->
Mehmet Gürsel, besinlerin üretilmesinden, korunmasına kadar kimyasal yöntemlerle yapılmış sentetik maddelerin hayatımızı büyük ölçüde etkilediğini ve bu gelişmenin olumlu yönlerine karşın, bilinçsiz kullanılması sonucunda, da geriye dönüşünün tamiri zor zararlar oluşturduğunu anlattı.
Son zamanlarda oldukça yaygınlaşan bir görüşe göre; eskiden daha seyrek görülen ya da bilinmeyen birçok hastalığın insan yaşamını tehdit etmesinin nedeninin, kullanılan sentetik ilaçlar olduğunu söyledi. Dent. Dr. Med. Fitoterapi konusunda çalışmalarını sürdüren Doç
Günümüzde beslenmeden, giyime tüm yaşantımızda giderek yaygınlaşan ‘Doğaya dönüş akımından ilaç sektörüde nasibini aldığını ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada geçen yüzyılda insanlara zorla empoze edilen bu sentetik ürünlerden kaçışın hızlandığını belirtti. Avrupa ülkelerinde yıllarca önce başlayan, ancak Türkiye de yeni tanındığından bahseden Gürsel, binlerce yıllık lokman hekim tarihimize rağmen doğal besin dengeleyicilerine pek önem vermediğimizi anlattı. Bu konuda çağdaş anlamda yapılan “Fitoterapi” ve “Homeopati” uygulamalarına büyük önem veren Almanya da piyasa da bulunan ilaçların en az % 33 ünde bitkisel drog veya ekstre bulunurken bu oran Fransa da % 22 ve Türkiye de % 5 lik bir oranla onları takip etmesinden duyduğu büyük üzüntüyü dile getirdi.
Bitkilerdeki aktif biyolojik maddeler, canlı bir organizmanın metabolizmasından kaynaklanan ürünler oldukları için insan vücudu tarafından sentetik ilaçlara oranla daha kolayca özümlendiği ve biyolojik yararlarının daha iyi olduğunu ama fitoterapi ve sentetik ilaçların birbirinin karşıtı değil ancak tamamlayıcıları olduğunu da vurguladı.
Dr. Ayfer Altınok, meme, kolon kanseri, prostat, depresyon, kalp, Alzheimer, diyabet gibi hastalıkların omega 3 ve 6 yağ asitlerinin vücudumuzda ki dengesinin bozulmasıyla ortaya çıktığını belirtti. Nöronal ve retinal gelişimde oldukça önemli olan omega 3 ün doğum öncesi ve sonrasında kullanımında hem anne hem de bebek için büyük önem taşıdığını da sözlerine ekledi. Günlük alınması gereken 3 gram balık yağının bizi tüm risklerden uzak tutmada büyük katkısı olacağını vurgularken balık yağı içemeyenler için tüketilebilecek besinleri ise hamsi, uskumru, sardalya, somon balığı, keten tohumu yağı, kabuklu yemişler, yeşil renkli sebzeler. Eğer bunları düzenli olarak almıyorsanız, bunları içeren besin destekleri kullanmaları gerekmektedir.
Doç. Dr. Med. Dent. Mehmet Gürsel
Dr. Ayfer Altınok
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.