->
Pilor deliğinden önce, midede “Pilor kanalı” bulunmaktadır. Bu kanalın çevresindeki mide kasları sayıca çoğalarak, bir büzgen oluşturmaktadırlar.
PİLOR DARUĞI – PİLOR STENOZU:
Bilindiği gibi mide ile duodenum arasındaki bağlantı, midenin “Pilor deliği” aracılığıyla olmaktadır. Bu büzgen kas grubuna “Pilor kası”, “Pilor sfinkteri” denilmektedir. Çeşitli nedenlere bağlı olarak, pilor kanalında tıkanıklıklar ya da darlıklar gelişmektedir
Pilordaki bu tıkanıklığın yarattığı belirti ve bozuklukların benzerleri, pilordan sonra duode-numun başlangıç bölümündeki bazı tıkanıklara bağlı olarak da gelişmektedir.
Pilor darlığına yol açan etkenleri şöyle özetleyebiliriz: 1) Pilor kasının doğumsal olarak hipertro-fik (büyümüş) olması 2) Pilor bölgesinin iltihap nedeniyle ödemli oluşu 3) Pilor bölgesinin ülser sonrası nedbe dokusu ile daralması 4) Erişkin kimselerde pilor kasının hipertorfik olması 5) Pilor bölgesinde gelişen sifilis, tüberküloz 6) Pilor bölgesinden kaynaklanan tümörler 7) Midedeki yabancı cisimlerin (bezuargibi) pilor kanalını tıkaması Yakıcı maddelerin pilor bölgesinde nedbeye neden olması.
Duodenumun ilk bölümünü etkileyen nedenleri ise şöyle özetleyebiliriz: 1) Duodenum ülserlerinin nedbe dokusu ile iyileşmeleri 2) Pankreas başı kistleri 3) Duodenum boşluğuna uzanan anormal zarlar 4) Safra taşları 5) Duodenum tümörü. Pilor darlığının belirtileri bulantı, kusma, yemeklerden sonra mide ağrısı ve midede dolgunluk hissidir. Pilor darlığında kusma belirtisi , hastalığın dönemine göre özellik gösterir. Hastalığın ilk dönemlerinde mide kasları kasılabilme yeteneklerini korumuşlardır. Bu döneme “Kom-panse” dönem denilmektedir. Kompanse dönemde hasta kendi isteği ile kusabilir, mide ise yeterince kasılabildiğinden, güç de olsa bir bölüm besini duodenuma gönderebilir. Ancak hastalık eskidikçe, mide kasları yeterince güçlü kasılabilme yeteneklerini kaybederler. Mide adeta gevşek bir kese durumunu alır. Doudenuma göndere-mediği besinler, kendi içinde birikmeye başlar. Sonuçta mide, adeta yukarı doğru taşmaya başlar, yani hasta kendi isteği dışında kusmaya başlar. Bu döneme, midenin “Dekompanse” dönemi denilmektedir.
Doğumsal olarak pilor hipertrofisi bulunan yeni doğan çocuklar süt emmeye başladıklarından 2-3 hafta sonra kusmaya başlarlar. Midenin tıkanmış olan pilor bölgesinin ilerisine besin maddelerini gönderebilmek için şiddetli bir biçimde kasıldığı, çocuğun karnından bile görülebilir. Pilor stenozunun kesin tedavisi ancak cerrahidir.
Çocuklarda pilor kasının uzunlamasına kesilmesi yeterli olmaktadır. Erişkinlerdeki pilor kası hipertr of ilerinde ise pilor kası uzunlamasına kesilip, enlemesine dikilerek pilor kanalı genişletilir. Pilor darlığı yaratan diğer olaylarda ise cerrahi girişim etkene göre değişiklik göstermektedir. Örneğin nedbe darlıklarında, peptik ülserlerde uygulanan ameliyatlardan biri uygulanır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.