->
DİYARBAKIR’DAKİ TÖRE İNFAZI
Diyarbakır’da Fatma Babatlı adlı bir kadına, kocası tarafından fiziksel ve psikolojik şiddet uygulandığını, ilgili mahkemeye başvuran kadının koruma altına alındığını kaydeden Bayındır, Babatlı hakkında savcılığın koruma kararı olmasına rağmen, kocası tarafından 7 Kasım 2008 tarihinde öldürüldüğünü hatırlattı.
DİYARBAKIRSÖZ – Güneydoğu bölgesinde “töre cinayeti” ve berdel gibi olayarın sıkca yaşanması, batı illerinde ise taciz ve tecavüz vakalarında artış, kadına yönelik şiddet ve tacizin vardığı korkunç boyutu gözler önüne sererken, olayın toplumsal bir travmaya dönüştüğü bildirildi. Bayındır, Çubukçu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, kadına yönelik şiddetin sonucu olan cinayetlerin önüne hala geçilemediğini belirtti.
TOPLUMSAL VE POLİSİYE EĞİTİM
DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’ya, kadına yönelik şiddet ve namus cinayetleri konusunda kolluk kuvvetlerine verilen eğitimin açıklanmasını istedi.
Görevlerini ihmal eden sorumlu kişiler hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığının açıklanmasını talep eden Bayındır, önergesinde şu sorulara yer verdi: ”Şu ana kadar kolluk kuvvetlerine ve ilgili makamlara kadına yönelik şiddet ve namus cinayetleri konulu eğitim verilmiş midir? Verilmişse, eğitim verilen personel sayısı kaçtır? Karakollarda kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle ilgili ayrı bir birim açılmasına yönelik düşünceniz veya çalışmanız var mı?”
TACİZ CEZASI ARTTIRILSIN
Öte yandan, DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, TCK’da düzenlenen cinsel saldırı, istismar, taciz ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarının artırılmasını öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu
Ağırbaş ve arkadaşlarının imzasını taşıyan teklife göre, TCK’nın, “Cinsel saldırı” başlıklı 102. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti üzerine verilecek cezanın alt sınırı 2 yıldan 5 yıla, üst sınırı da 7 yıldan 10 yıla çıkarılıyor. Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilecek. Suçun; beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üçüncü derece dahil kan hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı, silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde cezalar yarı oranında artırılacak.
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI
Teklifle, TCK’nın “Çocukların cinsel istismarı” başlıklı 103. maddesinde de değişiklik öngörülüyor. Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişiye verilecek cezanın alt sınırı 3 yıldan 7 yıla, üst sınırı da 8 yıldan 12 yıla çıkarılıyor.
Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, hapis cezası 12-17 yıl arasında uygulanacak. Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, 17 yıldan az olmamak üzere hapis cezası verilecek.
TCK’nın, “Reşit olmayanla cinsel ilişki” başlıklı 104. maddesinde de değişiklik yapan teklife göre, cebir, tehdit ve hile olmaksızın, 15 yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişkide bulunan kişiye şikayet üzerine verilecek hapis cezası da artırılıyor. Bu cezanın alt sınırı 6 aydan 1 yıla, üst sınırı da 2 yıldan 3 yıla çıkarılıyor.
CİNSEL TACİZ
Teklif, TCK’nın “Cinsel taciz” başlıklı 105. maddesinde de değişiklik yapıyor. Buna göre, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine verilecek hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 6 aya, üst sınırı ise 2 yıldan 4 yıla çıkarılıyor. Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, verilecek ceza yarı oranında artırılacak. Suç nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza 3 yıldan az olamayacak.
AK PARTİ MİLLETVEKİLİ
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Çağla Aktemur Özyavuz, Şanlıurfa’nın sadece töre ve namus cinayetleri ile anılmaması gerektiğini, bunun çok kötü bir imaj oluşturduğunu söyledi. Milletvekili Özyavuz, Ceylanpınar ilçesi Adana Mahallesi’nde geçtiğimiz pazar gecesi genç yaşta hamile bir kadının kocası tarafından öldürülmesi olayıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Özyavuz, genç yaştaki güzelliğiyle etrafının dikkatini çeken Aysel Çadır’ın nikahsız yaşadığı Müslüm B.’nin kıskançlığı yüzünden öldürülmesi olayının ‘Töre ve namus’ cinayeti olarak lanse edilmesini eleştirdi.
CİNAYET KISKANÇLIKTAN
Özyavuz, Aysel Çadır’ın kıskançlık yüzünden kocası tarafından öldürülmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu belirterek, ailesine baş sağlığı diledi. Özyavuz, olayın aslının kıskançlık olduğunu, bunun töre ve namus cinayeti olarak lanse edilmesinin hem bölge insanı açısından hem de Şanlıurfa’nın imajı açısından çok kötü yaralar açtığını belirterek, şunları söyledi: “Yaşanan olayı duyduğumda çok üzüldüm. Bir bayanın eşi ile kıskançlık tartışmasından sonra öldürülmesi, hiç bir şekilde kabul edilemez. Ama bu tür olayların hemen kamuoyunda ve basında büyük yer alması için töre ve namus cinayeti olarak nitelendirilmesi çok yanlıştır. Hem aileler zan altında bırakılıyor, hem de kişiler mağdur oluyor. Batı illerinde de kıskançlık kavgalarından cinayetler olmakta. Ama bunların hiç biri töre ve namus cinayeti olarak lanse edilmemekte.”
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.