliz ve Amerikan kültüründen pek çok açıdan farklı olduğu biliniyor.
Bazı uzmanlar Hollanda’da bu oranın düşüklüğünü cinsel eğitimdeki açıklığa ve cinsellik karşısındaki dürüst tutuma bağlıyor. Southampton Üniversitesi Cinsel Sağlık Araştırmaları Merkezi’nden Roger Ingham , “Hollandalı gençler, İngiliz gençlerine göre daha ileri yaşta ilk cinsel deneyimlerini yaşıyorlar ve hamile kalmamak için daha fazla önlem alıyorlar” diyor.
‘GERÇEK AŞK BEKLER’
Ancak yeni bir cinsel devrim kapıda. Dindar sağcı kesimin başlattığı “perhiz hareketi”, evlilik dışı cinselliğin ahlâki açıdan doğru olmadığı fikrine dayanıyor. Tennessee, Nasville’de merkezi bulunan “True Love Waits- Gerçek Aşk Bekler” adı verilen kampanyanın isim babası Jimmiy Hester , “Bizim anlatmak isteğimiz şey kısaca şu: Cinselliğiniz söz konusu olduğunda bir başka seçeneğin daha olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bu başka seçenek de ‘hayır’ demek” diyor.
Cinsel ilişkiye girmemeye dayanan eğitim 1981′den bu yana ABD hükümetleri tarafından destek görüyor. 1981′de Kongre cinsel eğitimi desteklemek için bir yasa geçirdi. Bu eğitimin dayanak noktası insanların cinsel dürtülerine karşı gelmeleriydi. 1996 yılından sonra bu eğitime daha fazla fon ayrıldı yılda 50 milyon dolar.
Perhiz yaklaşımının en büyük avantajı doğum kontrolü konusunda önerilerde bulunmaya gerek kalmamasıdır. Hester bu konuda şöyle konuşuyor: “Bunun altında yatan mantık şudur: Doğum kontrolü konusunda bilgi verilmesi, cinsel ilişkiye girmenin sakıncalı olmadığı yönünde bir izlenim doğurmasıdır. Bunu yaptığımız anda, gençler kendilerini dizginlemeye gerek kalmadığını düşünebilir.”
BEKARETİ KORUMA SÖZÜ
ABD’de bazı eyaletler cinsel ilişkiden uzak durmanın yanı sıra, korunma yöntemleri konusunda da gençlerin eğitilmesini savunurken, yalnızca perhiz yaklaşımını benimseyen tutucu kesim giderek güçleniyor. ABD’deki okulların üçte birinde bekâreti koruma yönünde tutucu bir eğitim verilirken, yaklaşık 3 milyon genç, kamuya açık ortamlarda evleninceye kadar bekâretlerini koruma yemin etmiş bulunuyor.
Ve bu moda giderek yayılıyor. Geçen haziran ayında Amerikalı bir grup İngiltere’ye gelerek Silver Ring Thing adını verdikleri bir hareketin tanıtımını yaptılar. Bu dini kökenli hareket çerçevesinde, gençler evleninceye kadar cinsel ilişkiye girmeyeceklerine herkesin duyacağı bir ortamda yemin ediyorlar. Bunun için 12 dolarlık bir yüzükten yararlanıyorlar. Bu arada True Love Waits örgütü de Avustralya’da kampanyalar düzenliyor.
Bu trendi destekleyen gelişmeler de yok değil. Sözgelimi İngiltere’de daha liberal bir yaklaşımın fayda sağlamadığı, hâttâ ters etki yarattığı iddia ediliyor. Geçen yıl İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Times “Ücretsiz doğum kontrol hapları ve kondomlar önüne gelenle yatıp kalkma eğilimini körükledi” diye başlık attı.
Şimdi İngiltere’deki okullarda da benzer sıkı eğitime geçilmesi için tutucu ve dini çevrelerden baskı geliyor. Sözgelimi Kuzey İrlanda’daki okulların yüzde 60′ında “Love for Life-Yaşam için Aşk” adı verilen bir program uygulanıyor. Bu programda bekâreti korumaya öncelik verilirken, az miktarda da korunma yöntemleri öğretiliyor. Bu programın kurucularından milletvekili Richard Barr, “Doğum kontrol yöntemleri üzerine odaklanmak, insan cinselliğinin bütününü görmemek demektir. Bütüne yönelik bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz, yalnızca zararı azaltmaya yönelik girişimler yetersiz kalıyor” diyor.
İngiltere’de de az sayıda ancak sayıca hızla artan bir grup, perhiz yaklaşımını benimsiyor. Bunların ortak yönleri Hıristiyan kökenli olmaları. Bu kişiler için bekâret ABD’deki kadar katı bir anlam taşımıyor. Burada önemli olan ilişki sağlam bir temele oturtuluncaya kadar cinsel ilişkiden uzak durmak.
PERHİZ YARARLI OLACAK MI?
Cinsel ilişkiden uzak durma modası yarar sağlayacak mı? Ergenler yetişkinlerin tavsiyelerine kulak asacaklar mı?
Bekâretin korunmasına sıcak bakanlara göre araştırmalar bu stratejiyi destekliyor. Ancak bu konuda yapılan araştırmalar hem dar kapsamlı hem de kontrol grupları olmadan yapıldığı için doğruluğu sorgulanıyor. 1997 yılında yayımlanan bir araştırmada 10.600 ergen 17 ay boyunca izlendi. Sonuçta perhiz yapmanın cinsel davranışlarda ve hamile kalma sıklığında hiçbir etkisi olmadığı anlaşıldı. Diğer iki araştırmadan da benzer sonuçlar alındı. American Journal of Sociology (vol 106, p 859) isimli dergide sonuçları yayımlana bir başka araştırmada 12.000 Amerikalı genç izlendi. Bu araştırmada bekâretin korunacağına dair verilen sözlerin ilk cinsel ilişkinin yaşı üzerinde bir etkisinin olup olmadığı araştırıldı. Verilen sözlerin ortalama 18 aylık bir gecikme ile tutulduğu görüldü. Söz verenlerin ayrıca daha erken evlendiği ve daha az sayıda eş değiştirdiği belirtildi. Ne var ki aynı grup 6 yıl sonra yeniden incelendiğinde -18 ile 24 yaş aralığında- cinsel yolla geçen hastalıklar konusunda hiçbir iyileşmenin söz konusu olmadığı gözlendi.
Toplumsal güçlerin karmaşık bir etkileşim ağı içinde bulunduğu bir ortamda, ergenlerin davranışlarını etkilemeye çalışmak göründüğü kadar kolay değildir. Büyük bir olasılıkla tek bir çözüm sonuç vermeyecektir. “Nasıl bir cinsel eğitim verilmeli?” konusunda ileri araştırmalar yapılmadan, bu çözümün şekillenmesi şimdilik mümkün görünmüyor.
Reyhan Oksay
Cumhuriyet Bilim Teknik 16.04.2005
Kaynak: New Scientist, 5 Mart 2005
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.