->
THE NEW YORK TIMES
Modern dünyanın sohbet konularından biri de sosyal medyanın yarar ve zararları. Bu araçlar zorba bir rejime karşı çıkacak cesareti gösterenlerin mücadelesini dünyaya duyuruyor. Twitter iletileri de göstericilerle birlikte yürüyecek ve onların ağıtlarını dinleyecek tanık muhabirlerin yokluğunda bu mesajları güçlendiriyor. İnsanlar, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kışladan çıkardığı askerler tarafından vuruluyor. Yüz yüze iletişim azalıyor.
Cep telefonuyla çekilip YouTube ve Facebook’a yüklenen kayıtlarda Suriyelilere ait olduğu iddia edilen görüntülere rastlıyoruz
Öte yandan, Bill Keller’ın The New York Times’ta yazdığına göre sosyal medyanın en belirgin dezavantajlarından biri “agresif oyalamacaların” olması. “Twitter yalnızca yaygın bir şey değil, derin düşüncenin de düşmanı.
Masaüstümde ne zaman yeni bir tweet çaksa küçük bir heyecan fırtınası yaşıyorum ve bu da beni alıp… alıp…, hay aksi, ne diyecektim ben?” Olumsuzluklardan biri de Twitter iletileriyle konuşamamamız, onların doğruyu söyleyip söylemediğini bilemememiz. Hayatımızın giderek daha büyük bir bölümü sanal dünyada geçerken daha azı da diğer insanların yanında, eski moda sohbetlerle geçiyor. Grubwithus adlı çevrimiçi hizmetle birbirini tanımayanlar beraber yemek yiyebiliyor.
Kullanıcılar yaşadıkları şehirlerdeki akşam yemekleri listesine bakıyor, 25 dolara bir bilet alıyor ve bir toplulukla buluşup yemek yiyor. Sosyalleşmeyi inceleyen akademisyenler bu etkileşimlerin temel bir ihtiyacı karşılar gibi göründüğünü belirtiyor.
Yani, yüz yüze konuşma ihtiyacını. Pennsylvania State Üniversitesi’nden Shyam Sundar, “Çevrimiçi temasın çevrimdışı etkileşimlerin yerini almasından korkuluyor. Fakat çevrimdışı hâlâ o kadar değerli ki, bunu daha da ön plana çıkarmanın yollarını yaratıyoruz. Bedensel yakınlık ilişki kurmada önemli bir rol oynuyor” diyor. Bir anlaşma yapılacaksa, o kadar yaygınlaşan çevrimiçi video konferanslar bile karşılıklı oturup el sıkışmanın yerini tutmuyor. California Üniversitesi San Francisco Tıp Fakültesi’nden araştırmacı Thomas Lewis, hastaların tedavisinde video sohbetlerinin telefon görüşmelerinden daha yararlı olduğunu belirtiyor.
Gelgelelim, kamera ekranın tepesinde yer alıyor ve siz muhatabınıza doğrudan baktığınızda aşağıya bakıyor gibi görünüyorsunuz. Yani göz teması kayboluyor. Lewis, “Biri gözümüzün içine bakmadığında beyin bunun yeterince hoş, güven verici ve dürüst olmadığını düşünüyor.
İş ilişkileri kurarken de bu sorun yaratıyor” diye açıklıyor. İş dünyasındakilerin öğrendiği bir başka ders de, hassas konularda e-postalardan bir iz bırakmanın daha sonraları sorun yaratabileceği. Nitekim çalışma arkadaşları arasındaki “LTL” (let’s talk later/daha sonra görüşelim) kısaltması buradan doğdu.
Yani klavyeyi bir yana bırakalım, dijital bir iz bırakmadan, samimiyetle fikir alışverişi yapalım. Sundar’a göre, sosyal ağların yaygınlığına dayanan yeni nesil hizmetler, dijital âlemin sınırlarını aşmak ve insanları gerçek dünyada (ya da internet dilinde IRL olarak kısaltılan (in real life/gerçek hayatta) bir araya getirmek için de kullanılıyor. Sundar, “Sosyal teknolojileri insanlarla tanışıp buluşmak ve internette uzaktan sosyalleşmenin yarattığı boşluğu kapatmak için kullanıyoruz” diye ekliyor.
TOM BRADY
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.