Bebeklerde Duygusal Bağlanma

Bebeklerde Duygusal Bağlanma
Bir çocuk odası hazırlanır. Ana baba ile çocuk arasındaki bağlanma bebeğin doğmasından uzun bir süre önce başlar. Bir çift, kadının gebe olduğunu farkettiginde, doğacak çocuk için ad bulmak amacıyla kitaplar karıştırılır. Planlar ve düşler kurulur, korkular ve umutlar yaşanır. Doğum mütehassısına gidildiğinde bebeğin kalp atışları dinlenir
Ve sonunda beklenen gün gelip çatar. Sancılı ve zahmetli bir doğumdan sonra ödüllerin en büyüğü kazanılır.

Bağlanma, ana baba ile çocuk arasındaki ilişkiyi karakterize eden ruhsal bağların ve yüklenimlerin karmaşık bir dizisidir. Bir bebek dünyaya gözünü açtığı sırada, ana babanın tarafında zaten güçlü bir ruhsal bağ oluşmuş durumdadır. Bu bağ, bazıları için diğerlerinden daha güçlüdür. Doğumu izleyen birkaç ay içinde bebek, koruma, sevgi ve rehberliği birleştirmeyi öğrenmesinde kendisine yardım eden kişi veya kişilere bir yakınlık geliştirmeye başlar.

Eğer bebeğiniz sağlıklı ise bağlanma süreci derhal başlar. Çoğu bebeklerde, doğduktan sonra bir ya da iki saat süren bir uyanıklık dönemi söz konusu olmaktadır. Bu dönem, ana baba ile çocuk arasında birbirini tanımanın başlaması için özellikle uygun bir zamanı oluşturur, insanlar arasındaki bağlanmanın kritik bir döneminin bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Ancak önemli olan nokta bu sürecin “ne zaman” gerçekleştiği değil, “gerçekleşip gerçeleşmediği”dir: Bağlanma erken veya geç ortaya çıkabilir. Ama en önemlisi bunun sonunda gerçekleşmiş olmasıdır.

Bir ana baba bebekleri ile bağlanmak için nasıl bir yol izlerler? Bağlanma için hazır bir reçete verilemez; tıpkı birine, nasıl seveceğinin söylenememesi gibi. Bağlanma ana baba ile çocuk arasında her gün gerçekleşen sevgiyle örülmüş davranışlar sırasında gelişir.

Bir anne bebeğine şefkatle dokunur. O dokunuş yeni bebeğe zevk veren bir olaydır. Bebeğin yanağına dokunulunca bebek annesinin yüzüne veya göğsüne doğru döner ve memeye burnunu sürtmeye ve emmeye başlar. Bu yalnızca süt üretimini uyarmakla kalmaz. Aynı zamanda güçlü bir ruhsal uyarılma da sağlar. Bebek meme ya da biberonu emerken annesinin gözlerinin içine bakar. Bebek ağlar ve annesi ya da babası onu kucağına alır, yanağını okşar ve onunla yumuşak sakinleştirici bir sesle konuşur.

Bağlanmanın önemi hastaneler ve sağlık alanında çalışanlar tarafından iyi bilinir. Bu nedenle çoğu hastane yeni ana baba olanlara zamanlarını bebekleri ile geçirmeleri için sınırsız fırsatlar yaratmaktadır. Ancak, bebeğiniz prematüre ya da ciddi biçimde hasta olarak doğmuşsa durum farklı olacaktır. Böyle doğan bebekler muhtemelen bir kuvöze konulacak ve yaşam işaretlerini izleyen makinelere bağlanacaktır. Ayrıca damariçi (entravenöz) ve besleme tüplerinin de kullanılması gerekebilir.

Bebeğinizi kucaklamak ve hatta beslemek olanağınız bile bulunmayabilir. Ancak, yine de onunla olabildiğince bol bir zamanı birlikte geçirmeye teşvik edileceksiniz. Bebeğinizin cildini okşayabilir, minicik elini avucunuza alabilir ve sesinizle ağlamasını dindirebilirsiniz. Bu durum ideal bir bağlanma ortamını oluşturmaz ancak bu sınırlı temas bile hem siz, hem bebeğiniz hem de aranızda kurulacak son ilişki için önemlidir.

Bebeğinizi hastaneden eve getirmenizden sonra da bağlanma süreci devam eder. Hastanede, bebek ağladığında cevap veren genellikle bir hemşire olmuştur. Şimdi ise görevi siz devralmış bulunuyorsunuz. Bebeği her 2 ile 4 saatte bir meme vererek ya da biberonla besliyor ve bu sırada onu kucaklıyor, okşuyor, rahatlatıyorsunuz, sizden başkası tarafından yerinden kaldırılması durumunda bebek ağlayabilir. Birkaç hafta sonra bebeğinizin sesinizi tanıdığını ve ona cevap verdiğini fark edebilirsiniz. Karnı ağrıyan bebeğiniz ağladığında siz, saatler sürdüğünü sandığınız bir sürede ona ulaşmaya çabalarken o kendisi ile ilgilenen birinin varolduğunu öğrenir, işte sizinle bebeğiniz arasında yaşam boyu sürecek ve sevgi ile örülmüş normal bir ana-baba-çocuk ilişkisinin temeli niteliğindeki bağların oluşması ilk birkaç aylık dönem içinde bu şekilde gerçekleşmektedir.

Ana babalar için henüz gebelik aşamasında iken, yaşamlarına girecek ve onu değiştirecek bu yeni insanı sevip sevemeyeceklerini merak etmeleri pek seyrek rastlanmayan bir olgudur. Doğumdan sonra bile çoğu kez bir anne ya da baba bebeğine bakıp ona karşı içinde bir sevgi selinin aktığını duymayı bekler, ama aksine ya hiçbirşey duymayabilir, ya da daha kötüsü, bir hayal kırıklığı ve hatta hoşnutsuzluk hissine kapılabilir.

Bebeğinizi hemen sevmeye başlamamışsanız kendinize fazla kızmayın. Anne veya baba olmak asla kolay bir iş değildir ve bazen büsbütün yorucu olabilir. Bebeğinize olan sevgi, aşama aşama ortaya çıkar. Yine belirtelim, bebeğinizle birbirinize bağlandıkça, her üçünüz de birbirinizi tanıdıkça, odaya girdiğinizde bebeğinizin gözlerinin parladığını gördükçe, ya da bebeğiniz size ilk kez gülümsediğinde, onu sevdiğinizi anlayıvereceksiniz.

 

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.