->
Kişi vücudunda olanlar karşısında korkar.
Panik bozukluğun tedavisi
Panik bozukluğu tedavisi mümkün olan bir hastalıktır, ancak uzun süreli tedaviyi gerektirir.
Panik atak tek başına hastalık değildir. Bu tedavi, panik ataklarının tekrarlayıa özelliği göz önüne alınarak hem ilaçlarla hem de psikoterapi yöntemleriyle yapılmalıdır. Tek taraflı tedavi, eksiktir. Tek bir atak ya da seyrek ataklar depresyonun parçası olabilir ya da kişi korktuğu bir şeyle karşılaştığında, bunları yaşayabilir çünkü atak, heyecanın abartılı halidir
Hekim tedaviye başlamadan önce hastalığınıza yol açabilecek etkenlerin araştırılmasına yönelik tetkiklerin yapılmasını isteyecektir: tiroid tetkikleri, kalple ilgili bir tetkik olan ekokardiografi vb.
İlaç Tedavisi:
Panik bozukluğunun tedavisinde; başta antidepresan ilaçlar olmak üzere, trankilizan ilaçlar ve hastanın özelliklerine göre diğer bazı ilaçlar kullanılmaktadır.
Bu amaçla kullanılan antidepresanlar; bağımlılık yapıcı özelliği olamayan, uyku verici özellikleri çok belirgin olmadığı için günlük yaşantıyı kısıtlamayan ilaçlardır. Bu nedenle herhangi bir salanca yaratmadan uzun süre kullanabilirler. Her ilacın olduğu gibi bunların da bazı yan etkileri vardır. Bu ilaçlar, ayrıca sıkıntınızın hafiflemesinde ve panik atakların azalmasında da yararlı olabilirler.
Panik atak ve panik bozukluk arasındaki fark nedir?
Panik atak ve panik bozukluktan söz ederken; öncelikle ikisinin de psikiyatride ayrı ayrı tanımlan olduğunu belirtmek gerekiyor. Şöyle ki; panik atak, bir an boyunca yaşanan korku nöbeti olarak tanımlanabilir. Buna, kişinin bedeninde bir anda hissettiği korku veren belirtiler diyebiliriz ki, bunlar nöbet gibi gelişiyor.
En sık görülen Belirtiler:
Kalp, göğüs kafesinden çıkacakmış (boşa atar) gibi duyumsanır, midede kelebek uçuşması gibi bir duygu olarak tanımlanan his gelişir, dengesizlik, baş dönmesi, şiddetli göğüs ağrısı gibi kalp hastalığını ya da beyin kanamasını taklit eden bir durum ve kısa süreli bir yaşantıdır bu. Bedensel belirtiler şiddetlendiğinde kişi iyice korkar. Ve bunu yaşayan kişi, ‘Ne oluyor bana kalp krizi mi, beyin kanaması mı geçiriyorum?’ gibi korkulara kapılır. Korku, kalp çarpması ve krizi tetikler. Genel anlamda bu bir ataktır.
Panik bozukluk ise bu atakların tekrarlaması halidir. Hatta denilebilir ki, süreğen hale gelmesidir. Panik atak tek başına bir hastalık değildir. Tek bir atak ya da seyrek ataklar, depresyonun bir parçası olabilir ya da sosyal fobi durumunda kişi korktuğu bir durumla karşılaştığında, bunları yaşayabilir çünkü atak, heyecan durumunun abartılı halidir.
BAYÜLGEN: TİTİZLİĞİM BENİ PANİK ATAK YAPTI
Okan Bayülgen de panik atak yaşayan ünlülerden biri. Bayülgen çocukken annesi ile babası boşanır. Annesi ve babası, ayrıldıklarım anlamaması için küçük Okan’ı ilkokulda yatılı okula verir. Çocukluğu çoğunlukla anneanne ve dedesinin yanında geçen Bayülgen Galatasaray Lisesi’ndeki orta öğrenimde bir sene iftiharla geçer ertesi yıl sınıfta kalır.
ONUNLA 10 YIL ÖNCE TANIŞTIM
Oldukça sosyal, ancak inişli çıkışlı bir dönemdir öğrencilik yılları, liseden mezun olduğu dönemde psikiyatrik sorunlar yaşayan genç adam Türkiye’nin ünlü psikiyatrlarından Metin Özek’e gider.
İlk panik atak kriziyle de bundan 10 yıl önce tanışır, işinde son derece titiz ve mükemmeliyetçi olan sanatçı kalp krizi geçiriyormuş gibi bir hisse kapılır. Kriz anında görenler onun öleceğini sanır. Bayülgen panik atakla tanışmasını şu sözlerle anlatıyor. “Uzun zaman, hiç ara vermeden 5-6 saat program yaptım.
BİR BEN FARKEDİYORUM
Bu, insanı hırpalayan bir şey. Sonunda ‘iç sıkıntısı krizlerine yol açtı. Bir psikiyatriste gittim o da bana anti-depresan verdi. 0 zamandan beri kullanıyorum, yaşadığım, panik atak’ın bir türevi; anksiyete krizi.,6 saat kontrol, sonunda beni sağlığımdan edecek hale geldi.
“Control frick” bir adamım. Her şeyi çok ileri derecede kontrol ederim. Yüz küsur ampul mu yanıyor tepede. Biri sönmüş mü? Kimse fark etmiyor ama ben ediyorum ve program esnasında değiştirilmesini istiyorum, ancak öyle rahat ediyorum. Herkes tabii deli gözüyle bakıyor hana. Programın her şeyi ile bizzat ilgileniyorum, konular, konuklar, akış, kanalla ilişki, genç insanlarla çalışıp onların gelişmesini beklemek… Burnumu sokmadığım hiç bir şey yok” Bayülgen hastalığıyla baş etmek için gevşeme teknikleri ve Kognitif terapi yönteminden yararlanıyor…
YAŞAYANLAR ANLATIYOR
Evini Hastanenin yanına taşıdı
Panik atak, yıllardır’ doktor doktor dolaşan A.M’.nun işini, hayatını etkilemiş. M., evini hastanenin yanına taşımış.
İstanbul’da yaşayan A. M. (38), 5 yıldır panik atak nöbetleri nedeniyle büyük sıkıntılar çekiyor. Ayda birkaç kez kalp krizi geçirdiği gerekçesiyle hastaneye kaldırılan M., her seferinde evine yürüyerek dönüyor. Başvurduğu her doktorun “panik atak” teşhisi koymasına rağmen kendisinde başka bir hastalık arayan M., “Sonunda hastalık hastası oldum” diyor.
EVİNİ TAŞIDI
İstanbul’da gezmedik hastane bırakmadığını dile getiren M., “İçime ölüm korkusu yerleşmişti. Kendimi ölümcül hastalığın pençe-sindeymiş gibi hissediyordum. Gece uyuyamıyordum1 diyor. Gide gele hastaneleri evi gibi görmeye başladığını anlatan M., “tekrar nöbet geçirebilirim” endişesiyle hastaneden saatlerce ayrılamadığını anlatıyor. Sırf bu nedenle evini hastanenin yanına taşımak zorunda kaldığını söylüyor. “Bir daha atak yaşarsam ölür müyüm?” “Kalp krizi mi geçiriyorum?” gibi sorularla kafasını sürekli meşgul eden M., çareyi çalıştığı lokantadan ayrlmakta buluyor. Günlerce evinden çıkmadığını anlatan M., “Kendimi kandırmak için markete kadar gidiyordum. Bir gün yine markete giderken fenalaştım. Öleceğimi sandım. Hastaneye zor yetiştim” diyor.
ARKADAŞI ÖLÜNCE
Bu olaydan sonra bir uzmandan yardım almayı kabul ettiğini anlatan M„ terapi ve ilaç sayesinde hayatının normale dönmeye başladığını söylüyor. Doktoru sayesinde korkularını yendiğini anlatan M., bir süre sonra hastalığa yakalanmasının en önemli sebeplerinden birini fark ettiğini belirtiyor. M., “En yakın arkadaşlarından birini hastalığa yakalanmadan birkaç ay önce kaybetmiştim. Ölüm nedeni bilinmiyordu. Herkes kendine göre bir neden buluyordu. Ben ise onu uzun zaman ihmal etmiştim. Neden onunla yeteri kadar ilgilenmedim” sorusu beni yiyip bitiriyordu” diyerek arkadaşının ölümünden kendini suçladığını söylüyor.
İçinize atmayın
Doktoruyla konuşa konuşa aslında kendisinin bir suçu olmadığını anlayan M., şimdi hastalığı yenmek için elinden geleni yapıyor. M., “İşimin başına döndüm. Eskiye nazaran çok daha iyiyim. Daha da iyi olacağım” diyor. Panik atak belirtileri görülen herkesi tedavi olmaya çağıran M. , “Ben doktor doktor gezip sorun aramak yerine sorunumu çözmeye çalışsaydım şimdiye kadar çoktan iyileşmiştim. Sizde benim kadar geç kalmayın” diyor.
KAYNAK: www.bugun.com.tr
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.