BAŞ AĞRILARI: SİZ HANGİ KATEGORİDESİNİZ?

BAŞ AĞRILARI: SİZ HANGİ KATEGORİDESİNİZ?
Başağrısı tüm hastane başvurularının %4′ünü oluşturuyor
Baş ağrısına insanlık tarihi boyunca rastlıyoruz. MS 2.

Baş ağrısı günlük yaşamda en sık görülen yakınmaların başında gelir ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en fazla işgücü kaybına yol açan tıbbi sorunlar arasındadır. Baş ağrısına bağlı yıllık 12.2 gün işgücü kaybı olduğu ve bütçeye 440 milyon Dolar ek yük getirdiği tahmin edilmekte. Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınların %18′inin, erkeklerin ise %6′sının migrenli olduğu saptandı.

Ülkemizde 1997 yılında yapılan bir araştırmada 15-55 yaş arası grupta migren sıklığı %16.4 (kadın %22, erkek %11), gerilim tipi baş ağrısı sıklığı ise %30 olarak bulundu
yüzyılda Kapadokyalı Areteaus migrenin tanımını yaptı. Modern çağda pek çok araştırmacı baş ağrısı ile ilişkili günümüz bilgilerinin oluşmasını sağladı.
Baş ağrısına yol açan yapılar, beyni besleyen büyük atardamar ve toplardamarlar, beyin zarları, dişler, gözler, burun, kulaklar, sinüsler, ense ve sırt kaslarıdır. Tüm ağrı duyusunun oluştuğu ve yorumlandığı yapı olan beyin ise ağrısız bir organdır .
Baş ağrısı, vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilecek ağrılar gibi altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir, ancak gerilim tipi başağrısı ya da migren örneklerindeki gibi sadece baş ağrısı ile seyreden bir rahatsızlık da olabilir. 1988 yılında Uluslararası baş ağrısı topluluğunun oluşturduğu ve 2004′te gözden geçirilerek düzenlenen sınıflamada başağrıları 14 kategori altında değerlendiriliyor. Ancak temel olarak başağrıları oluşum mekanizmasına göre iki ana başlık altında incelenmekte: çoğunlukla sadece ağrı ile seyreden bir bozukluk olan başağrıları (birincil baş ağrıları) ve altta yatan bir hastalığın belirtisi olan başağrıları (ikincil baş ağrıları). Başağrılarının büyük bölümünü birincil baş ağrıları oluşturuyor.
Birincil baş ağrıları içinde migren, gerilim tipi başağrısı, küme baş ağrısı ve daha seyrek görülen diğer baş ağrıları yer alır. Bu baş ağrılarında Tomografi ya da Manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme yöntemlerinin yeri yoktur. Güvenilir biyolojik bir belirteç olmadığı için, tanı, hastanın baş ağrısı hakkında verdiği bilgilerle konur.
MİGREN KONUSU
Örneğin tek taraflı, günlük işleri engelleyecek derecede şiddetli, zonklayıcı karakterde, mide bulantısı ve/veya kusmanın eşlik ettiği, ışık ve sese karşı duyarlılıkla seyreden baş ağrısı bu özellikleri ile migren tanısı alır. Tüm migrenlerin %15′inde ağrı öncesi görme bulanıklığı, zigzaglı ışıklar görme veya vücudda uyuşmalar şeklinde öncü belirtiler (aura) görülür. Auradan 20-60 dakika sonra ağrı başlar ve 4-72 saat sürer. Migrende genetik geçiş söz konusudur; ebeveynlerden birisinde migren varsa çocuklarda migren olasılığı %50 iken her iki ebeveynde de migren olduğunda çocuklarda migren olasılığı %75 tir. Migrende tedavi ikiye ayrılabilir;
1-Atak tedavisi; Migren ağrısının tedavisidir. Bu amaçla çeşitli genel ve migrene özgü ağrı kesiciler kullanılır.
2- Koruyucu tedavi: Atak sıklık, şiddet ve süresinin azaltılmasını amaçlayan tedavi biçimidir. Bu amaçla kullanılan temel ilaçlar içinde damarlar üzerinde etkili olan ilaçların yanı sıra depresyon ve epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlarda vardır.
İLAÇ DIŞI ÖNLEMLER
1- Sigarayı bırakın ve alkol alımını azaltın.
2- Kafein içeren gıdaların alımını kısıtlayın.
3- Uzun süre aç kalmayın, öğün atlamayın.
4- Düzenli uyku uyuyun.
5- Düzenli egzersiz yapın.
6- Monosodyum glutamat ve aspartat ve nitrat gibi koruyucu maddeleri içeren gıdalardan (çoğunlukla konserve) kaçının.
7- Kırmızı şarap, çikolata, fermente gıdalar eski peynirler migren ataklarını tetikleyen faktörler arasında sık görülenleridir; uzak durmaya çalışın.
8- Her hastanın migren atağını başlatan faktörler kişiye özeldir; bunları öğrenin ve bunlardan kaçının.
9- Kadın migren hastaları sigara içiyorlarsa ve doğum kontrol ilaçları kullanıyorlarsa beyin damar tıkanma riskleri genel topluma göre 5-6 kez artıyor. Riskleri azaltın.
Gerilim tipi başağrıları oldukça sık görülen birincil baş ağrılarındandır. Hemen herkeste yaşam stresleri, yoğun çalışma temposu, sinirlenmekle ortaya çıkan ağrı türüdür. Künt karakterde çoğunlukla migrene göre daha hafif, bulantı-kusmasız ve foto-fonofobisiz ağrılardırlar. Haftalar sürebilir. Gerilim hem kas gerimi artışı hemde psikolojik gerilimi ifade eder. Kafa ense ve çene kaslarının sürekli kasılmasına bağlı görülürler. Depresyon önemli bir faktördür. Konsantrasyon güçlüğü, gerginlik, sinirlilik, uyku bozuklukları sıklıkla bu baş ağrısına eşlik eder. Küme (demet) tipi baş ağrısında aynı mevsimlerde ve günün aynı saatlerinde göz etrafında oyucu karakterde çok şiddetli ağrılar ve gözde kızarma, yaşarma ortaya çıkar.
İKİNCİL BAŞ AĞRILARI
İkincil baş ağrıları altta yatan bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Bu grupda baş ve/veya ense travmasına bağlı baş ağrıları, beyin damar tıkanıklıkları, beyin kanamaları, beyin tümörleri, hidrosefaliler, menenjitler sayılabilir. Baş ağrısı için hastayı hekime getiren temel korku beyin tümörü olmasına karşın beyin tümörleri baş ağrılarının çok ender nedenlerindendir.
Uykuda solunum durmalarındaki sabah baş ağrıları da bu guruptan sayılır. Başta glokom olmak üzere, akut sinüzit, çene eklemi hastalıklarında direkt yayılım ile baş ağrıları görülür.
Sıklıkla baş ağrısının nedeni olarak kabul edilen kronik hipertansiyon ve kronik sinüzit baş ağrısına yol açmaz. Baş ağrısı sadece akut sinüzit ve çok ani kan yükselmesi ile görülebilir ki bu tablolar çok nadir görülür.
Birtakım özellikler ikincil baş ağrıları konusunda uyarıcıdır. Baş ağrısının yeni ve her zamankinden farklı olması, ani ve çok şiddetli olması, baş ağrısına şuur bulanıklığının, ateşin, vücudun bir tarafında kuvvetsizlik ya da uyuşmanın eşlik etmesi, baş ağrısının egzersiz-eforla ortaya çıkması ya da öksürme-aksırma ile başlaması, beraberinde nöbet görülmesi bizi altta ciddi bir hastalık olabileceği konusunda uyaran ipuçlarıdır. Sabah ilk uyanıldığı zaman ağrı şiddetli ise, ağrı uykudan uyandırıyorsa, ağrı tedaviye yanıt vermiyorsa ya da giderek ilerliyorsa aynı şekilde baş ağrısı ciddiye alınmalıdır. Elli yaş üzeri bireyler, çocukluk yaş grubu ve kanser hastaları, kafa travması geçiren hastalara da bu açıdan dikkat edilmelidir.
Son dönemlerde ağrı kesicilerin bilinçsiz ve aşırı miktarlarda kullanımı (yaklaşık ortalama günde bir adet 1-2 aylık sürelerle) ile ağrı kesici kötüye kullanım baş ağrıları ortaya çıkmıştır. Burada beyinde yer alan ve ağrı üzerinde baskılayıcı etkileri olan yolların aşırı doz ağrı kesici ilaç etkisi ile fonksiyon kaybının temel mekanizma olduğu düşünülüyor. Aynı şekilde korku ve tedirginlik ağrıyı kontrol etmeye yönelik beyin merkezlerini zayıflatarak ağrı duyumunu arttırır.
KAYNAK: http://arama.yore.com.tr:8081/sayfa.cgi?w+30+/cubilim/0608/25/w/b2001.html

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.