->
12 ay boyunca eşlerin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmamalarına rağmen hamileliğin meydana gelmemesine kısırlık (infertilite) adı verilir. Kısırlığa yol açabilecek çok sayıda psikolojik ve fiziksel sebep bulunmaktadır. Uygun tedavi yöntemleri ile (yeni veya pahalı değil uygun !) daha önce hamilelik meydana gelemeyen çiftlerin %50-60 ında hamilelik meydana gelebilmektedir. Her hangi bir ilaç veya cerrahi tedavi yöntemi uygulanmadığı halde kısır çiftlerin %15-20 sinde hamilelik meydana gelmektedir. Kısırlık problemi olan çiftlerin yaklaşık %85-90 ında olası bir sebep ortaya konabilir
Kısırlığın neden olabileceği en önemli problemler çocuk doğuramamamın ötesinde ev içi geçimsizlikler, boşanmalar ve psikolojik sorunlardır.
Genel olarak ikiye ayrılır:
(1) Primer infertilite : daha önce hamilelik geçirmemiş bir çiftin en az bir yıl boyunca herhangi bir şekilde korunmamalarına rağmen hamileliğin meydana gelmemesine,
(2)Sekonder infertilite: daha önce hamilelik geçirmiş bir çiftin tekrar hamilelik meydana getirememesine verilen isimlerdir.
Tüm kısırlıkların yaklaşık olarak %30-40 ı erkekten kaynaklanmaktadır. Erkekte kısırlığa neden olabilen faktörler: retrograd ejakülasyon (meninin geri kaçması ?), impotans, hormon eksikliği, çevresel kirleticiler, cinsel yolla bulaşan hastalık sonrası problemler, sperm sayısında azalma. Marijuana, simetidin, spironolakton, nitrofurantoin gibi madde ve ilaçlar da erkeklerde kısırlığa neden olabilir.
Kadında kısırlığa neden olabilecek nedenler: cinsel yolla bulaşan hastalık sonrası problemler, endometriozis, ovülasyon (yumurtlama) bozuklukları, yetersiz beslenme, hormon dengesizlikleri, over kistleri, pelvik enfeksiyon, tümörler, iç cinsel organlarda sorunlar. Kısırlıkların %40-50 si kadınlardaki problemlerden kaynaklanmaktadır.
Kısırlığın yaklaşık %10-30 u da çiftlerin her ikisinden kaynaklanıyor olabileceği gibi, her hangi bir sebep de bulunamayabilir.
Yaklaşık olarak eşlerin %10-20 si bir yıl boyunca çaba harcamalarına rağmen hamilelik gerçekleşmeyebilmektedir. En az bir yıl boyunca hamilelik için çabalamak gerektiği unutulmamalıdır; 30 yaşın altındaki (eşlerin her biri) düzenli olarak cinsel ilişkide bulunan sağlıklı eşlerde bir ay içerisinde hamilelik gelişme olasılığı %25-30 civarındadır. Bir kadın için en yüksek doğurganlık yaşı 20 li yaşların ilk yıllarıdır. 30 yaşın üzerindeki kadınlarda (özellikle de 35 yaşın üzerinde ise) hamile kalma olasılığı ayda %10 un altına düşer.
Yaşla ilgili etkenlere ilave olarak, kısırlık riski aşağıdaki durumlarda artar:
– birden fazla kişi ile cinsel ilişkisi olmak (icnsel yolla bulaşan hastalıkların riski de artar)
– cinsel yolla bulaşan hastalığı olmak / geçirmek
– Pelvik inflamatuvar hastalık geçirmek (her hastalık heçiren 100 kadından %10-15 inde kısırlık gelişebilmektedir)
– erkeklerde orişit veya epididimit geçirme
– erkeklerde kabakulak
– erkeklerde varikosel
– dietil-stil bestrol isimli ilacın bir nedenle kullanılması
– kadınlarda beslenme bozuklukları
– ovülasyonsuz (yumurtasız) adet görme
– endometriozis
– miyom (myom) veya servikal tıkanıklık
– kronik hastalıklar (şeker hastalığı gibi)
Korunma
Kısırlık sıklıkla cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilişkili olduğundan, güvenli seks alışkanlıklarının edinilmesi gelecekteki kısırlık durumunu azaltmada etkili bir yol olabilir. Gonore ve klamidya enfeksiyonları, cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilişkili infertilitenin en sık iki nedenidir. Bu hastalıklar sıklıkla belirti vermez, ancak ileride salpinjit veya pelvik inflamatuvar hastalık gelişme olasılığı yüksektir. Salpinjit ve pelvik inflamatuvar hastalık gibi inflamasyonla seyreden hastalıklar fallop tüplerinde yapışıklığa neden olarak öncelikle üreme yeteneğini azaltırlar, sonrasında infertiliteye ve daha ileride yalancı gebeliklere (ektopik gebelik) neden olurlar.
Bazı doğum kontrol yöntemlerinin ileride kısırlık meydana getirme olasılığı diğerlerine göre daha yüksektir: örneğin rahim içi araç (RİA) gibi. RİA daha önce çocuk doğurmayan kadınlarda önerilmemektedir. RİA kullanmayı tercih edecek kadınlar, kullanım sonrası kısırlık gelişme riskini göz ardı etmemelidirler.
Belirtiler
– hamile kalamama
– çocuk sahibi olamamaya bağlı çeşitli duygusal problemler.
Tanı
Tanıda eşlerin birlikte muayenesi ve değerlendirilmesi esastır. Tanı amacı ile yapılabilecek testler şöyle sıralanabilir:
– sperm (meni) analizi : 2-3 günlük cinsel ilişkiden sonra örnek toplanır ve sperm sayısı, hareketliliği ve şekilleri incelenir.
– bazal vücut ısısının ölçümü: her sabah yataktan kalkmadan önce kadının beden ısısı ölçülür, 0.5-1.0 kadar yükselme gözlendiğinde yumurtlama olduğu düşünülebilir.
– adet kanaması sırasında servikal mukusun (akıntının) niteliği takip edilir (nemliliği, gerilebilirliği); kayganlığı artmış mukus ovülasyon dönemini düşündürür.
– post-koital test (cinsel ilişki sonrası testi): sperm ile servikal akıntı arasındaki etkileşimin incelenmesi amacı ile yapılır. Cinsel ilişkiden 2-8 saat sonra kadından servikal sıvı örneği alınır.
– kanda progesteron hormonu ölçümü
– endometrial biyopsi
– testis biyopsisi (nadiren gerekir)
– idrarda luteinize edici hormon (LH) ölçümü (bu işlem hazır kitlerle evlerde yapılabilir): ovülasyon zamanını tahmin etmek ve buna uygun cinsel ilişki zamanını belirlemek için kullanılır.
– kan hormon testleri (eşlerin her birinde)
– histerosalpingografi (HSG) : rontgende görülebilen boyar madde verilerek serviks, uterus (rahim) ve fallop tüplerinin durumu incelenir.
– pelvik boşluğun görüntülenmesi için laparoskopi (karnın ameliyatla açılarak incelenmesi)
– kadınlarda eğer kist varsa pelvik muayene
Tedavi
Tedavi, kısırlığın nedenine bağlı olarak değişiklik gösterir. Basit bir bilgilendirmeden ilaç kullanımına ve in vitro fertilizasyon adı verilen oldukça komplike yöntemlere kadar değişik tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Eşlerle olayın psikolojik ve duygusal yönlerini konuşmak ve tartışmak son derece önemlidir. Yeni tedavi yöntemleri açıklandıkça kısırlık problemi olan çiftlerde yeni ümitlerin meydana gelmesi ve sonucunda bazı çiftlerin bu yöntemlerden fayda görmemesi sonucu yeni psikolojik sıkıntıların gelişmesi olasıdır. Kısırlık konusunda ulusal düzeyde faaliyet gösteren kuruluşlara danışılması, kısırlık problemi yaşayan çiftlerin çare arayışlarının suistimal edilmemesi açısından önemlidir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.