->
– Kimlerde olur diye sorabilir miyim, mesela daha az eğitimlilerde olur demek mümkün mü?
Hayır, herkeste olabilir aşağılık kompleksi. Eğitimsiz olan kişi okumuş kişinin haline bakıp mesela beceriksizliği ile dalga geçebilir.
– Kimlerde vardır?
Hepimizde her şey var ama öyle götürüyoruz hayatı.
‘Bugün bile Türk burjuvazisinin yurtdışı seyahatlerinde duymaktan hoşlandığı ‘Aah siz hiç Türk’e benzemiyorsunuz’ sözleriyle egosu şişer’ diyor Gündüz Vassaf… ‘Türkiye Sen Kimsin’ kitabında ülkenin aşağılık komplekslerini çeşitli örneklerle anlatan Vassaf’a göre, bir ülkenin kendisi olmasının en başta ölçütü belki de karikatürünü yapabilmesi, karikatürüne gülebilmesi…
– Aşağılık kompleksi nedir?
Kendini olduğundan aşağıda görmek, kendine güvenmemek, kendini başkaları kadar akıllı ve güzel görmemek. Biraz şizofreni, biraz manik depresyon… Bazen bazı kişilerde zirveye çıkan durumlar oluyor, işte o zaman da tedavi gerekebiliyor
Hatta üstünlük kompleksi bile olabilir yaşadığı. ‘Bu kadar okudu ama şu işi yapmayı beceremiyor’ diyebilir. Aşağılık kompleksi, sınıfları, ırkları aşan bir durum. Hepimizde olabilir.
– Nasıl davranır bu insanlar, belli bir davranış biçimi var mıdır?
Müthiş bir yelpazesi var. İçine kapanık olabilir, sessiz, utangaç olabilir veya tam tersi bu durumu telafi etmek için bağırıp çağıran, devamlı fıkralar anlatan, dikkati üzerine çekmek isteyen biri de olabilir. Sahne çalar böyle kişiler. ‘Biraz da bana bakın’ demek isterler.
– Çok bağırıp çağıranlar kadar öfkesini büyük gösterenler için de kompleksleri var diyebilir miyiz?
Ama illa aşağılık kompleksi var diye bir insan bağırmaz, belki de kızmıştır, öfkelidir. Zaten doğamızda belirli koşullarda tetiklenen saldırganlık var. Her öfke aşağılık kompleksi değildir.
– Bizde aşağılık kompleksi var mı?
Hepimizde üstünlük-aşağılık karışımı yazı-tura gibidir. Örnek vereyim, bir yabancı ile konuşuyorsunuz ve dilimizi farklı telaffuz ediyor diye siz de gülüyorsunuz. Bu bir aşağılık kompleksidir. Ben doğrusunu biliyorum tavrınızdan üstünlük sağladığınızı sanıyorsunuz ama bu durum da aşağılık kompleksinin bir ifadesi. Ya da misafirperverizdir ve bir yabancı için, bir misafir için cüzdan boşaltırız. Tamam, iyi, ağırlayın da neden bu bonkörlük? Aşırılığa kaçıp geleneği aştığında buna da aşağılık kompleksi diyebiliriz. Rakı içiyoruz bir yabancı ile; adam rakıyı içince ‘Bak sen de bizdensin’ deriz, bu da aşağılamadır. Ülkemizde bireylerde hem aşağılık kompleksi hem de üstünlük kompleksi var.
– Aşılabilir mi?
Tabii pek mümkün, neden olmasın. Kendine güvenin artınca, başkalarının aşağılık komplekslerini gördükçe azalabilir. Mesela aşık oluyorsunuz, sevdiğiniz ‘Bana nasıl aşık oldun, beni kimse sevmemişti’ diyor. İnsan tanıdıkça, tanıştıkça başkalarının da kendisi gibi olduğunu gördükçe aşağılık kompleksleri gidiyor.
– Erkek ve kadında durum aynı mı?
Kadının durumu korkunç tabii, erkeğin dünyasında varlık bile değil. Tarihten beri, on binlerce yıldır erkeğe karşı kompleksi var. Dünyayı anladığı halde bir de neredeyse kölesi konumunda olduğu erkeği anlamaya çalışıyor. Kadın olacak, bir de erkeğin kadını olacak. Bunun çelişkisini yaşıyor. Erkeğin dünyasına uyum sağlamaya çalışacak, hem de bir yandan kendisini hatırlamaya çalışacak. Uyum sağlayamadığında ‘Ben kimim, ben ne haldeyim’ diye kendisini sorguluyor, suçlu buluyor. ama o soruların sorulmasıyla özgürlüğüne giden yolu da gösteriyor.
– Doğuya doğru gidersek fark açılıyor mu acaba?
Doğuyu gelenek diye düşünürsek, zaten sana cinselliğin ve kişiliğin o kadar ezberlettirilmiş ki, o kadar belirgin bir üniforma giyilmiş ki; kendinizi zaten onsuz düşünemiyorsunuz. O kompleksi görmek bu açıdan zorlaşıyor oralarda. Orada sorgulamak bile yok, kadın da erkek kadar hatta çocuklarını yetiştirirken erkekten daha çok sahip çıkabiliyor geleneğe.
– Şekiller de var galiba, sanki kısa, esmer ve göbekliysen dünyaya karşı da bir kompleksin oluyor.
Türkiye’de esmerin konumu değişti sanırım. 10 yıl önce kadınlar sarışındı, televizyonda esmer kadın yoktu. Bu durum değişti epey, şimdi sizin gibi doğal kadınlar da var. Sanırım kadınlara güven geldi.
– Onun sebebi de dünyada Latin kadınların gördüğü ilgidir.
Olabilir, çok mantıklı. Cumhuriyetin ilk yılları ve 1960′lı yıllarda Ankara’da Batı imajına uygun terzi yetiştiren Olgunlaşma Enstitüsü öğrencileri, hanımlar için tayyör ve gece kıyafetleri dikmekle yetinir, alaturka olarak tabir edilen Doğulu ya da yerli motifli kıyafetlere yer vermezlerdi. Ancak Batı’da, Doğu motifleri moda olunca bizimkiler de kullanmaya başladı. Aşağılık kompleksinden ötürü üstün gördüğünün değerlerini benimsemekten söz edebiliriz burada. Vietnam Savaşı esnasında çekik gözlü güzelim kızlar gözlerinden ameliyat olmaya başladılar. Göz kapaklarını aldırarak göz şekillerini değiştirmek istediler. Amerika’nın etkisiyle elbette. Yenemiyorsan onun gibi ol. Ben güçsüzüm, güçlü gibi olmalıyım, en azından şekil itibarıyla. Son 200-300 yılın durumu bu.
– Sizin var mı aşağılık kompleksiniz acaba?
Çok iyi bir soru. Bende şu var, kendim gibi olmaktan çok yanımdaki gibi olma gayretim var. İletişim kurmak için. Yanımda İngilizce konuşmaya çalışan bir İtalyan varsa ben de onun gibi konuşurum. Neden öyle yapıyorum düşünmek lazım.
– Farkında olunca, tanım hala aşağılık kompleksi midir?
Belki onun gibi olursam beni kendine yakın görür, beni sever fikri var altında. Terapi yaparken de ayna olmalısınız ki, o kişi terapisti değil kendini görebilsin.
– Neden bizi mesela İtalyanlara benzetirlerse seviniyoruz?
Avrupa’da çok oldu bu durum. Oraya giden işçiler yüzünden farklı algılar oluştu. Şehir görmemiş veya az görmüş kişiler Avrupa’ya gidince, bir şekil belirdi haliyle. Türk’e benzetilmek alt sınıftan, kültürsüz anlamına geldi, hakaret gibi geldi Türk burjuvazisine.
– Belirgin bir örnek versenize, Türklere özgü?
Bakın hala ülkede ayakkabı çıkarıp çıkarmamak meselesi vardır. Bir eve gidiyorsunuz, ‘Bizim evde çıkarılmaz’ diyorlar, bu aslında biz Batılıyız demektir. Ümraniye’de bir apartmana gidin, dairenin dışında birçok ayakkabı vardır, Teşvikiye’de yoktur. Bu bile bir sınıf meselesidir. Batılı gibi hissedenin de üstünlük kompleksi vardır.
– Siz çıkarır mısınız kapıda?
Dışında olmasa da eve girince çıkarırım, pis çünkü.
– Devlet kademesinde durum nedir, politikacılar kompleksliler mi?
Kravat takmamaya başlandı, düğmeler iliklenmiyor. Dünyayı yöneten ABD başkanı şort giyiyor, bizde de başladı ama bu durum rahatlıktan değil. Öyle olsa ülkede devlet ricalini gülümserken de görürdük. Karikatürlerine bakarken de gülerlerdi, oysa karikatüre tahammülleri yok. O zaman, kıyafet rahatlığı süper güce olan aşağılık kompleksinden kaynaklanıyor.
– Başbakan’ın ‘one minute’ çıkışı, aşağılık kompleksi olanları mutlu etti alttan alta, ne dersiniz?
Türkiye süper güç olacak deniyor, ne demektir bu? Başkalarının senin kadar güçlü olmaması anlamına geliyor bu, başkalarını ezmek istiyorum diyorsun, altında bu yatıyor. Neden güç oluyorsun, güç dengesizlik ve eşitsizliktir. Bu da korku ve saldırganlığa yol açar. İstikrarı sarsar güç olmak. Neden Türkiye güç olacağına mesela İsviçre gibi Hollanda gibi olmaya özenmiyor?
– Mavi gözlü insanlar daha bir iltifat alır Türkler tarafından?
Bakın bir deney anlatacağım, ahlaksızca bir deney çünkü insanlar kobay olarak kullanıldı ama sonuçları hepimiz için çok öğretici. Öğretmen sınıfa giriyor ‘Bir araştırmaya göre mavi gözlüler çok akıllıymış, kahverengi gözlüler daha zor algılıyormuş’ diyor. Sınav sonuçlarına bakıyorlar, mavi gözlüler çok daha başarılı. Bir süre sonra öğretmen sınıfa giriyor ve ‘Biz yanlışlık yapmışız, kahverengi gözlüler daha akıllıymış’ diyor ve bir sonraki sınavda hemen sonuçlar değişiyor.
– Bizim en büyük aşağılık kompleksimiz nedir?
Biz adam olamayız! İşte bu düşünce en büyük komplekstir. Kendini hakir görmek de aşağılık kompleksidir. O kadar boyun eğmişsin ki, açıkça kabullenmişsindir. Kahverengi gözlü çocuk gibi, zaten kendini ikna ederek ‘Biz adam olamayız’ diyorsun, olamazsın tabii.
– İstanbul’daki tahammülsüzlük, sinirlilik hali de acaba aşağılık komplekslerinden mi?
Şehir kültürü yüzünden. Şehir daha saldırgan hale getirdi insanları. Geçecek bu durum, şehir hayatı bitecek, daha sağlıklı olacağız. Artık evden çalışmak da mümkün teknoloji sayesinde.
– Şehirli insan daha çok psikolog veya psikiyatriste gitse daha huzurlu ve sağlıklı olur mu?
Psikiyatriste gideceğine doğayla ve kendisiyle bütünleşsin, kendinle hesaplaşmaya gidiyorsun bir terapiye gidersen. Oysa problem şehirde, insanda değil. Temelde yaşam biçimi bizi altüst eden. Siz eve on tane terslik getiriyorsunuz, evdeki diğer kişiler de getiriyor. Sonra mutlu olmayı bekliyorsunuz, bu mümkün değil. Bir de para kazanma yarışı var…
– Bizde neden illa memleket adı söylenir, ben Türk’üm demez kimse?
Aidiyet ve dayanışma yüzünden. İstanbulluyum diyenler de üstünlük kompleksinden söylüyor. Onlar da sonradan görme. Kaç tane dernek var baksanıza, dayanışmaya ihtiyaç var.
– Sizin memleket neresi?
Boston’da doğdum. Ankara’ya gelince ‘Türkçe’yi nerede öğrendin?’ demişlerdi, çok ağırıma gitmişti. Amerikalı’ya benzetmesinler diye İngilizce bildiğimi bile saklıyordum, benimki de o derece patolojik.
– Benim annem Giritli, babam Diyarbakırlı. Girit’i duyunca iltifat ediyor insanlar…
Bakın başlık böyle olmalı, can evinden vuruyorsunuz Türkiye’yi.
VASSAF’TAN…
– İstanbul üzerine bir kitap yazıyorum. Şiirsel metinler ve aralarında doğaüstü hikayeler var.
– Yazarken çok keyifli bir ilişki yaşıyorsunuz kitapla. åşıkken başkasına aşık olmamak gibi, kitap da bitmesin istyorum. Aşk gibi kitap da bitiyor.
– Bu yıl kendimi tekrarladım diye düşündüm ve Birleşmiş Milletler’e başvurdum, gönüllü olarak çalışacağım kabul ederlerse.
GÜÇLÜ İNSAN GÜCÜNÜ GÖSTERMEZ
– Ülkelerin komplekslerinden bahsetsenize, hangisi en komplekslidir?
Sovyetler Birliği ve Amerika arasındaki soğuk savaş sırasında yaşanan aşağılık kompleksinden bahsetmeliyiz. Sovyetler’in Amerika’yı geçme kompleksi yüzünden Stalin zamanında Moskova’da gökdelen yapmaya kalktılar, New York’a benzesin diye. Beş tana yapmak istediler, dördü yapıldı sonuncu yüzme havuzu oldu. Sovyetler mutlaka resmi geçit yapardı. Amerika’da yoktur füzelerin gösterildiği bir geçit töreni. Aynı şeyi Hitler yaptı. Bizde de yapılır, bunlar aşağılık kompleksinin ifadesi. Türkiye’deki her resmi geçit bir aşağılık kompleksidir. Güçlü insan gücünü göstermez ki.
– Zenginlikte de aynı şey geçerli mi?
Yeni zenginde her taraf marka olur. Yeni gençlik başka, onlar başka değerler yok olunca markayla var olmaya başladılar. Marka onların kimliğinin bir parçası. Yeni kuşak için marka başka şey ifade ediyor, bir geçiş dönemi bu. Yeni zengin olan, fiyat bilir değer bilmez. Yeni gençlik fiyatı da değeri de biliyor.
Siz hiç Fransız’a benzemiyorsunuz!
Jerome Bastion Radio France International Türkiye muhabiri
‘Türkiye’de benim Fransız olduğuma şaşan çok. Ama Fransa’da Fransız olduğuma inanmayan daha da çok. Epeyce gezdiğim tüm dünyada da nereli olduğum konusunda yanılırlar, epeyce. Ve ben ‘Fransıza hiç benzemiyorsun’ dedikleri zaman çok mutlu olurum. Çünkü Afrika’da büyüdüm. Dünyanın Fransa’dan ibaret olmadığını, insanlığı, hoşgörüyü, dostluğun değerini orada öğrendim. Aynı değerleri Türkiye’de bulduğum için de buraya yerleştim. Fransızların, dünyada iyi bir imajı yok. Züppe ve şımarık bir millet olarak tanınıyoruz. Fransız olmak benim için bir gurur kaynağı değil. Dolayısıyla Fransız yurttaşlığıma şaşılması da çok hoşuma gidiyor.’
Siz hiç Amerikalı’ya benzemiyorsunuz
Micheal R. Thomas Self Web Design& Marketing Company-Kurucu Biliyorsunuz Amerikalılar farklı kökenlerden gelen insanlardan oluşuyor o nedenle fiziksel olarak tipik özellikleri yok. İngiliz’e de benzetebiliyorlar, Türk’e de, İspanyol’a da… Beni de çoğu zaman Avrupalılara benzetiyorlar ancak bu durumda ne mutsuz oluyorum ne de mutlu. Genel olarak da böylesi bir durum ABD’liler tarafından tuhaf karşılanmaz. Ancak biliyorsunuz ABD’nin dünyanın birçok yerinde iyi bir imajı yok, savaşlarla anılıyoruz. Ülkemi çok seviyor olmama karşın bu durum beni rahatsız ediyor; bazen sadece bu nedenle beni Amerikalı’ya benzetmedikleri zaman mutlu olduğumu belirtmeliyim.
ELİF AKTUĞ/ elif.aktug@aksam.com.tr
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.