->
Bu nedenle güneş ışığı içinde Ultraviyole B’ye göre 1000 kat daha yoğun olarak bulunuyorlar. Ultraviyole A ve Ultraviyole B ışınlarını birçok kişi ismen biliyor.
Ultraviyole A ışınları yeryüzüne ulaşan ancak ozon tabakasında süzülmeyen ışınlar arasında yer alıyor. Ancak bu ışınların özelliği, birbirinden farkı ya da benzerliği pek bilinmiyor.
Güneş, yaydığı Ultraviyole A, Ultraviyole B ışınları nedeniyle cilt hücrelerini bozduğu için oldukça zararlı
Bulutlardan ve camdan geçme özelliğine sahip.
Ultraviyole ışınları derinin alt tabakasına etki ettikleri için, bronzlaşma gelişiyor. Ultraviyole B ışınları ise yeryüzüne ulaşarak güneş yanığına veya kızarmaya neden oluyor. Üstelik bu ışınlar derideki hücrelerde, bağ dokusunda ve deri damarlarındaki hasarın başlıca sebebi.
Her ne kadar uzun yıllar Ultraviyole B ışını daha zararlı olarak bilinse de yapılan araştırmalar Ultraviyole A ışınlarının daha zararlı olduğunu ortaya koyuyor.
Bugün ultraviyolenin, deri kanserlerine neden olduğu biliniyor. Bu sebeple özellikle güneş altında çalışan insanlar ve deniz kenarında bronz bir ten uğruna saatler boyunca güneşlenen kişiler risk altında.
Acıbadem Hastanesi Bakırköy Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Rıfkiye Küçükoğlu ışınların diğer etkileri ile ilgili şunları söylüyor:
“Uzun süre güneşe maruz kalma, derinin bağ dokusunu etkileyeceğinden, kronik hasarlanma sonucu, erken deri yaşlanması ortaya çıkacaktır. Güneş ışınları pigment hücrelerini de etkilediğinden istenmeyen ciltler veya lekelerin oluşması kaçınılmazdır. Diğer taraftan güneş ışınları, bağışıklık sistemini zayıflatmakta bunun sonucunda enfeksiyonlara direnci azaltmaktadır.”
Bir önceki Badem maskesiyle cildiniz canlansın başlıklı konumuzda badem maskesi, cildi canlandırmak ve cilt güzelliği hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.