->
Oysa daha dün gece size aşık olduğunu itiraf etmemiş miydi? Bu davranışına hiçbir anlam veremiyor ve ‘Benimle dalga mı geçiyorsun?’ diyerek ona aklınıza gelen her türlü (güzel!) söylemleri savuruveriyorsunuz. Sevindirici olan; bu fobilerimizden 8 seansta kurtulabilmenin mümkün olması!
‘Erkek arkadaşınız, ilişkinizi bitirmeye karar verdiğini söyler söylemez, ardına bile bakmadan yanınızdan hızla uzaklaşıverdi. Hızlanan yaşam insanlara gelişmenin yanında, yeni fobiler de armağan ediyor.
Bir zamanlar sadece karanlık ve örümcek fobilerine sahip olan bizler artık çok daha fazla şeyden korkar olduk. Mesela; aşık olma, aynalara bakma ve hafızamızı yitirme korkusu gibi
Haksız da değilsiniz hani ama erkek arkadaşınızın aslında art niyetli olmadığını söylesek… Onun ‘filofobi‘, yani ‘aşık olma’ fobisine yakalandığı için istem dışı böyle davrandığını belirtsek, biraz olsun anlayış gösterir miydiniz? Evet, hızla gelişen yeni dünya düzeni ile korkularımız da değişime uğradı. Artık hayvan veya karanlıkta kalma fobilerinin yerini; ‘aşık olma’, ‘hafızayı kaybetme’ ve ‘uçak’ fobileri almaya başladı. Psikolog Şencan Çıldır, modern çağın sıkça görülen ilginç fobilerini, tedavileriyle birlikte anlattı. Size düşen yalnızca fobinizi itiraf etmek, yani onunla yüzleşmek…
1. ‘Eyvah, ya unutursam..’
Belleğimiz, kariyer basamaklarını tırmanabilmemiz için elimizdeki en önemli malzememiz. Hal böyle olunca da hafızamızın önemi artıyor… Bugün toplantı yapacağınız meslektaşınızın telefonu az önceye kadar aklınızdaydı ama şimdi bir türlü hatırlayamıyorsunuz. Peki ya şu yazışmaların olduğu önemli klasöre ne ad vermiştiniz? Aklınıza yazdıklarınız oradan uçup gitseydi ne yapardınız, hiç düşündünüz mü? Yoksa siz bunu aklınızdan hiç çıkaramadığınız için gününüzü kendinize zehir mi ediyorsunuz? Eğer yanıtınız ‘evet’ ise dikkatli olun sizde ‘amnezifobi‘, yani hafızayı kaybetme korkusu olabilir.
Nasıl tedavi ediliyor?
Tedavi, sizi olası bir durum ya da imgelere, imajinasyon yoluyla aşamalı olarak maruz bırakmayı içeriyor. Hafızanızı kaybetmeye karşı hissettiğiniz korku, gevşeme egzersizlerinin de yardımıyla azaldıkça bu kez daha ciddi bilgileri unuttuğunuzu hayal etmeniz isteniyor. Bu işlem, artık hafızanızı kaybetme kaygısı duymayıncaya dek devam ediyor.
2. ‘Eyvah aşık oluyorum!’
Akşam yemeği için hazırladığınız birbirinden nefis yemeklerle beklemeye başlamanın üzerinden 2 saat geçmesine rağmen o gelmiyor. ‘Üzülme dışarıda seni sevecek pek çok insan var’ diyorsunuz kendinize ama bu ilk beklemeniz değil ve içinizdeki saf aşık, bunun son olmayacağını da söylüyor. Kalbiniz sıkışıyor, tepeden tırnağa terliyorsunuz. Artık aşık olma fikrinden bile korkuyor, bundan sonra duygusal ilişkilere girmeyeceğinize kendi kendinize söz veriyorsunuz. Ve, kısa süreli ilişkilere yelken açmaya başlıyorsunuz. Aman tanrım siz bir ‘filofobik’ oluyorsunuz. Yani, halk diliyle ‘aşık olma fobisi’ne yakalanıyorsunuz!
Nasıl tedavi ediliyor?
Filofobide korku nesnesi kişinin kendi duygusu olduğu için tedavide kişi imajinasyon denilen hayal etme egzersizleriyle aşık olmaya maruz bırakılıyor. Ve, kademeli olarak bu korkuyla yüzleşmesi sağlanıyor. Aşkla ilgili edindiği olumsuz düşüncelerin yerine de olumlu düşünce kalıpları yerleştiriliyor. Tedavide ayrıca kişinin tekrarlamakta olduğu ilişki kalıpları araştırılıyor ve ilişki biçimleri düzenleniyor.
3. ‘Sunum yapmak mı? Şey, başkası yapsa olmaz mı… ‘
Patronunuz, artık müdür olmaya hak kazandığınızı ve yeni bir sosyal sorumluluk projesinin başına sizi atadığını söylüyor. Bu konuşmanın ardından mutluluktan yere göğe sığamazken duyduğunuz son cümle ise tüm sevincinizi yok etmeye yetiyor. ‘Yeni projemizi tanıtmak amacıyla sık sık sunum yapmalısın’. Toplum önünde konuşmanın düşüncesi bile kalp atışlarınızın hızla artmasına, yüzünüzün kızarmasına ve tepeden tırnağa terlemenize yetiyor. ‘Ya konuşmamı beğenmez ve benimle dalga geçerlerse’ kaygısıyla, terfinize sevinemeden masanızın başına dönüyorsunuz. Evet, çoğumuz topluluk önünde veya otorite konumundaki kişilerle konuşmaktan, tanıdık olmayan ortamlara girmekten aşırı kaygı duyabiliyor. Konuşurken hiç hata yapmaması gerektiğine, eğer hata yaparsa rezil olacağına inanıyor. Bu inançları da onu olumsuz beklentilere sürüklüyor: ‘Yine saçma sapan bir şeyler söyleyeceğim. Heyecandan konuşurken kesin sesim kısılacak…’ Ve, kehanet gerçekleşiyor. Çünkü beyin, olumsuz da olsa kendisine verilen direktifi uygulamak için harekete geçiyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Sosyal fobi, ilaç ve terapilerle başarıyla tedavi edilebiliyor.
Haberin devamı FORMSANTE Dergisi 2008 Eylül sayısında…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.