->
Bu yüzden en ayrıntı sayılabilecek şeyler bile değerleniyor. Bu sistem içerisindeki her bir unsur bize insanı anlama ve tanıma yönünde bir adım daha attırıyor. NESİBE ÖZBUDAK / ZAMAN CumaERTESİİnsan psikolojisi hakikaten karmaşık bir sistem üzerine kurulu.
E.
Nasıl insanın göz rengi, boyu gibi fiziksel özellikler o kişinin gözümüzde canlanmasını kolaylaştırıyorsa, onun ellerini kullanış biçimi, odasının düzeni veya düzensizliği de karakterini anlama noktasında bize yardımcı oluyor
İçinde bulunduğu ve dokunduğu her şeye sirayet eden insan, kullandığı eşyalarla da bize ‘Ben buyum’ diyor adeta. Bu araçların başında da bilgisayar geliyor.
Bilgisayar başında geçirilen zaman arttıkça, teknik bir bağımlılığı zorunluluk olmaktan çıkarıp onu kişiselleştirmeye başlıyoruz. Artık çantalarımıza kadar giren ve günün bilmem kaç saatini başında geçirdiğimiz bilgisayarların bizi yansıtmaması da söz konusu değil zaten. Özellikle de duvar kâğıtlarının. Bilgisayarı açar açmaz karşımıza geliveren boş ekranı az da olsa renklendirmek adına neler kullanmıyoruz ki. Çizgi film karakterlerinden çiçeklere, aile fotoğraflarından ünlü resimlere kadar pek çok şey duvar kâğıdımız olmaya aday. Hatta son dönemde insanlara sırf bu konularda hizmet veren binlerce site açıldı. Uzmanlar duvar kâğıtlarının bir insanın karakterinden izler taşıyabileceği noktasında farklı düşüncelere sahip.
Görüşlerini aldığımız danışman psikolog ve psikoterapist Mehtap Kayaoğlu, bir insanın kullandığı duvar kâğıtlarının onun kişiliğinin aynası olmasa da hayattaki duruşuyla ilgili bir fikir verebildiği düşüncesinde. Bu yüzden aile terapilerinde ebeveynlere çocuklarını bilgisayar başında gözlemlemelerini tavsiye ediyor. Özellikle gençlerin yaşları gereği duvar kâğıdı olarak arkadaşlarının ya da model aldıkları kişilerin resimlerini tercih ettiğini belirten Kayaoğlu, intihar girişimi olan depresif tiplerin adeta ‘Beni keşfet’ dercesine duvar kâğıtlarında daha karamsar ve girift resimler kullandıklarını belirtiyor. Psikiyatrist Kemal Sayar ise bu durumun erişkinler için ayırt edici bir özellik olmadığı kanaatinde. “Duvar kâğıtları daha çok gençler için ayırt edici özellik olabilir. Çünkü onlar için dış görünüş, simgeler çok daha önemli ve zamanın popüler eğilimlerini, kendi duygusal tercihlerini yansıtmada daha çok kullanıyorlar.
Hayatta henüz çok fazla şey yapmadıkları için simgeler sayesinde kendi kimliklerini oluşturduklarını düşünüyorlar.” diyor. Yine de duvar kâğıdı kullanma ihtiyacı hissetmeyip bilgisayarı salt teknik bir araç kabul eden pek çok kişi var şüphesiz. Fakat simgesel ifadenin zaman zaman diğer ifade biçimlerinin önüne geçtiğini düşününce, özellikle bilgisayarla duygusal bir bağ kuranların ve belki de onu ağırlıklı iletişim aracı olarak kullananların duvar kâğıtlarının da kişisellik barındırdığı aşikâr oluyor. Biz de farklı meslek gruplarından kişilere bilgisayarla olan bağlarını ve duvar kâğıdı zevklerini sorduk.
Cem Kızıltuğ – İllüstratör ve Tasarımcı:
Çalışmalarım gereği uzun süre ekran karşısında bulunmam gerekiyor. Doğal olarak ruh halimle görüntülerin değiştiği olmuştur. Şu var ki masaüstünde canlı, cansız v.b. resimleri görmeyi sevemedim hiç. Ekranı tamamen siyah ve kırmızı renkle kapladığım zamanlar da oldu. Bu da sadece o anki ruh halimi değiştirebilmek içindi. Genellikle ekranda düz gri rengin tonlarını tercih ettim. Ev ve iş bilgisayarlarımda gri ufak bir şekli döşeyerek oluşturduğum duvar kâğıdını uzun süredir tutuyorum. Sanırım bu son kullandığım gri şekil değiştirmeyi düşünmediğim duvar kâğıdı deseni olacak. Şu zamana kadar ekranını görüp kullandığı duvar kâğıdının kişiliğini yansıtmadığını düşündüğüm bir kişi bile olmadı. Sanırım filmlerde oluyor.
***
Ahmet Turan Alkan – Yazar:
Ortalama altı saat bilgisayar başında geçiyor galiba; öyle olunca ekran resmi ister istemez hayatımızın fiziki bir unsuru haline geliyor. Bu sebeple bilgisayarımda duvar kâğıdı kullanıyorum. Çünkü tercih ettiğim bilgisayar sistemi (Apple), Windows sistemlerinden çok önce, kullanıcıya bilgisayarını şahsileştirme imkânı sunuyordu. O zamandan beri, bomboş bir ekran yerine, zevkimden izler taşıyan bir ekran resmi olmasını tercih ediyorum. Bazen bir resmin altı ay durduğu olur, bazen birkaç günde değiştirim. Duvar kâğıtları, kravat gibi, tişört gibi, gömlek gibi şahsi bir aksesuar değil mi zaten?
***
Mehtap Kayaoğlu- Danışman Psikolog ve Psikoterapist:
Bilgisayar başında çokça vakit geçirenlerin onu kişiselleştirmek istemesi çok normal. Doğayla barışık olanlar doğa manzaralarını, daha içe dönük olanlar felsefi resimleri tercih edebiliyor. Bense bilgisayarıma duvar kâğıdı koymuyorum. Çünkü bilgisayar benim için bir araçtır. Benim gibi bilgisayarı teknik anlamda kullanan, kendi duygusal süreçlerini onda çok fazla yansıtma ihtiyacı hissetmeyenler pek duvar kâğıdı kullanma ihtiyacı hissetmiyorlar. Genellikle bilgisayarıyla duygusal bağ kuranlar, onu hayatının önemli bir yerine getirenler, duvar kâğıtlarını çokça kullanıyor.
***
Biray Dalkıran – Yönetmen
Günde altı saat bilgisayar başında olup sürekli o ekrana bakınca ister istemez duvar kâğıdı kullanma ihtiyacı hissediyorum. Özellikle senaryo yazarken bilgisayarımda tanıdık bir resim olsun istiyorum. Genelde kendi çektiğim fotoğrafları koyuyorum. Duvar kâğıdımı ruh halime göre haftada bir değiştiririm. Morale ihtiyacım olduğunda mum resmi, keyifliyken deniz, yalnız kaldığımda da Havva resmi koyuyorum.
***
Salih Memecan – Karikatürist:
Bilgisayar başında en az 4-5 saat geçiriyorum. Fakat bilgisayarımda duvar kâğıdı kullanmıyorum. Ama telefonumda modern bir resim var (Renkli benekler). Duvar kâğıtları kişiliği yansıtıyordur herhalde. Ben kullanmadığıma göre kişiliksiz mi oluyorum şimdi?
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.