->
Kişilikler değişince çiftlere yardım etmek gerekiyor.
Yaygın kanının aksine, evlilikler eşlerden birinin beyni hasar gördükten ve beraberinde kişilik değişiklikleri baş gösterdikten sonra da devam edebiliyor. Çünkü beyindeki hasar, çiftleri birer yabancıya dönüştürebiliyor. Ancak bu, söz konusu evliliklerin mutlu devam edeceği anlamına gelmiyor.
Bazı araştırmalar, bu tür çiftler arasındaki boşanma oranlarının ABD ortalamasının oldukça altında olduğunu ortaya koyuyor
2007′de yapılan bir araştırma, eşlerden birinin beyninin hasar görmesini takiben 90 ay gibi uzun bir sürede bile boşanma oranının yaklaşık yüzde 17 olduğunu belirledi. Ancak, 2007 tarihli araştırmanın yazarlarından biri olan, Richmond’daki Virginia C ommo nwe alth Üniversitesi’nden psikolog Jeffrey S. Kreutzer, “Çiftler teknik olarak evli olmaya devam ederken, ilişkilerinin kalitesinin ciddi anlamda azalıyor” diyor. Kreutzer ve meslektaşları, ABD’de beyin hasarları ile baş etmeye çalışan çiftler için özel evlilik danışmanlığı teknikleri geliştiriyor.
Araştırmacılara göre tekniğin merkezinde sağlıklı olan eşe eğitim yatıyor. Çünkü bu eşler kişiliği son derece değişmiş bir insanla tekrar ilişki kurmayı öğretmek zorunda kalıyor. Virginia Commonwe alth Üniversitesi’nden Emilie Godwin, “Bu eşlerden ilişkiyi yeniden kurmaları için sadece geleceği düşünmelerini, geçmişi unutmaları isteniyor” diyor. Yıkılmayan evliliklerden biri, Iowa’dan Terry ve Vicky Curtis çiftinin evliliği. Terry, 2006′da beynindeki tümörü aldırmak için bir ameliyat olmuş. Ameliyattan bir ay kadar sonra Terry eşine ayrılabileceğini söylemiş. “Ben senin evlendiğin kişi değilim artık” demiş. Vicky, kocasının soğuk, düşüncesiz ve dikkati dağınık biri haline geldiğinin farkındaydı.
Doktorlar ancak 18 ay sonra çifte, ameliyattan kaynaklanan komplikasyonların Terry’nin beyninde hasar meydana getirdiğini söyledi. Vaktiyle bilgisayar yazılımcısı olan 57 yaşındaki Terry, ameliyattan sonra eskiden ilgisini çeken birçok şeyin artık umurunda olmadığını fark etti. Arkadaşlarının yüzde 90′ını kaybettiğini söylüyor. Terry, “Yeni biri oluyorsunuz ve arkadaşlarınız bunu kaldıramıyor” diyor. Terapistlere göre, beyin hasarı nedeniyle oluşan değişimler konusunda bilgisi olan akrabalar bile hastanın söylediklerini veya yaptıklarını kişisel algılamamak için zorlanıyor. Vicky Curtis yaşadığı tecrübeyi tek kelime ile “yalnızlık” olarak niteliyor. “Hayatım kocam uyurken salonda sessizce oturmaktan ibaret” diyor.
Uzmanlara danışmak, Iowa Üniversitesi öğrenci işleri bölümünde çalışan Vicky Curtis’in hem kocasının iyileşmesi yönündeki beklentilerini hem de kendi tepkilerini dengelemesine yardımcı oldu. Vicky, “Bazı günler Terry tıpki eskisi gibi davranıyor. Sonra bir anda bir laf ediyor ve kendime geliyorum” diyor. Psikologlara göre, bu tip bir bocalama süreci “kayıp” hissini daha da yoğunlaştırıyor. Çoğu çift asla tam geçmeyen bir acı çekiyor.
Godwin, “İnsanlar kazadan sonra beyin hasarının da hemen düzeleceğini düşünüyor. Diğer benzer hastalarda görülmeyen mucizevi bir iyileşme beklentisi baş gösteriyor. Ama bu olmuyorak” diyor. Bazı çiftler, hayatlarını yeniden rayına oturtmayı becerebiliyor. 2002′de bisikletine binerken Hugh Rawlins’e araba çarptı. Doktor kontrolünde komaya sokulan Rawlins’in şişen beyninin yarısı, daha fazla zarar görmemesi için alındı. Doktorlar eşi Rosmary’i uyardı.
Kocasının bir gün konuşmayı tekrar öğrenince aşırı sinirli olabileceğini söylediler. Ayrıca çifte boşanabilecekleri ve tedavi masrafları yüzünden iflas edebilecekleri söylendi. Yıllar süren rehabilitasyon sürecinin ardından Hugh şu anda orta büyüklükte bir mühendislik firmasında mali yönetici. Kaza öncesi sürekli sörf yapan Hugh, artık her hafta sonu sörf yapıyor. Hugh aşırı sinirli bir insan olmadı ve bu aralar bisiklete de biniyor.
Ama Hugh’nun iyileşme sürecinin her olumlu adımı, karısı için zorluklara yol açtı. Bisiklete binme kararlılığı eşinin soluğu terapide almasına neden oldu. Kendi yayınladığı “Kazayla Öğrenmek” adlı anı kitabında ailesinin yaşadıklarını anlatan Rosemary Rawlins, “Aniden kendimi ona sürekli ne yapıp ne yapamayacağını söyleyen biri konumunda buldum. Korkunçtu” diyor. Bakıcılık görevi üstlenen diğer çoğu eş gibi Rosemary’e nihayetinde travma sonrası stres bozukluğu teşhisi kondu. Araştırmalara göre, iyileşme sürecinde her işi yapan sağlıklı eş, hasta iyileşince bile bunu yapmaya devam ediyor.
Kreutzer hastalarına kaza sonrası bazı değişimlerin olumlu olabileceğini söylüyor. Gerçekten de, Rosemary, vaktiyle alaycı ve duygusuz olan kocasının duygularına çok daha az ket vurur hale geldiğini görmekten mutlu olduğunu anlatıyor.
Hugh Rawlins de, “Artık içimde daha çok ilgi ve şefkat olduğunu hissediyorum” itirafında bulunuyor. Son olarak Rosemary ise kocasının gittikçe daha fazla “eski kişiliğine” döndüğünü düşünüyor. “Ancak eski Hugh’yu pek de hatırlamıyorum” diyor.
THE NEW YORK TIMES
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.