->
Buna karşılık, sinir sisteminin çeşitli bölümlerinde üretilen Öteki katekolaminler, sinir uyanlarının iletilmesi ve aktarılmasında önemli bir görev üst-.lenir.
Bu maddeler kromafin hücrelerde bireşimlenir. Kromafin hücrelerin büyük bir bölümü böbreküstü bezinin iç bölümünde, geri kalanı ise çeşitli sinir dokularında dağınık olarak yer alır.
Bu hücrelerde ön madde olarak kullanılan tirozin adlı aminoasit noradrenalin ve adrenaline dönüşür. Adrenalinin büyük bölümü böbreküstü -bezinin iç bölümünde, noradrenalinin büyük bölümü ise sinir sisteminde yapılır.
Böbreküstü bezinin iç bölümünden kana salgılanan adrenalin kan dolaşımı yoluyla bütün organlara ulaşır. Normal olarak vücuttaki katekolaminle-rin büyük bir bölümü böbreküstü bezinin iç bölümünde üretilir.
KATEKOLAMİN NEDİR?
Özellikle sinir alıcılarım uyararak etki gösteren katekolaminlerden en iyi bilinenleri ve en önemli olanları noradrenalin ile adrenalindir.
Katekolaminler bazı dokularda yoğunlaşmıştır
Gene de bazı hastalıklarda, örneğin kromafin hücrelerden kaynaklanan tümörlerde böbreküstü bezi dışında bol miktarda katekolamin üretilir.
ETKİLERİ
Noradrenalin, sinir sisteminde iletimi sağlamaktan başka, metabolizmayı da etkiler. Böbreküstü bezinin iç bölümünden kana verilen adrenalin ise birçok organda gerçek bir hormon etkisi yaparak damarların gerginliğinin korunmasını, kalp atım hızmm, atardamar basıncının, bağırsak ve bronş kaslarının gerginliğinin ayarlanmasını sağlar. Bunların yanı sıra sinir merkezleri üzerinde de etki göstererek vücudun ısı yayma hızını, damar kaslarının gerginliğini ve mizacı belirler. Bu hormonlar böbreklere etki ederek vücudun su ve tuz dengesinin sağlanmasına katkıda bulunur. Dış salgı bezlerini ve bazı hormonların (renin, insü-lin, glükagon, kalsitonin, parathormon, tiroksin, gastrin, eritropoetin, progeste-ron, testosteron) salgılanmasını etkilerler, însülin ve glükagon, üzerindeki etkileriyle kan şekerinin düzenlenmesine katılırlar.
Bu etkiler nedeniyle, katekolamin-lerin uyarısına verilen yanıtta ya da katekolamin salgısında ortaya çıkan bir aksaklık yüksek tansiyon, astım ile çeşitli sinir ve ruh hastalıklarına yol açabilir. Feokromasitom adım alan klinik tablo katekolamin yapımının artmasına ve bunun sonucunda çeşitli bozukluklara yol açar. Kromafm hücrelerden kaynaklanan tümörlerde katekolamin bireşimlenir. Olguların çoğunda tümör böbreküstü bezinin iç bölümünde, bazılarında ise kromafin hücrelerin bulunduğu başka organlarda gelişir. Hastalık genellikle iyi huyludur.
KLİNİK TABLO
Feokromasitom, aşırı katekolamin salgısının etkisiyle ortaya çıkan çeşitli belirtilerden oluşur. Hastalıktaki en önemli bulgu katekolaminlerin atardamarları büzmesi ve kalp atım sayısı ve gücünü artırması sonucunda kan basıncının yükselmesidir. Katekolaminler yalnızca kalp-damar sistemini etkilemez; derideki damarların büzülmesi, tüylerin dikilmesi, terleme gibi otonom sinir sistemine ilişkin etkileri de vardır.
Feokromasitomda kan basıncı sürekli yüksek değildir, zaman zaman nöbetler halinde yükselir. Bu nöbetler, karın organlarındaki fizyolojik değişiklikler ve başka uyaranlar sonucunda kromatin dokudan katekolamin salgılan-masıyla ortaya çıkar. Heyecan ve sinirsel gerginlik genellikle nöbete yol açmaz. Kan basıncı hastaların yüzde 40′ında normal olup zaman zaman yükselir, yüzde 60′ında sürekli olarak normal düzeyin üzerinde ve tehlikeli sayılabilecek değerlerdedir; bunların yansında tansiyon yükselmesine bağlı nöbetler görülür. Feokromasitom nöbetinde ortaya çıkan başlıca belirtiler adrenalin etkisine bağlı taşikardi (hızlı kalp atımı), kendini kötü hissetme, baş dönmesi, terleme ve tüylerde dikleşmedir. Deride solgunluk ya da kızanklık, ka-nn ya da göğüs ağnsı, bulantı, kusma ve baş ağnsı görülebilir.
NE YAPMAK GEREKİR?
Yüksek tansiyonun yanı sıra fenalaşma varsa feokromasitomdan kuşkulanılma-lı ve hasta gerekli incelemeler için hekime başvurmalıdır.
Ne var ki, kendini kötü hisseden ve tansiyonu yükselen herkese feokromasitom tanısı konamaz. Kimilerinde ruhsal nedenler ve heyecan da katekolamin salgılanmasına neden olur; bu durumda da taşikardi1 ve yüksek tansiyon gibi otonom sinir sistemine ilişkin Feokromasitom tanısının konması için klinik ve laboratuvarda birçok inceleme yapılmalıdır. Hastanın tansiyonu belirli bir süre izlenmelidir. Hekim feokromasitomdan kuşkulanıyorsa laboratuvar incelemelerine geçilmeli ve katekolaminlerin yıkım ürünlerinin idrardaki düzeyi ölçülmelidir. Bu ölçümler normal koşullarda yapılabileceği gibi kromafin hücrelerden adrenalin ve noradrenalin salgılanmasını uyaran maddeler verildikten sonra da yapılabilir. İdrann yanı sıra kandaki katekolaminler de ölçülebilir; bu ölçümün anlamlı olabilmesi için, yüksek tansiyon nöbeti sırasında ya da nöbetten hemen sonra yapılması gerekir.
Katekolaminler ve türevlerinin yapısal özellikleri yalnızca kuvvetli asit ortamda korunabilir. Bu nedenle incelenecek idrar örnekleri, ışıktan koruyan koyu renkli şişelere alınmalı ve hidro-klorik asit eklenerek saklanmalıdır. Bu koşullarda buzdolabmda saklanan katekolaminler haftalarca bozulmadan kalabilir.
İncelemeden birkaç gün önce başlayarak hastaya çay, kahve, ceviz, çikolata, pasta (özellikle vanilya içerenler), muz gibi yiyecekler kesin olarak yasaklanır. (Yeni saptama yöntemleriyle diyet kısıtlamasına gerek olmayabilir.) Bundan sonra, feokromasitomun yerini belirlemek için bir radyolojik inceleme uygulanabilir. Bilgisayarlı kann tomografisi ve magnetifc rezonans görün-tülemesiyle hemen bütün olgularda tümörün yeri saptanır. Bu yöntemler yetersiz olursa, kann damarlanmn anji-yografisi ve izotoplarla yapılan sintîg-rafiler yardımcı olur. Olguların çoğunda tümör böbreküstü bezinde, bazılarında ise vücudun kromafin doku içeren başka bölümlerindedir.
Feokromasitom tanısı kesin olarak konup tümörün yeri saptandıktan sonra cerrahi girişim uygulanabilir. Feokromasitomun genellikle iyi huylu bir tümör olması, cerrahi tedavi ile kesin çözüme ulaşılmasını sağlar. Olgulann yüzde 25′inde ameliyattan sonra yüksek tansiyon kalıcılık kazanır ama tıbbi tedaviyle denetim altında tutulabilir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.