->
RAHİM AĞZI KANSERİ: Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında meme kanseri yer alırken, en sık ölüme yol açan kanser türü rahim ağzı kanseridir. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 10.000′den fazla kadının rahim ağzı kanseri nedeniyle öldüğü bildirilmiştir. 40 yaşın üzerindeki kadınların yaklaşık % 2’sinde rahim ağzı kanseri görülmektedir. Bilindiği gibi bir kanserin insitu dönemi, kanserleşmiş epitel hücrelerinin epitel tabakasının içinde sınırlı kaldığı dönemdir. Rahim ağzı kanserinin, insitu (başlangıç) devresinden çevredeki bağdo-kusuna yayılmasına kadar geçen süre 10 yılı bulmaktadır
Kanser, bu dönemde fark edildiğinde % 100 tedavi edilir. İnsitu kanserin görülme yaşı yaklaşık 40 iken, nüfuz edip yayılma yaşı 50 yaş dolaylarıdır. Rahim ağzı kanserine yol açan etkenler konusu da uzun süre incelenmiştir ve hâlâ incelenmektedir. Geçmiş yıllarda sünnet olmamış erkeklerin eşlerinin rahim ağzı kanserine daha sık yakalandıkları görüşü benimsenmişti. Çünkü Musevi kadınlarında ender rastlanan rahim ağzı kanseri, Hıristiyan toplumlarda çok daha sık ortaya çıkıyordu. Ancak daha sonra Hindistan’daki bir Müslüman toplumda yapılan araştırmalar, Müslüman kadınlarda da rahim ağzı kanserinin yüksek oranda geliştiğini ortaya koydu. Bu incelemelerden sonra da erkeklerin sünnetli oluşuyla, rahim ağzı kanseri arasında hiçbir bağ olmadığı görüşü ön plana çıktı. Erken yaşta evlenmiş olanlarda ya da 15-20 yaş arasında cinsel ilişkide bulunmaya başlayan kadınlarda, sık sık değişik erkeklerle cinsel ilişkide bulunan kadınlarda rahim ağzı kanseri çok ender görülmektedir.
Yapılan bir incelemede 13.000 Kanadalı rahibenin hiçbirinin rahim ağzı kanserinden ölmedikleri gösterilmiştir. Ancak çocuk doğurmanın kendisi, rahim ağzı kanseri etkeni değildir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar ise rahim ağzında “Herpes Virüs Tip II” (HSV Tip II) virüsüne bağlı olarak? rahim ağzı infeksiyonu bulunan kadınlarda rahim ağzı kanserine çok daha sık rastlanmaktadır. Günümüzde “HSV Tip II”, rahim ağzı kanserinin en sık rastlanan etkeni olma kuşkusunu üzerinde toplamıştır. HSV Tip II kadar olmasa bile “Trikomonas Vaginalis” adlı asalak da rahim ağzı kanseri etkeni olma yönünden dikkatle incelenmektedir. Erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak, rahim ağzına zamanmdan önce mekanik tahriş uygulanmasıyla, çok sayıda değişik erkeklerle ilişki kurmak ise HSV Tip II infeksiyonuna bulaşma riskini ar-tırmasıyla, rahim ağzı kanseri yönünden önemli noktalardır. Başlıca üç çeşit rahim ağzı kanseri vardır:
1) Rahim ağzının vagina bölgesindeki çok katlı skuamöz epitel hücrelerinden kaynaklanan “Skuamöz hücreli kanser
2) Rahim ağzındaki bez epiteli hücrelerinden kaynaklanan ” Adenokarsinom”
3] Her ikisinin karışımı olan “AdenoSkuamöz kanser”
Adenokarsinom skuamöz hücreli kansere oranla daha kötü huyludur (habis). “Adeno-Skuamöz kanser” ise en habis olan tipidir. Rahim ağzı kanseri, klinik belirtilerini 50. yaş dolaylarında vermeye başlar. Belirtisiz dönem ise bundan 10 yıl öncesine kadar, yani 40 yaşma kadar geriye gider.
Vakaların büyük çoğunluğunda ilk belirti, adet kanaması günleri arasındaki herhangi bir günde kanama olmasıdır. Yani düzensiz kanamalardır. Kanama kendiliğinden olabileceği gibi cinsel birleşme ya da ıkınma sırasında da olabilmektedir. Adenokrasinom vakalarında kanama belirtisinden çok önceleri vaginadan normal sulu bir akıntı gelebilir. İlerlemiş vakalarda, kanserin mesaneye doğru yayılması sonucu mesanede, rektuma doğru yayılması sonucu olarak da rektumda rahatsızlık hissi gelişebilmektedir. Omurganın bel ve kuy-ruksokumu bölgesine doğru ağrı yayılması, vakaların çok ilerlemiş olduğuna kanıttır. Bu gibi vakalarda hastanın tedavi şansı düşüktür. Kanserin üreterlere yayılıp, onları tıkamasıyla böbreklerde ağır hasarlar gelişir ve hasta böbrek yetmezliğine girer. Rahim ağzı kanserinde böbrek yetmezliği sık rastlanan bir ölüm nedenidir. Hastalığın teşhisinde 1) Eksfoliatif sitoloji (vaginal smear) 2) Schiiler testi 3) Kolposkopi 4) Biyopsi 5) Konizasyon gibi özel yöntemlerden yararlanılmaktadır.
Günümüzde rahim ağzı kanserinin tedavisinde operasyon ve ışın tedavisi kullanılmaktadır. Bazı vakalarda ise cerrahi ve ışın tedavi birlikte uygulanmaktadır. Her tür kanserde olduğu gibi rahim ağzı kanserinde de erken teşhis yapılabildiğinde tedavideki başarı şansı % 100′e kadar çıkmaktadır. Bu nedenle, vaginal akıntı, anormal vaginal kanamalar ve cinsel birleşme sırasında kanama olması gibi yakınmaları olan kadınların ihmal etmeden bir kadın doğum uzmanına başvurmaları önerilir. Hiçbir yakınması olmayan kadınların da yılda en az bir kez muayene olmaları ve vagial smear yaptırmaları servikal kanserin erken teşhis edilmesi için yeterli olacaktır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.