->
Her anne-baba çocuğunun özelliklerini iyi bilmeli ve ders ortamı hazırlarken de buna göre bir ortam hazırlanmalıdır. Öğretmenler de verdikleri ödevlerin gerçekten çocuğa faydalı , onların ayırdığı zamana değecek , onları araştırmaya sevk edecek, fazla uzun olmayan, çocukların kendinden de bir şey katabileceği ve yaratıcılığa sevk eden ödevler olmasına özen göstermelidirler.
– Çocuklara ödev yapma alışkanlığı nasıl kazandırılır? Onlar için uygun ders çalışma programı nasıl hazırlanır? Program hazırlamada çocuğun da katkısı olmalı mıdır?
– Ödev yapma alışkanlığını çocuklarımıza aşılayabilmemiz için öncelikli olarak çocuğa niçin ödev yapılması gerektiğinin ve tamamlamanın neden önemli olduğunun onun anlayabileceği bir dille açıklanması gerekir. Çocuğun kendisine ait bir çalışma odasının olması, eğer bu mümkün değilse evin sessiz bir köşesi ona ayrılmalıdır. Çünkü çocuklar bunu kavramadıklarında ders yapmamak için kendilerince mantıklı sebepler bulup, “Ben zaten bunları biliyorum, bunu yapsam bana ne faydası olacak ki !”gibi yorumlarda bulunup bu konuda sizinle gereksiz tartışmalara girebilirler
Çocukların çalışma ortamlarında televizyon, telefon, ışıklı, hareketli dikkat dağıtacak eşyaların olmamasına, odasına fazla girilmemesine dikkat edilmeli, bir süre ders çalışıp bir süre mola vererek çocuğun verimini arttırmaya, ve ders çalışmasından bu şekilde en fazla verim alınmaya çalışılmalıdır. Çünkü çok ders çalışmak değil etkili çalışmak önemlidir. Bazı anne babalar çocuklarından sürekli ders çalışmalarını bekler ve bu konuda çocuklarını sık sık uyarırlar. Bu da çocuğun tepkisel davranmasına sebep olabilir.
En güzel ders programı uygulaması ve uyulması en kolay programdır. Bu nedenle ders programı çocuğun en rahat ders çalıştığı saatlere göre (örn. bazı çocukların zihni sabahları daha açıktır, bazıları akşam saatlerinde daha rahat çalışır) ayarlanmalı, oturduğu yer aşırı rahat veya çok rahatsız olmamalıdır. Okuldan geldiğinde dinlenmek için yeterli süre ayrılmalıdır. Programın yazılı olması, görülebilecek yere asılmalıdır. Gerektiğinde değişiklik yapabilmeye açık olmalı ve programa uyulamadığında kararsız kalmadan yeni bir düzenleme yapılmalıdır. 20-25 dakikalık çalışma aralarda 10′ar dakikalık molalar uygun olabilir. Ancak çocuğun dikkat süresine göre arttırıp azaltılabilir. Dersten sonra kısa bir tekrar bilgilerin kalıcı olması açısından faydalıdır. Ders programı yapılırken çocukla birlikte program oluşturulmalı ancak uygun olmayan önerilerinin neden olmayacağı konusunda makul bir açıklama yapılmalıdır. Örneğin çocuk programına günde 3 saat TV izleme veya bilgisayarla oynama gibi bölümler eklemek isteyebilir. Bu gibi durumlarda net bir tavır sergilenmelidir. Çocuğun uyku ve yemek saatlerinin düzenli olmasına özen gösterilmeli, haftanın belli bir günü tatile ayrılmalıdır.
– Ders çalışmak nasıl çekici hale getirilebilir?
– Ödevin kısa bölümlere ayırılması, iki zor ders arasına daha kolay ve yorucu olmayan bir dersin koyulması, çocuğun hedefine ulaştığında kendini ödüllendirmesi, programına uyduğunda bunu fark ettiğinizin ona hissettirilmesi ve onore edilmesi, masa başında hayal kurmaya başladığında kalkıp bir dolaşması gibi önerilerde bulunulması faydalı olacaktır. Öğretmenlerin de çocukların yaratıcılığını körükleyen, yazma ağırlıklı olmayan, ilgi çekici bir şekilde sunulan, araştırmaya teşvik eden ödevler vermesi çocuğun daha istekli ders çalışmasını sağlayacaktır. Ödevlerin öğretmen tarafından düzenli olarak kontrol edilmesi çocukların “Ben yapıyorum ama öğretmen bakmıyor, imzalamıyor” şeklinde tepkisine yolacak düşünceleri en aza indirger ve çocuğun ders çalışma isteğini kamçılar.
– Ders çalışmaktan sıkılan çocukların aileleri neler yapmalıdır? Sorunun kökeni nasıl keşfedilir?
– Bir çocuğun ders çalışırken sıkılması doğal bir durumdur. Ancak çocukta bu durum abartılı bir şekilde yaşanıyorsa, dersin başına hiç oturamıyor veya ödev yapması saatler sürüyorsa, elinden geleni yaptığı halde başarıyı yakalamıyor ve bu nedenle ders çalışmaktan soğumuşsa, evde veya okulda çocuğun ders çalışmasına neden olabilecek çocuğu rahatsız edebilecek faktörler varsa bunların nedenlerini araştırmak ve çözüm bulmak amacıyla bir uzmana danışılması faydalı olacaktır.
– Anne-babalar çocukların ödevlerine ne kadar yardım/müdahale etmelidir?
– Çocuklar okula ilk başladıkları dönemlerde ödev yapmakta problem yaşayabilirler. Çünkü bu onlar için yeni bir görevdir. Ödevlerini nasıl yapacaklarını, bilgiye nasıl ulaşacaklarını bilemeyebililer. Okuldan geldikten sonra bir de ödevle uğraşmak sıkıcı gelebilir.Bu nedenle ailelerin çocuklarına nasıl ders yapacaklarını öğrenmeleri konusunda yardım etmeleri faydalıdır. Ancak yardım etmek çocukları yorulduğunda onların yerine çocukların ödevini yapmak değil, nasıl yapması gerektiği konusunda bilgilendirmek, sözlüğe nasıl bakacağını, bilgiye nasıl ulaşacağını öğrenmesini sağlamak, bunları kendi yapabilecek hale gelene kadar yönlendirici olmaktır.
Anne-babalar çocuk bunları öğrendikçe aşamalı olarak ödev yapma sorumluluğunu tamamen çocuğun kendisine bıralmalı ve anlamadığı, zorlandığı ve ne yapacağını bilemediği durumlarda ona yardıma hazır olduğu mesajını vermelidirler.
– Fazla yardımın ne gibi zararları vardır?
– Fazla yardım edilen çocuklar sorumluluk alma alışkanlığını kazanamaz ve sorumluluklarının başkalarının üzerine yıkma davranışını alışkanlık haline getirebilirler. Yardım veren kişi yanlarında olmadığında başaramayacakları hissine kapılıp, çabuk vazgeçen, yapamadıklarında ağlayan, problem çıkaran çocuklar haline gelebilirler.
– Ya da hiç yardım etmemek ne kadar doğrudur?
– Hiç yardım etmemek çocukta zorluklar karşısında desteksiz kalabileceği duygusunu uyandırır. Bu da hayatının başka alanlarında da güvensiz ve korkak tavırların temelini atabilir.
– Hangi durumlarda çocuğa özel ders aldırmak yoluna gidilebilir?
– Normal zekalı, öğrenme bozukluğu ve dikkat eksikliği gibi problemler yaşamayan, düzenli bir okul hayatı olan çocuklar genellikle özel ders almadan öğrenimlerini sürdürebilirler. Ancak çocuğun özel bir durumu söz konusuysa, örneğin dikkat eksikliği olan çocuklar sınıf gibi kalabalık ortamlarda verilen bilgileri yeterli alamadığı durumlarda sınıf düzeyinin gerisinde kalabilir. Böyle bir durumda çocuğun özel ders alması daha etkili bir yöntem olarak doktoru tarafından önerilebilir. Özel öğrenme güçlüğü gibi okuma, yazma ve matematik gibi belirli alanlarda zorluklar yaşayan ancak zekasında hiçbir sorun bulunmayan bir grup öğrenci de vardır ki onlar da bu konuda deneyimli eğitmenler tarafından zorluk yaşadıkları konuyla ilgili özel eğitimden fayda görürler. Bir başka grup da zihinsel olarak geri olan ancak normal ilköğretim sınıflarında kaynaştırma olarak devam eden veya daha hafif yetersizlik yaşayan çocuklardır ki bu çocuklar da belli temel bilgileri daha iyi almaları açısından yine eğitimli öğretmeler tarafından desteklenebilirler. Ama öncelikli olarak çocuğun yaşadığı zorluklar bir uzman tarafından gerekli tetkikler de yapılarak tespit edilmeli ve bu şekilde çocuğa en uygun olan formül uygulanmalıdır.
– Arkadaşlarla ders çalışma desteklenmeli midir?
– Arkadaşlarla ders çalışmak çocuk için hem ders çalışmayı daha zevkli bir hale getirmesi, hem de bilgi alışveriş ortamı yaratması ve çocukların birbirlerinden farklı öğrenme metotlarını bir arada paylaşarak ve yardımlaşarak öğrenmeyi sağladığından faydalı olacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken birkaç nokta vardır. Bazen çocuklar birlikte ders çalışırken konudan kopabilir ve uygunsuz bir ortam ortaya çıkabilir. Dikkati çok dağınık ve hareketli bir çocuk diğerlerinin de dikkatini dağıtarak ders verimini düşürebilir. Diğerlerine göre daha düşük bir zeka seviyesine sahip bir çocuk diğerlerinin yanında yetersizliklerini daha derinden yaşayıp karamsarlığa kapılabilir. Bu gibi çocuklar kendilerinden daha başarılı ve paylaşmaya açık bir arkadaşıyla ikili olarak daha rahat ve verimli çalışabilir.
– Her çocuk her alana karşı ilgili ve başarılı olmayabilir? Çocuklar başarılı olamadıkları alanlarda nasıl desteklenmeli? Nasıl moral verilmelidir?
– Öncelikli olarak anne-babalar çocuklarını çok iyi tanımalı, hangi alanda daha başarılı olabilecekleri konusunda gerçekçi bir fikre sahip olmalı ve çocuktan beklentilerini buna göre ayarlamalıdırlar. Başarılı oldukları konularda çocukları desteklemeli, yetersiz oldukları konularda ise çocukları fazla zorlamamalıdırlar. Çünkü ailesinin beklentilerini karşılayamayan çocuk,” Ben zaten hiçbir şey başaramıyorum”, “Kimse benden memnun değil” gibi karamsar düşüncelere kapılabilir. Bu da performansının daha çok düşmesine sebep olabilir. Böyle çocuklar arkadaşlarıyla kıyaslanmamalı, başarısız olduğu durumlarda pes etmek yerine yeniden denemesi için yüreklendirilmeli, tabiî ki kapasitesi doğrultusunda.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.