->
Gebelik döneminde bir çok bayan idrar kaçırma sorunu ile karşılaşır. Hamilelik döneminde en sık karşılaşılan akciğer hastalığının astım ve alerjik sorunlar olduğu belirtiliyor. Araştırma sonuçlarına göre hamilelerin, yaklaşık üçte birinde astım ve alerjiyle ilgili problemler artış gösteriyor, üçte birinde değişmiyor, üçte birinde ise iyileşiyor. Uzmanlar gebelik döneminde idrar kaçırma sorunuyla alakalı vatandaşları bilgilendirdi.
Hamilelikte İdrar Kaçırma
Hamilelikte Astım ve Alerji Bebeğin sağlıklı doğması, anne adayının sağlığına bağlı. Bu sorun neredeyse her gebede görünmektedir
Bu nedenle anne ve çocuk sağlığı açısından hamile kalmadan önce yaptırılacak testler büyük önem taşıyor.
Astım ve alerjik problemi olan kadınların hamilelik öncesinde gerekli alerji testlerinin yapılmasının şart olduğu söyleniyor. Böylece hastanın duyarlı olduğu alerjenlere karşı duyarsızlaşma yapılarak hamilelik sırasında oluşabilecek krizlere karşı önlem alınabilir. Bu işlem hamilelik sırasında da yapılabilir. Ancak aşırı bir reaksiyon oluştuğu taktirde bu bebeğe de zarar verebilir. O nedenle hamilelik öncesinde yapılmasında ve bununla ilgili kayıtların
Hamile kadınlar kaçıncı aydan itibaren bu sorunu yaşayabilirler?
Hamilelikte idrar kaçırma şikayetinden önce genel hatları ile idrar kaçırmadan bahsetmek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Hamilelik sırasında idrar kaçırma kabaca iki sebebe bağlı olarak ortaya çıkar. Bunlardan birisi tuvalete gidene kadar idrar kaçırma ile kendini belli eden “urge inkontinans” diğeri öksürme aksırma gibi karın içi basınç artırıcı hareketlerle ortaya çıkan “stres inkontinans” tır. Urge inkontinansdaki faktör idrar torbası adalesinin bir nedenden ötürü irite olmasıdır. Gebelikte en sık sebep idrar yolu ve mesane enfeksiyonlarıdır. Stres inkontinanstaki neden ise idrar torbası ile idrarı dışarıya taşıyan yol olan üretra arasında yer alan sfinkter diye adlandırılan yapının zorlama karşısında dirençli davranamamasıdır. Hamilelikte idrar kaçırmanın nedeni henüz tam olarak bilinememesine karşın pek çok etkenin buna yol açabileceği düşünülüyor.
Bu nedenler nelerdir?
Gebeliğin ilk üç ayı içinde böbrekten geçen ve süzülen kanın miktarı artmaya başlar. İkinci üç ayında bu miktar en yüksek seviyelere ulaşır. Böbreklerden idrar yapımı artar. Bu sık idrara gitmeye, çabuk sıkışmaya yol açar. İdrar torbası ile büyüyen rahim arasında anatomik yer değiştirmeler meydana gelir. Genişleyen rahim, üzerinde bulunan idrar torbasını da beraberinde yukarıya ve geriye doğru çeker. Sfinkterin buna eşlik etmesi ile onu yerinde tutan bağ dokularında gerilmeler ortaya çıkmaya başlar. Gebelikte progesteron hormonu artar. Bu hormon, başta rahim olmak üzere pek çok organı istirahate ,gevşemeye sevk eder. Ancak progesteron hormonunun artışı ile ortaya çıkan gevşemeler aynı şekilde sfinkteri yerinde tutan dokularda da gevşemeye neden olur. Artmış progesteron östrojen reseptör sayısını azaltır. Bu da urge inkontinansa yol açan önemli faktörlerden biridir. Bu faktör idrar yolları enfeksiyonlarıyla birlikte hamilelik döneminde çok sıkışınca idrar kaçırmanın en önemli nedenleridir.
Kilo faktörü
Bunların dışında aşırı kilolu kadınlarda sfinktere binen yükün artması bir diğer sebeptir. Bazı kadınlarda ise yapısal olarak bağ dokuları güçsüzdür. Daha önce 4000 gramın üzerinde bebek doğuran kadınlarda bu doğum dikişli bile olsa, idrar kaçırma riski daha fazladır. Doğum sayısının artması, doğru orantılı olarak idrar kaçırma şikayetinin artmasına neden olur. Bu genel bilgiler ışığında idrar kaçırmanın belirgin bir gebelik ayından sonra başlayabileceğini söylemek mümkün değildir. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olan gebelerde idrar kaçırma veya idrar yanmaları gebeliğin erken dönemlerinde de olabilir. Aşırı kilolu bir kadında veya yapısal olarak bağ dokusu güçsüzlüğü olanlarda öksürme, hapşırma ile idrar kaçırma erken dönemlerde görülebilir. Bazı kadınlarda ise gebeliğin sonuna kadar sık idrara gitme dışında başka bir şikayet görülmeyebilir.
Tüm hamilelerde bu sorun gözleniyor mu?
Hamilelerde en sık görülen sorun sık idrara çıkmadır. Neredeyse tüm gebelerde görülür. Sebebi de daha önce belirttiğim gibi böbreklerden idrar yapımının artmasıdır. Kilosuna dikkat eden daha önce hiç doğum yapmamış, idrar yolu enfeksiyonu geçirmeyen bir gebede hiçbir sorun görülmeyebilir.
Hamileyken idrar kaçıranların yapması gerekenler nelerdir?
Öncelikle doktorlarına bu şikayetlerden bahsetmeleri gerekiyor. ABD´de idrar kaçırma şikayeti olan kadınların yalnızca yüzde 28´i doktora başvuruyor. Ülkemizde bu oranın daha az olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi de utanma, çekinme gibi nedenlerle gebelerin öncelikle kendisinden daha deneyimli olanlarla problemlerini paylaşmalarıdır. Toplumda hanımların idrar kaçırmaları kanıksanmış olduğu için de bu şikayetler genellikle normal olarak değerlendirilmektedir. Doktora başvurulduğunda öncelikle idrar kültürü ve antibiyogram yapılarak idrar yolu enfeksiyonları birinci basamakta elenmelidir.
İdrar kaçırma bir rahatsızlık belirtisi mi?
İdrar kaçırma idrar kontrolünün henüz gelişmediği çocukluk dönemi dışında hangi yaşta olursa olsun normal bir olgu değildir. Gebelikte de normal kabul edilemez.
Hamilelikte yaşanan bu sorun doğumdan sonra da yaşanabilir mi?
Hamilelik sırasında ortaya çıkan anatomik ve fizyolojik değişikliklerin geri dönmesi, bu sorunların da gerilmesine neden olur. Bu süre de yaklaşık 6 haftadır. Genel anlamıyla sfinkterdeki hareketlilik diye anlatabileceğim “üretral hipermobilite”ye doğum sırasında ve doğumdan 3-5 gün sonra bakılmış. Bu ölçümde ileri derecede artma olanların sonraki hayatlarında stres inkontinans riskinin daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Urge inkontinans şikayetleri ise genellikle geri döner.
İdrar kaçırma ile başvuran kadınlara ne gibi işlemler uygulanır?
Öncelikle idrar kültürü ve antibiyogram ile enfeksiyon araması yapılır. Enfeksiyon varsa tedavi edilir. Bundan sonraki basamak, gebe olmayan kadınlarda ürodinamik inceleme ile idrar torbasının fonksiyonlarının belirlenmesidir. Ancak gebelerde değişen anatomik ve hormonal yapı olduğu için bu inceleme doğum sonrası 6. haftaya bırakılabilir. Bu haftada şikayetler devam ediyorsa tetkik edilir. Gebe olmayanlarda bırakılacak bir diğer inceleme sistoskopi ile üretra ve idrar torbasının içinin gözle muayenesidir. Bu işlem de doğum sonrasına ertelenebilir. İdrar torbası doluyken yapılacak muayene ve bilinçli bir sorgulama, idrar kaçırma tipini belirlemede yararlı olacaktır. İdrar kaçırma tipine göre tedavi seçimi yapılmalıdır.
Tedavi şekli nedir?
Urge inkontinansda sebep enfeksiyonsa, uygun antibiyotik tedavisi yeterlidir. Progesteron hormonu artışının yaratttığı östrojen reseptör miktarındaki azalmaya bağlı olan inkontinansda lokal olarak uygulanabilen östrojen kremler fayda sağlar.
Bunun dışında işeme egzersizleri hastalara önerilebilir. Stres inkontinans varsa, perine kaslarını çalıştırıcı egzersizler şikayetleri etkin biçimde azaltır. Gebeliğin son döneminde üretral hipermobilite de ciddi artış tespit edilirse, hiçbir şikayet olmasa da perine egzersizleri önemlidir. Doğum sonrası 6 hafta süreyle bu egzersizin yapılması sonraki problemleri engellemede çok faydalı olacaktır. Doğum sonrasında eğer şikayetler devam ediyorsa, uygun olan cerrahi veya fiziksel tedavi metodu seçilmelidir. Hamilelik sırasında cerrahi tedavi uygulanmamalıdır. Doğum sonrasında da cerrahi tedavi ilk seçenek olmamalı, öncelikle egzersiz ve fizik tedavi seçenekleri denenmelidir.
Önemli olan özellikle stres inkontinansa yol açabilecek risk faktörlerinin azaltılmasıdır. Hamilelik döneminde anne aşırı kilo almışsa, şeker hastalığı varsa, bunun iyi düzenlenmesi, genel hijyen şartlarının sağlanması, risk faktörlerini azaltacaktır. Doğumun şekli, ileride idrar kaçırma şikayetine maruz kalma açısından önemlidir. Burada normal doğuma karşı olduğum gibi mesaj alınmasın istemem. Ancak iri bir bebeğin doğum sırasında pelvik dokularının aşırı gerilmesinin ileride idrar kaçırma şikayetine yol açacağı pek çok uzman tarafından ispatlanmıştır. Hatta doğumun dikişli doğum denilen epizyotomi ile yapılması da bu riski azaltmamaktadır. Bebek başı doğum kanalından geçerken pudental sinir üzerinde belli yerlerde bası yapar. Bu sinir üzerinde yapılan araştırmalarda normal doğumların yüzde 60´ında bu sinirde zedelenme olduğu, bunların yüzde 60´ının da kalıcı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sinirdeki zafiyet ileride idrar ve gaita tutamamaya yol açabilir. Bu nedenle doğum yolunun ve doğumun şeklinin (vakum, forseps kullanımı) kadının ilerideki yaşantısı açısından önemlidir.
İdrar kaçırma bebeği etkiliyor mu?
Genel olarak bebeğe zarar vermez. Ancak idrar yolu enfeksiyonları erken doğumlara yol açabilir.
Hastanenizde bu tip sorunla başvuran kadınların oranı nedir?
Normal toplumda idrar kaçırma yaşa göre değişmekle beraber, yüzde 20-60 arasında değişir. Gebelerde yapılan araştırmalarda bu oranın yüzde 30-50 arasında olduğu bulunmuştur. Ancak Türkiye´de başvuran hastaların bu oranda oldukları söylemek mümkün değil. Bunun nedenin daha önce belirtilen sosyal kültürel yapımızdan gelen yanlış bilgilendirme olduğu düşünülmektedir.
Hamilelik döneminde ilaç kullanımı
Hamilelik döneminde güvenilirliği kanıtlanmamış hiçbir ilacın kullanılması önerilmiyor. Hamilelik döneminde astım ve alerji açısından en sık beta-mimetik ve steroidlerin aerosol formlarının kullanıldığı belirtiliyor. Beta mimetikler anne kalbinin düzensiz çalışmasına neden olabilir. Steroidler annede oral pamukçuk yapabilir. Her iki grup ilacın da bebek üzerinde belirgin bir anomaliye yol açtığı gösterilememiştir. Steroidlerin hayvan deneylerinde fetusta yarık damağa yol açabileceği saptanmış. Ancak insan fetuslarında ise bir sorun oluşturmuyor. Hamilelikte kullanılacak diğer astım ilaçları antikolinerjikler ve tefilindir.
Kalıtım faktörü
Birçok hastalıkta olduğu gibi astım ve alerjide de kalıtım faktörünün rolü olduğu biliniyor. Astım ve alerji hastası hamile kadınların çocuğuna da aynı hastalıkların geçme ihtimali bulunuyor. Hamilelik sırasında bunu engellemek için henüz yapılacak bir şey olmadığı belirtiliyor. Ancak, bir anne babanın alerji öyküsü bilinirse ve göbek kordonunda Ig E miktarı saptanırsa dış alerjik etkenlere karşı önlem alınabilir.
Alınabilecek önlemler
Pek çok hastalığın nedenleri arasında olduğu bilinen sigara içilmesi, genetik bir özellik olmadığı için anne karnındaki bebeğin alerji hastası olmasına yol açmıyor. Ancak, anne adaylarının gebelik döneminde yoğun sigara içmeleri düşük riskini artırıyor.
Hamile kadınların hem kendileri hem de doğacak çocukları için alabileceği birçok önlem bulunuyor. Evde özellikle çocukların odasında toz ve küf bulunmaması gerektiği belirtiliyor.
Kürklü hayvan, hava da oluşturacağı parazitler de alerjik etki yapabilir. Halı, yün ve deri giysiler, klima alerjiye ortam hazırlayabilir. Ayrıca, solunumu olumsuz etkilediği için, evde sigara içilmemeli ve virüs hastalıklarına karşı önlem alınmalıdır.
Her anne adayının kendi özelliklerini bilerek davranmasının önemine değinilerek; Anne adaylarının, daha önce yaptırdıkları duyarlılık testleri ya da kendi deneyimleriyle belirledikleri alerjen besinlerden uzak durmaları isabetli olur. Bebek doğduktan sonra, alerjik bünyeli anne, emzirme sırasında, yumurta, süt ve fıstık gibi majör alerjenlerle beslenmemelidir. Bebeğe katı gıdalar en erken 6 aylıkken verilmelidir.
Yazar : Prof. Dr. Umur Çolgar, Kadın Doğum ve Hastalıkları
Bir önceki Kolay hamile kalmak için ne yapmak gerekir? başlıklı konumuzda bebek sahibi olmak, gebelik ve hamile kalmak hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.