->
Uzmanlarca yapılan araştırmada bal, arıların çeşitli bitkilerden topladıkları özsulardan ürettikleri, kıvamlı, stabil, bol enerji veren ve aynı zamanda şifa verici özellikleri olan, besleyici değeri yüksek, tümüyle doğal, büyük öneme sahip olduğunu bir kez daha gösteriyor. Balın enerji değeri, yüksek dozda içerdiği dekstroz (üzüm şekeri) ve levülozdan (meyve şekeri) gelir. bal, ortalama 325 kalori sağlar.
100 gr.
Balın beslenmedeki benzersiz önemini sağlayan ise, içerdiği kalsiyum, fosfor, demir, potasyum, magnezyum, sodyum, kükürt, iyot gibi minerallerle; pantotenik asit, B1, B2, B6 C ve K vitaminlerle bazı enzimleri içeren zengin yapısıdır
Pek çok hastalıkta koruyucu, tedavi edici özelliği vardır.
Bal, insanoğlunun faydalandığı en eski gıdalardan biridir. Bal, binlerce yıldan beri hem enerji sağlayan değerli bir besin maddesi olarak hem yara ve yanıkların tedavisinde hem de birçok hastalıklarda ilaç niyetine kullanılmaktadır. Balın şifa verici özellikleri başta Kur’an olmak üzere birçok kutsal kitapta da belirtilmektedir.
Bal, öncelikle doğal bir enerji kaynağıdır. Bu nedenle sağlıklı insanların yanında, 1 yaşından büyük bebekler, yaşlılar, sporcular ve hastalar için özellikle tüketilmesi gereken bir besin maddesidir
Bal, iştah artırıcıdır, vücuda enerji ve direnç kazandırmaktadır.
Bal, besinlerin daha hızlı sindirilmesine yardımcı olmakta, sindirim sistemi enfeksiyonlarında, kabızlığın giderilmesinde, on iki parmak bağırsağı ülserlerinde ve karaciğer rahatsızlıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Bal, karasal iklime sahip ve gün içi ısı farkının fazla olduğu bölgelerde soğuğa ve soğuk algınlığına karşı, ağız, boğaz ve bronşlardaki rahatsızlıklarda ve enfeksiyonlarında doğal bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Bu özellikler balın antimikrobiyel etkisinin yanı sıra baldaki fruktozun doku ve kasları yumuşatıcı ve gevşetici özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Bal, besleyici ve nemlendirici özelliği nedeniyle birçok kozmetik ürünlerinde, kullanılmaktadır. Bal, Cildi besler, nemlendirir ve yumuşatır. Ayrıca modern tıpta açık yaralarda, yatak yaralarında, ülserlerde ve yanıklarda doğrudan sürülen ilaçların yapımında kullanılmaktadır. Bal enfeksiyonları önlemekte, doku oluşmasını hızlandırmakta, yara ve yanık izlerini azaltmaktadır. Yaraların iyileşmesini hızlandırır.
Bal, bazı ülkelerde doktorlar tarafından katarakt ve kojuktivit ile bazı kornea rahatsızlıklarında başarı ile kullanıldığı bildirilmektedir. Ayrıca kornea ülserinin de saf bal ile veya vazelin yerine bal ile hazırlanan % 3 lük sulphidine pomadı ile başarılı bir şekilde tedavi edildiği bildirilmektedir.
Zaman zaman hakiki balın şeker hastalığına iyi geldiği şeklinde yazılar çıkmakta veya söylentiler duyulmaktadır. Bunun bilimsel bir dayanağı yoktur ve yanlıştır. Bal da kan şekerini yükseltir ve dikkatli kullanılması gerekir. Ancak eşit miktarda alınan bal, kan şekerini, çay şekerine oranla daha az yükseltmektedir. Bu nedenle şeker yerine az miktarda bal kullanılabilir.
Bal, antimikrobiyel bir besin maddesidir. Balda mikrop üreyemez çünkü;
– Şeker konsantrasyonu çok fazladır.
– Balın pH sı 3,5 – 4,0 civarındadır.
– Baldaki enzimler inhibin (H2O2) oluşmasına neden olur.
Bal, sinirleri yatıştırır ve rahatlatır. Kalp çarpıntısı ve yüksek tansiyona karşı faydalıdır. Kanı temizler, kan dolaşımını düzenler. Kan yapıcı özelliği vardır. Damar sertliğine karşı faydalı olur.
Bal, temel karbonhidratların kaynağıdır. İçeriğinde genel olarak, yüzde 17-20 su, yüzde 80-85 karbonhidrat ve yüzde 0,5-1 düzeyinde proteinler, aminoasitler, vitaminler ve mineraller bulunur. Bal, karbonhidrat miktarı ile bir yemek kaşığında 64 kalori enerji sağlayarak kaslar için yakıt görevi yapmaktadır. Amerika’daki Memphis Üniversitesinin Egzersiz ve Spor Beslenme Laboratuarı egzersiz öncesi, sindirim için balın en etkili karbonhidrat olduğunu tespit etmiştir. Kan şekerine diğer karbonhidrat kaynaklarına göre daha ılımlı etkisi olduğu gözlenmiştir.
Bal, birçok vitamin, mineral, amino asit ve antioksidan içerir. Niasin, riboflavin ve pantotenik asit gibi vitaminler, kalsiyum, bakır, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum ve çinko gibi mineraller içermektedir. Bal diğer besinlerin vücutta daha kolay sindirilip, daha iyi emilmelerini ve onlardan yararlanma düzeyini de yükseltir. Bu nedenle özellikle hastalık durumunda bal tüketimi vücudun çabuk toparlanmasına yardımcı olur. Balda yağ bulunmadığından, az ya da hiç yağ içermeyen diyetlerde kullanımı son derece uygundur.
Bal, sindirim gerektirmeyen bir gıdadır, kolayca kana geçer. Bundan dolayı da zayıf ve iştahsız kimselerin enerji ihtiyaçlarını karşılamada etkili bir besindir.
Gündelik olarak tükettiğimiz rafine edilmiş beyaz şekerde, vitamin, mineral ve protein bulunmaz. Aslında şeker ihtiyacını sebzeler, meyveler ve bal gibi yiyeceklerle karşılayabiliriz. Böylece hem vücudumuzun şeker gereksinimini karşılar hem de diğer yararlı besin maddelerini almış oluruz.
Rafine beyaz şeker hem iştah keserek vitamin ve mineralli diğer gıdaları almamızı engellemenin yanında dişlere de büyük zararı vardır. Dişlere bulaşan rafine şekerle beslenen asidofilus isimli bakteri, sakkarozu laktik aside çevirerek, diş çürümesine yol açmaktadır. Eğer hem tatlı yemek hem de sağlıklı beslenmek istiyorsanız organik bal tüketmenizi tavsiye ediyoruz.
İnsan vücudu bir makine gibi çalışır. Ve bir makine nasıl ki çalışması için enerjiye ihtiyacı varsa, vücudumuzun da sürekli enerjiye ihtiyacı vardır. İnsan uyurken bile, hemen hemen tüm organları çalışmaya devam eder. Kalp çalışır, mide ve bağırsaklar sindirim faaliyetlerine devam ederler. Karaciğer, böbrekler ve diğer organlar da faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bir insan uyandığı, kalkıp dolaştığı, çalıştığı, koştuğu zaman, hareket halindeki bir araç gibi daha fazla yakıt harcar. İnsan vücudu için en ideal enerji kaynaklarından biri de baldır. Balın zararlı bakterileri öldürücü tesire sahip olduğu bilim adamlarınca tespit edilmiştir. Arı sütü, penisilin tesirine benzer tesir gösterir. Bal doğal bir asittir, bu durumuyla birçok bakteri için zararlıdır. Bal; tifo, dizanteri gibi onlarca farklı türde hastalık mikrobunu yok ettiği bilimsel bir gerçektir.
Bal, kalsiyum ve fosforca da zengindir. Kalsiyum ve fosforun önemi, kuvvetli ve enerjik olmak isteyenlerce iyi kavranmalıdır. Bu maddeler, kemik ve dişlerde dayanıklılığı sağlamaktadırlar. Büyüme çağında alınan kalsiyum ve fosfor yeterli değilse, kemik ve dişler sağlam olmayıp, ince, dayanıksız ve gözenekli olurlar. Alınmaması, çocukların gelişmesi ve boy uzamasını da kötü yönde etkiler.
Çok küçük parçacıklar şeklindeki kalsiyum, sinirde uyarıların iletilmesine yarar. Yeterli miktarda kalsiyum, sinir sisteminin dengeli çalışmasını, sakin olmasını sağlar. Oysa kalsiyum eksikliğinde sinirler gergin ve aşırı hassastır. Az kalsiyum alan yetişkinler, sık sık sinirlenir, kaslarını gerer ve çabucak yorulurlar. Kalsiyum eksikliği rahat uyumayı güçleştirir. Aynı zamanda, kaslarda kramplara sebep olur. Ayrıca kanın kolayca pıhtılaşması için kalsiyum gereklidir. Bir ameliyat, kaza, diş çekilmesi sırasında oluşabilecek kanamaların iyileşmesinde kanın kolay pıhtılaşabilmesi önem kazanmaktadır.
Görüldüğü gibi bal içeriği ile doğal bir şifa kaynağıdır. Tabiatın bize bahşettiği çok özel bir ilaçtır. Bu nedenle ihmal edilmemesi gereken bir gıdadır. Tabii ki web sitemizde de sık sık belirttiğimiz gibi her bal sadece bal değildir ve içerisine ticari amaçlarla katkı maddeleri katılmaktadır.
Bu nedenle de sağlıklı bir yaşam için bal tüketimine ne kadar önem veriyorsanız, aynı ölçüde saf ve doğal bal temin etme konusunda da hassas olmanızı tavsiye ederiz. Aksi takdirde tüketmiş olduğunuz bal, pahalı bir reçel ya da marmelat çeşidinden öteye gitmeyecektir.
Bir önceki Raf ömrü uzun gıdaların insan ömrünü kısaltıyor başlıklı konumuzda insan ömrü, kronik hastalıklar ve sağlığı korumak hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.