->
Eğer yaptığınız iş veya verdiğiniz bir söz fiziksel veya ruhsal olarak sizi tamamen esir almışsa ve bu durum yıllar, aylar ve bazen haftalarca sürüyorsa Tükenmişlik Sendromu’na girmiş olabilirsiniz. Ruhsal bir bozukluk değildir ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanmış “Hastalıklar ve Sağlık Problemlerinin Uluslararası İstatiksel Sınıflandırması (ICD–10)” na göre Tükenmişlik Sendromu, “Yaşam Yönetimi ile ilişkili Zorluklar” kapsamında yer almaktadır. Bireylerde tükenmenin en önemli üç belirtisi; aşırı yorgunluk-bitkinlik, duyarsızlaşma ve yetersizlik duygusudur.
İlk kez 1974 yılında Herbert Freudenberger tarafından tanımlanmış olan Tükenmişlik kavramı “uzun dönemli karşılanmamış iş stresi sonucu oluşan duygusal ve fiziksel enerji tükenmesiyle karakterize patolojik durum” olarak tanımlanmaktadır.
Tükenmişlik durumu, pek çok insanın yaşamlarının veya kariyerlerinin bir döneminde karşılaştıkları bir sorundur
Kişinin mesleği tarafından tüketilmiş ya da aşırı yüklenilmiş olma duygusu kişide bir duyarsızlaşma hali yaratabilir. Yani kişi hizmet verdiği kişilere karşı bir umursamazlık sergiler, bununla ilgili suçluluk duyguları eşlik edebilir. Kişi çalışmaya devam ederse işinde hiçbir ilerleme gösteremez. Kişinin ruhsal durumunu giderek kötüleştirerek, iş -aile -sosyal yaşantısına uyumunu bozabilmektedir. Uyku bozuklukları, baş ve sırt ağrıları, bağışıklık sisteminde zayıflamaya bağlı sık enfeksiyonlar, gastroentetinal bozukluklar, kilo kaybı, depresif bozukluk ve koroner kalp hastalık sıklığında artmalar görülür. T.S oldukça yaygın görülen bir durumdur.
Çalışan kişilerin %80’i iş yaşamlarının bir noktasında bu durumla karşı karşıya kalabilmektedir. Ancak bu durum birdenbire değil genellikle yavaş yavaş gelişmektedir. En çok doğrudan insana hizmet verilen meslek kollarında özellikle tıp doktoru, hemşire ve diş hekimi gibi sağlık çalışanlarında; öğretmenler, psikologlar ve çocuk bakıcılarında, ayrıca idarecilerde, sosyal çalışmacılarda ve atletlerde görülmektedir. Ayrıca kronik bir hastalığa sahip kişilere bakım veren hastabakıcıları da risk altındadır. Özellikle yüksek derecede sorumluluk sahibi, işini hayatının merkezi haline getirmiş-kendisini işine adamış, kendisinden beklentileri fazla olan mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip kişiler özellikle dikkatli olmalılar.
Tükenmişlik Sendromunu hazırlayan etmenler şunlardır:
* Aşırı iş yükü
* Zaman idaresinde zorluk
* Plansız-programsız çalışma koşulları
* Net hedefler olmadan aşırı çalışma
* Yeterli kaynak olmadan sorunları çözmeye çalışma (imkânsızı gerçekleştirme isteği)
* Kişisel değerler ile çalıştığı kurumun değerlerinin örtüşmemesi-kendinden ödün verme
* Görünmez tavana çarpma-ne kadar çalışırsa çalışsın bir türlü yükselememe
Ancak tüm bu saydığımız etmenler içinde en önemlisi kişinin bu zorlukları nasıl algıladığı ve nasıl baş ettiğidir.
Her yoğun iş stresi yaşayan Tükenmişlik Sendromu yaşamamaktadır. Genellikle bireysel, kurumsal ve hatta sistemden kaynaklanan etmenlerin bir arada rol oynaması ile ortaya çıkan tükenmişlik, bir sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalıdır. Etkili müdahale, hem bireysel hem de örgütsel zeminde olmalıdır. En önemlisi baştan ortaya çıkarıcı etmenlerin giderilmesi, bu olmuyorsa erken dönemde tanınarak hızla müdahale edilmesidir. Tükenmeyi önlemek ve onunla başa çıkmak için yapılabilecekler organizasyonel ve bireysel düzeyde ele alınmıştır.
Dr. Gülçin Arı Sarılgan / Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.