->
Bunlardan ilki, hastalığın başlangıç dönemine uymakta olan ve birkaç günden 6 haftaya kadar uzayabilen “Oligüri” dönemidir. Diürez döneminde ise böbrekler idrar hazırlama görevlerini düzeltmeye, başlamışlar ve idrar hazırlamaya başlamışlardır. Oligüri dönemini “Diürez” dönemi izler. Oligüri döneminde idrar azlığı ön plandadır.
AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİNİN KLİNİK ÖZELLİKLERİ VE BELİRTİLERİ: Hastalığın başlıca iki dönemi vardır
Sözünü ettiğimiz ikinci dönemde, hastanın çıkardığı idrar miktarı günden güne artar. Yani bu bir iyileşme, böbreğin kendisini toparlama dönemidir. Oligüri dönemi: Bu dönemin en Özgün bulgularından biri “Oligüri” dir. Yani hasta az miktarda idrar çıkarmaktadır. Günlük normal idrar miktarı 800-1200 mi iken, bu dönemde hastalar 20-500 ml/gün miktarında idrar çıkartırlar. Ancak bazı hastalar 600 ml/gün’den fazla idrar çıkarıyor da olabilirler. Oligüri dönemi birkaç günden, 6 haftaya kadar sürebilir. Halsizlik, bulantı, kusma, uyuklama hali görülebilir. Hastanın idrarında protein, alyuvarlar ve normalin üstünde sodyum bulunur. İdrarın yoğunluğu 1010-1016 arasında sabit kalabilir. Hasta idrar içinde fazla miktarda tuz kaybettiğinden serumun normal tuz miktarı 120-130 miîiekivalen/litre’ye düşebilir (normalin 136-145 meq/litre). Hastanın kanında lökositlerin (akyuvarların) sayısında bir artış gelişebilir. Bu duruma “Lökositoz” denilmektedir.
Hastalarda anemi de (alyuvarların sayıca azalması) gelişebümektedir. Kanın azot miktarı artabilir. Hastalarda önemli bir yakınma da susuzluk duygusudur. Hastanın serumunda potasyum, sülfat, kreatin ve fosfat miktarları artar. Buna karşılık sodyum, kalsiyum ve bikarbonat miktarları azalır. Bu hastalarda yüksek tansiyon gelişebilir. Bu durumda kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Akciğerlerde ödem ve/veya kan göllenmesi gelişmesi halinde de tabloya nefes darlığı eklenebilir. Bazı hastalar akciğ erlerdeki ödem ve kan göllenmesinin neden olduğu solunum yetmezliğinden “kaybedilir. Kalp ritminde bozukluklar da gelişebilmektedir. Akut böbrek yetmezliği sırasında hastalar infeksiyon-lara duyarlıdırlar. Bu sırada yaraların iyileşmesi de gecikmiştir. Bazı ağır vakalarda bilinç bozuklukları gelişebilir. Bu komaya kadar gidebilir. Bazı hastalarda ise bütün vücudu tutan kas ka sılmalarmın neden olduğu çırpınmalar (konvülz -yon-havale) görülebilir. Hastanın serumundaki sodyum miktarının azalmış olması koma ve konvülzyonun nedeni olduğu düşünülmektedir. Diürez dönemi: Bu dönemde bozulan böbrek işlevleri yavaş yavaş düzelmeye başlamıştır, hastanın çıkardığı idrar miktarı gitgide artar. Bu dönemde hastanın idrar yolu ile çıkardığı sıvı miktarı karşılanmayacak olursa, hastanın vücudundaki sıvı miktarı azalır. Bu da kan hacminde bir azalmaya neden olur. Kan hacminin azalmasına “Hipovolemi” denilmektedir. Bu dönemin bir diğer önemli noktası ise, hastanın idrar yoluyla kaybettiği tuzun dışardan hastaya kazandınlmaması halinde ortaya çıkar. Bu durumda hastanın vücudundaki ve buna bağh olarak da kanındaki tuz miktarı azalır. Kandaki tuz miktarının azalması durumuna “Hiponatremi” denilmektedir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.