->
Kanser koltu-kaltı lenf düğümlerine sıçramadan saptanırsa hastaların yüzde 85′inden çoğu için 5 yıllık yaşama süresini doldurma olasılığı vardır; koltukaltı lenf düğümlerine sıçradığında ise bu oran yüzde 56′ya düşer. Bugüne değin meme kanserine bağlı ölüm oranını anlamlı ölçüde düşüren bir tedavi yöntemi bulunamamıştır.
MAMOGRAFİ
Dünyada her 14 kadından biri yaşamı boyunca bir kez meme kanserine yakalanmakta ve bu olguların yaklaşık üçte biri- ölümle sonuçlanmaktadır. Bu nedenle meme tümörlerine erken tam koyulması büyük önem taşımaktadır. Günümüzde klinik ve ma-mografik meme incelemesinin sağladığı erken tam olanaklarının meme tümörlerine bağlı ölüm oranını düşürmede etkili olduğunu gösteren birçok kanıt vardır.
UYGULAMA BİÇİMİ
Mamografide meme doğrudan X ışınlarıyla incelenir
İnceleme için hasta ma-mograf denen röntgen aygıtının önüne oturtulur. Meme, X ışınlarına duyarlı bir levha üzerine yerleştirilerek sıkıştırılır.
İlk film genellikle yukarıdan aşağıya doğru çekilir; ikinci film çekimi yandan, Üçüncü de koltukaltı yönünde çapraz olarak yapılır. Bu üç film memenin bütünüyle incelenmesini ve olası lez-yonlann yerinin kesin olarak saptanmasını sağlar. Gerekirse bu üç filme başkaları da eklenebilir; örneğin X ışınlarının açısı kuşkulanılan meme bölgelerine göre ayarlanabilir.
Meme bezi kalınlığı değişebilen bir yağ katmanıyla çevrilidir; X ışınlarını fazla tutmayan yağ dokusu iyi bir kontrast madde işlevi görür. Genç kadınlarda (özellikle de emzirmemiş olanlarda), gebelikte ve emzirme döneminde yağ bileşeni daha az olduğundan meme röntgen filminde yoğun ve opak bir görüntü verir; dolayısıyla bu dönemde çekilmiş filmlerde özellikle küçük yumruların varlığını ayırt etmek güçtür. Orta yaştaki kadınlarda meme bezi hâlâ bir ölçüde opaktır; ama daha açık bölgeleri de vardır ve bu bölgelerde bazı yumrular görülebilir. İleri yaşlarda ise memenin yağ bileşeni çok artmış, opaklığı çok azalmıştır; bu nedenle filmde saydam bölgeler kolayca görünür ve en küçük hastalık belirtileri bile saptanabilir.
UYGULAMA KOŞULLARI
Mamografı yalnızca yumru ya da meme ucunda çekilme gibi belirgin hastalık belirtileri olduğunda değil, her türlü kuşkulu durumda uygulanmalıdır. Kuşku uyandıran durumlar arasında memede biçim bozukluğu, meme derisinde kalınlaşma ve kızarıklık ile meme başında yamukluk sayılabilir. Ayrıca yakınmaları kesin olmayan kadınlarda, Özellikle de memenin çok yoğun ya da iri olması nedeniyle klinik muayenenin güçleşmesi durumunda, derinlerdeki ya da meme başını çevreleyen pigmentli halkanın (areola) gerisindeki bir lezyondan kuşkulanıldığında mamografı yapılmalıdır. Bazen hasta hekimin saptaya-madığı bir ya da birkaç yumruyu fark ettiğini bildirir; bu durumda hastaya güvenmek ve incelemeyi derinleştirmek gerekir.
Mamografi, klinik tanı kesinleştiğinde de uygulanır. Bu durumda hastalığın özelliklerini ve memenin geri kalan bölümüyle öteki memeyi incelemeye yöneliktir. Mamografi yapılmadan memeye hiçbir cerrahi girişimde bulunulma-malıdır. Tümörlerin çıkarılmasına yönelik sınırlı cerrahi girişimden ve ışın tedavisinden sonra çekilen filmler hastalıklı bölgedeki gelişmeleri ortaya koyabilir. Mamografı ayrıca koltukaltı lenf bezlerinde hastalık belirtileri görüldüğünde ya da kemiklerde kökeni belirlenememiş bir tümör sıçramasından kuşkulanıldığında uygulanmalıdır. 25 yaşından genç kadınlardaki iltihaplanma ya da kanlanma artışı olaylarında kuşku verici bir klinik bulgu yoksa mamografi uygulanmaz. Bunun nedenlerinden biri genç kadınlarda memenin opak görüntüsü nedeniyle yumruları ayırt etmenin güç olması, bir başkası da bu yaş grubunda kötü huylu tümörlerin çok seyrek görülmesidir.
Mamografi âdet öncesi kanlanma artışı, hafif zedelenmeler, genç yaştaki küçük fibroadenomlar (iyi huylu meme tümörü), refleks tipte ya da iki yanlı ağn gibi hafif işlevsel belirtiler bulunduğunda da çekilmemelidir.
Mamograflnin yukarıda sözü edilen durumlar dışında, çeşitli nedenlerle kansere yakalanma olasılığı yüksek kişilere uygulanması da yararlıdır.
Günümüzde mamografi düzenli sağlık incelemelerinin bir parçasıdır. Genel olarak kadınların 30-40 yaşlan arasında iki yılda bir, daha sonra da her yıl mamografi çektirmeleri önerilir.
SONUÇLAR
Mamografi meme kanseri tanısı açısından en güvenilir inceleme yöntemidir; güvenilirlik oram tek başına uygulanırsa yüzde 90, klinik muayene ile birlikte yapılırsa yüzde 95 kadardır. Bununla birlikte bazı sınırlamaları da vardır. Genç ve yoğun memenin röntgen filminde opak görüntü vermesi, memede kanlanma artışı ya da iltihap ve ameliyattan sonra memenin yapışım değiştiren ned-be dokusunun oluşması mamografinin güvenilirliğini azaltır. Küçük tümörlerin gözden kaçabildiği bu gibi durumlarda radyolog, hekimin filmi yanlış yorumlama olasılığım (yalancı negatif sonuç tehlikesini) önlemek için raporunda “incelemenin kesin bir sonuç ortaya koymadığım” belirtir. Küçük yumrular çok derinde ya da çok kenarda yer aldığında da gözden kaçabilir; bu tür tümörlerden kuşkulanıldığında kseromamografi yapmak daha uygundur.
Mamografinin memedeki herhangi bir kütlenin varlığını saptamada kullanılması eleştirilere yol açmıştır; bu eleştiriler memenin birçok kez ışın almasının zararlı olabileceği ve kötü huylu tümör gelişimini uyarabileceği yolundadır.
Buna karşılık uygun filtrelerin, özellikle de koruyucu süzgeçlerin kullanılmaya başlamasıyla ışınımın yol açabileceği zararların büyük ölçüde azaldığı öne sürülmektedir. Bazı araştırmalara göre, kötü huylu tümör tehlikesi ancak yaşamları boyunca 200-300 kez mamografi çektiren kişilerde ortaya çıkmaktadır.
KSEROMAMOGRAFİ bir çeşit mamografi yöntemidir. Bu yöntemde selenyum bir levhaya yansıtılan görüntü daha sonra kâğıt üzerine kaydedilir. Uygulama biçimi mamografiye benzemekle birlikte biraz daha karmaşıktır.
Kseromamografi yapıların dış çizgilerinin mamografide olduğundan daha net ve dolayısıyla aynntılann daha iyi görülebilmesini sağlar. Aynca koltukaltma yakın lenf düğümlerinin ve derin yumruların daha iyi incelenmesine olanak verir. Mamografiden daha pahalı ve zor olmasına karşın uygulandığı durumlar ve sonuçlan açısından farklı değildir. Aynca kseromamografıde memeye mamografiden daha yüksek dozda ışınım verilir.
TERMOGRAFİ vücut yüzeyinden yayılan kızılötesi ışınlann ya da sıcaklıkla değişen elektromagnetik dalgalann görüntülenmesini sağlayan bir yöntemdir. Görece sıcak bölgeleri ortaya koyarak çeşitli meme hastalıklarının saptanmasını sağlar. Kötü huylu meme tümörlerinde, memenin kalan bölümünden fazla atar ve toplar damar bulunur; metabolizma da daha hızlıdır. Bu nedenle tümörler belli bir miktar ısı üreterek deriye aktarır ve bu ısı termografide “sıcak bölge” olarak görünür. Birkaç yıl öncesine değin termografinin mamografiden daha basit, zararsız ve ekonomik bir yöntem olduğu düşünülürdü. Günümüzde ise yeni aygıtlann daha gelişmiş olmasına karşın, termografinin tanı değeri açısından mamografiden üstün olmadığı kabul edilmekte ve termografiden çok mamografiye başvurulmaktadır.
Termografinin kullanımını sınırlayan en önemli etken hata payının yüksekliğidir. Meme iri ya da tümör küçük ve derinde olduğunda, üretilen ısı deriye ulaşmaz ve termografiyle saptanamaz. Aynca meme yapısal olarak, kanlanma artışından ötürü ya da başka bir nedenle çok damarlıysa sıcak bölgelerin saptanması güçtür. Olguların yüzde 10-20’sinde tümör var olduğu halde termografide görülmez; “yalancı negatiflik” denen bu durum özellikle çapı 2 cm’nin altında olan küçük tümörler için söz konusudur.
Olguların yüzde 10-40′ında ise tümör bulunmadığı halde termografi bazı kuşkulu görüntüler verir; yalancı pozitiflik denen bu duruma bir iltihap, özellikle âdet öncesi dönemde görülen kanlanma artışı, bazı iyi huylu hastalıklar ve doğum kontrol haplan gibi ilaçlar yol açabilir. ULTRASONOGRAFI sesüstü dalgalardan yararlanılan bir tam yöntemidir. Bu yöntem vücuda gönderilen sesüstü dalgalann dokulann yoğunluklarına göre yansıyacağı ilkesine dayanır. Farklı yoğunluktaki dokulardan yansıyan sesüstü dalgalann ekranda ışıklı bir görüntüye dönüşmesiyle anormal oluşumlar saptanabilir.
Ultrasonografi ancak 1 cm’den büyük oluşumlan güvenilir biçimde saptayabildiğinden yalnızca tamamlayıcı bir tam yöntemi olarak kabul edilir. Bununla birlikte öbür tanı yöntemlerine göre aşağıda sıralanan bazı üstünlükleri vardır:
• Bir yumrunun kistik olup olmadığını belirler.
• Derindeki bir kiste kesin tanı koyulmasını ve kistin yerinin belirlenmesini sağlar; böylece kist emme yöntemiyle çıkanlabilir.
• Mamografiyle niteliği güç belirlenen bazı yumrulanri iyi huylu olup olmadığının saptanmasını sağlar.
• Memenin radyolojik incelemede opak görüntü verdiği ve bu nedenle mamografide yanlış sonuç olasılığının bulunduğu genç kadınlarda kullanılabilir.
• Zararsız bir yöntem olduğundan iyi huylu tümörlerin gelişimini incelemek için sık sık uygulanabilir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.