->
Çünkü belirlenen rahatsızlıkların bir çoğu, gebelik hormonlarına ve destek organlarına bağlı olarak ortaya çıkan normal, fizyolojik değişimlerdir. Çünkü kadın günlük yaşamında bu sıkıntıları devamlı çekmekte bu sorunlarla sürekli karşı karşıya kalmaktadır.
o Memelerde gerginlik ve hassasiyet:
Memelerdeki rahatsızlık: gerginlik, dolgunluk, sızlama ve meme başında hassasiyet şeklinde kendini gösterir. Ancak bu deyimin hadiseyi tam olarak izah etmekten yoksun olduğu görülmektedir. Kadının gebeliği boyunca yaşadığı rahatsızlıklar genelde “gebeliğin küçük rahatsızlıkları” olarak isimlendirilirler. Bununla birlikte, kadın bu sorunları yaşarken, bu rahatsızlıklar hiç de “küçük” sorunlar olarak görülmemektedir
Genelde gebelik süresince devam eden bu belirtilerin bir ya da birkaçının varlığı gebeliğin ilk belirtisi olarak kabul edilir. Bu rahatsızlıklar meme bezlerinin büyümesi ve damarlaşmasının artması nedeniyle meydana gelir.
Alınması Gereken Önlemler:
Memelerdeki rahatsızlık: geniş bantlı sutyenlerin kullanılması ve geceleyin baskıyı azaltmak için yatma pozisyonunun değiştirilmesi ile azaltılabir. Gebelik ilerledikçe meme başı ve etrafındaki kahverengi dokuların kuruluğunu önlemek için sabun kullanmaktan kaçınılmalıdır. Memelerden kolostrum adını verdiğimiz koyu kıvamlı, sarımsı “ilk süt” gelişi olması durumunda meme başına hafifçe masaj yapılması gerekebilir. Bu işlem gelen süt ile memenin nemlendirilmesi ve emzirme için meme başının hazırlanmasını sağlaması bakımından da önemlidir.
Bu dönemde süt akışı sorun oluyorsa sutyen içine göğüs petlerinin kullanılması ve yumuşak pamuklu giyeceklerin giyilmesi faydalı ve rahatlatıcı olabilir.
o Bulantı ve Kusma:
Bulantı ve kusma gebeliğin erken dönemlerinde % 70 oranında yaşanılan normal fizyolojik bulgularıdan biridir. Genellikle adet kanamasının geciktiği günlerde gebelikle birlikte başlar ve normal olarak gebeliğin ilk üç ayında kendiliğinden geçer. Günün herhangi bir saatinde görülmesine rağmen, daha ziyade sabahın erken saatlerinde yaşandığı için “sabah rahatsızlığı” olarak da isimlendirilir. Bir çok gebede gebeliğin ilk üç ayında bulantı şikayetini değişik derecelerde yaşarken, bunların çoğunluğunda kusma meydana gelmez.
Gebelikteki bulantı ve kusmanın tam olarak nedeni bilinmemesine rağmen daha ziyade gebelik hormonlarının kandaki seviyesinin artmasına bağlı olarak geliştiği kabul görmektedir. Gebelikte hormonal etki ile midenin boşalma zamanının artması ve ayrıca kandaki kan şekeri seviyesindeki değişikliklerde bulantıya neden olduğu bildirilmektedir. Bulantıya sebep olduğu ileri sürülen diğer nedenler: mide asit salgılarının artması, yememeye bağlı olarak midenin boş olması, susuz kalma, ağızda acılık, annede düşük tansiyon değişikliği, psikolojik faktörler ve yorgunluk sayılabilir.
Alınacak Önlemler:
Eğer bulantı sabahları erken saatlerde görülüyorsa, sabah yataktan kalkmadan önce karbonhidratlı (unlu mamuller) kuru yiyecekler yemek faydalı olabilir. Yatak kenarında kraker bulundurmak birçok kadının uyguladığı bir yöntemdir. Bir bardak süt içmek ya da iki adet kalsiyum tableti almak mide asitini yatıştırmak için yardımcı olabilir. Yemekler az ve sık olarak alınmalıdır. Su ve diğer içeceklerin yemek sırasında değilde öğün aralarında alınmasına özen gösterilmelidir. Maden suyu gibi tatlandırıcısız karbonatlı meşrubatlar bulantı için nispeten yardımcı olabilir. Gebe kadın ilk dönemde yemek hazırlamada zorlanabilir. Bu dönemde ailedeki kişiler tarafından yemek hazırlamada yardımcı olunması gerekmektedir.
Vitamin B6 haplarının yemeklerden sonra ya da yatarken alındığında bulantı için faydalı olabilir. Ancak bulantı giderici ilaçların hekim tarafından önerilmedikçe kullanılması anne ve bebek yönünden sakıncalı olabilir. İstirahat ve tansiyon düşüklüğünden kaçınmak için yavaş hareket etmek bulantıyı azaltmaya yardımcı olabilir.
Eğer bulantı ve kusma ısrarcı ve vücudun susuz kalmasına (dehidratasyona) yol açmış veya dördüncü aydan sonrada devam ediyorsa o zaman bu durum gebeliğin “normal” bulgusu olmaktan çıkar, ileri tetkik ve değerlendirmenin yapılmasını gerektirir.
o Pityalizm-Ağızda Acılık:
Pityalizm, gebelik sırasında tükürük salgısının fazla miktarda mineral içermesine bağlı olarak yoğunluğunun artması sonucu ağızda metalik acı bir tat oluşmasıdır. Bu rahatsızlık gebeliğin ikinci veya üçüncü haftasında birden bire başlamasıyla karakterizedir. Gebeliğin ilk üç ayında azalıp kendiliğinden kaybolabilir. Ancak gebeliğin sonuna kadar devam eden vakalar mevcuttur.Tükrük salgısmdaki yoğunluk yutmayı güçleştirir ve sık tükürme ihtiyacının yanında, bulantı-kusmaya neden olabilir. Ağzda ve özellikle dilde kuruluk, tükürük bezlerinde şişlik, ağızda tahriş ve konuşmada zorlanma olabilir.
Bu durumu oluşturan nedenler tam olarak bilinmemekle birlikte gebelik hormonlarının artması ve gebelikte oluşun bulantı nedeniyle yutmada isteksizliğin sebep olabileceği belirtilmektedir.
Alınacak Önlemler:
Pityalizm in bilinen kesin tedavisi olmadığından belirtilere yönelik tedavi yapılması önerilmektedir. Bu maksatla ağız hijyenine önem verilmesi ve salgı azaltıcı ağız sıvılarının kullanımı faydalı olabilir. Nişastalı hamur işi yiyeceklerinin kullanımının kısıtlanması ve dengeli beslenme önerilebilir.
Eğer aşırı tükürük salgısı varsa hekime müracaat edilerek ağız yaraları, bademcik iltihabı, mide, pankreas ve karaciğer hastalıklarına yönelik ileri tetkiklerin yapılması ve ona göre tedavi edilmesi önerilebilir.
o İdrar kaçırma ve Sık İdrara Çıkma:
Gebelikte, idrar kaçırma ve sık idrara çıkma şikâyetleri genelde birlikte görülür. Gebeliğin ilk üç ayında büyüyen rahimin, mesaneye ve böbrekten mesaneye uzanan idrar yollarına yaptığı bası ve hormonların idrar yollarında genişlemeye yol açan etkileri nedeniyle bu şikâyetler orkaya çıkar. İkinci üç ayda (3-6 ay) rahmin basısı nispeten azalır. Çünkü rahim leğen kemiğinin dışına doğru büyür ve böylece idrar
sıklığı azalır, idrar sıklığı üçüncü üç ay (6-9 ay) da tekrar sorun olmaya başlar. Çünkü bebekle birlikte büyümüş rahim olan tekrar idrar torbasına bası yapar.
Gebelik hormonlarının idrar yollarındaki düz kaslarda yaptığı gevşetici etkisi nedeniyle, idrar yollarında genişlemeye neden olur. Bu durum ise gebe kadınların genelde idrar kaçırmalarına yol açmaktadır.
Alınması Gereken Önlemler:
Gebelikte, idrar kaçırma ve sık idrara çıkma hadisesi, bütün gebeleri rahatsız eden en önemli sorun olarak kendini göstermektedir. Şikâyetleri gebelik süresince tamamiyle ortadan kaldırmanın imkânı yoktur. Ancak alınacak tedbirlerle şikâyetlerin nispeten giderilmesi mümkündür. Önerilen tedbirler: idrar torbası (mesane) mümkün olduğunca boş tutulmalı ve aşırı gerilmesini önlemek için idrar hissi oluşur oluşmaz boşaltılmalıdır. Gün içinde yeterince sıvı alınmalı, ancak geceleyin uykunun bölünmesi ve gece idrar kaçırmanın önlenmesi bakımından sıvı alımı bir miktar azaltılmalıdır. Kahve, çay, kola gibi kafeinli içeceklerden kaçınılmalı ve karın-kasık bölgesindeki kasların güçlendirilmesi maksadıyla “kegel egzersizler”! yapılmalıdır. (Kitabın ilerdeki “Egzersiz” bölümünde bu egzersizlerin nasıl yapılacağı konusunda ayrıntılı bilgi verilmiştir). Alınan tüm tedbirlere rağmen idrar sızması önlenemiyorsa astarlı külotlar kullanılabilir.
Gebelikte idrar kaçırılma miktarında artma, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, sızlama ve idrar renginde değişikliğin olması gibi durumlarda zaman kaybedilmeden doktora müracaat edilmesi gerekir,
o Yorgunluk ve Halsizlik:
Gerçek nedeni bilinmemekle beraber erken dönemlerinde bütün gebelerde yorgunluk ve halsizlik görülmektedir. Bu duruma daha ziyade kandaki bazı hormonların gebeliğe bağlı olarak artışlarının sebep olduğu ileri sürülmektedir.
Kişinin harcadığı enerji miktarının %25 oranında artması yorgunluğa ve solunum sayısının artmasına sebep olmaktadır. İlk üç ayda ise fizyolojik ve psikolojik değişikliklerle birlikte meydana gelen halsizlik ve yorgunluk daha ziyade kansızlık, kalp rahatsızlığı ve başka bir hastalığa bağlı kilo kaybından ileri gelebilir. Durumun aydınlatılması bakımından hekime müracaat edilmesi en uygun hareket tarzı olarak değerlendirilmelidir.
sıklığı azalır, idrar sıklığı üçüncü üç ay (6-9 ay) da tekrar sorun olmaya başlar. Çünkü bebekle birlikte büyümüş rahim olan tekrar idrar torbasına bası yapar.
Gebelik hormonlarının idrar yollarındaki düz kaslarda yaptığı gevşetici etkisi nedeniyle, idrar yollarında genişlemeye neden olur. Bu durum ise gebe kadınların genelde idrar kaçırmalarına yol açmaktadır.
Alınması Gereken Önlemler:
Gebelikte, idrar kaçırma ve sık idrara çıkma hadisesi, bütün gebeleri rahatsız eden en önemli sorun olarak kendini göstermektedir. Şikâyetleri gebelik süresince tamamiyle ortadan kaldırmanın imkânı yoktur. Ancak alınacak tedbirlerle şikâyetlerin nispeten giderilmesi mümkündür. Önerilen tedbirler: idrar torbası (mesane) mümkün olduğunca boş tutulmalı ve aşırı gerilmesini önlemek için idrar hissi oluşur oluşmaz boşaltılmalıdır. Gün içinde yeterince sıvı alınmalı, ancak geceleyin uykunun bölünmesi ve gece idrar kaçırmanın önlenmesi bakımından sıvı alımı bir miktar azaltılmalıdır. Kahve, çay, kola gibi kafeinli içeceklerden kaçınılmalı ve karın-kasık bölgesindeki kasların güçlendirilmesi maksadıyla “kegel egzersizler”! yapılmalıdır. (Kitabın ilerdeki “Egzersiz” bölümünde bu egzersizlerin nasıl yapılacağı konusunda ayrıntılı bilgi verilmiştir). Alınan tüm tedbirlere rağmen idrar sızması önlenemiyorsa astarlı külotlar kullanılabilir.
Gebelikte idrar kaçırılma miktarında artma, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, sızlama ve idrar renginde değişikliğin olması gibi durumlarda zaman kaybedilmeden doktora müracaat edilmesi gerekir.
o Yorgunluk ve Halsizlik:
Gerçek nedeni bilinmemekle beraber erken dönemlerinde bütün gebelerde yorgunluk ve halsizlik görülmektedir. Bu duruma daha ziyade kandaki bazı hormonların gebeliğe bağlı olarak artışlarının sebep olduğu ileri sürülmektedir.
Kişinin harcadığı enerji miktarının %25 oranında artması yorgunluğa ve solunum sayısının artmasına sebep olmaktadır. İlk üç ayda ise fizyolojik ve psikolojik değişikliklerle birlikte meydana gelen halsizlik ve yorgunluk daha ziyade kansızlık, kalp rahatsızlığı ve başka bir hastalığa bağlı kilo kaybından ileri gelebilir. Durumun aydınlatılması bakımından hekime müracaat edilmesi en uygun hareket tarzı olarak değerlendirilmelidir.
Alınması Gereken Önlemler:
Gebelikte oluşan halsizlik ve yorgunluğu azaltmanın en önemli yolu her gece en azından 7-8 saat uyumaktır. Eğer günlük program uygunsa öğle uykusu, kadın çalışıyorsa kısa aralıklı olarak istirahat tavsiye edilir. Demir takviyeli dengeli diyete devam edilmelidir. Düzenli egzersiz ve sosyal aktivite yorgunluk hissini azaltabilir. Enerji arttırdığı söylenilen ilaç ve kafein tüketiminden kaçınılmalıdır. Gebe kadın, kendisini sürekli yorgun hissediyorsa: yetersiz beslenme, egzersiz eksikliği, kansızlık, kalp hastalığı gibi sistemik bir rahatsızlık, fazla aktivite, gebeliğe karşı aşırı tepki ve psikolojik etkenler yönünden incelemenin yapılması gerekir.
o Vajinal Akıntıda Artma:
Gebelik hormonlarının etkisi, büyüyen rahmin etraf dokulara, kasıklara ve damarlara yaptığı bası nedeniyle: miktarı artmış, kokusuz, renksiz ya da hafif sarımsı renkte olan vaginal akıntının olması, gebeliğin normal seyri olarak kabul edilebilir. Gebeyi rahatsız edecek şekilde peynir kıvamında kötü kokulu ve fazla miktardaki akıntılar bir hastalığın habercisi olabileceğinden zaman kaybetmeden hekime müracaat edilmesi gerekir.
Alınması Gereken Önlemler:
Temizliğin dikkatlice ve iyi yapılması, hijyen kurallarına uyulması gibi tedbirler akıntıyla mücadele etmede oldukça başarılı bir yöntemdir. Perine bölgesinin (haznenin etrafı ile anüs arasında kalan kısım) mikrop kapmasını önlenmesi bakımından, tahrişten kaçınılması, bölgenin kuru ve temiz tutulması gerekir. Bölgenin serin tutulması ve hava akımının sağlanması bakımından pamuklu giysilerin giyilmesi tavsiye edilebilir. Sıkı giysiler ve külotlu çorap giymekten kaçınılmalıdır. Akıntı rahatsız edecek düzeyde ise, sık olarak değiştirilmek üzere günlük petler kullanılabilir. Mikrop kapma riskini artırdığından tampon kullanılmamalıdır. Haznenin içinin duş şeklinde yıkanması, haznenin mikroptan korunmasını sağlayan doğal ortamının bozulmasına yol açacağından, temizlik spreylerinin ve pudraların kullanılmaması tavsiye edilir.
Vajinal akıntının karakterinde, renginde ve kokusurîda bir değişikliğin olması mikrobik bir hastalığın habercisi olabileceğinden, ayrıca akıntı miktarında aniden artışın olması durumunda ise bebeği çereleyen su kesesinin yırtılmış olabileceği düşünülerek zaman kaybetmeden hekime başvurulması gerekir.
Gebelikte vajinanın mikrop önleyici doğal yapısı kısmende olsa bozulduğundan mikropların yerleşmesi ve hastalık oluşturması kolaylaşmaktadır.
o Burun Tıkanıklığı ve Burun Kanaması:
Bazı kadınlarda gebelik sırasında allerji ya da soğuk algınlıkları varmış gibi burunda dolgunluk, tıkanıklık veya burun akıntısı oluşabilir. Bazılarında ise nadiren de olsa burun kanaması meydana gelebilir.
Alınması Gereken Önlemler:
Aralıklı olarak soğuk buhar tatbiki, tuzlu su içeren burun damlası ya da burun spreyleri burun tıkanıklığını geçirmede beş gün süreyle güvenle kullanılabilir. İlaç içeren burun damlaları bebeğin gelişimini etkileyebileceğinden ve bazı türleri de annenin tansiyonunu yükseltebileceğinden kullanılması tavsiye edilmez. Burun kanaması olduğunda baş öne doğru eğilmeli, burun kanatları birbirine yapıştırılacak şekilde parmakla burun kanatlarına bastırılmalıdır. Burun köküne baskı veya buz torbası uygulaması da faydalı sonuç verebilir. Eğer kanama devam ederse buruna gazlı veya pamuklu tampon uygulanabilir. Burun kanamasında hiç bir zaman baş arkaya doğru atılmamalıdır. Yapılan ilk yardıma rağmen durdurulamayan burun kanamalarında zaman kaybetmeden tansiyon kontrol edilmeli ve hekime başvurulmalıdır,
o Tansiyon Düşüklüğü ve Bayılma:
Gebeliğin ilk üç ayında meydana gelen hormonal değişiklikler, psikolojik etkenler, dolaşım bozukluğu ve tansiyonun aniden düşmesi gibi nedenlerle gebe bir kadında baş dönmesi ve baygınlık hissi gelişebilir. Bacak damarlarında kanın göllenmesi, kan şekerinin düşmesi, ani pozisyonun değişikliği, yorgunluk, damar yatağında mevcut sıvı miktarının artması ile dolaşımın yüklenmesi ve nispi olarak kansızlığın gelişmesi gibi nedenlerden ileri gelir. Ayrıca, gebeliğin daha geç dönemlerinde kadının sırtüstü yatmasına bağlı olarak hafif tansiyon düşüklüğü ve baş dönmesi görülebilir.
Alınması Gereken Önlemler:
Genel olarak hastalardaki ilk belirti: anlamada zorlanma ve yetersizlik, baş dönmesi ve görme bozukluğu şeklinde kendini gösterir. Baş dönmelerinde ve bayılma durumlarında yapılacak ilk müdahale hastayı sırt üstü yatırıp başının altına yastık koymadan bacaklarının yukarı kaldırılması gerekir. Gebe kadın, kendinde bu durumu hissettiği anda hemen oturmalı ya da uzanmalıdır. El ve ayak parmak uçlarının sıkıştırılması, yüzüne bir bezle soğuk su veya kolonya sürülmesi ile hastanın kendine gelmesi sağlanabilir. Bunlar yapılırken bir sağlık mensubu tarafından nabız ve tansiyonun kontrol edilmesi alınması gereken önlemler bakımından gerekli olduğu bilinmelidir.
Ani pozisyon değişikliklerinden, uzun süre aynı pozisyonda oturmaktan ya da ayakta durmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü bu durum kanın göllenmesine ve baygınlık hissine neden olmakta, vücutta dolaşan kan miktarının azalmasına sebep olmaktadır. Sırtüstü yatarken önce bir tarafa yan dönüp uzanmalı, daha sonra oturur pozisyon alınmalıdır. Temiz hava rahatlatıcı olacağından sıcak ve kalabalık ortamlardan kaçınılmalı, hava akımına maruz kalmayacak şekilde kapı ve pencere açılmalı rahat ve ferah bir ortam sağlanmalıdır. Orta dereceli ekstremite ve solunum egzersizleri faydalı olabilir, yeterli derecede istirahat edilmesine, demir ve vitamin desteğinin yapılmasına, sık ve az yemek yemeye özen gösterilmelidir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.