->
Benzer olgulara Akdeniz havzasında, Özellikle Sicilya, Sardunya, Yunanistan ve Türkiye’nin Akdeniz Bolge-si’nde de oldukça sık rastlanmaktadır.
NEDENLERİ
Bu kansızlıklar alyuvarların aşın ölçüde yıkıma uğramasıyla (hemoliz) ortaya çıkar. Ama akla ilk gelen bu etkenlerin incelediğimiz kansızlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Küresel hücre kansızlığında olduğu gibi alyuvarlarlann normal biçimlerinde olmaması, hemoglobin moleküllerinin yapısal bozuklukları, plazmada aşırı alyuvar yıkımına yol açan etkenlerin bulunması birer hemoliz nedenidir.
KANSIZLIK
Enzim Eksikliğine Bağlı Kansızlıklar
Bu bölüm görece yakın zamanlarda tanımlanan ve kalıtsal özellik gösteren enzim eksikliğine bağlı kansızlıklara ayrılmıştır. ABD’de oldukça yaygın olan bu kansızlık türü siyah ırktan erkeklerin yaklaşık yüzde 13′ünde görülür
Bunlardan bağımsız olarak alyuvarlarda bazı enzimlerin eksikliği hemoli-ze yol açmaktadır.
Eksik olan enzimler, bu grupta yer ilan kansızlık tiplerine göre değişiklik göstermekle birlikte, her biri alyuvarlardı normal yaşamı ve metabolizma süreçleri için vazgeçilmezdir. Biyokimyasal kökenli bu bozukluklarda alyuvarlar normal biçimlerini korumakta, yalnızca ?s ya da birkaç enzimin eksikliği söz ionusu olmaktadır.
Yukarıda belirtildiği gibi, ortaya çıtan kansızlığın kökeninde kalıtsal, yarı ana babadan geçen bir hastalık var-ü. Bozukluğun kalıtsal olması ve al-/-var enzimleriyle sınırlı bir etki gös-sermesi kansızlık tipini kesin biçimde saptamayı güçleştirir. Bunun için çoğu zaman karmaşık laboratuvar inceleme-.en gerekir. Sorumlu enzimin tanınması iyileştirici bir tedavinin yolunu aç-masa bile, bu duruma yol açan ilaçların verilmemesini sağlar ya da gerekli beslenme biçimini belirlemeye yarar. Sonuçta ani nöbetlerin ortaya çıkması önlenebilir.
Bu kansızlık grubunun içinde yer alan glikoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği ayrıntılı biçimde incelenmiştir.
belirtileri
Temel belirti aşın hemoliz biçiminde ortaya çıkar. Hemoliz kansızlığa, yozlaşmış ya da parçalanmış alyuvarları ve içerdiği hemoglobini ayrıştırarak yok eden’dalağın büyümesine, kanda biliru-bin, idrarda ürobİlinojen, dışkıda ster-kobilin gibi hemoglobinin ayrışma ürünlerinde artışa yol açar. Ayrıca hızlanan alyuvar üretimine bağlı olarak dolaşımda bulunan olgunlaşmamış alyuvarların (retikülosit) sayısı artmıştır. Bu son belirti kemik iliğinin sağlıklı çalıştığını, kanda azalan alyuvar düzeyine tepki olarak üretimini artırdığım gösterir. Aşın hemoliz nöbetler halinde birden ortaya çıkabilir. Hasta bu nöbetler dışında hemen hiç bir sağlık sorunuyla karşılaşmaz.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılabileceği gibi, sıralanan belirtilerin en önemlisi ve öbür belirtilerin ortaya çıkmasına neden olanı yoğun alyuvar yıkımıdır. Sağlıklı kişilerde yaklaşık 120 gün varlığını sürdüren alyuvarların Ömrü önemli ölçüde kısalmıştrr. Alyuvarların yıkımına neden olan biçim bozukluğu değil, yaşlanma süreçlerinin hız-lanmasıdır.
Enzim eksikliğine bağlı kansızlıklar sık yineleyen ağır hemoliz nöbetlerinden, kanda hafif bir alyuvar azalmasına yol açan durumlara kadar değişiklik gösterir. Ağır hemoliz nöbetlerine belirgin dalak büyümesi, safra yoluyla atılan aşın bilirubinin kısmen çökelmesiyle oluşan safra taşları ve genel durumun bozulması eşlik eder. Hafif geçiştirilen durumlarda kansızlık belirtileri ancak kan tahlilleriyle ortaya çıkarılabilir
GPD EKSİKLİĞİNE BAĞLI KANSIZLIK
Enzim eksikliğine bağlı kansızlıklar en çok glikoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) adlı enzimin eksikliğinden kaynaklanır. Bu enzimin glikozun metabolizma sürecinde rol aldığı bilinmektedir. Ortaya çıkan başlıca belirtiler he-moliz, kanda bilirubin ve serbest hemoglobin artışı, alyuvarlarda Heinz cisimleri denen yuvarlak oluşumların gö-rülmesidir. Hemoglobin molekülünü oluşturan hem ve globin gruplarının özgün yapılarını yitirmesiyle ortaya çıkan Heinz cisimleri, bazı ilaçlara, besinlere ve mikrobik etkenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Kanda serbest hemoglobin alyuvar yıkımıyla birlikte artar. Böbrek eşiğim aşarak idrara geçen hemoglobin idrarı morumsu kırmızıdan kızıl kahverengiye kadar değişen renklerde boyar.
Hastalık iki eşey (cinsiyet) kromozomundan biri olan X kromozomunun üstünde yer alan bir genle sonraki kuşaklara aktarılır. Dolayısıyla hastalığın kalıtsal özelliği hemofiliyle benzerlik gösterir ve bu ciltteki “Hemofili” maddesinde verilen çizimlerle daha iyi anlaşılabileceği gibi eşeye bağlıdır. Hastalık bozuk geni anneden alan erkek çocuklarda ve hem anne, hem de babadan alan kız çocuklarda ortaya çıkar. Ama hemofiliden farklı olarak, hastalığı yalnız anne ya da babadan alan kız çocuklar taşıyıcı olmakla kalmaz, hastalık belirtilerini az ya da çok gösterebilir. Çünkü sağlıklı kromozom bozuk genli X kromozomunun etkisini her zaman tam olarak maskeleyemez. Bu hastalık uzun süre hiçbir belirti vermeyebilir. Genellikle bazı yiyecek ve ilaçların alınması “uyuyan” hastalığı birden ortaya çıkararak ağır bir hemoliz nöbetini başlatır.
G6PD eksikliği 1950′lerde kullanılmaya başlayan primakin gibi sıtma ilaçları aldıktan sonra hemoliz nöbetleri görülen hastalarda fark edildi. Daha sonra yapılan yoğun çalışmalar, ilacm doğrudan aşırı alyuvar yıkımından sorumlu olmadığım, ama enzim eksikliği hastalığını taşıyanlarda bozukluğu ortaya çıkarıcı bir etki yaptığını kanıtladı. Primakinin yanı sıra başka ilaçların da G6PD eksikliği taşıyan kişilerde hemoliz nöbetlerine yol açtığı saptandı. Bunların en yaygm kullanılanları arasında yapay K vitamini, bazı sülfamitler, yüksek dozda aspirin ve piramidon sayılabilir.
Hastanın doğum yeri, ailesi ve önceki sağlık durumuna ilişkin bilgiler ve genellikle etken maddenin alınmasından sonraki 2-4 gün içinde hemoliz nöbetinin ortaya çıkması tam için çok değerli unsurlardır. Tam daha sonra yapılacak laboratuvar incelemeleriyle kesinlik kazanır. En güvenilir gösterge alyuvarlarda GöPD’nin azlığıdır.
Hastalığa ilişkin bilgiler kesinlik kazanınca hemoliz nöbetine neden olan ilaç kesilir. Genellikle çok ağır olmayan olgularda bu önlem hastanın iyileşmesi için yeterlidir. Ama ağır kansızlık görülürse kan nakli yapılması gerekir.
Favizm ya da bakla alerjisi – G6PD eksikliğine bağlı kansızlığının bir göstergesi de favizmdir. Bu hastalarda aşırı alyuvar yıkımı bakla yedikten sonra ortaya çıkar. Bu kişilerde bakla yedikten sonraki gün birden baş ağrısı, bel ve karın ağrıları, bulantı, kusma, ishal, yüksek ateş ve bayılma görülür. Bu olgularda en büyük tehlike böbrek yıkımının oluşması ve buna bağlı amiri (idrar yapmanın tümüyle durması) j ve hiperazotemi (kanda azotlu maddelerin artması) görülmesidir. Beslenmeden baklayı çıkarmak kandaki belirtilerin ortadan kalkması için yeterli olur.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.