->
Bu konuda birçok bilgi kirliliği bulunmaktadır. Kısaca kaynak suyunu ambalajlı üretmek isteyen bir firma bu iki Bakanlıktan ayrı ayrı izin almak zorundadır. Ancak Gıda ile temas eden madde ve malzemeler konusunda ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sorumludur. TC ANKARA ÜNİVERSİTESİ
GIDA GÜVENLİĞİ ENSTİTÜSÜ
Damacana Sular İle İlgili Bilgilendirme
Son günlerde ambalajlı sular ve özellikle polikarbonat damacanalar,Bisphenol A ve damacanalı sular konusunda kamuoyunda çok fazla tartışma yapılmaktadır. Kaynak suları ile ilgili mevzuat ve denetim yetkisi Sağlık Bakanlığına aittir
Son günlerdeki bu konuda yapılan tartışmalara açıklık getirilmek amacıyla bilinmesi gereken hususlar soru/cevap şeklinde aşağıda özetlenmiştir.
Prof.Dr.Nevzat Artık
Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü
Polikarbonat plastik nerede kullanılır?
Birçok bilindik tüketim ürünleri polikarbonat plastikten yapılır. Örneğin kompakt diskler, darbeye dayanıklı gözlük camları, gıda ve içecek ambalajları, sebil su hazneleri de bu kimyasal maddeden yapılır. Polikarbonat plastik aynı zamanda sokak lambaları fanuslarında, büyük ya da küçük ev aletlerinde, elektrik/elektronik cihaz parçalarında, otomotiv uygulamalarında, telefonlarda ve güvenlik için kullanılan kasklarda kullanılmaktadır. Polikarbonat levhalar daha çok işaret, pencere ve pencere korumalarında, kaldırımlar, çatı malzemeleri, seralarda kullanılmaktadır.
Pek çok gıda ve medikal gereçler polikarbondan üretilmektedir (örneğin; kanı temizlemek amaçlı kullanılan kan oksijenatörü). Gıdalarla ve medikal ürünlerle temas halinde kullanılmasından dolayı polikarbonat ve bisphenol A, geniş çaplı güvenlik testlerinden geçirilmiş ve bu güvenlik testleri Amerika Gıda ve İlaç İdaresi(FDA), EFSA(Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), Japon Ulusal İleri Endüstriyel Bilim ve Teknoloji Enstitüsü , Avustralya Yeni Zelanda Gıda Standartları gibi çok sayıda ülke kuruluşu tarafından üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.
Polikarbonat plastik, gıda ambalajlarında nasıl kullanılır?
Polikarbonat plastik hijyenik olması ve gıdaları bozulmalara ve kontaminasyona karşı koruması sebebi ile gıda ve içecek ambalajlarının her ikisinde de kullanılmaktadır. Plastiklerin, toplum sağlığının korunmasında hayati öneme sahip olan gıda ve içeceklerin bakterilere karşı korunmasında, mükemmel derecede etkili oldukları kanıtlanmıştır.
Gıda ve içeceklerle teması olan bütün plastiklerin güvenliğinin garantisi, tüm dünya tarafından sıkı şekilde mevzuatla düzenlenmektedir. Diğer taraftan polikarbon reçineleri mutfak robotu parçaları, mikrodalga fırın kapları, sofra takımı, buzdolabı çekmeceleri, gıda muhafaza kapları ve iade edilebilir su, süt ve meyve suyu kutularında da kullanılmaktadır.
Bisphenol A nedir?
Bisphenol A, polikarbonat plastik ve yapay reçinelerin yapımında kullanılan endüstriyel bir organik kimyasaldır. 40 yılı aşkın süredir güvenle kullanılmaktadır. Bisphenol A, PET plastik üretiminde kullanılmaz. PET genellikle tek kullanımlık servis eşyalarında, su ve içecek şişelerinde tercih edilen bir ambalaj malzemesidir.
Bisphenol A (BPA) gıdaya nasıl geçer?
BPA, bir çeşit saydam ve sert plastik olan polikarbon üretiminde kullanılmaktadır. BPA kalıntıları, aynı zamanda gıda ve içecek konserve kutularında koruyucu ve astar amaçlı olarak kullanılan yapay reçinede de bulunmaktadır. BPAnin eser düzeydeki miktarı, polikarbonat plastik ya da yapay reçine kaplamasından gıda ve içeceklere geçebilmektedir.
Bisphenol A (BPA) ile ilgili endişeler neden kaynaklanıyor?
BPA, vücudumuzdaki hormon sistemi ile etkileşime girme potansiyeli taşıyan kimyasal maddelerden birisidir. 1930lardan bu yana BPAnın dişi üreme hormonu olan östrojeni taklit edebildiği bilinmektedir. Doğurganlık, üreme ve endokrin sistem üzerindeki etkileri kemirgenler üzerindeki düşük doz BPA etkileri ile ilişkilendirilerek birçok bilimsel tartışmaya konu olmuştur.
Kanada Sağlık Bakanlığında olduğu gibi, ABDdeki Ulusal Toksikoloji Programı (NTP)nın yayınladığı açıklamalar ve son dönemlerde basında çıkan haberler, bisphenol A (BPA) içermesi sebebi ile konserve gıda ve içeceklerde olduğu gibi, polikarbonat plastik şişelerin, özellikle biberonların, güvenliğine ilişkin soruların artmasına neden oldu. Son zamanlarda, BPA ile ilgili çalışmalarda, BPAnın göğüs kanseri, obezite, kalp hastalıkları, tip 2 diyabet, karaciğer anormallikleri ve sinir hastalıkları gibi hastalıklarla bağlantısı irdelenmektedir.
Damacanalarda Bisphenol A (BPA) insan sağlığına ne gibi zararları vardır?
EFSA(Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), Avustralya Yeni Zelanda Gıda Standartları Kurumu ambalajlarda kullanılan BPA malzemesinin güvenilir olduğu ve ambalajlarda kullanılmakta olan BPA seviyelerinin bebeklerin ve yetişkinlerin sağlığı açısından herhangi bir risk taşımadığı yönünde açıklamada bulunmuşlardır. Normal şartlarda BPA su içerisinde çözünmemektedir. Çözünse bile miktarı analiz ile tayin edilemeyecek kadar düşük düzeydedir. Otoritelere göre de insan sağlığı açısından herhangi bir risk oluşturmamaktadır. Amerikan Çevre Koruma Ajansı ve Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu standardlarına göre Bisphenol A nın insan sağlığı için güvenli olmayan boyutlara ulaşması için 80 kg olan bir bireyin günde 2000 litre su tüketmesi gerekmektedir.
Damacanalarda Bisphenol A (BPA) kansere yol açıyor mu?
EFSA(Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), Avustralya Yeni Zelanda Gıda Standartları Kurumu ambalajlarda kullanılan BPA malzemesinin güvenilir olduğu ve ambalajlarda kullanılmakta olan BPA seviyelerinin bebeklerin ve yetişkinlerin sağlığı açısından herhangi bir risk taşımadığı yönünde açıklamada bulunmuşlardır. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi nin de tüketicilerin BPA içeren ürünleri kullanmaya devam edebilecekleri yönünde açıklamaları bulunmaktadır.
Plastik kaplarda şişelenmiş su sağlıklı mıdır?
Evet. Bütün dünyada şişe suyu için kullanılan ana plastik madde PETtir. BPA bu tipte malzemelerin bileşiminde bulunmamaktadır. Tekrar kullanılabilen polikarbon su ambalajlarına ilişkin olarak; dünya çapındaki çalışmalar ve hükümetlerin kapsamlı güvenlik değerlendirmeleri sonucunda alınan kararlar, polikarbonat şişelerin tüketicilerin kullanımında güvenli olduğu yönündedir.
Ocak 2007de EFSA(Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), (European Food Safety Authority – EFSA), son beş yılda yapılan bilimsel araştırma sonuçlarının ele alındığı ve tamamen uzmanların katıldığı yoğun ve bağımsız oturumların ardından Bisphenol A (BPA) nın tüketici ürünlerindeki kalıntı seviyesinin insan sağlığı için bir risk taşımadığı kararına varılmıştır. EFSAnın bulguları hem Amerika hem de Japonyada bağımsız uzman panelleri tarafından doğrulanmıştır.
Australia New Zealand Food Standards, 2010 yılı Ocak ortalarında Bisphenol A (BPA) ile ilgili güncellediği açıklamasında, EFSAnın konu ile ilgili güncellemesine dayanarak, alınan BPA miktarlarının sağlığa zararı yönünde hiçbir kanıt olmadığını belirtmiştir.
Polikarbonat plastikler, dünyada bu otoriteler ve diğer gıda düzenlemeleri yapan makamlar tarafından, gıda ürünleri için güvenli paketleme malzemesi olarak sayılmaktadır.
EFSA, günlük alınabilir maksimum Güvenli Limit (Tolere Edilebilir Günlük Miktar – Tolerable Daily Intake/TDI)i şöyle açıklamıştır: Vücut ağırlığı/gün oranı çerçevesinde 50 mikrogramBPA/kg oranı, bir ömür boyu günlük maruz kalınan güvenli seviyeyi ifade etmektedir.
Bu Tolere Edilebilir Güvenli Limit, Amerika Çevre Koruma Ajansı (U.S. Environmental Protection Agency)nın da belirttiği referans değerle benzerdir. Buna göre de kişinin alabileceği günlük Bisphenol A dozu 50 µg /kg ve vücut ağırlığı/gün dür ve bu dozajlara yaşam boyu maruz kalındığında hiçbir yan etkiye sebep vermeyeceği anlamına gelmektedir.. Bu sonuçlar, Bisphenol A üzerinde yapılan tüm test sonuçları ile de uyumludur. EPA, spesifik bir çevre etkenine maruz kalma ve hormonal bozukluktan kaynaklanan ters bir etki arasında nedensel bir ilişki bulunmadığını belirtmiştir.
EFSAnın belirttiği maruz kalma değerleri, meme emen üç aylık bebekte 0.2 µg /kg vücut ağırlığı/gün ile 6-12 aylık bebeklerde 13 µg/kg vücut ağırlığı/gün oranları arasında bulunmaktadır. Bu oranlar, Bisphenol A (BPA)nın konservatif geçiş değerlerine ve % 95 oranında tüketimine dayanmaktadır. Küçük çocuklar ve yetişkinlerde beslenme ile potansiyel maruz kalma oranları ise, söylenen sıraya göre, 5.3 ve 1.5µg/kg vücut ağırlığı/gündür ve bu oranlar ticari yiyecek ve içeceklerin konservatif tüketim oranları ve Bisphenol A( BPA)nın konservatif geçiş değerlerine dayanılarak belirlenmiştir. Bu konservatif oranlar, tüm yaş grupları göz önünde bulundurulduğunda Tüketilebilir Güvenli Limitin %30undan daha azını temsil etmektedir.
FDA tarafından 15 Ocak 2010 tarihinde yayınlanan açıklamada gıda ambalajlarında kullanılan BPAnın güvenli olduğu tekrardan belirtilmiştir. FDA, belirlenen çok düşük dozlardaki BPAnın insan sağlığı üzerinde hiçbir olumsuz etkisi olmadığının yapılan testlerle kanıtlandığını açıklamıştır. Bununla beraber FDA, yürütülen hassas çalışmalarda, BPAnın bebekler ve küçük çocuklar üzerindeki etkisi konusunda çeşitli endişeler olduğunu belirtmektedir. Fakat bu açıklamada plastik şişelerden geçen BPA kastedilmemektedir. Eylül 2010 sonlarında, EFSA mevcut verilerle uzmanlar tarafından yapılan uzun ve detaylı bir değerlendirmenin sonucunda BPA için mevcut güvenli alım seviyesini yeniden konfirme etmiştir. Bu konuda 800den fazla bilimsel makale incelenmiştir.
Kasım 2010da FAO/WHO, Bisphenol A( BPA) maruziyetinin ana kaynağı gıda olmasına karşın, insan vücudundaki kimyasal seviyesinin çok düşük olduğunu ve hızlıca vücuttan atıldığı sonucuna varmıştır.
Düşük seviyelerde BPAnın, bazı hormonlarla aynı şekilde davranabildiğini gösteren çalışmalar mevcut mudur?
Laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan bazı araştırmalar, düşük seviyedeki Bisphenol A (BPA)nın (> 2.4 µg/kg vücut ağırlığı/gün) üreme sistemine etki edebileceği ihtimalini göstermektedir.Hayvanlar üzerinde yapılan bu düşük doz çalışmaları, tartışma konusu olabilecek tüm neden ve endişeleri ortadan kaldırmıştır. Temmuz 2008de EFSAnın AFC Paneli, Bisphenol A (BPA) konusunda ilave bir bilimsel fikir ortaya koymuş ve şu sonuçlara ulaşmıştır:
– İnsan cenininin Bisphenol A (BPA)ya maruz kalması göz ardı edilebilir, çünkü anne BPAyı vücudundan hızla metabolize eder ve ortadan kaldırır.
– Yeni doğanlar da aynı şekilde düşük dozlardaki(1mg/kg vucut ağılığı/ gün den daha az) BPAyı metabolize edebilir ve ortadan kaldırabilir. Bu da demektir ki, panelde ortaya konulan 0.05 mg/kg bw TDI değerinden daha yüksek oranlara ulaşmayan seviyelerdeki BPA, yeni doğanlar tarafından etkili bir şekilde temizlenmektedir. Bu nedenle Bisphenol A( BPA) nın 2006 risk değerlendirmesi geçerliliğini korumaktadır.
– İnsan açısından risk değerlendirmesinde kullanılan ve kemirgenler üzerinde yapılan bazı çalışmalar gösteriyor ki, insan ve kemirgenler arasındaki belirgin farklar nedeniyle BPAnın düşük doz etkilerinin ilişkisi sınırlıdır. İnsanlar Bisphenol A( BPA)yı kemirgenlerden çok daha hızlı bir şekilde metabolize eder ve vücuttan atarlar. Günlük alım miktarı, ceninleri ve yeni doğanları da kapsayacak şekilde tüketiciyi korumak için yeterli bir güvenlik olanağı sağlamaktadır.
Polikarbonat Yerine Kullanılması Düşünülen Bir Alternatif ambalaj mevcut mudur.
Polikarbonat , tüm bu yasal otoriteler tarafından HOD damacanalarda kullanılması güvenli materyal olarak bildirilmiştir. Buna rağmen, BPA ile ilgili basında yer alan açıklamalar tüketicilerin dikkatini çekmekte, bu nedenle de polikarbonata alternatif olacak malzemeler üzerinde çalışmalar devam etmektedir.
Polikarbonatın, ambalajlı gıda ve içecek ürünlerinde tercih edilme nedeni; hijyenik oluşu, gıda bozulması ve israfına karşı koruma sağlamasıdır. Ayrıca bakterilere karşı korumada üstün etki gösterdiği saptanan polikarbonat, toplumun sağlığını korumak için kullanılan bir maddedir, dolayısıyla kansere sebep olması gibi bir durum söz konusu dahi olamaz. Ülkemizde ve dünyada gıda ile temas eden madde ve malzemeler konusunda yetkili otorite olan Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izin almadan kullanılamaz ; Bisphenol Anın (BPA) her türlü ambalajda gıdada kullanılmadan önce kontrolü yapılmaktadır.
Polikarbonat plastik, gıda ve meşrubat ürün kapları için yaklaşık 50 yıldır tercih edilen bir malzemedir. Bu süre içerisinde polikarbonat şişeler üzerinde birçok araştırma yürütülmüş; bu araştırmaların ve dünya çapındaki hükümet heyetleri tarafından yapılan çok yönlü güvenlik değerlendirmelerinin sonuçları, polikarbonat şişelerin tüketici kullanımı için güvenli olduğunu ortaya koymuştur. Gıdalarla temas eden ve medikal ürünlerde kullanılmasından dolayı, polikarbonat Amerika Gıda ve İlaç Yönetimi, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi, Avustralya Yeni Zelanda Gıda Standartları, Japon Ulusal İleri Endüstriyel Bilim ve Teknoloji Enstitüsü gibi çok sayıda organ tarafından gözden geçirilmiş ve kapsamlı güvenlik testlerinden başarıyla çıkmıştır.
Kutulanmış İçeceklerde Durum Nedir ?
Çoğunlukla dikkatler plastik şişelerin üzerinde yoğunlaşmış olmasına rağmen, bazı cam şişelerde metal kaplamalarla kutulanmış içecek kaplamalarında gerçekleşen migrasyon değerlerini karşılaştırmaktadır. Yapılan analizler Bisphenol Anın son üründe görülmediğini göstermektedir. Yapılan tüm bu analiz sonuçları, literatürde resmi otoriteler tarafından belirlenen spesifik limit değerlerinin altında tespit edilmiştir.
Küçük bebekler ve çocuklara özel endişeler var mı?
EFSA Paneli, 2008 değerlendirmesinde, vücut ağırlıklarıyla ve daha düşük olan metabolize etme kapasitesi bağlantılı olarak beslenme açısından BPAya en çok maruz kalma potansiyeli olan grup içerisinde, bebek ve çocuklara dikkatleri çekmiştir. Panelin besin-alım değerlendirmeleri koruyucu (en kötü durum) tahminlerine dayanmaktadır ve günlük alım miktarının ceninleri ve yeni doğanları da kapsayacak şekilde tüketiciyi korumak için yeterli bir güvenlik sınırı sağladığı sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, panel yeni doğan bebeklerin BPAyı vücuttan atmak için yeterli kapasitesi olduğu sonucuna varmıştır.
FDA tarafından yapılan daha güncel iki çalışma, yaşamın ilk günlerinden itibaren BPA nın verimli bir şekilde metabolize edilebildiğini teyit etmiştir. Çalışmalardan biri fareler üzerinde, ikincisi ise maymunlar üzerinde yapılmıştır.
Her iki çalışma da, özellikle maymunlarla yürütülen çalışma, çok genç yaşlardan itibaren ağız yoluyla alınan Bisphenol A (BPA)nın metabolize edilmesi yeteneğinin bulunduğunu vurgulamıştır. Bu sonuç önceden yapılmış çalışmaları teyit eder ve bebeklerin BPAyı metabolize etme yeteneği gelişmediği ve dolayısıyla BPA ya karşı daha hassas oldukları yönündeki yaygın olan iddiaya direkt olarak reddetmektedir. Maymunlarla yapılan çalışma göstermiştir ki, yeni doğanların (doğduktan 5 gün sonra) BPA yı metabolize etme kapasitesi yetişkinlere eşdeğer düzeydedir.
AB yakın bir zamanda, nüfus içerisindeki en hassas grubun bebekler olduğunu ve bebek biberonlarının kullanımında yaygın olarak kullanılan yüksek sıcaklıklarda yapılan sterilizasyonun Bisphenol A (BPA) migrasyonunu arttırabileceğini dikkate alarak sadece bebek biberonlarında BPA nın yasaklanmasına karar vermiştir.
BPA ile kalp rahatsızlığı veya diyabet arasında bir bağlantı olduğu doğru mu?
Eylül 2008de JAMA (Journal of the American Medical Association) tarafından yayınlanan Bisphenol A (BPA) üzerinde yeni bir çalışma, idrarda kimyasalların daha yüksek oranlarda bulunmasının kalp hastalıkları, ikinci derece diyabetikler ve karaciğer enziminde anormallikle ilişkilendirildiğini tespit etmiştir. Çalışma başarılı bir şekilde yürütülmüş gibi görünse de Bisphenol Anın sağlık sorunlarına neden olup olmadığını direkt olarak test edilmemiştir. Bu nedenle söz konusu çalışma BPAnın suçlu olduğunu kanıtlamamaktadır.
Araştırma sırasında yaş, cinsiyet, ırk, sigara kullanma durumu ve vücut hacim endeksi gibi faktörler dikkate alınmamış, diyabet ve kalp hastalıklarının aile geçmişini de içerecek şekilde tüm olası etkiler için göz önünde bulundurulmamıştır. Nitekim makalenin yazarları da ek bir araştırmanın bulgularını doğrulaması gerektiği konusunda ikazda bulunmaktadır.
Polikarbonat şişeler hakkındaki söylentiler nelerdir?
Polikarbon şişeler hakkında birçok söylenti, yanlış bilgi ve sebepsiz korku hikayeleri dolaşmaya devam etmekte, günlük hayattaki belirli kullanımlarında, bisphenol Anın zararlı seviyelere ulaştığı iddia edilmektedir. Saygın bilim adamları ve organizasyonlar tarafından yapılan yeni araştırmalar, efsanelerin doğru olup olmadığını ve sebepsiz korku yaratan hikayelerin bir değeri olup olmadığını göstermek için veri oluşturmaktadır.
Söylenti 1: Yüksek Sıcaklıklarda Migrasyon Güvensiz Seviyelere Yükselir
Son zamanlarda Cincinnati Üniversitesinde yapılan küçük ölçekli bir çalışmaya dayanan bir söylentide, polikarbonat plastik şişelere kaynar su konulduğunda (polikarbonat bebek biberonları) şişeden serbest hale geçen Bisphenol A (BPA) miktarının arttığı ve akabinde şişeye oda sıcaklığında su konulduğunda da yüksek kalmaya devam ettiği belirtilmektedir.
Atina Üniversitesinde yapılan çok daha kapsamlı bir araştırmada, gerçek hayatta polikarbonat şişelerin tekrarlayan kullanımında ne olduğunu görmek için tekrarlayan dolum döngüleriyle migrasyon incelenmiştir ve kaynar suyla yapılan dolum sonrası BPA migrasyon seviyesinin yüksek kaldığı doğrulanmamıştır. Araştırmacılar yüksek migrasyon seviyesinin, bir sonraki kullanımda kaynar su kullanılsa bile, tekrarlayan kullanımda kısa sürede referans seviyeye geri dönen geçici bir etki olduğunu belirlemişlerdir.
Hacettepe Üniversitesi Gıda Araştırma Merkezinde polikarbonat damacana ambalajları ile ilgili yaptığı araştırma sonuçlarına göre Bisphenol A BPA maddesi, tabiatta her yerde vardır. Bu maddenin insan sağlığına zarar veren hale gelebilmesi için 35 derece sıcaklıkta 60 gün süreyle bekletilip, bu damacanalardan da günde bir kişi tarafından en az 60 tane tüketilmesi gerekmekte olduğu belirtilmektedir.
Bu yeni çalışmalarda görülen en yüksek Bisphenol A (BPA) seviyeleri bile hükümet organlarınca belirlenmiş bilimsel bazlı güvenlik standartlarının çok altındadır.
Söylenti 2: Bulaşık Makinesinde Polikarbonat Şişelerin Yıkanması Güvensizdir
Bu söylenti, bulaşık makinesinde yıkanması halinde polikarbonat şişelerin yapısının bozulacağı ve tekrar eden kullanımlarda güvensiz seviyelerde Bisphenol A (BPA)nın serbest kalacağını önermektedir. Bu söylentinin temeli, 2003 yılında laboratuvar hayvan kafeslerinin ve su şişelerinin kasıtsız olarak yüksek sıcaklıkta yüksek kostik (yakıcı) bir yüzey temizleme deterjanı ile yıkanması ve ardından sterilizasyonuna dayandırılmaktadır. Çalışmanın polikarbonat şişelerin evde kullanım koşullarına ufak bir benzerliği olduğu düşünülmüştür.
Norveç Gıda Güvenliği Otoritesi ve İsviçvredeki Zürih-Kanton Resmi Gıda Kontrol Otoritesinden araştırmacılar son zamanlarda yaptıkları güncel bir araştırmada çok kapsamlı bir deneyler serisi dizayn ederek gerçek hayattaki yıkama koşullarının ve hatta mümkün olabilecek diğer koşul ve senaryoların BPA seviyelerini güvensiz seviyeye çıkarıp çıkaramayacağını incelemişlerdir.
Bu verilere dayanarak, sıra dışı koşul ve senaryolarda bile polikarbonat bebek biberonlarında serbest kalan BPA miktarının bebekler için belirlenmiş Tolere Edilebilir Günlük Miktar (TDI-Tolerable Daily Intake, bilimsel çalışmalara dayanan bir Avrupa güvenlik standartı) ın açıkça altında olduğu sonucuna varmışlardır.
Deterjanı etkin bir şekilde durulamayı da içeren normal bulaşık makinesinde yıkama koşullarında, bu çalışmada belirlenen migrasyon seviyelerinin diğer pek çok çalışmada belirlenen değerlerle benzer olduğu ve güvenli limitlerin çok altında olduğu görülmüştür. Bu çalışma da, diğer pek çok çalışma gibi, polikarbonat bebek biberonlarının güvenle bulaşık makinesinde yıkanabileceğini teyit etmektedir.
Söylenti 3: Eski veya Yıpranmış Şişelerden Güvensiz Seviyelerde Bisphenol A (BPA) Serbest Kalabilir
Bu söylentinin bir gerekçesi, eski şişelerin yapısının bozulduğu ve güvensiz seviyelerde BPA nın serbest kalacağı öne sürülerek polikarbonat şişelerin fırça ile temizlenmemesi gerektiğidir. Güncel araştırmalar bu söylenti için destek oluşturmamaktadır.
Yukarıda bahsedilen Atina Üniversitesinde yapılan çalışmada polikarbonat bebek biberonlarında bulaşık makinesinde yıkama, deterjanla fırçalama, kaynar su ile sterilize etme ve sıcaklığın BPA migrasyonu üzerine etkisi araştırılmıştır. Yaygın olarak bilinen sıcaklık istinası haricinde, yapılan deneylerde diğer parametrelerin hiç birinin BPAnın serbest kalması üzerinde etkisi bulunmamıştır. Isıtılan bebek biberonlarındaki migrasyon seviyesi güvenlik standartlarının oldukça altındadır ve, dolayısıyla, çalışmayı yürütenler Sonuçlarımıza gore polikarbonat bebek biberonlarındaki BPA migrasyonunun endişe konusu olması mümkün değildir diye sonuçlandırmışlardır.
Küçük ölçekli olmasına rağmen, Cincinnati Üniversitesi çalışması eski ve yeni polikarbonat şişeler arasında bir fark bulmamıştır. 9 yıla kadar eski şişelerde ölçülen BPA migrasyonu, yeni şişelerde ölçülen seviyeden farklı çıkmamıştır.
Su damacanalarının plastik yerine cam olması sağlık yönünden daha iyi olur mu?
Hayır. Çünkü Damacanalar dönüşümlü ambalajlardır. Her dolumdan önce tam otomasyon sistemlerle yıkanması ve Sterilizasyon işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Yıkama işleminin ise işin tekniği açısından ve Sağlık Bakanlığı Yönetmeliklerine uygun olarak min 55 C ve üstü bir ısıda gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Cam ambalajı bu ısıda yıkamak teknik açıdan mümkün olamamaktadır. Çünkü Cam ambalaj bu ısıda çatlamakta ve kırılmaktadır. Ayrıca camın ağır oluşu lojistik açıdan büyük zorluklara neden olmaktadır. Bu nedenlerle Damacanada Cam kadar sağlıklı olan Polikarbonat Ambalajlar kullanılmaktadır.
Ambalajlı su kullanım koşulları nasıldır, nerede saklanmalı, ne kadar zamanda tüketilmelidir?
Öncelikle tükettiğiniz ambalajlı suyun Sağlık Bakanlığı tarafından izni olup olmadığına, etiketin üzerinde izin tarihi ve sayısının bulunup bulunmadığını kontrol etmek gerekiyor. Satın aldığınız suyun 4 ayrı yerinde etiketinde, gövdesinde kabartma yazıyla, emniyet bandında ve kapağında suyun markasının bulunmasının yanı sıra, yine etiket bilgilerinde cinsi, üretim adresi, suya uygulanan işlemler ve suyun sahip olduğu parametreler mutlaka yer almalıdır. İmal ve son kullanma tarihi, parti ve seri numarası, şirket logosunun ayrıca damacana ambalaj üzerinde kabartma ile yazıyor olması gerekiyor. Güvenlik bandına önemle dikkat etmek gerekir, suyu açanın ilk siz olduğunun göstergesidir. Diğer önemli bir konu ise; Sağlıklı su tüketmek istiyorsanız, damacananızı belirlenen kriterlere göre muhafaza etmeniz gerektiğidir. Serin, kuru ve direkt güneş ışığına maruz kalmayan temiz bir ortamda muhafaza edilmelidir.
Damacanaları temizlemek için ne kullanılıyor? İçinde kalan deterjanı temizlemek için 3 damacana su mu kullanılıyor mu, nasıl temizleniyor ?
Damacana ambalajlar dolum işleminden önce bir dış yıkama ünitesinden, dört ayrı iç yıkama ünitesinden geçmektedir. Bu iç yıkama ünitelerinde deterjanlı, sıcak ve dezenfektanlı su ile yıkanmaktadırlar. Ayrıca durulama işleminin güvenilirliğini sağlamak için sürekli olarak deterjan ve dezenfektan kalıntı analizi yapılmaktadır. Yani üretilen damacana ambalajlar deterjan ve dezenfektandan tamamen arındırılmaktadır. Bu nedenle damacanalar son derece sağlıklı ve güvenilirdir.
Plastiklerin üzerinde yer alan 1,3 ve 7 numaraları ne anlama gelmektedir?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğinde yer alan bu rakamlardan 1 polietilen teraftalat (PET), 3 polivinil klorürü (PVC), 7 ise polikarbonu da içeren numaralandırılmamış diğer ambalaj malzemelerini ifade etmektedir. Ambalajın, geri toplama sürecinde kolay ayırt edilmesi ve ambalaj materyali konusunda tüketicinin bilgilendirilmesi amacı ile gönüllü olarak yazılmaktadır. Bu rakamların, ambalajların sağlık açısından güvenilirliği ile ilişkisi bulunmamaktadır
Damacanaların Altındaki Numaralar Ne Anlama Geliyor?
Son birkaç gündür bazı basın yayın organlarında plastik ambalajların kanser riski taşıdığı iddiaları yer almaktadır. Tüketicileri yakından ilgilendiren bu konunun doğru anlaşılması ve bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması için önemlidir.
Günlük yaşantımızda tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerin muhafaza edilmesinde sıkça kullanılan plastik ambalajlar üretim esnasında birden yediye (1-7) kadar numaralandırılmaktadır. Bu numaralar genellikle şişelerin tabanında üçgen şeklindeki geri dönüşüm ambleminin içine yazılmaktadır. özellikle plastik şişelerin altında bulunan bu numaralar aslında o ambalajın ne tür bir hammadde kullanılarak yapıldığını gösterir.
Ülkemizde, damacanalarda genellikle bu numara 7 dir. Zira, 1-6 arası malzemeler polietilen (PET), polyester (PS), PVC, gibi hammadde içeriğini temsil eden numaralar verilmektedir. (Aşağıda bu tablo detaylı olarak verilmiştir.)
Oysa, 7 numarası Diğer grubunu oluşturmaktadır. Bu diğer grubunda bulunanların içerisinde bir tanesi de, Polikarbonat (PC) dır.
19 litre su damacanalarının diğer adı olan Polikarbon Şişelerde bulunan ve endokrin bozucu etkisi dolayısıyla kansere neden olabileceği belirtilen Bisfenol A nın (BPA) suya geçme riski ile ilgili yapılan araştırma, bu riskin, insan sağlığına etkisi açısından yok denebilecek düzeyde olduğunu ortaya koymuştur.
Damacanaların doğrudan güneş ışığına maruz kalma olasılığı dikkate alınarak 35 derecede depolanması halinde dahi Bisfenol A(BPA) migrasyonu en çok binde üç (0,003) mg/kg olarak ölçülmektedir.
Bu oran, AB ve Türk mevzuatında günlük yasal sınır olan yüzde altı(0,6) mg/kg nın o kadar çok altındadır ki, yaklaşık 200/1den dahi daha düşüktür.
Damacana ambalajı yaklaşık 50 yıldır gelişmiş ülkelerde kullanılmaktadır. ülkemizde de, bu ürünün imalat aşamasında tüm kontrolleri TC Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Böyle olunca, bu oranlarda Bisfenol A( BPA) varlığının sağlık açısından herhangi bir risk yaratmayacağı bilimsel araştırmaların bir sonucudur.
Bu veriler ışığında piyasada sağlığımızı tehdit eden pek çok ambalajlı ürün varken bunların içerisinden en az riskli olduğu bilimsel olarak da ispatlanmış olan Polikarbon materyalden üretilen damacanalardaki Bisfenol A( BPA) düzeyidir..
Damacanaların altındaki sayıların anlamları:
1 numara –> PET veya PETE (polyethylene terephtalate)
2 numara –> HDPE (high density poly ethylene)
3 numara –> PVC (poly vinyl chloride)
4 numara –> LDPE (low density polyethylene)
5 numara –> PP (polypropolene)
6 numara –> PS (polystyrene)
7 numara –> Diğer (yukarıdaki sınıflamaya girmeyen diğer plastik türlerinin genel sınıflamasıdır).
Damacana suyu kaç günde tüketmemiz gerekmektedir?
Gıda ürünlerinde raf ömrünü genel olarak hammadde özellikleri, uygulanan işlem, paketleme ve ambalaj teknlojisi belirler. Ambalajlı sularda ürüne bir işlem yapılmadığı için raf ömründe ambalaj belirleyici olmaktadır. Damacana ambalajlarda 1 yıl, PET ambalajlarda 2 yıla kadar raf ömrü verilmektedir. Açıldıktan sonra 5 litrenin üzerindeki ürünler maksimum 7 gün içerisinde tüketilmesi gerekir.
Damacana su alırken nelere dikkat edilmesi gerekir?
Öncelikle tükettiğiniz ambalajlı suyun Sağlık Bakanlığı tarafından izni olup olmadığına, etiketin üzerinde izin tarihi ve sayısının bulunup bulunmadığını kontrol etmek gerekiyor. Satın aldığınız suyun 4 ayrı yerinde etiketinde, gövdesinde kabartma yazıyla, emniyet bandında ve kapağında suyun markasının bulunmasının yanı sıra, yine etiket bilgilerinde cinsi, üretim adresi, suya uygulanan işlemler ve suyun sahip olduğu parametreler mutlaka yer almalıdır. İmal ve son kullanma tarihi, parti ve seri numarası, şirket logosunun ayrıca damacana ambalaj üzerinde kabartma ile yazıyor olması gerekiyor. Güvenlik bandına önemle dikkat etmek gerekir, suyu açanın ilk siz olduğunun göstergesidir. Diğer önemli bir konu ise; Sağlıklı su tüketmek istiyorsanız, damacananızı belirlenen kriterlere göre muhafaza etmeniz gerektiğidir. Serin, kuru ve direkt güneş ışığına maruz kalmayan temiz bir ortamda muhafaza edilmelidir.
Damacana Suyu, Cam Şişe veya Testi gibi kaplara aktarılmalı mıdır?
Hayır. Damacana ambalajlar kapağı açılana kadar hiçbir bakteri içermezler. Başka kaba aktarma esnasında su, ortam havasından bakteri kapacaktır. Ayrıca kullanılacak olan kabın damacana ambalaj gibi steril ve hijyenik olması mümkün değildir.
Pet Şişe kansere neden olur mu?
Ambalajlı Sular Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmektedir. Kullanmakta olduğumuz ambalajlar ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı denetiminde üretilmektedir. Sağlık Bakanlığı Yönetmeliklerine uygun olarak üretilen tüm ambalajlı su ürünlerini güvenle tüketilebilir.
Pet şişe kullanımı sağlıklı mıdır?
Evet. Kullanılan hammaddeler tedarikçi firmalar tarafından Türk Gıda Kodeksine uygun olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının izni ve denetimi altında üretilmektedir.
Pet şişe içerisindeki sular güneşte beklediğinde insan sağlığına zararı oluyor mu?
PET şişeler güneşte bekletilirse insan sağlığına zararlı etkisi olmasa da tat ve koku açısından sorun yaratan Asetaldehit oluşmaktadır.
Pet şişelerin geri dönüşümünü hijyen açısından nasıl buluyorsunuz?
Ülkemizde henüz pet şişelerin geri dönüştürülerek gıda ile temas eden ambalaj malzemesi olarak kullanılması yasal değildir. Avrupa Birliği Üye ülkelerinde yasaldır, ülkemizde yasalar izin verdiği takdirde hijyenik koşullara tamamen uyulması şartıyla ilerde uygulanabilir.
Pet şişelerdeki sular 2 haftadan uzun süre şişede kaldığı zaman şişenin içindeki zararlı maddeleri çözüyor mu ve suya karışmasına neden oluyor mu?
Ambalaj malzemeleri ve raf ömürleri uzun süren araştırmalar sonucunda belirlenir. Ambalajlı suların üretiminde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından izin verilen ambalaj malzemeleri kullanılır. Pet şişelerdeki sular raf ömürleri boyunca güvenle tüketilebilir.
Plastik şişelerin hormonlar üzerinde etkileri neler ?
Pet şişelerin hormonlar üzerinde etkisi olduğuna dair onaylanmış herhangi bir bilimsel çalışma yoktur.
Plastik su şişeleri buzluğa konmamalı mıdır?
Hızlı soğutma amacıyla pet su şişeleri kısa süreli olarak buzluğa konulabilir. Ancak unutulmamalıdır ki ; su donma süresince genleşerek hacmi artar. Buzlukta unutularak uzun süre kalan pet şişe içerisindeki sular donar ve bunun sonucunda su şişesinin deforme olması söz konusu olabilir.
Cam şişe sağlıklı mıdır?
Cam, sağlıklı bir ambalajdır. Ancak cam şişeler çatlama ve kırılma riski nedeniyle yüksek sıcaklıklarda yıkanamamaktadır. Bu nedenle yıkanarak tekrar doldurulması sağlık açısından risk teşkil etmektedir. Camın ağır oluşu lojistik açıdan büyük zorluklara neden olmaktadır. Ayrıca maliyetinin çok yüksek olması tüketicilerimizin düşük maliyetle su almasına engel olacağından Ambalajlı Su Sektörü tarafından tercih edilmemektedir.
Şebeke Suyu içilebilir mi?
Ambalajlı sular, yönetmelik gereği ilk çıktığı haliyle temiz ve sağlıklı olmak zorundadır. Ilave bir işleme gerek kalmaksızın direkt olarak suyu kaynağından içebilebilir. Suyun temizliği yeryüzüne ilk çıkış noktasından tam otomatik makinelerde şişeye dolumuna ve kapatılmasına kadar çok sıkı kontrol altındadır. Diğer taraftan genel olarak suyun çeşmeye kadar olan yolculuğu farklıdır. Çeşme suyunda su kaynakları dereler şeklinde yüzey sularına dönüşmekte ve bu sular yüzeyden bulasan her türlü kirletici unsurları da (zirai ve tarım ilaç kalıntıları, ağır metaller, parazit, mikrop ve virüsler) taşıyarak toplanma havzalarına ya da barajlara gelmektedir. Bu şekilde toplanmış sular muhtelif filtreleme, klorlama ve dezenfeksiyon işlemlerinden geçirildikten sonra su şebeke boruları vasıtasıyla konutlara pompalanmaktadır. Bu proseslerde kullanılan klor gibi dezenfektanlar sağlık açısından uzun vadede kanserojen riskler taşımaktadır.Ayrıca gerek binaya ulasan dış şebeke borularında ve gerekse bina içindeki iç şebeke borularında ve bina içi su depolarında var olabilecek her türlü yabancı madde, pas, toprak, parazit, mikrop ve virüsler gibi unsurlar da çeşme suyu içinde son tüketiciye ulaşabilmektedir. Genelde çeşme suları içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.