->
En azından öyle biliniyordu.
Yapılan araştırmalar, tedavi edilmeden bırakıldığı zaman ölümcül olacakları düşünülen bazı küçük tümörlerin hiçbir sorun yaratmadıklarını, kendi kendilerine büyümelerinin durabildiğini veya küçülebildiğini ortaya çıkardı. Fakat Amerikan Tıp Kurumu Dergisi’ndeki bir makalede dikkat çekildiği gibi, yirmi yıldan fazla bir süredir göğüs ve prostat kanserlerinden elde edilen veriler küçük tümörler hakkındaki anlayışı değiştirdi. Kanser büyür ve kötüleşir.
Kanser de zaman gibi tek bir yöne doğru gider
Kanser tarama testleri, tedavi edilmeden bırakıldığı zaman ölümcül olacakları düşünülen tümörleri saptama yanında kendi haline bırakıldıklarında hiçbir sorun yaratmayacak çok küçük tümörleri de tespit ediyor. Bu küçük tümörlerin kendi kendilerine büyümeleri durabiliyor ya da bunlar küçülebiliyor. Hatta bazı göğüs kanseri vakalarında görüldüğü gibi yok olanları bile var.
Ulusal Sağlık Enstitüsü’nde hastalık önleme bölümü başkan yardımcısı Dr. Barnett Kramer, “Eski anlayış, kanseri doğrusal bir süreç olarak görüyordu. Yani, kanserli hücrenin mutasyona (kalıtsal değişime) uğrayacağına inanılırdı. Hücrede azar azar başlayan bu kalıtsal değişim daha sonra giderek fazlalaşırdı. Hücredeki bu kalıtsal değişimin aynı anda tersine de olabileceği düşünülmezdi” diyor.
Kramer bu yüzden kanserli hücrenin “tek yöne doğru hareket eden bir ok” olarak anlaşıldığını belirtiyor. Fakat Dr. Kramer şimdi, kanserin ilerlemesi için kalıtsal değişimden daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunun açık hale geldiğini söylüyor.
Kanserli hücrelerin etraflarındaki hücrelerin işbirliğine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Dr. Kramer, “Hatta bütün organizma ve insanın bağışıklık sistemi veya hormon düzeyi, bir tümörü büyütebileceği gibi onu ezip yok edebilir de. Kanser dinamik bir süreçtir” şeklinde konuşuyor. Bu, bazı doktorlar için kabul edilmesi zor bir görüştü. Ancak bu görüşe zamanında şüpheci olarak yaklaşan bazıları fikirlerini değiştirdi.
Kaliforniya Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi’nin müdürü Dr. Robert Kaplan, “Günün sonunda, bu konuda ne kadar ikna olduğumdan emin değildim. Ancak buna inanıyorum” diyerek görüşünü ifade ediyor.
Tümörlerin kaybolması testis kanseri vakalarında bilinen bir olay. Elbette kanser rutin olarak yok olmuyor. Ve ara sıra görülen bu nedenlerden dolayı kimse de hastaların tedavilerinden vazgeçmesini öngörmüyor.
British Columbia Üniversitesi üroloji profesörü Martin Gleave, “Biyolojik olarak, ilerlemiş bir kanserin gerilemesi çok nadir bir olaydır” diyor.
Kaliforniya Üniversitesi’nde patoloji profesörlerinden Thea Tlsty, kanserli ve kansere yatkın hücrelerin neredeyse orta ve ileri yaşlardaki herkeste bulunduğunu; bu durumun gayet olağan olduğunu belirtiyor.
Tlsty bunun başka nedenlerle ölen insanlarda yapılan otopsilerde ortaya çıktığını ve bu insanların kanserli veya kansere eğilimli hücrelere sahip oldukları konusunda en ufak bir bilgiye sahip olmadığını belirtiyor. Bu insanlarda, büyük tümör veya kanser belirtisi bulunmadığını da söyleyen Dr. Tlsty, “Gerçekten ilginç olan soru, bizim kansere yakalandığımız değil, neden yakalanmadığımız?” diyor.
Kanada’da araştırmacılar kanserli böbrekler üzerinde araştırma yapıyor. Çok ilerlemiş olanlar dâhil olmak üzere birkaç böbrek kanseri vakasında gerileme tespit edilmişti. Dr. Gleave’in böbrek kanserinin tüm vücutlarına yayıldığı hastalar üzerinde sahte ilaç veya deneysel tedavi sunduğu hastaları karşılaştırarak yaptığı çalışmada tedavinin herhangi bir olumlu sonucu olmadığı kararını verdi.
Bugünlerde Dr. Gleave, daha fazla hastanın ultrason taramasından geçtiğini belirtiyor ve böbreklerinde bir yumru bulunursa ABD’de ilk tepkinin yumruyu aldırmak olduğunu söylüyor. Ancak Dr. Gleave, “Bu her zaman gerekli mi?” diye de soruyor. Çalıştığı üniversite, böbreklerinde tümör olanlar üzerinde ülke çapında bir araştırma yürütüyor. Bu insanlara, bu tümörler tarama yoluyla düzenli olarak incelendiğinde ne olduğu, tümörlerin büyüyüp büyümedikleri soruluyor.
Yanıtların yüzde 80′i, üç yıl içinde bu tümörlerin ya hiç büyümediği ya da küçülmeye başladığı şeklinde olmuş. Dr. Gleave, “Standartlarımız o kadar yüksek ki ciddi vakalarla ciddi olmayanları aynı kefeye koyuyoruz. Hangi vakanın ciddi olmadığını anlamamız gerekiyor” diyor.
Bir önceki Cinsel isteksizliğin çareleri başlıklı konumuzda cinsel isteksizlik, erken boşalıyorum ve erken boşalıyorum ne yapabilirim hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bakılanlar: vartintumoru, meme kanseri ne zaman ölümcül olur, tümör kendi geçer mi, tumor kendiliginden gecermi, yumru kendi gecermi
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.