->
Genel olarak alternatif tıp adı verilen bu uygulamaların niteliği, ülkelerin coğrafi yeri ve kültürel alt yapılarına göre büyük farklılıklar gösterebiliyor. Bilim ile teknolojideki tüm gelişmelere ve tıbbın yarattığı tüm mucizelere karşın, giderek de daha fazla rağbet görüyor.
Her gün televizyonlarda, gazetelerde ve dergilerde bin bir türlü hastalığa iyi genel bin bir çeşit bitki veya bitkisel kür tarifi duyar, onlarca bitkisel tedavi uzmanı görür olduk. Peki, bitkisel tedaviler veya diğer adıyla alternatif tıp gerçekten de şifa kaynağı mı? Sorgulanması gereken yönleri var mı?
Hiç belinizi çektirdiniz mi? Yaralanan elinize tütün bastınız mı? Ya da dinmeyen eklem ağrılarınız için şifayı meşhur romatizma bileziklerinde mi arıyorsunuz? Peki, bu yöntemler ne kadar doğru, yoksa alternatif tıbbın bize sundukları, aslı astan olmayan birtakım davranışlar mı?
Klasik Batı tıbbının dışında kalan alternatif tıp uygulamaları tüm dünyada yaygın olarak deneniyor. Genel özellikleri ise, klasik tıbbın dayandığı bilimsel kanıtlara dayalı uygulamalar yerine, genellikle folklorik kökenli olmaları, bir kısmının usta-çırak ilişkisiyle öğrenilmesi, bir kısmının nesilden nesile aktarılan reçeteler tarzında olması
Uzmanlar, dozunda, kararında, Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde ve doktor kontrolünde uygulandığı ölçüde güvenilir olabileceğini belirttikleri alternatif yöntemlerin çıkarcı ve cahil kişilerin ellerinde hayati tehlikeler doğurabileceğinin altını çiziyor.
Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, bu hassas konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
İnsanlar neden alternatif tedavilere ihtiyaç duyuyor?
Burada itici ve çekici nedenler söz konusudur, itici nedenler arasında; sağlık uygulamalarından ve tıbbi sonuçlarından memnun kalmamak, ilaç ve tedavilerin yan etkileri, kişilerin kendi sağlıkları üzerinde söz sahibi olma istekleri (doktor tahakkümünden kurtulma isteği), tıbbi teknolojinin fazla kullanılması ve doktorda çok zaman harcama bulunmaktadır. Bu tedavileri çekici kılan nedenler ise; kronik hastalıklarda tam tedavi (şifa) umudu, ‘doğal’ ürün kullanma isteği, kendini güçlü hissetme ile ruhsal ve duygusal iyilik hissi olarak sayılabilir.
Alternatif tıp ne kadar güvenilir?
Güvenilirlik konusunu birkaç ana bölüme ayırmakta büyük yarar var. Birincisi, alternatif tıp ile tamamlayıcı ve destekleyici tıbbın birbirinden tümüyle ayrılması konusu. Alternatif tıp dendiğinde mevcut Batı tıbbim tümüyle reddeden ve yerine ayurveda. Çin tıbbı ya da Kızılderili-Şaman tıbbı gibi tümüyle farklı sistemleri koyan anlayıştan, tamamlayıcı ve destekleyici tıp dendiğinde ise mevcut tıbbi uygulamaları destekleyen uygulamalardan süz edilmelidir.
Bitkisel tedavi veya manuel tıp gibi uygulamalarda uygulamanın tamamlayıcı veya alternatif olma durumunu doğru değerlendirmekte yarar vardır. Bu arada alternatif ya da tamamlayıcı uygulamaların zararlarını da ikiye ayırmak gerekir. Birincisi, doğrudan zararlardır ki, örneğin verilen bitkisel tedavinin toksik etkisi, özellikle bilinçsiz ve eğitimsiz ellerde uygulanan manuel tıpta olduğu gibi yeni zararların ortaya çıkması (en tipik örneği çıkıkçıların yol açtığı sakatlıklardır) ya da tamamlayıcı tedavilerin asıl tedavilerin yerine geçerek tıbbi tedavilerin terk edilmesine yol açmasıdır.
Dolaylı zararlar ise alternatif ve tamamlayıcı tedavilere fazla bel bağlanması ve bunun sonucunda yararsız işlem ve tedaviler için büyük paralar harcanması, saçma sapan diyetlerle vücut direncinin kırılması, duacı-şifacılara veya Hint tıbbı, reiki, hipnoz ve benzeri uygulamalara fazla ve sapkınca bel bağlanması sonucunda ruh sağlığının bozulması gibi doğrudan hastalıkla ilişkili olmaksızın kişinin zarar görmesidir. Bu nedenlerle öncelikle yapılması gereken tıbbi tedavinin asla terk edilmemesi, alternatif ve tamamlayıcı tedavilerin ise bu konuda eğitimli ve bilinçli bir uzman eliyle yürütülmesidir.
Pek çok ülkede tamamlayıcı ve destekleyici tıp uzmanları sağlık otoritesinin denetimi altında ve yine sağlık otoritesi tarafından verilen sertifika ile bu uygulamaları gerçekleştirir. Maalesef ülkemizde bu konudan çok uzağız.
Alternatif tıp denetlenmeli mi?
Bu konuda sağlık otoritesinin devreye girmesi- bu alanda da reddedici ya da teşvik edici olmayıp, mevcut bilimsel veriler ışığında bu uygulamalarda eğitim ve sertifikasyon standartlarını belirleyerek denetimi yapması en sağlam yoldur. Bu yapılmadığı zaman ortalık Çin’den geldiğini söyleyip ne olduğu belli olmayan birtakım Çince yazıları duvara asanlara, Orta Asya ülkelerinden birinden gelip ben biyoenerji uyguluyorum diye anlamsız işler yapanlara, merdiven altı ozon merkezlerine, üfürükçülere, çıkıkçılara kalıyor.
Kronik hastalıkların tedavisinde medikal ve cerrahi yöntemlere rakip olması ne kadar doğru? Tabu ki değil. Kronik hastalıklarda ancak belli sınırlamalar dâhilinde tamamlayıcı ve destekleyici tedavilerin ek faydalarından, o da ancak konu ile ilgili bilinçli bir uzmanın rehberliğinde yararlanmak söz konusudur. Uygun yerde ve uygun şekilde kullanıldığında çok yararlı olan modaliteler mevcuttur; yaşam kalitesini belirgin olarak arttırır ve iyileşmeyi hızlandırır, tabii bilinçli kullanılırsa.
Bir önceki Cinsel isteksizliğin çareleri başlıklı konumuzda cinsel isteksizlik, erken boşalıyorum ve erken boşalıyorum ne yapabilirim hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bakılanlar: yaraya tutun basmak, bioenerji gerçekten faydalı mı
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.