->
Dokucu, Barcelo Topkapı Eresin Otel’de düzenlenen İstanbul’da Aile Hekimliği Uygulamasını Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, uygulamaya başlamadan önce daha büyük sorunlar beklediğini, ancak yoğun çalışmanın bir ödülü olarak uygulamaya 1 Kasım 2010′da İstanbul’da geçilebildiğini hatırlattı.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın önemli ayaklarından biri olan uygulamanın gerçekleşmesinin, diğer birçok devrim niteliğindeki proje gibi, değişim ve dönüşüm gerektirdiğini ifade eden Dokucu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mutlaka bir dönüşüm yaparken var olan kurulu düzen değiştiği için statüko rahatsız olur ve iyi giden şeylerin kötü gitmesi riski, alışkanlıkların bozulması bu değişime karşı bir direnç oluşturur. Ali İhsan Dokucu, “aile hekimliği” uygulamasıyla ilgili, “Tüm yapı dikkate alındığında yüzde 99′larda hizmetin rahatlıkla verildiği, çok az bazı noktalarda zorlandığımız bir sistem söz konusu” dedi.
İstanbul Sağlık Müdürü Prof. Dr
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bütün ayaklarında bunlar olmuştur. 2005′te sigorta hastaneleri birleştirilirken de birçok haberin varlığını çok iyi hatırlıyoruz ama 6 yıl geçti hiçbir Allah’ın kulu, ‘şu an ülkede tekrar sigorta hastanesi sistemine döneceğiz’ diye iddia edemez. Çünkü bu sistemin doğruluğu geçen birkaç aylık zorluktan sonra ortaya çıkmıştır. Aile hekimliği de benzeri bir yapılanmadır. Bu uygulamada baştaki zorlukların aşılmasını takiben, vatandaş memnuniyetinin olağanüstü arttığı bir yapılanma olup, bu dönüşümün faydasını her yerde görürüz.”
“8 ay içinde 4 bin kişiyi eğittik”
Türkiye’de sağlık sektöründeki insan gücünün kısıtlı olduğunu vurgulayan Dokucu, şartların zorlanarak 100 bin hekimden 21 bininin aile hekimliği uygulamasına dahil edilebildiğini, 2023 yılında bu sayının 44 bine çıkarılmasının amaçlandığını aktardı.
Dokucu, 13 Aralık 2010′da tüm ülkenin aile hekimliği şemsiyesi altına girdiğini dile getirerek, “İki sene önce ağustos ayında aile hekimliği sürecinin başlamamasıyla alakalı ilk direktifi aldık. Bunun çok zor ve İstanbul için uygulaması imkansız duygusu vardı, bana o emir ilk verildiğinde. Ancak Sağlık Bakanlığımızın bu konudaki iradesi ve bu konuda kaynak aktarılması, konuyla ilgili desteğin her boyuta verileceğinin bilinmesi sonucu biz hızlı bir şekilde programa aldık. O ana kadar geçen iki yıl içerisinde toplam bin 200 kişi eğitilmişken, biz 8 ay içinde 4 bin kişiyi eğitmek suretiyle sertifikalandırdık” şeklinde konuştu.
Aile hekimliği sisteminin, büyük oranda sözleşme altına alındığını ve bugün itibariyle 3 bin 395 hekimin, aile hekimliği hizmeti verdiğini belirten Dokucu, şunları kaydetti:
“Peki, ne oldu da aile hekimliği sistemine geçildi, sağlık ocağının nesi vardı? Bu eleştirilen bir konu. Sistemle vatandaş, çalışan, sağlık elemanı motive olmuştur. Gerek kendi istediği kadroda çalışmak gerekse eskiye göre çok daha iyi özlük haklarına kavuşmak suretiyle motive olmuştur. Vatandaş da devletin kendisine gönderdiği hekimden hizmet almak yerine kendisi hekim seçebilecek hale gelmiştir. Hastaların önemli bir kısmı eskiden büyük hastanelere transfer olurken ya da kendi sevk mekanizmasının bir parçası olarak görürken ve bunlar da hastanelerde bir kalabalık karmaşa oluştururken, bugün itibariyle bir sevk sistemi olmamakla birlikte kişiler, hizmeti aldığı yerde olmakta ve hastanelerimiz daha az yoğunlukta çalışmaktadır. Bu sayede aile hekimleri, daha hızlı ve kaliteli hizmet verebilmeyi sağlamaktadır.”
Aile hekimine bir hemşire düşmesi ideali
Dokucu, bugün itibariyle ulaşılan aile sağlığı merkezi sayısının 808 olduğunu ve yeni açılacak merkezlerle bu sayısının Temmuzda ideal olan 891′e ulaşacağını ifade ederek, “Hemşire sorunu maalesef devam ediyor. Aile hekimlerine bir hemşire düşmesi idealine ulaşmak durumundayız” dedi.
Aile hekimliğinin kişilerin isteğiyle işleyen bir sistem olduğunu vurgulayan Dokucu, “Kişi istiyorsa orada çalışıyor. Biz ancak görevlendirmeyle oraya gönderiyoruz. Bazı yerlerde görevlendirme yapamıyoruz, çünkü binanın kendisi yok, kiralayacak eleman da yok. Bu toplam 44 aile sağlığı merkezini geçmiyor. Tüm yapı dikkate alındığında yüzde 99′larda hizmetin rahatlıkla verildiği, çok az bazı noktalarda zorlandığımız bir sistem söz konusu’ diye konuştu.
Dokucu, İstanbul’da uygulama kapsımında 144 hekimin daha sözleşme altına alınması gerektiğini, ebe hemşire sayısındaki yüzde 11′lik eksiğin de gelecek aylarda kapatılacağını aktararak, “Tüm sistem dikkate alındığında İstanbul’da 31 ilçede yüzde 100 hizmetin verilebileceği sözleşmeli arkadaşlarımız var. Esenler, Bağcılar, Arnavutköy ve Sultangazi gibi ilçeler, ‘sorunlu ilçeler’. Aslında sorunlu değil, biz sorunu büyük ölçüde çözmüşüz, ancak en fazla hizmet açısından açlık burada” şeklinde konuştu.
Bir hekime yaklaşık 3 bin 600 kişi düşüyor
İstanbul’da bir aile hekimine yaklaşık 3 bin 600 kişinin düştüğünü belirten Dokucu, sağlık ocağı sisteminde bir hekimin günde ortalama 65 kişiye baktığını, yeni sistemle bu sayının 30-40′a düştüğünü aktardı.
Dokucu, aile hekimliği hizmetlerinin tamamen ücretsiz olduğunu dile getirerek, şu an için 26 olan tetkik sayısını, kısa sürede yapılacak ihaleyle 45′e çıkaracaklarını anlatarak, şöyle konuştu:
“Aile hekimleri hemşirelere hastadan kan aldırtıyor, kurye gidip alıyor, tetkik edildikten sonra da sonuçlar aile hekiminin bilgisayarına düşüyor. Bunun tamamını sağlık müdürlüğümüz finanse ediyor. Ekim 2010′da 3 milyon 200 bin TL ödemişiz laboratuvar hizmetlerine ki o zaman sağlık ocağı sistemi geçiyordu. Kasımda geçişin ilk şokunun etkisiyle laboratuvar çok ciddi düştü ve 721 bin TL ödedik laboratuvar hizmetlerine. Hekim arkadaşlarımız adaptasyon artıkça hızla bunu düzelttiler. Biz kendi ödediğimiz laboratuvar giderinden hekimlerin göstermiş olduğu ilgiyi anlıyoruz, bunun giderek de artacağını biliyoruz. Çok yakında hastanelerimizden ücretsiz laboratuvar hizmetinin yanında ücretsiz radyoloji hizmeti alabileceğiz aile hekimleri vasıtasıyla.”
“Uygulama halkta büyük memnuniyet oluşturdu”
Geçişin bazı noktalarının kendisine zorluk olarak görülmesiyle birlikte uygulamanın halkta büyük oranda memnuniyet oluşturduğunu ifade eden Dokucu, “Uygulamanın, vatandaşın hizmete ulaşmada önündeki engelleri kaldırdığını, çok daha yakın, hızlı ve etkin bir şekilde hizmet alabildiğini gördük” dedi.
Uygulamayla ilgili gazetelerde yer alan bazı haberlere de değinen Dokucu, iddia edildiği gibi koruyucu sağlık hizmetlerinin terk edilmesinin söz konusu olmadığını, aksine teşvik edici uygulamalar bulunduğunu belirterek, “Hastanelerden, 112′lerden ve kamunun diğer alanlarından aile hekimliği için ayrılan hekim, ebe ve hemşire sayısı 3 bini bulmuştur. Ancak aile hekimliği sisteminde şu ana kadar yaklaşık 200 istifa olmuştur, 50 kadar da hemşire görevinden ayrılmıştır” diye konuştu.
“Kamu hastanelerinde hasta azalması şu an için söz konusu değil”
Ali İhsan Dokucu, İstanbul’daki misafir hasta konusunun sisteme etkisine ilişkin bir soru üzerine, acil hizmetler açısından bakıldığında konunun bir sorun oluşturmadığını söyledi.
Kişinin memleketinde kimliğiyle toplum sağlık merkezine giderek kayıt yaptırabildiğini aktaran Dokucu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu anlamda vatandaşın hizmet alması açısından bir sorun yok. Sorun daha çok sağlık çalışanı açısından. Çünkü aile hekimliği sistemi kendine bağlı nüfusla irtibatlı bir yapılanma. Eğer birkaç yüz kişi yazın oynarsa o kişinin maaşında ciddi azalma olabilecek. Ayrıca kişi geri geldiğinde hekimin kadrosu dolmuş olabilir. Vatandaş mağduriyeti olmaması dolayısıyla endişe içinde değiliz. Ancak hekim arkadaşların olası mağduriyeti için bir hazırlık yapılabilir.”
Dokucu, “Sistemle hastaneye gitme performansında ne kadar düşüş var” şeklindeki soruya, “Hastanelerimize giden hasta sayısı açısından bakıldığında artış var. Bunun nedeni gripler. Aile hekimliğinden sonra özel hastane verilerinde bir miktar düşüş gördüm. Genel anlamda kamu hastanelerinde hasta azalması şu an için söz konusu değil” diye cevapladı.
“İnsanların önemli kısmı, sistem konusunda bilgi sahibi değil”
Bir başka soru üzerine Dokucu, 1 Şubat itibariyle her aile hekiminin sadece kendine bağlı vatandaşa bakar hale geldiğini belirterek, “Acil bir durum söz konusuysa kendi bölgesinde hekim arkadaşımız ilk değerlendirmesini yapıp hastayı bir hastaneye doğru yönlendirmek durumunda. Standart hizmetleri verme anlamında oradaki hekim arkadaşımız kendisine bağlı olmayan nüfusa hizmet verme yükümlülüğünde değil. Dışardan gelen bir hasta bir kereye mahsus muayene olabilir, rapor ya da reçete yazdırmaya kalktığında bu olmayacaktır” diye konuştu.
Sistemin hekimlere ne gibi sorunlar getirdiği sorusuna Dokucu, hekimin neyle karşılaşacağını bilerek tercih yaptığını, sisteme kimseyi zorla seçmediklerini belirterek, “Ben de bir hekimim. Arkadaşlarımın çalışma şartlarıyla alakalı sorunlarını düzeltmek bana ait bir problem” dedi.
Dokucu, hekimler arasında bir memnuniyet araştırması yapmanın şu an için haksızlık olacağını ifade ederek, “Memnun olmayan bir arkadaşımızın sadece bir imzasına bağlı. Memnun değilse kendi kadrosuna dönebiliyor. Bu ‘dönün’ anlamında değil, yanlış anlaşılmasın” diye konuştu.
Uygulamanın başlamasından beri aile hekimine gitme sıklığının ne olduğunun sorulması üzerine de Dokucu, bölgede sağlık hizmetine başvuru açısından bir rakamsal değişiklik olmadığını dile getirerek, insanların önemli bir kısmının sistem konusunda bilgi sahibi olmadığını kaydetti.
Bir önceki Cinsel isteksizliğin çareleri başlıklı konumuzda cinsel isteksizlik, erken boşalıyorum ve erken boşalıyorum ne yapabilirim hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.