->
Gaye Usluer, dünyada suyla bulaşan hastalıklar nedeniyle her yıl 5 milyondan fazla kişinin öldüğünü bildirdi. Dr.
Büyük şehirlerdeki su kesintilerinin ve kısıtlı su kullanımının bazı sağlık sorunlarını beraberinde getirebileceğini ifade eden Prof.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Uzmanlar, tüm dünyayı etkileyen küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan su kaynaklarındaki azalmanın, bu yaz da Türkiye’de sonuçlarını göstermeye başlayacağı uyarısında bulunuyor
Dr. Usluer şöyle konuştu:
“İçme suyunda bulunan çeşitli bakteriler, virüs ve parazitler, mide-bağırsak sitemini etkileyen enfeksiyonlara neden olmaktadır. Su kaynaklarının temiz olması, ishalle gelen hastalıkların görülme sıklığını önemli ölçüde azaltmaktadır. Ancak günümüzde hala mikroplu sularla bulaşan çok sayıda salgının ortaya çıkabiliyor olması, konunun önemini ortaya koymaktadır. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20′si güvenilir olmayan içme suyu kullanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) açıklamalarına göre, dünyada suyla bulaşan hastalıklar nedeniyle her yıl 5 milyondan fazla kişi ölmektedir. Her 8 saniyede 1 çocuk bu nedenle ölmektedir. ABD’de ishalli hastaların yıllık medikal bakım ve iş gücü kaybını içeren toplam maliyetleri ise 6 milyar dolar olarak belirlenmiştir.”
“Kolera ve tifo enfeksiyonların en önemlileridir”
Prof. Dr. Gaye Usluer, toplum kökenli mide-bağırsak enfeksiyonlarının yüzde 35′inin mikroplu sulardan oluştuğunu, uygun olmayan içme suyu kaynaklarının kullanımının enfeksiyonlara neden olduğunu belirtti.
Bu etkenlerin esas olarak insan ya da hayvan dışkısıyla sulara geçtiğini bildiren Prof. Dr. Usluer, şöyle devam etti:
“Kolera ve tifo, enfeksiyonların en önemlileridir. Kirli suyun farkında olmadan kullanılması mide-bağırsak sistemini etkileyen enfeksiyonlara neden olabileceği gibi egzama tarzında deri enfeksiyonlarına da neden olabilir. Kirli sularla yıkanmak da basili dizanteri ve özellikle sarılık salgınlarına neden oluyor. Suyla bulaşan enfeksiyonlar içinde en sık görüleni akut ishaller olup, atak hızı yüzde 50′lere ulaşabilmektedir.”
Prof. Dr. Usluer, çeşitli nedenlerle bağışıklık sistemi zayıflamış hastaların içme ve kullanma suyu enfeksiyonları açısından risk oluşturduğunu, söz konusu enfeksiyonların bebekler ve ileri yaştaki erişkinler için de risk taşıyabileceğini ifade etti.
“Mutlaka önlem alınmalı”
Prof. Dr. Usluer, özellikle büyük şehirlerde yaşanan su kesintilerine karşı önlem alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Su kesintisinden sonra şehir şebekelerinde meydana gelecek negatif basınç yüzünden, boruların ek, çatlak yerlerinden yer altı suları, kanalizasyon ve diğer pis suların su borularına sızmaları sonucu suyla bulaşan enfeksiyon sıklığında artış görülür. Su kesintisinin olduğu dönemlerde su depolarının kullanılması soruna çare gibi görülürse de durgun sularda da hastalığa neden olan mikroorganizmaların çoğalması kolaylaşmaktadır. Havaların sıcak olmasıysa sıcak ortamda mikroorganizmaların üremesini hızlandıran bir başka olumsuz faktör olarak karşımıza çıkacaktır.”
Su kesintisinin olduğu bölgelerde yeniden gelen suyun 3-4 dakika akıtılıp berraklaştıktan sonra kullanılması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Usluer, “Ellerin sık sık yıkanması, depolarda su biriktiren apartmanlarda depoların düzenli temizlenmesi gerekmektedir. Suyun dezenfeksiyonunda 10 litre suya bir damla klor damlatmak yeterlidir. Bir tonluk depoya ise 500 santilitre çamaşır suyu eklenerek dezenfeksiyon sağlanmalıdır” diye konuştu.
Bir önceki Cinsel isteksizliğin çareleri başlıklı konumuzda cinsel isteksizlik, erken boşalıyorum ve erken boşalıyorum ne yapabilirim hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.