->
Bu yıkım sürecinin ardından gelen yapım evresinde kemik dokusunda aşın biçimde biriken kalsiyum kemiğin kalınlaşmasına ve biçiminin bozulmasına neden olur.
NEDENLERİ
Hastalığa yol açan nedenlerle ilgili pek çok kuram ileri sürülmüş, ama hiçbiri kesin olarak doğrulanamamıştır. Bu konuda tutarlı bir görüşü ilk kez İngiliz hekim James Paget öne sürmüştür. Kemfk dokusunda dönüşümlü olarak yıkım ve yapım evreleriyle ilerler.
Paget hastalığı ya da mikrobik olmayan “biçim bozucu kemik iltihabı” anlamına gelen adıyla osteitis defor-mans, kronik bir kemik hastalığıdır. Bu süreç içinde Önce kalsiyum kemik dokusundan ayrılarak kemiğin yumuşamasına yol açar
Paget 1876′da hastalığın kemikte mikrobik olmayan iltihaplanma sonucu ortaya çıktığını belirtti. Hastalığın bu özelliğini vurgulamak için de “osteitis deformans” adını kullandı. Ama 1960′Iarda iltihaplanma kuramını çürüten önemli çalışmalar yapıldı. Öne sürülen başka bir yaklaşım ise damar kuramıydı. Bu da hastalığa tutulan kemiklerde damarlanmanm artmış olduğunun görülmesinden kaynaklanıyordu. Ama damarlarıma hastalığın nedeninden çok sonucuydu. 1950′ lerde bağışıklık kuramı önem kazanmıştı. Bunun nedeni Paget hastalığına yakalanan kişilerde özbağışıklık bozukluğuna bağlı tiroit iltihabının da sık görül-mesiydi. Bu kuram fazla yandaş bulmadı ve bu iki durumun rastlantısal olarak bir araya geldiği sonucuna varıldı. Hastalığın hormon salgılayan bezlerin genel bir bozukluğundan kaynaklanabileceği de ileri sürüldü. Bu kuram Paget ile pek çok salgıbezini etkileyen bir hastalığın birlikte görülmesinden kaynaklanıyordu. Ama bu kuram da pek fazla ilgi görmedi. Tümör kuramı ise hastalığın bazen osteosarkom gibi kötü huylu bir tümöre dönüşebilmesine dayanıyordu. Ama hastalığın son derece yavaş ilerlemesi ve genellikle bir bölgede sınırlı kalması, araştırmacıların bu kurama kuşkuyla bakmalarına yol açarken, bir-Çok soru yanıtsız kalmayı sürdürdü.
Paget hastahğı aynı ailenin bireyleri arasında oldukça sık bir biçimde ortaya Çıkar. Bu durum hastalığın kalıtsal etkenlere bağh olabileceğini düşündürmüştür. Temel olarak kollajen denen lif-si proteinlerin yapımındaki kalıtsal bir bozukluktan kuşkulanılmaktadır. Ama hastalık aile içinde kuşaklar arasında değil, aynı kuşağm bireyleri arasında yaygındır. Üstelik yerel Paget olgularında kollajen bozukluklan hastalıklı bölgeyle sınırlı kain”.
Günümüzde araştırmacılar virüs kuramına daha çok önem vermektedir. Bu kurama göre hastalık, merkez sinir sisteminde de görüldüğü gibi, kuluçka dönemi uzun süren bir virüs enfeksiyonuna bağh olarak gelişir.
YAYILMASI
Paget hastalığının görülme sıklığı coğrafi bölgelere göre değişmektedir. Ülkeden ülkeye önemli farklar ortaya çıkabilir. Fransa, İngiltere ve Almanya’da İskandinav ülkelerine göre daha sık görülür. Hindistan ve Japonya’da, aynca Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde az rastlanır. ABD’nin kuzey ve güney kesimleri arasında sıklık açısından farklılıklar vardır. Ama Siyahlar ile beyazlar aym oranda hastalığa yakalanmaktadırlar.
Hastalık belirtileri genellikle 40 yaşından sonra görülür. Yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. “Pagetli ailelerde” hastalığın yayüımı dikey değil yatay, yani aynı kuşağın bireyleri arasındadır. Bu da hastalığın enfeksiyon kaynaklı olduğu yolundaki görüşü destekler.
Hastalığın yayılımına yönelik araştırmalar daha çok çevresel bir etkeni düşündürmekte ve virüs kuramını doğrulayacak sonuçlar vermektedir.
ANATOMİK BOZUKLUKLAR
Hastalık yerel ve genel olarak iki tipe aynlabilir. Genel olan da bütün iskeleti etkilemez. En çok birkaç kemikte ortaya çıkar. Hastalık özellikle leğen kemiğinde ortaya çıkar. Bunu sıklık sırasına göre uyluk kemiği, kafatası, kaval kemiği,kuymksokumu bölgesindeki omurlar, sut omurları, köprücük kemiği ve kaburgalar izler. Hastalık ender olarak bilek, el ve ayakların küçük kemiklerinde de görülebilir. Kemik yıkımı evresinde kemiğin erimesi son derece hızlıdır. Yıkım süreci yalmzca birkaç kemiği ilgilendirmesine karşın bütün iskelette mineral metabolizması çok hızlanır. Radyoaktif kalsiyumun damar yoluyla verilmesinden sonra yapılan incelemede, kemiklerde kalsiyumun normalden 10-20 kat daha fazla yenilendiği görülür.
Kemiğin erime süreci, mineral yapının yanı sıra protein dolgu maddesini de etkiler. Kemik yıkım evresinde, pirolin ve hidroksipirolin gibi protein dolgusunda yer alan bazı aminoasitlerin idrarla aşırı miktarda atıldığı saptanmıştır. Eksilen kemik dokusunun yerini bağdoku alır. Yoğun bir damar ağıyla kaplı olan bu dokuya kalsiyum tuzlan çökmesiyle yeni bir kemik dokusu oluşur. Yeniden oluşan kemik dokusu normal yapısını yitirmiştir ve “Pagetli kemik” olarak adlandırılır. Bunlarda önemli ölçüde biçim bozukluğu ortaya çıkar. Paget dokusunda bulunan yoğun damar ağı, biçim bozukluğu dışında kalan birçok belirtiden sorumludur. Gelişen küçük atardamar (arteriyol) ve kılcal damarlar toplardamarlarla kalbe dönen kanın artmasına ve kalpten birim zamanda pompalanan kanın normalin 2-3 kat üstünde olmasına yol açar. Böylece kalp aşın hareketli bir kan dinamiğiyle karşılaşır. Bu durum ti-roitin aşın çalışmasına ya da atardamar-toplardamar arasındaki fistüllere bağlı olarak kan dolaşımının hızlanmasına benzer. Hızlı kan dolaşımı zamanla kalp ve dolaşım yetmezliğine yol açabilir.
BELİRTİLERİ
Hafif ve sınırlı belirtilerin görüldüğü pek çok olguda Paget hastalığı son derece sessiz seyreder ve başka bir nedenle yapılan radyolojik incelemede ya da bir kan tahlilinde alkali fosfataz miktannın aşın miktarda yükseldiği görülerek ortaya çıkarılabilir.
Bazı hastalar ise kemiklerinde önemli ölçüde şişme ya da biçim bozukluğu görerek hekime başvururlar. Hastalığa ait lezyonların bulunduğu bölgede kan akımının artması, hastaya rahatsızlık veren bir sıcaklık duyumuna yol açabilir. Bu sıcaklık hekimin elle muayenesi sırasında açıkça fark edilebilir.
Hastalıklı bölgedeki ağrı, Paget hastalığından çok buna bağlı olarak gelişen eklem bozulması (artroz) ya da hastaların yüzde Tinden azında görülen osteo-sarkom (kötü huylu kemik tümörü) nedeniyledir.
Paget hastalarında inatçı baş ağrısı, baş dönmesi, işitme kaybı, görme bozuklukları, kas güçsüzlüğü, konuşma bozukluğu ve felç gibi sinirsel bozukluklar oldukça sık ortaya çıkar. Baş ağrısı kafatasının genişlemesine ve biçim bozukluğuna bağlıdır. İşitme kaybına hem ortakulaktaki kemikçiklerin ve salyangoz bölgesinin hastalanması, hem de VTII. kafa çiftinin geçtiği işitme deliğinin kalınlaşmış kemik tarafından sıkıştı-nlması neden olur. Önemli bir sinirsel komplikasyon ise, kafatası tabanının bu hastalıktan etkilenip biçim bozulmasına uğrayarak beyin köküne baskı yapmasıyla ortaya çıkar.
Kemikteki biçim bozukluklan hastalığın başlangıç evresinde görülmez. Daha sonra yüz kemiklerinde de aşın büyümeye bağlı bozulmalar görülebilir. Üstçene kemiğinin de hastalıktan etkilenmesi yüzün görünümünü önemli ölçüde değiştirir. Kaval ve uyluk kemikleri dışa ve öne doğru bükülür.
Damar bozukluklan genellikle hastalanan kemik bölgesinde oluşur. Derinin sıcaklığı artar. Kan basıncındaki dalgalanmaları ölçen osilometre değerleri normalden belirgin biçimde sapar. Kan akımı artar. Ödem ve aşın terleme görülür. Damar bozukluklan birden çok kemiği etkileyen Paget hastalığında ortaya çıkar. Bu olgularda önceden belirtildiği gibi artan damar ağı kalp yetmezliğine yol açabilir.
Hastalık sırasında birbirini izleyen alevlenme ve kısmi ya da tam düzelme evreleri görülür. Ama bu evrelerin süresi çok değişkendir. Paget hastalığının yol açtığı komplikasyonlar, yani ikincil hastalıklar birden çok kemiğin etkilendiği durumlarda daha belirgindir. Bazen hastalık bir kemikten zamanla iki-üç, hatta birçok kemiğe yayılabilir. Bu da hastalığın virüs kökenli olabileceği görüşünü desteklemektedir.
KOMPLİKASYONLAR
Paget hastalığının yol açtığı başlıca komplikasyonlar, patolojik kırıklar, ikincil artrozlar, sinirsel bozukluklar, kalp-dolaşım bozukluklan ve metabolizma bozukluklandır. *
• Patolojik kırıklar – Paget hastalan-mn en az yüzde 6, en çok yüzde 3 Tinde görülür. Bu kırıklar hasta kemiğin di-rencindeki azalmadan kaynaklanır. Genellikle kemik yıkımının görüldüğü evrede ortaya çıkarlar. Önce bir çatlak, sonra tam bir kırık oluşur. Çok küçük kınklann birleşmesiyle gelişen çatlak, kemiğin dışbükey yüzünde, yani en çok yük altında kalan bombeli bölümde görülür.
• İkincil artroz – Özellikle kalça, diz ve omuz eklemleri etkilenir. Paget hastalığından kaynaklanan kalça eklemi bozukluğunda osteofit denen dikensi kemik çıkıntıları çok belirgin değildir. Pa-get hastalığında kalça eklemi bozukluğu çok erken evrede gelişerek hareket kısıtlamasına yol açabilir.
• Sinirsel komplikasyonlar – Çok çeşitlidir. Hastalık hem çevrel sinir sistemini, hem de merkez sinir sistemini etkileyebilir. Bunlar sinir ve damarların mekanik baskı altmda kalması sonucu ortaya çıkar. İlk sekiz kafa çiftinden kaynaklanan bozukluklar, bu sinirlerin içinden geçtikleri kemik kanal ya da deliklerinde baskıya uğramalarından kaynaklanır. Örneğin görme sinirinde erimenin (atrofî) nedeni, göz dibi toplardamarlarında kemik baskısı sonucu kan akımının engellenmesi ve buna bağlı olarak kör noktada kan birikmesidir. Çok sık görülen işitme bozuklukları ise ya içkulak yolunda, VIII. kafa çiftine bir baskı (sinirsel sağırlık) ya da ortakulaktaki kemikçiklerin Paget hastalığına yakalanması (iletim tipi sağırlık) sonucu ortaya çıkar. Paget hastalığına bağlı olarak kafatası tabanında oluşan bozukluklar genellikle belirti vermez. Ama bazen kafanın arka bölümündeki basit bir ağrıdan, beyincik ya da piramidal sisteme ait ağır bozukluklara, hatta tam bir bunamaya kadar varan belirtiler ortaya çıkabilir. Bu tip bozukluklar, soğancık ve beyincik köprüsünün baskı altında kalmasına, beyin tabanındaki ortak omurga atardamarında daralmaya, kafatası sinirlerinin çekilmesine, beyin-omurilik sıvısı akışının engellenmesi sonucu gelişen beyin yan kanncık-lanndaki basınç artışına bağlı olarak beynin zarar görmesinden kaynaklanır. Omurilik daha çok sut bölgesinde baskıya uğrar. Bu baskı giderek artar ve kasılmayla birlikte her iki kol ya da bacakta parapareziye (kısmi felç) kadar ilerler.
• Kalp-dolaşım komplikasyonları -Daha önce de belirtildiği gibi kalbin pompaladığı kan miktarı artar. Dinlenme durumundayken, dakikada yaklaşık 6 İt olmas^ gereken kan atım hacmi 13,5 lt’ye kadar çıkar. Büyük tansiyon yükselir, kalp büyür, kalpte ileti bozuklukları ve kalp yetmezliği gelişir.
• Tümör gelişimi – Paget hastalığına yakalananların yüzde l’inde ortaya çıkar. Görülme sıklığı ileri yaşlarda artar. Sarkom daha çok erkeklerde ve birden çok kemiğin tutulduğu olgularda görülür. Hastalığa tutulmuş pek çok farklı kemikte aynı anda sarkom ortaya çıkma olasılığı da bulunmaktadır. Klinik olarak sarkom, ağrı belirtilerinin daha da şiddetlenmesiyle kendini gösterir. Teknesyumw’la (TC99) yapılan sintigrafi incelemesinde, radyoaktif maddeyi aşırı tutan Paget dokusuyla, az tutan sarkom dokusunu ayırt etmek olasıdır. Görülme sıklığı şuasına göre fibrosarkomu, bağdoku kökenli histiyositom, kondrosarkom, re-tikulum hücreli sarkom ve devhücreli sarkom izler. Paget hastalığı sürecinde ortaya çıkan sarkomun gidişi, birincil sarkomlardan çok daha kötüdür ve durum ileri yaşlarda daha da ağırlaşır. Bu tümörler ilaçların yanı sıra yüksek doz kalsitonin tedavisine de yanıt vermez.
• Metabolizma bozuklukları – En çok
kanda ürik asit yükselmesi biçiminde ortaya çıkar. Bu durum böbrek kaynaklı bir nedene bağlı olarak da gelişebilir. Kanda ürik asit artışı hastalığın derecesine bağlı olup kemik erimesinin ortaya çıktığı evrede görülür. Bazen gerçek gut nöbetleri ortaya çıkabilir.
Özellikle kemiğin yıkıma uğradığı evrede idrarda önemli ölçüde artan kalsiyum, idrar yollarında çökerek taş oluşmasına ve idrar yollarında taşa bağlı bozuklukların ortaya çıkmasına yol açar. Taş oluşumu şiddetli böbrek sancılarına neden olabilir.
TANI
Paget hastalığı tanısı klinik, laboratuvar, radyoloji ve sintigrafi incelemelerine dayanılarak konur. Klinik tanıya ilişkin bulgular “Belirtileri” bölümünde ayrıntılı biçimde yer almaktadır.
Laboratuvar incelemeleri hastalığın gidişini denetlemede çok önemli bir rol oynar. Kemik yapımının hızlandığı evrede kandaki alkali fosfataz düzeyi çok yükselir. Çeşitli organik fosfatlardan fosfat iyonlarını ayırma işlevi gören bu enzimin kandaki düzeyi, hastalığın başlangıç evresinde yüksek değildir. Buna karşılık idrarda hidroksiprolin düzeyi normalin 20 kat üstüne çıkar ve 24 saatlik idrardaki miktarı 1-2 gr’ye kadar ulaşır. Serumdaki prolinoaminopepsidaz miktarı da önemli bir göstergedir. Bu enzim kemikteki yapım-yıkım sürecinin hızlandığı bütün hastalıklarda yükselir.
Dinamik testler arasında kan kalsiyumunu yapay olarak düşürme testi sayılabilir. Sağlıklı kişilerde kalsitonin uygulamasının ardından kan kalsiyumundaki düşme 100 mi serumda yüzde 0,6 mg’yi geçmezken Paget hastalığı olanlarda bu düşüş çok daha hızlı ve belirgindir.
Kemiklerin radyolojik incelemesi tanı için çok önemlidir. Hastalığın derecesi, içinde bulunduğu evre ve yaygınlığı bu incelemeyle anlaşılabilir. Çekilen filmler hastalığın farklı evrelerini yansıtan süreçleri ortaya koyar. Kemik erimesi evresinde radyolojik bulgular çok belirsizdir. Yüz kemiklerinde ve uzun kemiklerin kenarlarında sınırları belirgin, yuvarlak, bölgesel kemik erimesi (osteoliz) görülür. Daha sonra kemik yapım süreçleri devreye girince radyolojik inceleme bulguları belirginleşir. Yeni kemiğin gelişimi birtakım aşırı gelişmiş şerit biçiminde kemik kümeleriy-le bunların arasına yerleşmiş ve radyolojik olarak siyah görüntü veren bağdoku oluşumlarını içerir. Ortaya çıkan yapı çekilen fümelerde son derece tipiktir ve “atılmış pamuk” olarak tanımlanacak bir biçimde görülür. Yeni oluşan kemiğin yapısı son derece kaba ve biçimsizdir.
Kafatasında da kemiklerin görünümü değişmiştir. Genel olarak ovalleşme ve kenarlarda pamuksu görüntünün yanı sıra, belirgin kemik kalınlaşmalarından ötürü kafatası bölümlere ayrılmış gibi görünür. Taban kemiklerinde de az ya da çok hastalığın izlerine rastlanabilir. Özellikle orta kafa çukurunda aşırı kemik oluşumu ortaya çıkar. Bu bozukluklar, kaçınılmaz olarak kafa sinirlerinin kafatasından çıktıkları delikleri de etkileyerek sinir kökenli ağrılara neden olur. Hastalığın yeniden kemik oluşumu evresinde radyolojik olarak saydam görünen alanlar bütünüyle kaybolur. Bu özellikler yüz kemikleri ve omur gövdesinde ortaya çıkar. Omurların bu durumu bazen prostat kanseri gibi kemik oluşumuyla seyreden metastaz lezyonlanyla Paget hastalığı lezyonlarım birbirinden ayırt etmeyi zorlaştırır.
Kemik sıntıgrafisİ de Paget hastalığının tanısında önemli bir rol oynar. Elde edilen veriler özgül olmamakla birlikte, en azından hastalık kanıtı olarak değerlendirilebilir. Öte yandan kemik iliği sintigrafısi yeni ve düzensiz kemik dokusu yayılımı nedeniyle gelişimi geri kalmış kemik iliği dokusunun radyoaktif maddeyi, kemik dokusundan daha az ve daha erken tuttuğunu göstererek tanıya yardımcı olabilir.
****** AYIRICI TANI’ ^
Kemikte yapım-yıkım süreçlerini bozan başka bazı hastalıkların da bulunması nedeniyle ayırıcı tanı önemlidir. Bu hastalıkların başlıcalan kemiklere sıçrama yapan prostat, meme, akciğer ve böbrek kanserleridir. Radyolojik inceleme ayırıcı tanıya büyük ölçüde yardımcı olur. Bu hastalıklarda aşırı kemik oluşumu ortaya çıkmaz. Ayrıca kemik dış katmanında kalınlaşma ve kemikte biçim bozuklukları yoktur. Artan kemik yoğunluğu içinde lifsi yapılar görülmez. Kan tahlillerinde asit fosfataz düzeyi yüksek çıkar. Bu madde Paget hastalığında da artabilir. Ama prostat kanserinde artış çok daha belirgindir ve geliştirilen labo-ratuvar yöntemleri sayesinde prostat kökenli asit fosfataz ayırt edilebilmektedir.
TEDAVİ
Öncelikle bütün Paget hastalarının tedaviye gereksinim duymadıklarını belirtmek gerekir. Hastanın yakınmaları yoksa, yalnız radyolojik bulgulardan ve alkali fosfataz düzeyinin yükselmesinden yola çıkarak Paget tedavisine girişilmez. Tedaviye başlamak için ağrı, sinirsel bozukluklar ve başka komplikasyon-ların bulunması gerekir. Seçilen tedavi girişimi tamamlandıktan sonra hastalığın gelişimi dikkatle izlenir. • Tıbbi tedavi – Bu tedavi hormonla ve hormon dışı olarak ikiye ayrılabilir.
Hormon tedavisi kalsitonin uygulamasıyla yapılır. Kalsitonin domuzdan elde edildiği ve yeterince saflaştıncı yöntemlerin bilinmediği dönemlerde kullanılırken birçok yan etkiye yol açıyordu. Bu nedenle çok geçmeden kullanımdan kaldırıldı. Daha sonra saflaştırma yöntemlerinde büyük gelişmeler elde edildi ve kalsitorıinin yapay olarak bireşimlenmesi sağlandı.
Günümüzde kullanılabilen kalsito-ninler aşağıda sıralanmıştır: Domuzdan elde edilen kalsitonin, yapay sombalığı kalsitonini, değiştirilmemiş yapay yi-lanbalığı kalsitonini, yapay insan kalsitonini, karbokalsitonin ya da molekül yapısı değiştirilmiş yapay yılanbalığı kolsitonini.
Tedavide en çok sombalığı kalsitonini, yılanbalığı kalsitonini ve korbokal-sitonin kullanılır. Kullanım dozları 1-3 aylık bir tedavi süresi için günde 50-100 ünitedir. Daha uzun süre kullanılması etkisini azalttığı İçin sakıncalıdır. Bu tedavi genellikle çok olumlu sonuçlar vermektedir. Radyolojik inceleme sonuçlarında uzun süreli olumlu etkinin yanı sıra olguların yüzde 90′ında ağrılar da hızla kaybolmaktadır.
Önerilen tedavi düzeni: Üç ay boyunca iğneyle kas içine sombalığı kalsitonini kullanılacaksa günde 50-100 ünite, karbokalsitonin kullanılacaksa 40 ünite, değiştirilmemiş yılanbalığı kalsi-toni kullanılacaksa 50-100 ünite kalsitonin verilir. Hormon iğne yerine burun yoluyla aeorosol biçiminde de uygulanabilir.
Kalsitorıinin el ve yüzde kızarma, bulantı, kusma, ishal, sık idrar yapma (tedavi edilen olguların yüzde 30′u) gibi yan etkileri vardır. Ayrıca ilacın tedavi edici etkisine karşı direnç gelişmesi ve klinik düzelme döneminin kısa sürmesi (ender olarak bir yıldan fazla) gibi sakıncalarından ötürü difosfonatlar kullanılmaya başlamıştır. Bunların ağrı kesici etkileri, kalsitoninlere göre daha az olmasına karşın, daha uzun ve daha kesin bir klinik düzelme sağlamaktadır. Düzelme dönemi ilacın kesilmesinden sonra 12-24 aya değin uzayabilir. Kalsitonin ile difosfonatın birlikte kullanımı daha da etkili olmaktadır.
Tümörlere karşı kullanılan aktinomi-sin D ve mıtramisin gibi antibiyotiklere Paget hastalığının tedavisinde de yer verilmektedir. Ama bulantı, kusma, kanama eğiliminin artması, zehirli maddelere bağlı gelişebilecek karaciğer iltihabı ya da ölümcül kalp kası iltihabı gibi yan etkiler bu ilaçların kullanımını önemli ölçüde azaltmıştır.
• Cerrahi tedavi – İleri boyutlara ulaşan kemik bozuklukları cerrahi girişimleri de gündeme getirir. Özellikle kalça kemiklerinde ortaya çıkan bozukluklar Paget hastalığmdaki başlıca cerrahi girişim konusudur. Kalça eklemi yerine tam protez takılması son derece olumlu sonuçlar vermektedir. )
Sinirsel komplikasyonların cerrahi tedavisinde arka kafa çukurundaki baskıyı kaldırıcı girişimler ile omiriliğe ve sinir köklerine olan baskıyı kaldırmak amacıyla omurlara laminektomi (omurların arka bölümündeki ince kemik yapının kesilerek çıkarılması) uygulanabilir.
Hastalığın kötü huylu tümörlerle birlikte görüldüğü durumlarda köklü cerrahi girişimlerin yapılması gerekebilir. Ama bu girişim yaşama süresini önemli ölçüde uzatmamaktadır. Ortalama yaşama süresi 15 ay dolayındadır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.