Toplam sinir hücremiz 30 milyar civarındadır. Sadece beyin korteksinde 10 milyar hücre vardır. Vucudumuzda her saniye 50 milyon hücre ölür, 50 milyon hücre üretilir. Sinir hücreleri arasındaki bağlantı sayısı (snaps) 100 trilyondur.
Bir insanda 210 çeşit hücreden müteşekkil 100 trilyondan fazla hücre vardır
Dolayısıyla sinir hücreleri hariç vücudumuz sürekli bir yenilenme içerisindedir.
210 çeşit hücreden biri ölüp, diğeri doğarken, fonksiyonel yapısı ve görevleri, hücre bölünmesi esnasında aktarılan DNA daki kodlarla aktarılır. Hücreler DNA’lardaki genetik kodlara göre işlem yaparlar. Ve bunların dışına asla çıkmazlar. Kanser hücreleri ise DNA kodları bozulmuş terorist hücrelerdir.
Malesef, hücrelerimiz sonsuza kadar bölünüp çoğalmazlar. Bunların da bir limiti vardır. Hücreler yaşam süresince sürekli bölünerek canlılığı devam ettirirken bir yandan da bir yozlaşma süreci yaşarlar. Bu konuda asıl belirleyici unsur, hücrenin enerji santrali olan mitokondri’lerdeki genetik kodlardır. Enerji de kullanılan oksijenin, bir yandan hücre için gerekli olan enerjiyi sağlarken bir yandan da hücreyi yaşlandırdığı düşünülmektedir. Böylece git gide yaşlanma süreci oluşmaktadır. Kimbilir belki birgün oksijenin hücreye zarar verici etkileri yok edilirse, yaşlılıkta önlenebilir ya da geciktirilebilir. Bu konu ile ilgili bilimsel çalışmalar sürmektedir.
1800’lü yıllarda ortalama ömür 35-40 civarlarında iken şimdi neredeyse 2 katına çıkmış ve ortalama yaşam süresi 80’lere gelmiştir. Hiç şüphesiz bunda gelişen sağlık teknolojilerinin önemi çok büyüktür.
Ancak burada önemli bir sorun vardır. Sinir hücrelerinde yenilenme olmamaktadır. Tıp teknolojileri ile beden ömrü uzatılsa bile beyin ömrü sınırlıdır ve en fazla 120 yıldır. nitekim 120 yaşına gelmiş biri için alzheimer hastalığından kaçış yoktur.
İnsan büyüdükçe, beyin küçülmekte, 120 yaşına ulaşabilmiş kişi de beden yaşamayı sürdürse bile beyin fonksiyonları durmaktadır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.