->
Dirilerime sırasında bir solunum hareketiyle akciğerlere yaklaşık 600 cm3 hava girip çıkar; bu havaya “solunum hacmi” adı verilir.
SPİROMETRİ
Akciğerler solunum hareketleri yardımıyla kana oksijen sağlar. Sağlıklı bir erişkinin akciğerlerinde yaklaşık 4-5 İt hav? vardır. Vücut etkinliğine bağlı olarak solunum hızlandığında, bu miktar 1,5 İt kadar artabilir. Bu havaya da “inspİrasyon (soluk alma) yedeği” denir
“Ekspirasyon (soluk verme) yedeği” ise olağan bir soluk verme hareketi sonrasında akciğerlerin daha da zorlanmasıyla çıkarılan hava miktarıdır. Zorlu soluk verme hareketiyle bile akciğerlerden hiçbir biçimde çıkartı-lamayan ve temel olarak alveol duvarlarının gergin kalmasını sağlayan hava miktarına da “rezidüel (kalıntı) hava” adı verilir; bunun miktarı yaklaşık 1,5 lt’dir. Bütün bu hava miktarları çeşitli hastalıklara bağlı olarak değişebilir; akciğer işlevlerinin değerlendirilmesinde bunların ölçülmesi önemlidir. Solunum hacimleri spirometre denen aletle ölçülür.
ÖLÇÜMÜN NİTELİĞİ
Spirometri, solunum işlevlerinin incelenmesini sağlayan bir yöntemdir ve ÎS 700′lerden beri uygulanmaktadır.
Bu yöntemle akciğerlerdeki “hareketli” hava (akciğerlere girip çıkan hava) hem toplam hem de zamana bağlı miktar (örneğin, akciğerlerden zorlama ile bir saniyede çıkabilen hava miktarı) olarak ölçülebilir.
Spirometrinin astım, bronşit, amfî-zem gibi doğrudan akciğerleri ilgilendiren hastalıkların tanısında, ayrıca dolaylı yoldan akciğerlerin işlevlerini bozan hastalıkların değerlendirilmesinde önemli bir yeri vardır.
NASIL UYGULANIR?
Soluk alma sırasında akciğerlere giren ve soluk verme ile akciğerlerden çıkan havanın miktarı spirometreyle ölçülür.
Hasta, alete bağlı solunum maskesiyle soluk alıp verir. En basit spirometre, suyla dolu bir kaba ters olarak kapatılmış ikinci bir kap ve bu kaba bağlantılı bir borudan oluşur. Solunum sırasındaki hava dolaşımı ters kapatılmış kabı hareketlendirip çeşitli ağırlıklar ve kasnaklar yoluyla ya bir göstergeyi harekete geçirir ya da bir elektrik akımının şiddetini değiştirir. Böylece hava dolu kabın aşağı ve yukarı doğru yaptığı hareketler ölçülebilir ya da-grafik haline getirilebilir.
Dinamik spirometre adı verilen bu aletlerin kullanımı süreyle ve solunum hareketinin şiddetiyle sınırlıdır. Ama hastanın dakikalarca solumasına olanak veren daha gelişmiş aletler de vardır. Bunlar hastanın kapalı bir devrede aynı havayı solumasmı engelleyen ve karbon dioksiti uzaklaştırıp yeterli oksijeni sağlayan bir sistemle donatılmıştır. Ayrıca ölçümün her aşamasında çeşitli gaz incelemeleri için gerekli hava örnekleri alınabilir. İnceleme sırasında hastanın, zorlu solunum hareketlerini en rahat yapabilecek biçimde dik oturması ya da ayakta durması gerekir. Hastanın incelemeye vücudunu zorlayacak bir hareket yapmadan, dinlenmiş olarak gelmesi ve uygulamanın sakin bir ortamda yapılması önemlidir.
DEĞERLER
Hekim, spirometreyle çok sayıda ölçüm yapabilir. Burada en sık uygulanan ve klinik açıdan en yararlı bilgileri veren ölçümler incelenecektir.
Genellikle spirometrik incelemelerde ilk olarak vital kapasite ölçülür. Bu değer, hastanın akciğerlerini zorlayarak tümüyle hava doldurduktan sonra dışarı çıkarabileceği bütün havayı gene zorlamayla dışarı atması yoluyla ölçülür.
Hasta Önce birkaç kez serbest biçimde soluk alıp verir. Ardından zorlut bir soluk verme hareketiyle akciğerlerini tümüyle boşaltır ve gene zorlu bir soluk alma hareketiyle alete bağlı solunum borusundan gelen havayla akciğerlerini tam olarak doldurur. Bu sırada ölçülen değer hastanın “soluk almadaki vital kapasitesi”ni verir. Bu işlemin ardından, hastanın akciğerlerini yeniden zorlu bir soluk alma hareketiyle tam olarak doldurduktan sonra, zorlu bir soluk verme hareketiyle tüm havayı aletin solunum borusuna boşaltması gerekir. Böylece “soluk vermedeki vital kapasite” ölçülür.
SOLUNUM KAPASİTESİ
İlk ölçülen değer, yani soluk almadaki vital kapasite en önemlisidir. Bu değer, solunum hacmi (olağan bir soluk almada akciğerlere giren hava miktarı), rezi-düel (kalıntı) hava (zorlu bir soluk verme hareketiyle bile akciğerlerden atılamayan hava miktarı) ve soluk alma yedeğinin (olağan bir soluk alma hareketine ek olarak zorlamayla akciğerlere girebilen hava miktarı) toplamıdır. Soluk alma yedeği cinsiyete, yaşa ve vücut yapısına göre önemli farklılıklar gösterebilir.
Vital kapasitenin azalması hastanın hava depolarının azaldığını gösterir. Bu da akciğerlerin gerektiğinde almaları gereken hava miktarmı artıramaması ve dakikadaki solunum sayısını sabit tuta-mamasıyla sonuçlanır.
Ama vital kapasitenin değişmesi tek başına bir gösterge değildir, çünkü bu değişiklikler tıkayıcı ve kısıtlayıcı olmak üzere çok çeşitli solunum yolu hastalıklarından kaynaklanabilir. Kısıtlayıcı değişiklikler solunum merkezinin yıkımı sonucunda solunum kaslarındaki işlev bozukluğuna ya da akciğer dokusundaki olumsuz değişikliklere bağlıdır; bu durumda solunum sanki “kısıtlanmış” gibidir. Tıkayıcı nitelikteki akciğer değişiklikleri ise kronik bronşit ya da bronşiyal astımda olduğu gibi solunum yollarındaki direncin artmasının sonucudur.
Tıkayıcı ya da kısıtlayıcı nitelikte olsun, vital kapasitenin azalmasına yol açan asıl rahatsızlık hem doğrudan akciğerlerden, hem de akciğer dışındaki organlardan kaynaklanabilir. Akciğere bağlı kısıtlayıcı nitelikli nedenler arasında, yaygın akciğer fibrozu gibi akciğer dokusunun esnekliğini ve işlevlerini azaltan bozukluklar, kalp yetmezliği sonucu akciğerlerdeki kan dolaşımının yavaşlaması ve burada oluşan sıvı birikimi, iltihabi olaylar, cerrahi girişimlere bağlı olarak gelişen lezyonlar ve tümörler yer alır. Tıkayıcı nedenler, soluk verme sırasındaki engeller sonucu akciğerlerde bulunan kalıntı havanın arttığı astım, bronşit ve anfizem gibi hastalıkları içerir. Akciğer dışı nedenler arasında ise göğüs kafesinin ve diyaframın hareketlerini engelleyen kas-sinir sistemi bozuklukları bulunur.
SOLUNUM HACMİ
Hastalıklara bağlı olarak akciğerlerde ortaya çıkan cjeğîşikliklerin tıkayıcı mı, kısıtlayıcı mi olduğunu belirlemek için “birinci saniye zorlu vital kapasite”den (ZVK1) yararlanılır. Bu amaçla hasta, alabildiği kadar derin soluk alıp bunu yapabildiği en hızlt biçimde aletin solunum borusuna üflemelidir. Olağan koşullarda ilk bir saniye içinde vital kapasitenin yüzde 70-80′lİk bölümü akciğerlerden dışarı çıkar. Bu incelemenin değerlendirilmesiyle tıkayıcı bir bozukluk, kısıtlayıcı bozukluktan kolayca ayırt edilebilir. Bu incelemede, vital kapasitesi azalmış kısıtlayıcı nitelikte bozukluğu olan bir hastada birinci saniyede atılan hava miktarı azalacak, ama
atılan miktarın toplam vital kapasiteye oram değişmeyecektir. Vital kapasite normal olduğu halde, birinci saniyede akciğerlerden çıkan hava miktarının vital kapasiteye oranı yüzde 70-80 arasındaki normal değerlerin altına düşerse, akciğerlerden hava atılımını engelleyen bir etken söz konusudur; yani akciğerlerdeki hastalık tıkayıcı niteliktedir. Bu durum genellikle kronik bronşit olgularında görülür ve özellikle sigara içenlerde çok sık rastlanır. Spirometreyle ölçülen öteki değerler de işlevsel kalıntı kapasite ve kalıntı hacimdir, ilk değer, normal bir soluk alma sonrasında akciğerlerde bulunan toplam hava miktarını, ikinci değer ise zorlu bir soluk verme hareketiyle bile akciğerlerden atılamayan hava miktarım yansıtır.
Bu değerler de yaş, cinsiyet ye beden yapışma göre kişiden kişiye büyük farklılık gösterir. Bunların değişmesi ya göğüs kafesi hareketinin kısıtlandığını ya da akciğer dokusunda yıkım olduğunu düşündürmelidir. Kalıntı hacim ile vital kapasitenin toplamı, toplam akciğer kapasitesini, yani akciğerlerin alabildiği en yüksek hava hacmini verir. Bu değer büyük ölçüde vücudun ölçüm sırasındaki konumuyla ilişkilidir. Toplam akciğer kapasitesinin normalin altına inmesi, klinik olarak hastanın göğüs kafesindeki değişikliklere, akciğer dokusu işlevlerinin azalmasına işaret ederken, bu değerin artması daha çok tıkayıcı nitelikli bir bozukluk sonucunda akciğerlerden atılamayan havanın artmasıyla açıklanır. Ama tüm akciğer hastalıkları tıkayıcı ya da kısıtlayıcı olarak sınıflandırılamaz; hastada bu iki durumun birlikte bulunduğu ara biçimler de vardır.
‘ Sayılan kavramlar spirometri incelemesi sırasında ölçülen değerlerin yalnızca bir bölümüdür. Ayrıntıdan kaçınmak için burada bazı spirometrik değerler ile bunlar arasındaki oranlar verilmemiştir, çünkü bunların yorumlanması tıpta ayrı bir uzmanlık alanı oluşturur. Spirometrik incelemeler yalnızca akciğerlere ya da akciğer dışı nedenlere bağlı olarak gelişen hastalıkların tanısında değil, sağlıklı insanların, örneğin sporcuların akciğer işlevlerinin değerlendirilmesinde de kullanılır. Son durumda solunum işlevlerinin ölçülmesi hem kişinin bedensel etkinliklere daya-nabüme gücünün, hem de antrenman etkinliğinin değerlendirilmesini sağlar.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.