->
Peki neden az okuyan bir toplumuz.
Türkiye’de öğrenciler hayatının büyük bir kısmını kitap, defter ve yazılı materyallerin bol olduğu bir ortamda geçirir. Bir çok askeri darbeyle beraber çeşitli kitaplar yasaklandı. Buna rağmen kalıcı ve etkili bir okuma alışkanlığımızın olduğu söylenemez.
Bu sorunun bireysel yönü kadar toplumsal ve siyasal boyutları da var
Bir çok cemaat, örgüt ve siyasal organizasyon belli kitapları önerip geri kalanını yasaklar bir tavır içinde oldu. Eğlence kültürü arttı. Kitle iletişim araçları (TV, İnternet vb…) zamanın birçoğunu aldı. Büyük şehirlerde yoğun iş temposu stresi arttırıp çoğumuzu akşamları eve yorgun olarak gönderdi. Sebepler çoğaltılabilir. Ancak tüm bunları kitap okumamak için haklı bir gerekçe olarak görmek çok gerçekçi değil. Bu konuda Psikolojik Danışman ve Eğitimci Serkan GÜRGENCİ ailelere düşen görevlere işaret ederek şunları vurguladı:
Okuma alışkanlığı erken yaşlarda başlamalı. Aile okul öncesinde görsel kitaplar eşliğinde çocuklara masal – hikâye kitapları okutmalı. Basit bilmeceler sorulmalı ve kısa yalın şiirler ezberletmelidir.
Önemli günlerde (Doğum Günü) çocuklara oyuncak, giyim vb… hediyelerle beraber mutlaka kitapta alınmalı.
Ailenin mutlaka evde kitaplar için özel bir köşe hatta mümkünse oda ayırması ve kitabın sürekli göz önünde bulundurulması gerekir.
Ayda en az bir iki defa tarihi ya da önemli mekânları ziyaret ederken bunlara kütüphane ve Yayın evleri ziyaretleri de eklenmelidir.
Okul Ortamında yapılması gerekenler konusunda öğretmenlere düşen görevler konusunda Psikolojik Danışman M. Hilmi EREN şunlar söyledi:
Sene başında ders dışı okunacak kitaplarla ilgili mutlaka bir liste oluşturulmalıdır.
Sınıf içinde her hafta yeni çıkan kitaplarla ilgili tanıtım yapılmalı. İlgili panolarda kitap duyuruları yapılmalı.
Kütüphanecilik ve Kültür Edebiyat kulüplerinin faaliyetleri arttırılmalı ve büyük kütüphanelere ziyaretler yapılmalıdır. Kütüphaneden yararlanma konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılabilir.
En çok kitap okuyan öğrenciler ödüllendirilmelidir.
Kurumların neler yapması gerektiği konusunda sitemize açıklama yapan Psikolojik danışman ve rehber öğretmen Kenan TÜRKER ise şunları ifade etti:
Belediyeler ve kültür bakanlığı işbirliği ile kütüphanelerden en çok yararlanan kişiler ödüllendirilmeli. Bu öğrenciler Yurt dışındaki kütüphanelerle tanıştırılmalı.
Küçük çaplıda olsa her mahallede birer kütüphane kurulmalı. Yurt genelinde büyük çağlı teşvik kampanyaları yapılmalı.
Ayrıca Kenan TÜRKER; Kişilerin neler yapması gerektiği konusunda “Kitap tahlil grupları”nın oluşturulmasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu şekilde grup motivasyonu ile kişi kitap okuma alışkanlığına pozitif katkı sağlayabilir. Bununla beraber bir kitabı sonuna kadar okuduktan sonra diğer kitaba başlanmalı gibi bir ölçüt yerine belli günlerde belli kitaplar okuyarak aynı anda birkaç kitap okunabilir. Okunacak kitapların basitten zora göre sıralanması da oldukça önemlidir. Bu da anlaşılabilirliğe katkı sağlar ve motivasyonu arttırır. Bireysel olarak bir amaca yönelik olarak kitap okuma eylemişne girişmek daha kalıcı ve verimli bir kitap okuma alışkanlığına katkı sağlayabilir.” dedi.
Okumada Yanlış Davranışlar:
– Kitap mutlaka sesli okunmalıdır anlayışı doğru değildir. Çünkü gözün hareketleri seslerin telaffuzundan öncedir.
– Heceleyerek okuma yanlıştır. Bütünlük önemldir.
– Cümleleri tamamen ezberleme ve bütün kitabı ezberleyecekmiş gibi okumak yanlıştır. Kitabı bitirdiğimizde anlamadığımızı düşünsek bile gerçek şu ki farkında olmadan almamız gerekeni almışız. Bunu ilerleyen zamanlarda ifadelerimize yansıdığını fark etmeden anlamış oluruz.
– Çocukların parmak işaretiyle kitap okumaları ilerde seri kitap okumalarını olumsuz etkileyebilir.
İnsanlarda gelişim hızı erken yaşlarda daha fazladır. Erken yaşlarda okuma alışkanlığının kazandırılması yetişkin yıllarında kalıcı okuma alışkanlığı için oldukça önemlidir.
aktuelpsikoloji.com / Özel Haber
Bu haberi izin almadan kaynak göstermek koşuluyla alıntılayabilirsiniz.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.