->
Mefkure Eraksoy, beynin bir bölgesindeki hasar nedeniyle ortaya çıkan kas kontrol yetersizliği sonucu oluşan Serebral Palsi (SP) hastalığında, erken tanı ve tedavi yaklaşımlarıyla, kesin olmasa da anlamlı sonuçlar alınabileceğini belirterek, ”SP’li çocukların çoğu, toplum hayatına katılabilir ve üretken hale gelebilir” dedi.
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını cevaplayan Prof. Dr.
Akraba evlilikleri başta olmak üzere, doğum öncesi ya da doğum sonrası bazı faktörlere bağlı olarak oluşan ve halk arasında ”beyin özürlü” ya da ”spastik çocuk” olarak bilinen SP hastası çocuklar, erken rehabilitasyon ile hayata tutunabiliyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Çocuk-Ergen Nörolojisi Derneği Başkanı Prof
Dr. Eraksoy, SP’nin, gelişmekte olan beynin, değişik nedenlerle zedelenmesinden kaynaklanan, hareket ve duruşun ön planda etkilendiği nörolojik bozukluklar grubuna verilen isim olduğunu söyledi.
SP’ye, akraba evliliklerinin, anne karnında gelişen toksoplazma, kızamıkçık, sitomegalovirus, herpes ve frengi gibi infeksiyonların, çevresel toksinlerin etkisinin, beyin damar tıkanmalarının, plasenta bozukluklarına bağlı oksijenizasyon yetersizliklerinin, doğumsal kalp hastalıklarının ve pıhtılaşma bozukluklarının sebep olduğunu dile getiren Prof. Dr. Eraksoy, şöyle devam etti:
”Doğum öncesi (prenatal) nedenler ise doğum sırasında beyine az oksijen gitmesi, beynin ak maddesinin hasarlanması, tedavi edilmeyen sarılık, hipoglisemi, sepsis (menejit, ensefalit), beyin kanamaları, beyin zarı üstü ve beyin zarı altı kanamaları ve çoğul gebelik gibi faktörlerdir. SP, doğum öncesi oluştuğu gibi doğum sonrası da oluşabilir. Bakteriyel ve viral infeksiyonlar, cerrahi girişimlerin damarsal komplikasyonları, asfiksi ve aspirasyon, travmatik beyin hasarı gibi sebepler de doğum sonrası oluşan SP’nin nedenleri arasındadır.”
SP’de tedavi bir ömür boyu sürebilir
Prof. Dr. Eraksoy, hastalığın belirtileri arasında hareket ve yürüme bozuklukları, istemsiz hareketler, duysal bozukluklar, öğrenme güçlükleri, dikkat eksikliği, dil ve algı bozuklukları, davranış bozuklukları, zeka geriliği, sara nöbetleri, yutma, çiğneme güçlüklerinin yer aldığını işaret ederek, şunları kaydetti:
”Araştırmalarda genel olarak, 1000 canlı doğumda, 1,5-4 bebeğin SP’li olma sıklığı bildirilir. Erkek bebeklerde biraz daha sık görülen hastalığın, Türkiye’de 1000 canlı doğumda 2 bebekte mevcut olma riski vardır. Öte yandan, erken tanı ve tedavi yaklaşımlarıyla kesin olmasa da SP’de anlamlı sonuçlar alınabilir. SP’li çocukların çoğu, toplum hayatına katılabilir ve üretken hale getirilebilir. Hastalığın tedavisi multidisipliner yaklaşım gerektirir. SP’de tedavi bir ömür boyu sürebilir.”
Araştırmalar sürdürülüyor
Prof. Dr. Mefkure Eraksoy, gerek Türkiye’de gerekse dünyada, özellikle yeni görüntüleme yöntemlerinin daha yaygın kullanılmasıyla hastalığın şemsiyesi altında bulunan bozukluk tiplerini ayırt edebilme, bunları yeniden değerlendirerek sınıflama, hastalığı erken dönemde tanıyarak, daha iyi yoğun bakım tedavisi verme, değişik tiplerin altta yatan nedenlerini araştırarak bazılarını ortaya koyma ve buna yönelik tedbirler alma ile değişik fizik tedavi rehabilitasyon ve psikolojik tedavi yaklaşımlarında bulunmanın mümkün olmaya başladığını belirtti.
”Yeni ve duyarlı sosyal sorumluluk projeleri tasarlanarak, gençlerin bu projelerde yer alması, bilgilenmesi, eğitilmesi söz konusu olmuştur” diyen Prof. Dr. Eraksoy, hastalığın önlenebilir tipleri için bazı testlerin ortaya konabildiğini işaret etti.
Eraksoy, şöyle devam etti:
”Ancak, henüz son sözler söylenememiştir. İnançlı bir şekilde araştırmaları sürdürürken, beyin plastisitesinin daha iyi olduğu erken dönemde, erken tanı ve tedavi yaklaşımlarının önemi bir kez daha vurgulanmaktadır. Serebral Palsi’li çocukların toplumda yerlerini alıp, üretken olabilmeleri için erken tanı ve tedavi yapabilecek kurumların ve bu kurumlara yapılacak olan en iyi yatırım olarak, iyi eğitilmiş insan gücünün sürekliliğini sağlamak, bilgi birikimini sürdürmek, aynı şekilde sosyal sorumluluk projeleriyle bedensel ve zihinsel sorunların tam önlenemediği bireyleri mevcut kapasiteleriyle üretken hale getirmek, buna yardım edecek organizasyonları kurmak ve mevcut olanları geliştirmek önem taşımaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi SP’de de korunma prensipleri bilinmelidir. Koruyucu önlemler doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğumdan hemen sonra alınmalıdır. Ayrıca tedavide en önemli rolü aile üstlenir. Bu nedenle aileler en erken devreden itibaren tedavi sürecinde yer almalı ve bu konuda çalışan sağlık ekibi ile iş birliğinde olmalıdır.” AA
Serebral Palsi nedir?
Yaptığımız her şey beynin kontrolü altındadır. Vücudumuzdaki her bir kas, beynin farklı bir bölgesi tarafından kontrol edilir. Serebral palside, bu beyin bölgelerinden birinde gelişim kusuru veya tahribat vardır. Serebral, beyinle ilgili demektir. Palsi ise kas kontrolünde yetersizliği veya kas zayıflığını anlatır. Sonuç olarak, serebral palsi beynin bir bölgesindeki hasar nedeniyle ortaya çıkan kas kontrol yetersizliğini anlatan bir terimdir. Serebral palsi terimi, yaşamın erken döneminde ortaya çıkan ve gelişmekte olan beyni etkileyen sorunları tanımlamak için kullanılır. Serebral palsili çocuklarda güçsüzlük, sertlik, yavaşlık, titreme ve denge bozukluğu gibi pek çok sorun gözlenebilir. Sorunlar hafiften ağıra değişiklikler gösterebilir. Hafif tip serebral palside, çocukların bir kol veya bacağında belli belirsiz bir acemilik vardır ve çoğu kez tanı güçlüğü yaşanır. Ağır tiplerinde ise günlük yaşam aktiviteleri sırasında çok ciddi güçlükler yaşanır.
Görülme şekilleri nelerdir? Değişik tiplerde görülebilir mi?
Evet, değişik tiplerde görülebilir.
Spastik serebral palsi
En sık görülen tiptir. Spastisite kasların tutuk ve gergin olması demektir. Kaslar, beynin hasarlı bölgesinden uygunsuz emirler aldıkları için olması gerekenden daha serttir. Sağlıklı bir bireyin hareketi esnasında bir grup kas kasılırken, bu grubun aksi yönde hareket eden diğer kaslar gevşer ve bu sayede hareketin yapılması mümkün olur. Serebral palside ise her iki grup aynı anda kasılarak hareketin gerçekleşmesini olanaksızlaştırır.
Atetoid serebral palsi
Atetoid (veya atetoz) kontrol edilemeyen hareketleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu kontrol yetersizliği, özellikle harekete başlama anında çok daha belirgin olabilir. Çocuğun oyuncağını veya kaşığı kavramaya çalışmasıyla istek dışı hareketler artar. Bu tipte kaslar çok zayıftır ve taşıma esnasında çocuğun pelte gibi olduğu hissedilir.
Ataksik serebral palsi
En az görülen tiptir. Ataksik (veya ataksi) sıçrayıcı tarzda hareketleri tanımlar. Bu çocuklarda denge ile ilgili önemli sorunları vardır.
Karışık tip
Pek çok çocuk, birden çok tipe ait bulgulara birlikte sahip olabilir. Bulgular bir çocuktan diğerine ciddi farklılıklar gösterir.
Serebral palsi tutulan vücut bölgesine göre farklı isimlerle tanımlanır;
Hemipleji (Hemiparezi): vücudun bir tarafındaki kol ve bacak etkilenmiştir.
Dipleji (Diparezi): Her iki bacak daha çok etkilenmiştir. Genellikle kol ve el fonksiyonlarında da az etkilenme söz konusudur.
Kuadripleji (Kuadriparezi- Tetraparezi): Her iki kol ve bacakla birlikte gövde de tutulmuştur. Yüzdeki, ağız çevresindeki ve yutkunma ile ilgili kaslarda da etkilenme olabilir.
Serebral palsinin görülme sıklığı nedir ?
Gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak her bin çocuktan yaklaşık ikisinde görüldüğü bildirilmektedir. Türkiye’de ise bu oran her bin çocukta yaklaşık 4 olarak belirtilmiştir.
Serebral palsiye neden olan faktörler neler olabilir?
Pek çok farklı nedeni vardır. Beyindeki sorun şu nedenlerle ortaya çıkabilir:
– Beyin bir nedenle normal büyüme ve gelişimini gerçekleştiremesi
– Gebeliğin ilk aylarında, annenin geçirdiği kızamıkçık gibi enfeksiyonlar veya beyin gelişimini engelleyen anormallikler
– Doğum esansında, bebek yeterli oksijen alamaması
– Doğumu takip eden günler içerisinde, bebeğin geçirdiği menenjit gibi ciddi enfeksiyonlar beyin gelişimine engel olması
– Yaşamın ilk yıllarında geçirilen kazalar kalıcı beyin hasarına yol açması
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.