Şizofrenik Tarih, Paranoyak İnsan

Şizofrenik Tarih, Paranoyak İnsan
Düşlerim sorgu sahneleri, öğün aralarım arsenik tedirginliği, konuşma ve yazma eylemlerim etiketleştirilmiş kalıp cümlelerin işgali altında. Yönetmen yardımcılığı görevinde olduğum proje gereği, her gün ciltler boyu okumakta ve günden güne sararıp solmaktayım. Uykularım düzensiz, iştahım kaçtı, konuşmak istemiyorum, yazmaya dair otosansür edindim.

MEKNUZE ÖZGÜLE /RADİKAL GAZETESİ
Yönetmen Yardımcısı

Tlkenin gündemine akıl erdiremiyorum ve korkarım tedavisi zor bir teşhise doğru sürükleniyorum.
Yakın dönem Türk siyasi tarihi gözümde bir kehanet niteliğinde
Klişe aksiyon filmlerinden çözüm yolları çıkarırken buluyorum kendimi. İddia ediyorum; Türkiye ile Amerika arasındaki malum telekulak ilişkilerinden en çok Hollywood faydalanıyor, araya doğrudan bir hat dahi çekmiş olabilirler. Dolayısıyla Amerikan yapımı adı altında ithal etmekte olduğumuz yapımlar, yerli malı entrikalarımızın türevleridir.
Tüm bunlar destansı bir hayat dersi olarak da algılanabilir; “Türk gencinin güven hissi ile imtihanı”. Ya da kendine, çevrene, devlete, kurumlara güvenebilme eşiğinin ölçümüne dair bir test silsilesi. Çocukluğumuzun polisiye-bilimkurgu yapımı “Görevimiz Tehlike” dizisinden sahneler birer birer karşımıza dikilmekteyken öğütler çınlıyor kulaklarımda. Tanımadıklarınla konuşma, hele hele ciddi konular hakkında asla. Tanıdıklarınla da bir yere kadar güvendesin. Telefon hiç de özel bir iletişim aracı olmayabilir. Teknoloji artık iyiden iyiye başımızın derdi. Google’ın son marifeti sayesinde bırak kapıdan adımını atmayı pencereden kafanı çıkardığın an Avustralya’dan izleniyor olma ihtimalin söz konusu.
Zihnim paranoyanın eşiğinde etkisiz hale getirilmiş bir makine. Bünye kendini kapamak üzere. Tüm gün bunaltıcı sıcağın bahanesinde aldanıp yaşamsal fonksiyonlarını akşam sekiz sularında gün yüzüne çıkaran bir organizmaya dönüşüyorum. “İktidar savaşı, ihanet, entrika, aksiyon 2008 yazında ana haber bültenlerinde”. Haydi hep birlikte alıp patlamış mısırlarımızı ekran başına geçelim. Duyduğumuz her isimden içten içe şüphe edelim. Kim kimlerdenmiş, bizimle yedi göbek öteden de olsa bir bağı var mıymış? Peki ama amaç neymiş? İpuçlarını birleştirip iddianameler üzerinden iddialara girelim. Ardından “Meclisteki partilerin ikisi kapatılırsa geriye kimler kalırmış” üzerinden hesaplara dalalım. Sabaha daha çok var, akşamımızı yaza yakışır kılalım.
Kene komplosu
Tam biraz gevşemişken, uykuya doğru bir çınlama kulaklarda “Ergenekonnnnnnn”, o sırada bir sızı sırtımızda. Tamam ses bir zihin oyunu ama bu bir… bu bir kene olmasın… Kırım menşeli. Rus milliyetçileri tarafından yetiştirilmiş ve de sıcak denizlere inme ideali ile Türk halkının üzerine salınmış intihar pilotları… sanmayınız “sayıklıyorum”; can havliyle tek çözüm yolunu denizde buluyorum. Kenenin konamadığı, hırsın erişemediği engin deniz. Sıçrıyorum, derhal kara gün için biriktirilen paralar ile birer yelkenli edinmeli. (Yoksa bir de üstüne uyurgezer mi oldum?) Son derece kararlıyım; bu ruhu kurtarmalı, kaçış hazırlıkları hız almalı. Karaya mahsus yükselme telaşı olduğu yerde kaladursun, rüzgâra bırakmalı rotayı. Doğaya adanmalı. Geniş düşün, derin nefes al. Bu yaz elbet biter, haberlerini alırsın uzak bir kıyıdan. Kapanan, kapatılmayan partiler, ardından bunlara yorumlar, gelecek seçimler, yeniden yorumlar, sonuçlanan davalar, yeni iddialar, kuruyan göller, kirlenen sular, bunların hiçbirini umursamayanlar, son model senaryolar… Bırak bu yaz gündem karada kalsın… Geride kalsın…
Şu aşamada, Ege sahillerine vuran ekibimiz bir elin parmaklarını bulmuşken kendimden ibaret sandığım ruh halinin toplumsallaşmasına, esasen bireysel normalleşme teşhisimi gururla sunarım (yoksa kitlesel delirme mi?). Tedaviden emin değilim ancak tespitim şizofrenik tarihin paranoyak vatandaş yarattığı yönünde.

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.