->
Örneğin, yenidoğanın doğumdan hemen altı saat sonra gözkapaklannda kaşıntı duyduğu ve bunun derinin öbür bölgelerine de yayıldığı bilinmektedir.
KAŞINTI
Kaşıntı rahatsız edici, sevimsiz bir duyudur. Şiddeti değişkendir, ama hemen her zaman dayanılması ağrıdan daha zordur.Öznel kaşıntı duyusu insanda doğduğu andan başlayarak vardır. Vücudun belirli mt bir bölgesiyle sınırlı olabilir ya da tümünü etkileyebilir; çok kısa sürebileceği gibi, günler, haftalar, aylar boyunca da insana sıkıntı verebilir. Kaşıntının şiddeti kökenindeki hastalıkla, kişinin dayanma gücüyle ve Özellikle de ruhsal durumuyla yakından ilişkilidir; bunlara bağlı olarak çok değişir
Gerçekten de sinirleri zayıf (nevrastenik) ya da alkolik olan, yani kolay sinirlenen kişiler sık sık dayanılmaz kaşıntılardan yakınırlar. Kaşıntı bazen ani bir nöbet halinde başlayarak hızla şiddetlenir. Nöbetin başlangıcında hastada birden kaşınma isteği uyanır; bu istek gittikçe güçlenir ve kaşıntı hafifletilemez hale gelir. Hasta kaşındıkça daha çok kaşınmak ister, daha sert hareketlerle, kendini tırmalar gibi kaşınır ve tırnaklarıyla derisini zedeleyebilir. Zedelenme ve sıyrıkların uyandırdığı ağrı, zamanla kaşıntı duyusunu bastırır. Kaşıntı nöbetlerinin sık sık yinelemesi hastada derin bir iç sıkıntısı yaratır. Bitkin düşen hasta bazı çok ileri olgularda intiharı düşünmeye başlayabilir.
Ruhsal Kökenli Kasıntı
Herhangi bir nedenle açıklanamayan genel kaşıntı nöbetleri sinirli ve sürekli gergin insanlarda özellikle sık görülür. Tümüyle normal insanlar da belirli sıkıntı, aşın duyarlılık ve suçluluk duygusuna kapılma dönemlerinde kaşıntıya tutulabilir. Bazı uzmanlar kaşıntı duyusunun gerçekte kendi kendini cezalandırma isteği, kendine yönelik bir tür erotizm ya da bir yoksunluğun dışavurumu olabileceği görüşündedir..
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.