->
Her ortamda bulunabilir ve insanlara tükürük damlacıklarıyla solunum yolundan bulaştığı sanılır. Belirtili enfeksiyon hemen her zaman zatürree biçiminde ortaya çıkar ve bağışıklık sistemindeki zayıflamanın sonucudur. İnsanların yüzde 80′inden çoğunda yaşamın ilk yıllarında Pneumocystis carinifye karşı antikor gelişir.
AiDS’e İşaret Eden Başlıca Fırsatçı Enfeksiyonlar
• Pneumocystis carinii zatürreesi –
Pneumocystis carinii bazı özellikleriyle protozoon, bazı özellikleriyle mantarlara benzeyen bir mikroorganizmadır. Bu oran belirtisiz bir enfeksiyonun ne kadar yaygın olabileceğini ve erken gelişebileceğini gösterir
1980′e değin bildirilen Pneumocystis carinii zatürreesi olgusu görece azdır. Bunlar da erken doğan ya da ağır beslenme bozukluğu olan bebeklerde, kanser hastalarında, bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören ya da bağışıklık sistemi bozuklukları olan hastalarda ortaya çıkmıştır. HIV enfeksiyonunun ardından ise bambaşka bir gelişme görülmüştür. Örneğin ABD’de 1970′lerde 100′den az kişide Pneumocystis carinii zatürreesi bildirilmişken, olgu sayısı yalnızca 1991′de 60 bine çıkmıştır. Bu mikroorganizmaya karşı koruyucu tedavi uygulanmamış HIV taşıyıcı hastaların yüzde 80′inden çoğunda en az bir kez Pneumocystis carinii zatürreesi gelişmekte ve yaklaşık yüzde 60′ında AiDS’in ilk belirtisini oluşturmaktadır. AiDS’e işaret eden bütün hastalıklar içinde en sık görülenlerden biridir ve görülme sıklığı HIV enfeksiyonu risk etkenlerinden bağımsızdır. İlk kez geliştiğinde bile yüzde 5-25 olasılıkla ölüme yol açar. AIDSli hastalarda en yaygın ölüm nedenidir. Akciğer dokusunda tipik bir zatürreedir ve tamda geç kalınırsa çok kötü gidişlidir. HIV enfeksiyonlu hastalarda güç harcamaya bağlı nefes darlığı belirir belirmez bu hastalıktan kuşkulanmak gerekir. Göğüs filminde özellikle alt akciğer loblannı tutan zatürree odaklan tanıyı kesinleştirir.
• Nörotoksoplazmoz –
Toksoplazmoz, hayvan ve insanlarda görülen en yaygın enfeksiyonlardan biridir. Etkeni hücre içinde yaşayan Toxoplasma gondii türü asalaktır.
İnsana asalak yumurtaları içeren çiğ ya da az pişirilmiş et yenmesi ve enfekte hayvanların dışkısıyla kirlenmiş besinlerin alınması yoluyla bulaşır; etene yoluyla anneden dölüte de geçebilir. Hastalığın dünyadaki dağılımı insanların beslenme alışkanlıkları ve hayvanlarla yakın ilişkide bulunmaları gibi etkenlere bağlıdır. Etene yoluyla bulaşan olgular dışında genellikle belirtisiz gidişlidir. Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda belirti vermeye başlar. Enfeksiyon bütün vücuda yayılabilir ya da akciğer, kalp ve göz gibi birden fazla organda yerleşebilir, ama HIV taşıyıcı hastalarda en çok merkez sinir sistemini etkiler.
• Kriptokokoz –
Hemen her yerde bulunabilen Cryptococcus neoformans adlı bir mantar türünün yol açtığı enfeksiyondur. Hastalık etkeni hava yoluyla bulaşır. Akciğerlere yerleşen enfeksiyon çoğu zaman belirti vermez ya da kendiliğinden geriler. Bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda kan yoluyla yayılarak öbür organları da sarabilir. Bu durumda genellikle merkez sinir sistemini de etkiler. Kan kanseri (lösemi), lenfom, şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği gibi hastalıklar, organ nakli, bağışıklık sistemini baskılayan tedaviler ve HIV enfeksiyonu kriptokokozun gelişmesini kolaylaştırır.
Kriptokokoz HIV enfeksiyonu taşıyan hastalardan Beyazların yüzde 6-10′unda, Siyahlar’ın yüzde 30′unda görülür. Bu hastalarda en çok menenjit belirtileriyle ortaya çıkar. Knptokok kökenli menenjit tıpkı beyin toksoplazmozu gibi AIDS’ü hastalarda merkez sinir sistemini etkileyen fırsatçı enfeksiyonların en sık görülenleri arasındadır.
• Sitomegalovirüs hastalıkları –
Herpesviriadae familyasından bîr virüs olan sitomegalovirüs (Cytomegalovirus) yaygın olarak görülür ve yalnız insandan insana bulaşır. Tükürük, idrar, anne sütü, cinsel ilişki, kan ve organ nakliyle geçebilir. Batı ülkelerinde olguların yüzde 25′i yaşamın ilk yılında ortaya çıkar; yüzde 25′i 16-25 yaşlan arasında cinsel İlişki yoluyla bulaşır; virüsün 35 yaşın üzerinde alınma oram ise yüzde 50′dir. Bu oran erkek eşcinsellerde yüzde 90′a çıkar.
Virüs çeşitli hastalıklara yol açabilir. Bunların başlıcalan koryoretinit (gözde damartabaka ve ağtabaka iltihabı), yemek borusu iltihabı (özofajit), mide ülseri, ince, kalın ve düz bağırsak iltihaplan (enterit, kolit, proktit), pankreas iltihabı, hepatit gibi sindirim sistemi hastahklan, başta Pneumocystis carinii olmak üzere genellikle başka fırsatçı enfeksiyon etkenlerinin de rol oynadığı zatürreeler, merkez sinir sistemi iltihaplan ve kalp kası iltihabıdır (miyokardit). Bütün bu enfeksiyonlar kötü gidişlidir. Ani başlayan ve hızla ölümle sonuçlanan olgulara rastlanmakla birlikte, virüs daha çok yavaş yavaş ilerleyerek ağırlaşan enfeksiyonlara neden olur.
• Yemek borusunda kandida enfeksiyonu –
En sık görülen fırsatçı enfeksiyonlardan biridir. Genellikle ağız boşluğu ve yutaktaki kandida enfeksiyonlanyla birlikte görülür. Ağn çoğunlukla göğüs kemiği arkasında ya da göbek üzerinde duyulur. Hasta yutma güçlüğü çeker. Özellikle katı besinleri yutma güçlüğü çoğu kez ağız yoluyla besin alınmasını engelleyecek düzeydedir.
• Sinir sistemi tutulmaları –
HIV enfeksiyonu sırasında merkez ve çevre sinir sistemini ilgilendiren belirtiler ortaya çıkar. Bunlar özellikle enfeksiyonun ileri evrelerinde gözlenir. Virüs sinir sistemini ya doğrudan, ya da bağışıklık sistemini zayıflatarak dolaylı bir biçimde etkiler.
HIV enfeksiyonunda beyin ve beyin zarını (meninks) ilgilendiren klasik belirtiler ile omurilik kökenli duyu azalması ortaya çıkar. Ama enfeksiyonun sinir sistemini İlgilendiren en tipik ve yaygm belirtileri kısaca ADC adıyla anılan AİDS bunama kompleksidir. Bu durumda HIV doğrudan doğruya beynin akmaddesini yıkıma uğratarak akutla kronik arası bir özellik taşıyan (subakut) beyin hastalığı yapmıştır. Hastada kavrama yeteneğinin kaybı, hareket sistemi İşlevlerinin ve davranışların bozulması gibi bunamaya özgü tipik belirtilerin hepsi birden ortaya çıkar. Erken evrelerde bellek zayıflaması, dikkat dağılması, ruhsal uyuşukluk, kişilik değişmesi ve irade kaybı gözlenir. Daha ender olarak da reflekslerde ve kas gerginliğinde artış ve titremeler görülür. İleri evrelerde hastalık tablosu çok ağırdır. Tam bir kişilik bozukluğu ve bellek kaybı söz konusudur. Hasta kavrama yeteneğini ve hareket sistemi işlevlerini büyük ölçüde yitirmiştir; idrar ve dışkısını tutamaz. Havale nöbetleri ve psikozlar görülür.
Hastaların yaklaşık yüzde 15′İnde çevrel sinir sistemiyle ilgili belirtiler de açıkça ortaya çıkar. Bunların en önemlisi çok şiddetli ağn ve felçlere yol açan sinir iltihabıdır (nevrit); iltihap genellikle birçok sinirde birden görülür.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.