Kıskançlık savaşlardan bile daha fazla cinayet sebebi!!

Kıskançlık savaşlardan bile daha fazla cinayet sebebi!!
SEROTONİN DÜŞÜKLÜĞÜ DUYGULARIN  BEŞ-ON MİSLİ YOĞUN YAŞANMASINA SEBEP OLUYOR. Mehmet Yavuz ile kıskançlığı konuştuk. BU DURUM KISKANÇLIKLA DEPRESYONUN KUZEN OLDUKLARINI GÖSTERİYOR.”
REEM Nöropsikiyatri Merkezi Kurucusu Dr. Kıskançlık hangi aşamadan sonra hastalık sayılır? Kimler kıskanç oluyor? Sosyal medya kıskançlığı körüklüyor mu? Kıskançlığın kökeni nedir ve tedavi edilebilir mi? sorularına yanıt aradık.
“AŞIKLARIN ÇOĞUNUN SEROTONİN DÜZEYİ DÜŞÜK

Nöropsikiyatrik olarak kıskançlığın tanımı nedir?
-Kıskançlık, aşırı sahiplenme ve aşırı aidiyet duygusudur. Aşktan da yoğundur, daha yıkıcıdır. Tabii sağlıksız kıskançlıktan bahsediyorum. Sağlıklı kıskançlık ise herkeste olması gereken, sıcak bir duygudur.
Hastalıklı kıskançlığın belirtileri
Sağlıksız kıskançlığın belirtileri nelerdir, nasıl anlayabiliriz?
– Partnerinizi kıskandığınızda rahatsız oluyorsa, sahiplenme konusundaki hareketlerinizden irite oluyorsa, sağlıksız bir kıskançlığa girdiniz demektir. Bu tür kıskançlık sürekli izleme, sorgulama, kontrol etme, tuzaklar kurma, kısıtlama, misilleme, cezalandırma ve rakibi cezalandırma gibi eylemler barındırır. Obsesif kompulsif bozuklukla çok benzeşir. Kıskanan kişi aldatılma konusunda takıntılı düşünceler geliştirir. Tuzaklar kurar. Örneğin Facebook’tan sahte hesap açıp, albenili fotoğraflarla süsler ve eşine, sevgilisine arkadaşlık daveti gönderir. Bakalım tanışmaya yanaşacak mı diye. En tehlikelisi ise misillemedir. Aldatıldığını düşünerek kendisi aldatır. Bir de sürekli karşısındakini aşağılar ki, kendine güveni azalsın ve başka biriyle birlikte olma fikri aklına bile gelmesin diye.
Ama biz seven kıskanır diye biliyoruz. Yanlış mı?
-Kıskançlık özellikle bayanlar tarafından aşırı sevilme sanılıyor. Bayanda duygusal bir açlık da varsa, bu sefer karşı tarafa olması gerekenden fazla bir şekilde bağlanıyor. Bu sefer de ayrılık çok travmatik oluyor. Özellikle de kıskanılan taraf için. Bu tür ilişkilerin sonunda ayrılık olur genellikle. Çünkü aşırı kıskanan kişide başka türlü psikolojik dengesizlikler de baş göstermeye başlar.
Kıskançlığın evrimsel psikoloji açısından bakıldığında kökeni nedir?
-Erkek, soyunun devamı için çocuğun kendinden olması içgüdüsüyle hareket ediyor. Kadın ise çocuklarının babasını başkasına kaptırmamak için kıskançlık geliştirir. İnsanlık tarihindeki ilk cinayet de kıskançlık sebebiyle işlenmiştir, Kabil’in Habil’i öldürmesinden söz ediyorum. Kıskançlık savaşlardan bile daha çok cinayet sebebi olmuştur.
Aşırı kıskançlığın nedenleri nedir? Kimlerde gelişir bu sağlıksız kıskançlık hali?
-Egodan dolayı gelişir. Patolojik düzeyde kıskananların kendine güveni yoktur. Komplekslidir. Çocukken anne ya da babasının ihanetine şahit olmuş da olabilirler. Nöropsikolojik yapısı itibariyle işin içinde amigdala, limbik sistem ve prefrontal korteks var. Prefrontal korteks bizim duygu dünyamızı kontrol eden merkez. Kıskançlığın merkezi burasıdır. Amigdala da sevdiğimizi kaybetme korkusu verir bize.
“Kıskançlıkla depresyon kuzendir”
Bu korku kimlerde daha yoğun oluyor?
-İtalyan doktor Donatella Marazzitti tarafından 400 kişiyle yapılan bir aşk araştırması var. 400 aşığın beyin kimyası incelenmiş. Aşıkların büyük çoğunluğunun serotonin düzeyinin düşük olduğu saptanmış. Kıskançlıkla depresyonun kuzen olduğunu gösteriyor bu araştırma. Serotonin düştükçe kıskançlık ve kaybetme korkusu da yoğunlaşıyor. Çünkü serotonin hormonunun düşmesi duyguların beş-on misli daha yoğun yaşanmasına sebep oluyor.
Bu durum genetik olabilir mi?
-Mutlaka olabilir, zaten her şey prefrontal lob ile alakalı. Beynimizde dopamin, serotonin, oksitosin ve noradrenalin gibi aşk hormonları var. Bu hormonların seviyeleri aşk hayatımızı biçimlendiriyor. Örneğin Dopamin 1 yetersizliği sadakatsizliğe yol açıyor.
Bu arada özellikle çapkın erkeklerin çok kıskanç olduğunu görüyoruz. Bunun sebebi nedir?
-Çapkın insan herkesin kendisi gibi olduğunu zanneder. Herkesin kendi hissettiği duyguları hissettiğini sanır da ondan.
Kıskançlık tedavisi olmak için size gelen hastalar kendi istekleriyle mi geliyorlar?
-Hayır, genellikle partnerlerinin zoruyla gelirler. Mesela bir hastamın eşi günde 200 kere aranmaktan şikayetçi olarak zorla getirmişti kocasını. Kişi yaptığının yanlış olduğunu biliyor ama kendisine mani olamıyor.
Kıskançlığın sonu nereye varır?
-Eşi cezalandırma şiddet ve cinayete kadar varabiliyor. Othello sendromu diyoruz.
Daha çok kimden kıskanılıyor?
-Genellikle iş arkadaşlarından kıskanılıyor, sürekli bir arada oldukları için. Erkekler fiziksel, bayanlar ise duygusal aldatmadan incinir daha çok.
“Hiç kıskanmayanda benlik zedelenmesi vardır”
Sosyal medya sizce kıskançlığı tetikliyor mu?
-Kıskançlık vakalarındaki artışın bir nedeni de sosyal medyadır. Sosyal iletişim araçları çarpık ilişkilere zemin hazırlıyor. İletişim olanağı arttıkça aldatma imkanı da artmakta. Çünkü herkes birbirine çok rahatlıkla ulaşabiliyor. Bir de kişiler sosyal iletişim platformlarında kendilerini doğal hallerinden farklı gösterme eğilimindeler. En etkileyici fotoğraflarını koyuyorlar. Bu durum ilişkilerin doğasını değiştirip yozlaşmasına neden olabilir.
Hiç kıskanmamak da bir hastalık mıdır?
-Bu da patolojik bir durumdur. Sevdiği halde kıskanmıyorsa benlik zedelenmesi var demektir. Bu kişiler partnerini kendisinden üstün görüyorsa ve bilinçaltında kıskandığı zaman kaybedeceği bilgisi varsa, kıskançlık duygusu yok olabilir.
Size gelen hastaları nasıl tedavi ediyorsunuz?
-Bilişsel davranışsal terapiler ve ilaç tedavileri haricinde kıskançlığı nötralize eden, prefrontal korteksi manyetik stimülasyonla düzenleme tedavisi de var. Yani TMS dediğimiz cihaz ile manyetik şoklama yapıyoruz da diyebiliriz.
Bu tedaviyle değişen örnekler var mı?
-Bir hastamız vardı, ilişkisi kıskançlığı yüzünden bitme noktasına gelmiş bir erkekti. Eşi telefonuna cevap vermediğinde aşırı derecede kıskanıyor ve ilk ulaştığında ona hakaretler yağdırıyordu. TMS tedavisi gördükten 2-3 ay sonra geldi ve artık kıskançlığını kontrol edebildiği için teşekkür etti. Ayrıca söylemediği bir uyuşturucu problemi de varmış. Bu tedaviden sonra o sorunundan da kurtulduğunu itiraf etti.
Tedavi ne kadar sürüyor peki?
– En az 4 ay, en çok 2 sene sürebiliyor tedavi. Bazı vakalarda ömür boyu da sürebilir.
REEM Nöropsikiyatri
Tel : 0212 281 91 91
0212 417 88 88
Adres : Levent Cad. Altzeren Sok. No:19 1.Levent / Beşiktaş
E-Mail : info@emg-eeg.com
Web : http://www.emg-eeg.com
 

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.