->
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Gaye Usluer, “Domuz gribinin abartıldığı yönündeki kanıtlanmamış teorilerle çok yakından ilgilenmemek gerekir” dedi.
Bu teoriler hakkında ne kadar çok konuşulursa teorilerin doğruluğu konusunda da o kadar kamuoyu oluşturulacağını ifade eden Prof.
Uzmanlar, domuz gribi olarak da bilinen H1N1 virüsünün abartıldığı gibi komplo teorilerinin doğru olduğu veya olmadığı anlaşılıncaya kadar teori bazında kalması gerektiğini söylüyor. Dr
Dr. Usluer, “O yüzden açıkçası doğruluğu kanıtlanmamış teorilerle çok yakından ilgilenmemek gerekir” diye konuştu.
Pandeminin beklenenin altında seyir göstermesi…
Prof. Dr. Usluer, Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Haziranda pandemi (salgın) ilanı yaptığını anımsatarak, şöyle devam etti:
“Bununla birlikte başlayan bir öykü, ancak başından itibaren hep yinelediğimiz gibi bir pandemiyle ilgili öngörüler daha önceki pandemilerin seyri göz önüne alınarak ortaya çıkmaktadır. 19 ve 20′inci yüzyılda gerçekleşen pandemilere baktığımız zaman her bir pandeminin farklı seyir izlediğini görüyoruz, ancak pandemi dediğimizde, olayın ciddiyetinden ziyade çok sayıda ülke, kıtayı içine alan bir enfeksiyondan bahsediyoruz. Bu nedenle pandemik tanımı yapıldığında özellikle faz 5, faz 6 tanımlamaları yapıldığında, dünyayı içine alan, çok sayıda ülkeyi etkileyecek bir enfeksiyondan söz ettiğimize göre, mevcut öngörüler ışığında en kötü senaryoya göre hazırlanmamız gerekiyor.”
Bugün gelinen noktada ölü sayısının dünyada 13 bin civarında olduğu düşünüldüğünde, pandeminin beklenenin altında seyir göstermesinin herkesin sevinmesi gereken bir konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Usluer, “Ancak, kötüsü ne olabilirdi diye de bakılabilir. ‘Bu pandemi hafif de ağır da geçebilir, riski göze alalım, aşılanmayalım, aşı getirtmeyelim’ deseydik ve pandemi beklenenden daha ağır veya başlangıçta beklendiği gibi çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlansaydı, o zaman çok fazla eleştiri hakkı olabilirdi” dedi.
Pandemi henüz tamamlanmadı
Prof. Dr. Usluer, pandeminin henüz tamamlanmadığını, her pandemide en az iki dalga, bazen üç dalga olabildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sonraki dalgalar, başlangıç ataklara göre daha ağır seyredebildiği gibi daha hafif de geçebilir. Sonuçta önümüzdeki dönemin neler getireceğini, neler götüreceğini bilmiyoruz. Başlangıçta pandemiye hazırlıklı girmemizin ülkemizde pandeminin iyi bir şekilde yönetilmiş olmasının bugüne kadarki gelişmelerin sonuçları açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de son üç haftadır Sağlık Bakanlığı olgu sayısını ve hasta kayıp sayısını açıklamama kararı aldı. Ancak yine de basına yansıyan haberleri paylaşacak olursak Türkiye’de 550 kişi civarında kişinin bugüne kadar olan süreçte yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Ancak gerçekte Türkiye’de yaşamını yitiren kişi sayısının bunun çok üstünde olduğunu rahatlıkla tahmin edebiliriz.”
Kaybedilen hastaların kayıt altında olan hastanelere yatırılan ve H1N1 olduğu laboratuvarda doğrulanmış olan olgular olduğunu ifade eden Prof. Usluer, şunları söyledi:
“Bunun dışında laboratuvarda negatif sonuç gelenler var, laboratuvarda doğrulanması yapılmamış hastalar var. Yaşamını hastane dışında yitiren insanlar var. Zeminde bir takım kronik akciğer, kalp, böbrek hastalığı gibi risk hastalıkları varsa, bu kişilerin ölüm nedeni geçirilmiş bir gribal enfeksiyon ve zemindeki hastalığa bağlandığı için kayıtlara geçmemiş hastalar olabilir.”
Türkiye’de 30 milyon kişi bu enfeksiyonu geçirmiş
Türkiye’de 3 milyon civarında kişinin aşılanmasının söz konusu olduğunu, ancak bunun yanında olgu sayısındaki azalmanın ülkede gerçekte hastalanan kişi sayısının 30 milyon civarında olduğunu gösterdiğini bildiren Prof. Dr. Gaye Usluer, “Bir toplumun yarısı ya da yüzde 40′ı bağışık duruma geçmedikçe pandeminin kontrol altına alınması mümkün değil. Tanımlanmamış, bulgusuz seyreden olgularla birlikte Türkiye’de 30 milyon civarında kişinin bu enfeksiyonu geçirmiş ya da bağışık olduğunu düşünmemiz lazım” dedi.
Bir önceki Cinsel isteksizliğin çareleri başlıklı konumuzda cinsel isteksizlik, erken boşalıyorum ve erken boşalıyorum ne yapabilirim hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.