->
Atardamar basıncı temel olarak iki etkene bağlıdır: Pompalanan kan miktarı, yani kalpten birim zaman içinde dolaşım sistemine gönderilen toplam kan ve bu kanın içinde dolaştığı damar duvarlarının gösterdiği direnç. Bu basınca “atardamar basıncı” adı verilir.
KAN BASINCI NEDİR?
Kan kalpten dolaşım sistemine pompalanıp vücuda dağılırken bir dirençle karşılaşır. Bu direnci yenmek için kanın kalpten belli bir basınçla itilmesi gerekir. Birincisi büyük ölçüde kalp atım sayısıyla, ikincisi ise ince damarların çaplarıyla bağlantılıdır
Kan basıncı kalbin çalışma evrelerine uygun olarak değişiklik gösterir.
Kalp kası kasılıp içindeki kam geniş damarlara pompaladığı sıstol evresinde basınç en yüksek düzeye ulaşır. Kasılmayı izleyen ve kasın gevşeyerek kalbin yeniden kanla dolmaya başladığı diyastol evresinde ise basınç en düşük değerine iner. Sonuç olarak kan basıncı sistol ve diyastol evrelerinde ulaştığı iki uç değer arasında bulunur. Kan basıncını ölçmek için içi cıva dolu tüpler kullanılır. Tüpte yükselen cıva sütununun ulaştığı nokta milimetre cinsinden kan basıncım gösterir. Kolu saran ve içi el pompasından basılan havayla doldurulan kolluk ölçeklendirilmiş bir cıvalı tüpe bağlandığında basit bir tansiyon aleti elde edilmiş olur. Kolluğun şişirilmesi atardamar vuruları elle hissedilemeye-cek noktaya gelene kadar sürdürülür. Bu nokta kollukta oluşan basmcın kan basıncına eşitlendiği noktadır.
Normal kan basmcı kişiden kişiye ve özellikle yaşla bağlantılı olarak önemli farklılıklar gösterir. Kan basmcı değerlen yaşa göre normal kabul edilen düzeyi aştığında hipertansiyondan (yüksek tansiyon) söz edilir. Normal kan basmcı düzeyini kişinin yaşı üstüne bazı sayılar ekleyip bölerek elde etme eğilimi oldukça yaygındır. Ama bu tür basit formüller çok yanıltıcı sonuçlar verebilir. Tansiyonun ilerleyen yaşla birlikte yükseldiği doğruysa da, yaş ne olursa olsun büyük tansiyonun 150 mm Hg’yi (mm cıva basıncı), küçük tansiyonun 90 mmHg’yi aşması normal sayılamaz.
KAN BASINCI ÖLÇÜMÜ
Aralık 1733′te İngiliz bilim adamlarından Stephen Hales bir kısrağın ayağındaki atardamarlardan birini keserek damarın içine bir kazdan aldığı soluk borusunu yerleştirdi ve oldukça esnek olan bu soluk borusunu dik duran cam boruya bağladı. Atardamardan soluk borusuna akan kan, buradan geçtiği cam boruda belli bir yüksekliğe kadar çıkıyor, ulaştığı düzeyde kalp atışlarıyla eş zamanlı olarak küçük iniş çıkışlar yapıyordu. Bu gözlem, kan basıncına yönelik çalışmaların başlangıcı sayılır. Aradan geçen 250 yılı aşkın bir zaman dilimi içinde fizyoloji ve hidrodinamik alanlarında büyük ilerleme sağlanmış, kan ba-smcına ilişkin çok ayrıntılı bilgiler elde edilmiştir.
Tansiyonu, yani kan basıncmı ölçen hekim 12′ye 8 gibi iki sayı belirler. İlk sayı yaygın biçimde “büyük tansiyon” olarak bilinen kalbin kasılma (sıstol) evresindeki en yüksek kan basmcı (sis-tolik basınç), ikinci sayı “küçük tansiyon” olarak bilinen kalbin dolum, yani gevşeme (diyastol) evresindeki en düşük kan basıncıdır (diyastolik basınç). Bunların anlamlarını daha iyi kavrayabilmek için kan basıncmı belirleyen etkenleri bilmek gerekir.
KAN BASINCI NASIL ÖLÇÜLÜR?
Atardamar basıncının ölçülmesi için tansiyon aletlerinden yararlanılır. Bu aletler çok çeşitli biçimlerde yapılarak satışa sunulmuştur. En sağlıklı sonuçlar kan basıncı değerinin doğrudan cıva sütunu üstünden okunabildiği aletlerden alınır. Ama cıva sütunu yüksekliğine eşdeğer basmcı bir kadran üstünde gösteren aletler özellikle taşıma ve kullanım kolaylıkları nedeniyle çok daha yaygındır. Kan basıncının okunduğu bölüm değişik biçimlerde yapılmakla birlikte, kolluk denen ve lastik bir top biçimindeki el pompasıyla şişirilen bölüm bütün tansiyon aletlerinde ortaktır.
Kan basıncını ölçerken tansiyon aletiyle birlikte atardamar vurularını duyabilmek için, stetoskop denen bir dinleme aleti de kullanılır.
Tansiyonu ölçülecek kişinin en az yarım saattir sigara içmemiş ya da bir-şey yememiş, en az dört dakikadır yürüyüp koşmamış ve yeterince gevşeyerek sakinleşmiş olması önerilir. Kolluk sarılacak kol bütünüyle çıplak olmalıdır. Bu durum sağlanamadığında giysi kolunu yukarı sıyırmak yerine, kolluk doğrudan giysi üzerinden sarılır. Ölçüm için sağ kol yeğlenir. Fazla sıkmadan sarılan kolluğun dirsek içinden 3-4 cm kadar yukarda kalmalına dikkat edilir. Kolluk şişirildikçe cıva düzeyi ya da kadran ibresi yükselmeye başlar. Şişirme işlemine atardamardaki vurular kaybolana, yani koldaki atardamar dolaşımı durdurulana kadar ya da cıva sütunu yaklaşık kan basıncının en az 30 mm üzerine çıkana kadar devam edilir. Bu sırada stetoskop atardamar vurulan duyulabilecek biçimde dirseğin iç yüzüne yerleştirilir. Bu hazırlıklar bitince pompanın kapağı gevşetilir ve kolluk içindeki hava, cıva sütunu düzeyi ya da kadran ibresi yaklaşık saniyede 2 mm inecek biçimde boşaltılır. Kolluk içindeki basınçla atardamar basmcı eşitlendikten sonra atardamar dolaşımı yeniden başlar ve vurular stetoskop aracılığıyla giderek artan bir şiddette duyulur. İşte vuruların ilk duyulduğu anda cıva sütunu düzeyi ya da kadranın gösterdiği değer sistolik basıncı (büyük tansiyon) verir. Kolluk içindeki hava boşaltılmaya devam edildiğinde kolluktaki basmcın giderek azalmasma bağlı olarak sesler zayıflayacak ve bir süre sonra bütünüyle kaybolacaktır. Seslerin tam kaybolduğu andaki cıva yüksekliğinin ya da kadran ibresinin gösterdiği değer ise diyastolik basıncı (küçük tansiyon) verir. Özellikle cıva sütununda okunan değerler 120, 80 gibi milimetre birimine göre gösterilmiştir. Ama yaygın olarak tansiyon ölçüm değerleri 12 ve 8 gibi birler hanesi atılarak kullanılır.
Tansiyon Ölçümünde en yüksek ve en düşük basmç değerlerini stetoskopa gerek duymadan ölçebilen aletler de geliştirilmiştir. Bunlar hastanın kendi tansiyonunu evde kolayca Ölçebİlmesini sağlamakla birlikte, elde edilen değerlerin doğruluğu tartışma konusudur.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.