->
Sağlık Bakanlığınca AB desteğinde yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, ülke genelinde gebeliğe bağlı ölüm oranı 100 bin canlı doğumda 38.3 oranında.
Kadının statüsü, iki doğum arası süre gibi sağlık hizmetleri dışındaki faktörlerin de anne ölümlerinde dikkate alınması gerektiğini anlatan Köse, Bu nedenle sektörler arası iş birliği çok önemli.
Sağlık Bakanlığınca AB desteğinde yaptırılan ve Almanyadan ICON-INSTITUT Public Sector GmbH, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü ve Danışmanlık firması BNBden oluşan bir konsorsiyum tarafından yürütülen Ulusal Anne Ölümleri Çalışmasının sonuçları düzenlenen toplantıda açıklandı.
Toplantıda konuşan Sağlık Bakanlığı Ana ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürü Rıfat Köse, anne ve bebek ölümlerinin sosyo-ekonomik faktörlere bağlı olduğunu söyledi. Bu konuda sağlık hizmetlerinde erişilebilirlik ve kalitenin önemine dikkati çeken Köse, gebelik öncesi ve sonrası bakımın bu ölümlerin önlenmesinde çok gerekli olduğunu bildirdi. Bu oran kentlerde 28.2, kırsal kesimde ise 53.7 seviyesinde bulunuyor
Kaynaklar ne kadar sınırlı olursa olsun anne ölümleri önlenebilir. Bunun için de doğru bilgiye ihtiyaç var dedi.
ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI
Ana saha çalışması Haziran 2005-Mayıs 2006 arası dönemde yapılan, toplam 39 milyon nüfusa sahip 29 ildeki 16 bin 139 yerleşim yerini kapsayan araştırmada, 15-49 yaş arasındaki kadın ölümleriyle gebeliğe bağlı ölümlerin temel özellikleri, anne ölümlerinin seviyesi, nedenleri, doğumun ve ölümün gerçekleştiği yerler ve önlenebilir faktörler gibi bulgular yer aldı.
Araştırma boyunca 15-49 yaş arasında 6 bin 887 kadın ölümü tespit edildi. Araştırma, gebeliğe bağlı nedenlerden dolayı ölen kadınların yaş dağılımında, 15-19 yaş grubundan 25-29a doğru bir artış ve ileri yaşlara doğru bir azalma olduğunu gösterdi. Gebeliğe bağlı ölümlerin yaklaşık üçte biri 25-29, yüzde 22si ise 30-34 yaş grubunda meydana geldi.
ANNE ÖLÜMLERİNİN SEVİYESİ
Gebeliğe bağlı ölüm oranı, ülke geneli için 100 bin canlı doğumda 38.3 olarak belirlendi. Çalışma, bu konuda bölgeler arasında önemli farklılıklar olduğunu ortaya koydu. Bu oran, Ankara ve Karaman illerini kapsayan Batı Anadolu bölgesinde 100 bin canlı doğumda 12.4 oranıyla en düşük, Ağrı, Erzurum ve Bayburt illerini kapsayan Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde ise 93.3 ile en yüksek seviyede. Kentsel yerleşim yerlerinde 100 bin canlı doğumda 28.2 olan gebeliğe bağlı ölüm oranı, kırsal yerleşim yerlerinde 53.7 seviyesinde.
Gebeliğe bağlı ölümlerin 15-49 yaş grubundaki kadın ölümleri içindeki payı yüzde 4.3. Bu oran, İstanbulda yüzde 2, Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde ise yüzde 13.
ANNE ÖLÜM ORANLARI AVRUPA ÜLKELERİNE YAKIN
Araştırma anne ölüm oranlarıyla ilgili de veriler içeriyor. Avrupa ülkelerinde 100 bin canlı doğumda 24 olan anne ölüm oranının Türkiyede 100 bin canlı doğumda 28 olduğu belirlendi. Araştırmada, bu oranın düşük olmasında sürekli artan doğum öncesi ve sonrası bakımın etkileri bulunduğu yorumu yapılırken, oranların kırsal alanlarla kentler arasında farklılıklar gösterdiğine dikkat çekildi.
Buna göre, en düşük anne ölüm oranı 100 bin canlı doğumda 7.4 ile Batı Anadoluda gerçekleşirken, en yüksek düzey 68.3 oranıyla Giresun ve Ordu illerini kapsayan Doğu Karadeniz ile Ağrı, Erzurum ve Bayburt illerini kapsayan Kuzey Doğu Anadolu Bölgelerinde bulundu. Anne ölüm oranı kentlerde 100 bin canlı doğumda 20.7, kırsal alanlarda 40.3 olarak hesaplandı.
RİSK YAŞLA BİRLİKTE ARTIYOR
Doğum sayısının fazla olması nedeniyle ileri yaşlarda, özellikle de 35 yaşından sonra gebeliğe bağlı ölüm oranları artıyor. 40-49 yaş aralığında gebeliğe bağlı ölüm oranı 100 bin canlı doğumda 100ün üzerinde bulundu. Bu oran 40-44 yaş arasında 100 bin canlı doğumda 149.1, 45-49 yaş aralığında ise 146.7 olarak hesaplandı. Gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 58.4ünün doğrudan, yüzde 15.8inin dolaylı anne ölüm nedenleri, yüzde 23.2sinin ise tesadüfi nedenlerle gerçekleştiği görüldü.
Anne ölümlerine yol açan nedenlerin dörtte biri doğumdan hemen önce, doğum sırasında veya doğumdan sonra başlayan kanamalardan kaynaklanıyor. Gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 17si hemoraji (kanama), yüzde 14ü ise hipertansif bozukluklar denilen pre-eklamsi ve eklamsiden (yüksek tansiyon sonucu gelişen ölüm nedeni) kaynaklanıyor. Kadınların yüzde 12si ise gebelik veya doğum sırasında ya da doğum sonrası dönemlerde gelişen emboli (başka bir yerden kopup gelen pıhtılarla oluşan ani damar tıkanmaları), uterus rüptürü (zor doğumlarda müdahalenin geç yapılması) ya da cerrahi işlemlerle ilgili nedenlerden dolayı ölüyor.
Türkiyede annelerin yüzde 37sinde ölüm doğumdan önceki dönemde meydana geliyor. Bu dönemdeki ölümlerin yarısı 22. haftadan önce, diğer yarısı da bu dönemden sonra gerçekleşiyor. Gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 9u doğum sırasında, yüzde 54.1i doğum sonrası dönemde meydana geliyor.
ANNE ÖLÜMLERİNİN GERÇEKLEŞTİĞİ YERLER
Anne ölümlerinin yaklaşık yüzde 32si ikinci basamak, yüzde 28.3ü birinci basamak sağlık kuruluşlarında, yüzde 21i evde, yüzde 10u sağlık kuruluşuna giderken veya sevk edilirken yolda, yüzde 7.8i evi dışında kaza sırasında meydana geliyor.
Anne ölümlerinde gebelik sürecince var olan ve gebeliğin olumsuzlukla sonuçlanması riskini artıran biyo-medikal faktörler de etkili. Buna göre, anne ölümlerinin yaklaşık yüzde 65inde en az bir biyo-medikal risk faktörü görülürken, yüzde 35inde buna rastlanmıyor.
Birden fazla risk faktörüyle gerçekleşen anne ölümlerinin payı yüzde 38. Genç veya ileri yaşlarda anne olmak (18 yaş altı 34 üstü) en yaygın risk faktörüyken, ikinci sık rastlanan risk faktörünün ise sık doğum olduğu bildirildi.
Gebeliğe bağlı hayatını kaybeden kadınların yüzde 26dan fazlasının 4den fazla gebeliği olduğu saptandı. Gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 49.3ünde, anne ölümlerinin ise yüzde 61.6sında bir ya da daha fazla önlenebilir faktörün bulunduğunu belirlendi.
Kentlerde gözlenen gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 46.3ünde, kırsal yerleşim yerlerindekilerin ise yüzde 51.8inde önlenebilir faktörlerin etkisi olduğu bildirildi.
Gebeliğe bağlı ölümlerde kadının ya da ailesinin sorunu fark etmemesi yüzde 44.3 ile birinci sırada risk faktörüyken, tedavi için başvuruda gecikme yüzde 40.7 ile ikinci sırada risk faktörü olarak ortaya çıktı.
İSTENMEYEN GEBELİKLERİN ÖNLENMESİ
Gebeliğe bağlı ölümlerde, yüzde 22.3 ile istenmeyen gebeliklerin önlenmesi amacıyla tedbir alınmaması, yüzde 11.6 ile doğum öncesi yeterli bakıma sahip bulunulmaması da anne ölümlerine neden olan faktörler arasında yer alıyor.
Eksik tanı ve kadın-doğum uzmanlarının sorunla baş etme konusundaki başarısızlığı gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 10.3ünde etkiliyken, sadece anne ölümleri dikkate alındığında bu katkı yüzde 13.7ye çıkıyor.
Gebeliğe bağlı nedenlerden dolayı ölen kadınların yaklaşık yüzde 48inin gebeliği istemediği veya ileri bir tarihe ertelemek istediği, ancak kadınların yüzde 78inin ölümüne yol açan gebeliği önleyici herhangi bir yöntem kullanmadığı belirlendi.
Bunların yüzde 21inin doğum öncesi hiç bakım almadığı, tıp personeli yerine ara ebesi, komşu veya akraba gibi kişilerden doğum öncesi bakım alanların payının ise sadece yüzde 2 olduğu saptandı.
ÖNERİLER
Araştırmanın sonunda, ölüm verisi toplamada muhtarların önemi vurgulanarak, ölümün rapor edilmesi konusunda da tıp doktorlarının eğitilmesi önerildi.
Anne ölümlerinin azaltılması için de doğum öncesi ve doğumla ilgili bakım hizmetlerinin geliştirilmesi, bu hizmetlere ulaşımın kolaylaştırılması, ailelerin bilinçlendirilmesi, hastanelerde ölümlü ya da ölümün kıyısından dönülen vakalarla ilgili izleme komiteleri kurulması, daha fazla çocuk istemeyen kadınlara ulaşılması gibi tavsiyelerde bulunuldu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.