->
Yaşlı nüfusun artması, sağlık politikalarının ve sosyo ekonomik gelişmişliğin başarısı olarak kabul edilse de ülkeler, yaşlı nüfusa sağlık hizmetleri sunmaktan, bu kişilerin güvenliklerinin ve topluma aktif katılımlarının sağlanması gibi konulara kadar çeşitli zorluklar yaşıyorlar.
Dünya genelinde sağlık hizmetlerinin iyileşmesi ve doğum oranlarının düşmesiyle 60 yaş üzeri nüfus artış gösterirken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yaşlı bireylerin artmasıyla ortaya çıkan sosyal ve ekonomik sorunların aşılması için üye ülkelerden yeni politikalar geliştirmelerini istedi.
DSÖ, bakım hizmetlerinde çalışacak uzmanların yetiştirilmesi, yaşlılığa bağlı kronik hastalıkların önlenmesi ve tedavisine daha fazla bütçe ayrılması, yaşlı nüfusun sosyal yaşama katılımlarını artıracak sosyal politikalar benimsenmesi ve sosyal güvenlik sistemlerinin artan yaşlı nüfus göz önüne alınarak yeniden yapılandırılması konularında politika üretilmesini öneriyor.
DSÖ’nün resmi internet sitesinde yayınlanan rapordan derlediği bilgilere göre, hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun, tüm ülkelerde 60 yaş üzerindeki kişilerin sayısı, diğer yaş gruplarından daha hızlı şekilde artıyor, başka bir deyişle, dünya nüfusu hızla yaşlanıyor.
Dünya genelinde 60 yaş üzerinde şu anda 650 milyon olan kişi sayısının, 2050 yılında 2 milyara ulaşmasının beklendiğini açıklayan DSÖ, ülkelerde sağlık çalışanları ve sivil toplumun bu gelişmeye uyum sağlayacak bazı çalışmaları şimdiden başlatması gerektiğine dikkati çekiyor
Sağlık çalışanlarının mevcut eğitim programlarında yaşlılığa bağlı özel konular hakkında kapsamlı bir çalışma bulunmadığı ifade edilen DSÖ raporunda, bu nedenle uzmanlıkları ne olursa olsun, tüm sağlık personelinin bu konuda eğitim alması öneriliyor.
EN UZUN JAPONLAR YAŞIYOR
DSÖ istatistiklerine göre, ortalama insan ömrünün en uzun olduğu ülke, 82.2 yılla Japonya. Öte yandan, bazı Afrika ülkelerinde ise ortalama yaşam süresi hala 40 yılın altında görünüyor.
Sadece ülkeler arasındaki farklılıklara değil, ülkenin kendi içindeki farklılıklara da işaret eden DSÖ, “eşitsizliklerin en aza indirilmesi” gerektiğini belirtiyor. Raporda konuya ilişkin verilen örnekte, ABD’de yüksek sosyoekonomik gruba mensup birinin, daha alt gruptakilere oranla ortalama 20 yıl fazla yaşamasına dikkat çekiliyor.
Salgın, doğal afet durumlarının kurbanları da çoğunlukla yaşlılar oluyor. Hint Okyanusunda 2004 yılında yaşanan felakette de 2003 yılında Avrupa’daki sıcak dalgasında da ölümlerin büyük bölümünün 70 yaş üzerinde olduğunu belirten DSÖ, acil durumlarda yaşlıların korunmasına yönelik politikaların hızla geliştirilmesi çağrısını yapıyor.
AKTİF YAŞLANMA
Aktif yaşlanma, bireylerin yaşlanırken yaşam kalitelerini koruyabilmeleri için, onlara sağlık, toplumla bütünleşme ve güvenlik gibi alanlarda çeşitli olanaklar tanınması olarak tanımlanıyor.
Aktif yaşlanma sürecinde bireylerin sosyal, fiziksel ve zihinsel anlamda potansiyellerini toplumla paylaşmalarına olanak tanındığı belirtilen DSÖ raporunda, bu bireylere ihtiyaç duydukları koruma, güvenlik ve bakımın da sağlanması gerektiği kaydediliyor.
DSÖ, aktif yaşlanma ifadesindeki “aktif” kelimesinin yalnızca bireyin fiziksel olarak kendine yetebilmesi değil, bu bireylerin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamın birer parçası olması anlamına geldiğine dikkati çekiyor ve üye ülkelerden yakın zaman içinde bu konuları kapsayan politikalar üretmesini istiyor.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.