->
Tartışmalara konu olan “Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders – Ruhsal Bozuklukların Teşhisi ve İstatistikleri Kılavuzu”, Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından yayınlanıyor.
Kitap, dünya genelinde teşhis, araştırma ve tıp eğitiminde temel kabul edilerek kullanılıyor.
Philippa Roxby / BBC Sağlık muhabiri
Akıl sağlığı uzmanlarına göre ruhsal bozuklukların teşhisi her zaman tartışmalı olmuştur.
Ama ABD’de ruhsal hastalıkların teşhisinde temel başvuru kaynağı olan rehberin yeni taslağı olan çalışma birçok uzmanı endişelendiriyor.
Zira kitabın yeni baskısına bakılırsa hemen herkese en az bir ruhsal rahatsızlık teşhisi konabilir
Kitabın beşinci baskısında ise yeni bir dizi teşhise yer verildiği belirtiliyor.
Bunlar arasında “anksiyeteli depresyon durumu, Psikoz risk sendromu, sinir bozukluğu” ayrıca “dengesiz ve aşırı şekilde gıda tüketimi” gibi hallerden de bahsediliyor.
Akıl Sağlığı dergisinin özel sayısına görüşlerini yazan kimi uzmanlara göre ise bu değişiklikleri destekleyecek yeterli araştırma yapılmamış olması “tehlikeli.”
“Depresyon”un tanımında ufacık bir değişikliğin dahi dev etkileri olabilir.
Teşhis ve tedavi
Londra Üniversitesi’ne bağlı King’s College Psikiyatri Enstitüsü’nden Doktor Felicity Callard, risk sendromuna dikkat çekerek insanlara yanlış teşhis konması halinde neler olabileceğinin anlaşılmasının kritik önem taşıdığını belirtti.
Callard, “Düşünün ki bir gence ruhsal bir rahatsızlık yaşama riski taşıdığı, bu tür belirtiler gösterdiği söylenmiş. Söz konusu bireyin davranışları sizce bundan nasıl etkilenir? Acaba bu utanç duygusunu artırır ya da ayrımcılığa yol açar mı? Ayrıca o bireyin ailesi ve yakınları nasıl etkilenir?” diye konuştu.
New York Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nden Jerome Wakefield’e göre de “en korkutucu senaryolardan biri, başta çocuklar olmak üzere henüz bir hastalık belirtisi göstermeyen kişilere, tedavi amacıyla ilaç verilmesi olasılığı”.
Uzmanlara göre normal kabul edilebilecek davranışlar giderek daha çok ruhsal rahatsızlık kategorisinde değerlendirilirse, bu durum bireyler, aileleri ve toplum üzerinde yük yaratabilir.
Öte yandan Cardiff Üniversitesi Psikiyatri profesörlerinden Nick Craddock, davranışlara bireylerin deneyimlerinin kendileri için bir anlam ifade etmesi açısından bakıldığında, ruhsal durumların kategorize edilmesi önem taşıdığını söyledi.
Zira bipolar bozuklukta olduğu gibi rahatsızlığı yaşayan birey kendisine teşhis konulduktan sonra yaşadıklarına bir anlam verebiliyor.
Geçmişte yapılan bir araştırma da bireylerin yaşadıkları deneyimlere bir isim verilmesinden memnun olduklarını, bunun başlı başına bir terapi yöntemi olabileceğini ortaya koymuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.