KUSURSUZ OLMA İSTEĞİ PANİK ATAK YAPIYOR

KUSURSUZ OLMA İSTEĞİ PANİK ATAK YAPIYOR
Ayrıca sorumluluk duygusu fazla yöneticiler, kendi işini yöne­ten kadın ve erkekler de sık görülüyor. Evdeki her şeyi çekip çevirirken, hasta olana onlar bakıyor. Ne yazık ki, bir süre sonra böylesine bir yük fazla geliyor bu kişilere. Kuralların dışında hareket edilmesine tahammül edemeyen insanlar bir süre sonra farkında olmadan ani ataklar geçiriyor.

Ev kadınları arasında panik atak çok görülüyor.

Bir anda ortaya çıkan panik atak hastalığı en çok mükemmelliyetçi insanları vuruyor
Za­manla yarış yapmaktan, saniyenin peşinde koşmaktan bu sorun başlıyor.
Panik bozukluk nedir?
Panik bozukluk ise tanımlanmış psi­kiyatrik bir hastalıktır. Kişide herhangi bir stres yokken, öylesine otururken, ya­tarken bir anda panik atak gelir ve çok sık tekrarlanır. Bir atak sonrasında kişi­nin zihni bu atakla ilgiliyse, geldi gele­cek, yeniden ne zaman olacak gibi duy­gularla çantasında bir şeyler taşıyorsa ve bir şekilde bu korkulu beklentilerden do­layı yaşamı kısıtlanıyorsa ki, durum bun­dan daha ileri de olabiliyor.
Hastalığa en çok kimler yatkındır?
Örneğin, kişi ilk atağını arabada ya da otoyolda bir tünelde yaşamışsa veya va­purda yaşamışsa, bu mekânlara bir daha kesinlikle giremiyor. Bu kaçınmalar ne­deniyle günlük yaşamı kısıtlanıyor. İşte bu durumda, biz bunlara artık panik bo­zukluk diyoruz. Yani bir hastalığa, sıkın­tıya bağlı olmaksızın gelişen ve sıklaşan ataklar panik bozukluğa dönüşüyor..
Panik atağın, bozukluğa dönüştüğü durumlarda, bu hastalığı yaşayanların ki­şilik özelliklerine göre bir tanımlama var tabii ki. Bizim mükemmeliyetçi dediği­miz kişilikler bu hastalığa daha yatkın oluyor.
Kurallara uyan, kesinlikle kuralların dışında davranılmasına tahammül ede­meyen kişiler bunlar. Dakik, her şeyi za­manında yapmak isteyen, yaşamının her alanında her şeye çok dikkat eden, ilişki­lerinde sınırlar çizen bu kişiler aynı za­manda günlük yaşamlarında da çok so­rumluluk alıyorlar. Neredeyse tüm iş ar­kadaşları, aileden yalanları, eşleri, çocuk­ları bu insanların kendi sorunlarına çö­züm bulmasını bekliyorlar.
Atak öncesindeki durum nedir?
Panik atak ve panik bozukluk öncesinde uzun süreli bir stres mutlaka oluyor. Durduk yerde çıkmıyor çünkü panik atak. Bu insanlar, yakınlarındaki herkesin sorumluklarını üstlenmiş olabili­yorlar.
Örneğin bu tablonun ardında, 15-20 yıl boyunca bu sorumluluk duygu­sunu yüklenmiş bir kadın görüyoruz me­sela ya da yüksek tempolu bir iş yaşamı çıkıyor karşımıza ve­ya çatışmalı, kişiyi hır­palayan bir ilişki ola­biliyor öyküde. Bunla­rın sonucunda panik atak tabloları ile bize geliyor insanlar.
SİZDEN GELENLER
Kalabalık ortamlarda ayaklarım terliyor.
Ben efexor 75 mg günde 2 tane ve laroxyl 10 mg 1 tane, yatmadan önce kullanıyorum. Bende sosyal fobi ile birlikte aynı zamanda panik bozukluk var.
Bu hastalığı yaklaşık 1-2 yıldır yaşıyorum. Kalabalık ortamlarda kış ayları bile olsa özellikle çok terliyorum. Ayaklarım terli ve buz gibi oluyor. Sorumu cevaplarsanız sevinirim. Önerilerinizi bekliyorum.
YAVAŞ YAVAŞ İYİLEŞECEKSİNİZ
İlginiz için teşekkür ediyoruz. Sizde teşhis edilen hastalıklar yavaş iyileşir türdendir. Muhtemelen bundan sonra yavaş yavaş da olsa daha iyi olacaksınız. İlaçlarınıza devam edin. Psikiyatrik kontrollerine gitmeyi ihmal etmemelisiniz.
 
HER ŞEYDEN KORKUYORUM
Öncelikle bu yazı dizinizden dolayı çok teşekkür ederim. Siz­leri tebrik ediyorum. Ben 19 se­neden beri yurtdışında yaşıyo­rum. Almanya’dan Türkiye’ye as­kerliğimi yapmak için geldim. 18 ay yaptıktan sonra döndüm. İlko­kulu memleketimde okumuştum. İlkokul birinci sınıfta öğretmenin beni tahtaya kaldıracağı zaman ödüm ko­pardı. Burada yaşa­dığım korkuları ve terlemeleri hala yine terleyerek hatırlarım. Başka korkular yaşa­dığımda hep o günü hatırlarım. Çünkü şimdi ki korkularımı ya­şamaya başladı­ğımda nedense aklım hep o günle­re gidiyor. Alman­ya’da doktora gittim, terapide aldım bir süre fakat ben en son panik atak ve sosyal fobi olarak teşhis edildim. Bana cevap yazar mısınız?
SOSYAL FOBİ
Merhabalar Anlattığınız tablo panik ataktan çok sosyal fobi tablosuna uy­maktadır. Genellikle karıştırılabilen bir ko­nudur. Sosyal fobi de ilaç tedavisi ile bir­likte düzenli terapi yardımı almak da ol­dukça yararlıdır. Geçmiş anıların bugünkü yaşa­mımıza etkisini azalt­maya destek olan te­rapi yöntemleri son yıllarda hızlı bir şekil­de gelişmiştir. Bu ko­nuda birbirinden farklı teknikler kullanılmaktadır.
Düzenli tedavi f bu sorununuzun üstesinden gelme­nize yardımcı ola­caktır. Ayrıca ek Ti-maş Yayınları Psi­koloji dizisi çok ya­rarlı olabilir size. Yine bu seriden yayınlanan ‘Sosyal Fobi ile Korkuyo­rum kitaplarından yararlanabilirsiniz.
Selamlar. Yaklaşık 1 yıldır panik atak hastasıyım. Evde çok iyiyim ama sokağa çıkamıyorum. Sokağa çıktığım da adeta boşluğa düşüyorum. Hemen eve dönmek isteğim oluyorum. Ulaşımda da sorunum var. Örneğin otobüse binemiyorum. Yolculuk yapamıyorum. 2mg risperdal 10 mgcipralex kullanıyorum. Sizce normale dönebilir miyim?
YAPMADIKLARINIZI YAPIN
Endişelenmenize gerek yok. Panik hastalarının büyük bir kısmı normale döner. Ancak dışarı çıkmayan, otobüse binemeyen, seyahat edemeyen hastalarda tekrarlama riski yüksektir. Tedavinizde bu yapamadığınız işleri nasıl yapabileceğiniz konusunda odaklanılmalıdır. Bunları hekiminizle de mutlaka paylaşmalısınız.
EN ÖNEMLİ BELİRTİSİ GÖĞÜSTE AĞRI
En çok görülen belirtiler arasında; göğüs ağrısı, kollarda uyuşmalar, kalple ilgili belirtiler oluyor. Aldığınız nefes yetmiyor gibi bir his gelişiyor, kan beynine sıçrıyor hissi yoğunlaşıyor, atak sırasında tansiyon da yükseliyor, baş dönmesi, dengesizlik, mide bulantısı karın ağrısı, barsak hareketlerinde artış, ishal, ter basmaları şiddetli bir şekilde yaşanıyor.
GERÇEKLİKTEN KOPMA
Bunlardan sonra çevre algısında bozulma, bulunduğu ortamı konumlandıramama, etrafı değişik algılama hali gelişiyor. Gerçeklikten kopuyormuş, yer ayağının altından kayıyormuş, bayılacakmış gibi hissetmeye başlıyor kişi.
Neredeyse, acil servistekilerle akraba olmuştum.
Yıl 1993, oğlum iki yaşındaydı… Televizyonda ıssız adaya düşen ve annesini kaybeden be­beğin başına gelenleri konu alan filmi izliyordum. Ya filmdeki gibi, “Ben ölürsem oğlum ne olur?’ di­ye düşünürken fenalaştım.
Anneme “Galiba kalp krizi geçiriyorum” dediği­mi hatırlıyorum. Kendime geldiğimde hastanedey­dim. Sonra içime bir ölüm, bayılma korkusu yerleşti. Oğlumla birlik­te sokağa çıkamaz ol­dum. Tüm tetkikler ya­pıldı, fiziksel hiçbir şey bulunamadı. Haftada iki kez nöbet geçiriyor ve vücudum buz kesi­yordu. Her nöbet anın­da kendimi hastaneye atıyordum. Artık hastanenin acil servis görevlileriyle akraba olmuştuk. Altı yıl boyunca pek çok doktora gittim. Teşhis konulamıyordu. So­nunda Psikolog İpek Tlobar ‘panik atak’ teşhisi koydu. Dokuz aylık bir terapi ile düzeldim. İlaç hiç kullanmadım. Sürekli kendime, “Nöbet anlarında bayılmıyorsun, ölmüyorsun, sağlıklısın” telkinlerinde bulundum. Sanırım etkenler küçük yaşta anne baba ayrılığı, ekonomik şartlar, 7 yaşında ekmek parası için başladığım iş yaşamıydı.
Mehtap AR
KAYNAK: www.bugun.com.tr

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.