->
Bu kişiler; sürekli başkalarının kendisinden daha iyi, daha güzel ya da daha başarılı olduğu düşüncesi içerisindedir. Sosyal ortamlarda bulunmamayı seçerek kaçma davranışı gösterebiliyor ki bu da hastalığın seyrini olumsuz etkiliyor. Kendisi bir türlü bir şeyleri başaramamaktadır.
Sosyal ortamlarda kendini ifade edememe, sosyal ilişkilere başlayamama ya da devam ettirememe, kendine güvenmeme, sürekli kendini eleştirme ve buna eşlik eden heyecan belirtileri bir sosyal fobiyi işaret edebilir.
Belirtileri günlük yaşamında çok fazla yaşayan kişiler; çevresindekiler ile bu özel durumunu paylaşmak, bir uzmana danışmak ve tüm sıkıntılarını paylaşmakta zorlanabiliyor
Kendisini beğenmez. Sosyal bir ortama girdiğinde herkesin kendisine baktığını ve onunla ilgili olumsuz şeyler düşündüklerini hisseder. Kendine güven duygusu yetersizdir ve sürekli olumsuz düşüncelerle kendini yorar. Başkalarının kendisi ile dalga geçeceği, başkalarının yanında küçük düşeceği ve rezil olacağı düşünceleri olumsuz düşüncelerinden birkaçıdır. Bu düşünceler nedeni ile sosyal ortamlarda yer almaz, sürekli olarak kaçma davranışı içerisindedir.
Kişide korku ve sıkıntı yaratan toplumsal durumlar beraberinde anksiyete dediğimiz belirtileri getirir. Bu belirtiler bazı kişilerde daha da belirgindir. Kalp ritminde artma, hızlı nefes alma, terleme, titreme, kaslarda gerginlik, midede rahatsızlık ve sıkıntı hissi, yüz kızarması, sıcak ya da soğuk basması belirtilerden birkaçıdır. Bu belirtiler bedensel bir rahatsızlığa bağlı değildir. Kişi, olumsuz düşünceleri ile bedenini harekete geçirmekte ve anlamsız olduğunu bildiği halde kontrol edememektedir. Bu endişeler ve bedensel tepkiler artık kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkilemeye başlamıştır. Davetlere, organizasyonlara, toplantılara gidemez, ya da gitmekte zorlanır ve erteler. İş yerinde aktif görev almaktan kaçınır. Duygusal ilişkilerde başarısızdır.
Sosyal fobiyi, toplum içinde yemek yiyememe, konuşma yapamama ve konuşmaya başlayamama, göz iletişimi kuramama, yazı yazamama şeklinde yaşayan kişiler olsa da evden çıkamayacak, geceyi gündüz, gündüzü gece olarak yaşayan daha ağır düzeyde kişiler de vardır. Bu kişilerin kesinlikle psikiyatri desteği öncelikli olmak üzere tedavi sürecine başlaması gerekmektedir. Tedavi sürecinde ilaç desteği ve terapi süreci etkili olmaktadır. Kişi kendisi ve çevresi ile ilgili olarak olumsuz düşüncelerini kontrol etmeyi öğrenerek toplum içinde yer alma, iletişim kurma ve aktif rol alma ödevlerini yerine getirmektedir. Tedavi sürecine güven ve kişinin tedaviye uyumu başarıda çok etkindir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.