->
Günümüzde kanser, kalp-damar hastalıkları ve şeker hastalığı tüm ölümler içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Tüm kanserlerin yaklaşık %50’sinin diyetle ilişkili olduğu artık kesindir. Ayrıca damar sertliği, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon da yemek kültürü ile yakından ilişkilidir.
Bu ilişkinin temelinde herkesin bir derece malumu olan oksidan maddelerin vücutta neden olduğu zararlar ve başta hücrenin çekirdeği olmak üzere pekçok yerinde kalıcı hasara neden olmasıdır. Genetik (ırsi) faktörler ve ilerleyen yaşın yanında hareketsiz yaşam tarzı ve yemek kültürü önemli risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır
Bu hasarın zaman içerisinde birikmesi ile yukarıda bahsettiğimiz hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Antioksidan olarak bilinen moleküller, hasarın azaltılması ve tamiri için bize yardımcı olan önemli maddelerdir. Artık herkes bir şekilde aldığı antioksidan miktarını artırmakta ve yeni antioksidan kaynakları araştırmaktadır. Aslında bu arayışlarımız çok yakınımızda olanları görmemize engel olmaktadır. Bunlardan bir tanesi de “kendine özgü bir mucize” olan domatestir. Domates, özellikle likopen denen güçlü antioksidandan son derece zengin bir bitkidir.
Likopen nedir?
Likopen aslında domatese özgün rengini veren bir renk maddesidir (pigment) ve yalnızca belirli bitkiler ile bazı tür mikroorganizmalar tarafından üretilebilir; hayvanlar ve insanlar likopen üretemezler. Likopen insan vücudunda üretilen bazı zararlı maddeleri (okside edici maddeleri) güçlü bir şekilde temizler. Öyle ki, “singlet oksijen” denen zararlı bir maddeyi, herkesin bildiği ve bolca kullandığı E vitamininden 10 kat daha güçlü bir şekilde ortadan kaldırır.
Kanser ile ilişkisi
Özellikle prostat ve meme kanseri olan kişilerin vücudunda likopenin normalden düşük olduğu ve domatesin çok tüketildiği bölgelerde bu iki tip kanserin görülme oranının anlamlı şekilde düşük olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Çin ve İtalya’da yapılan çalışmalarda, sindirim sistemi kanserleri ile domates tüketimi arasında güçlü ters bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi meme ve prostat kanserine karşı güçlü koruyucu özellikleri olduğu da bir kez daha ortaya konmuştur. Aynı güçlü koruyuculuk, İspanya ve İngiltere’de yapılan çalışmalarda akciğer kanserine karşı da gösterilmiştir.
Kalp damar hastalıkları ile ilişkisi
Bu konuda en çok güvenilen antioksidan E vitaminidir. Ancak 2000 yılında tamamlanan “HOPE” isimli geniş katılımlı bir çalışmanın sonuçlarına göre 4.5 yıl boyunca günlük E vitamini kullanan bireylerde kalp damar hastalığı riskinde anlamlı bir azalma görülmemiştir.
Benzer bir çalışma kan likopen düzeyleri farklı bireylerde yapılmış ve çok daha olumlu sonuçlar alınmıştır. Litvanya ve İsveç’te yapılan karşılaştırmalı bir çalışmanın sonuçlarına göre, kan likopen düzeyleri ile kalp hastalıklarına yakalanma arasında güçlü zıt bir etkileşim bulunmuştur. Yani vücudunda yüksek oranda (aslında normal) likopen bulunan bireyler olmayanlara göre daha düşük tansiyona sahip ve damarları daha sağlıklı bulunmuştur.
Kolayca anlayabiliz ki, güçlü bir antioksidan bizi başta yaşlanma olmak üzere başka pekçok hastalığa karşı da koruyabilir. Bunlardan en önemlileri yüksek tansiyon ve şeker hastalığıdır.
Likopen kaynakları
Likopen bitkilere kırmızı rengini veren en önemli renk maddesidir. Bu nedenle domatesin yanında rengi kırmızı olan diğer tüm meyve ve sebzelerde de belirli miktarlarda bulunur (kırmızı erik, karpuz, vişne, kiraz ve şeftali vs.). Likopen kaynağı konusunda söylenecek en sevindirici söz; domatesten elde edilen salça, ketçap, sos ve püre gibi ürünlerin likopen varlığını azaltmamasıdır. Hatta domatesin kaynatılması ve salça yapılması likopenin vücutta kullanılabilirliğini artırmaktadır. Dolayısı ile mutlaka domates yemeniz gerekmez, mevsimine göre değişik ürünleri tüketerek sağlığınızı koruyabilirsiniz.
Bu konuda söylenecek en önemli söz ise; “domates demenin likopen demek olmadığıdır” çünkü deneysel çalışmalarda domatesten elde edilen yararlı etkiler sadece likopen kullanılarak elde edilememiştir. Ve domatese ait faydalar hiçbir zaman sadece likopen ile açıklanamayacak kadar fazladır. Son söz; “önemli olan likopen almak değil domates yemektir”. Afiyet olsun…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.