->
Spiral denmesinin nedeni ise, ülkemizde ilk ve en fazla kullanılan RİA türünün spiral biçiminde olmasındandır. Rahim içi araçlar, halk arasında kısaca “Spiral” olarak bilinir.
RAHİM İÇİ ARAÇLAR (RİA): Son yıllarda yaygınlığı giderek artan bir doğum kontrol yöntemidir. Rahim içi araç {RİA) dendiği zaman, adından da anlaşılabileceği gibi, rahim içine yerleştirilen bir araç tanımlanır. Günümüzde dünyada yaklaşık 20 milyon dolayında kadının değişik tiplerde RİA kullandığı bilinmektedir
Rahim içine özel aygıtlar yardımıyla yerleştirilen bu araçlar, birden fazla mekanizmaların işbirliği sonucunda gebeliği engellerler. Rahim içine yerleştirilen bu araçlar, rahim iç zarında (endometrium) iltihaba benzeyen fakat mikropsuz bir olayın gelişmesine yol açar. Böyle bir ortam ise döllenmiş yumurtanın yerleşip, gebeliğin oluşabilmesi için uygun bir ortam değildir. Rahim içinde bir aracın varlığı mekanik bir etken olarak da rol oynar. Hem fallop borularına ulaşabilen sperm sayısını azaltır, hem de döllenmiş ovumun gelip rahim iç zarına yerleşmesini engeller. RİA varlığı nedeniyle endometriuma bazı özel hücrelerin geldiği de saptanmıştır. Bu özel hücreler bir tür savunma hücresi olup, spermleri yabancı madde olarak karşılar ve parçalar. Bunlardan başka rahim içinde yabancı bir cismin varlığı fallop borularının hareketini artırır ve servikal mukusta sprem için olumsuz değişikliklere neden olur. Görüldüğü gibi RİA’lar, yukarıdaki etkilerinin bir arada varoluşu nedeniyle gebeliği önlerler.
Günümüzde kullanılan RİA türleri giderek artmaktadır. Yaklaşık olarak 200 kadar RİA türü ve modifikasyonu vardır. Bunların hepsini de başlıca iki gruba ayırabiliriz: 1} Kimyasal aktivitesi olmayanlar: Bunlar yumuşak plastikten yapılmıştır. Yapılarında bulunan baryum nedeniyle de röntgen ışınını geçirmediklerinden, rötgen ışını ile görülebilirler. Diğer bir deyişle film çekilerek rahim içindeki araç görülebilir. 2) Kimyasal aktivitesi olanlar: Bu tür RİA’larda, kimyasal aktivitesi olmayan RİA’lara ek olarak yapılarında bakır ya da progesteron hormonu vardır. Yani önceki RİA’lardan tek farkı, bakır ya da progesteron içermeleridir.
Yukarıda görüldüğü gibi RİA’nın ister kimyasal aktivitesi olsun, ister olmasın gebeliği önlemedeki .etkinlikleri pek farklı değildir. Ancak kimyasal aktivitesi olmayan RİA’lar daha uzun süre hiç çıkarılmadan kullanılabilir. Fakat kimyasal aktivitesi olan RİA’lar ise içerdikleri maddenin etkinlik süresine bağımlı olarak ancak 2-3 yıl kadar hiç çıkarılmadan rahim içinde kalabilir. RİA kullanan kadınlar bir yıl süreyle izlendiklerinde, yaklaşık olarak ancak % 2 oranında bir gebelik oluşabil-mektedir. Başka bir deyişle RÎA kullanan bir kadının, bir yıl boyunca gebe kalma riski ancak % 2 dolayındadır. Benzer biçimde bir yıl süreyle RİA kullanan kadınların % 10′unda da RİA kendiliğinden düşmektedir. RİA’ların en fazla yol açtığı başlıca iki yakınmaysa kanamaların olması ve ağrıdır. Bu nedenlerle de bir yıl içinde 100 kadından 15′inde RİA yemden çıkarılmaktadır. Yukarıda görülen rakamlar yıllar geçtikçe azalmaktadır. YaniJÛA kullanan kadınlar daha sonraki yıllarda değerlendirilirse, gebeliği önleme etkinliğinin arttığı, RİA’nın düşmesi ve kanama ya da ağrı nedeniyle çıkarılması olasılığının azaldığı görülür. RİA’ların gebeliği önlemedeki etkinliği yaş ve do-ğurulan çocuk sayısı arttıkça fazlalaşmaktadır. Bunun yanında yine benzer biçimde yaşla ve do-ğurulan çocuk sayısıyla ilgili olarak yan etkiler de azalmaktadır. Başka bir deyişle yaşın genç olmaması ise doğurulmuş çocuk sayısının birden fazla olması RİA uygulanması için olumlu etkenlerdir. RİA taktırmak isteyen bir kadm öncelikle bir kadm-doğum uzmanına muayene olmalıdır ve doktor uygun gördüğü takdirde taktırmalıdır. Çünkü bazı durumlarda RİA’nın takılması sakıncalıdır. Bu durumlarda gebelik, rahim ağzı ve rahim kanserleri, akut dönemde bulunan pelvis bölgesinin iltihabi hastalıkları ve nedeni bilinmeyen düzensiz.kanamalar. Bunlardan başka bazı durumlarda da RİA takılıp, takılamayacağı tartışmalıdır. Bunlar da; rahim ağzmda bulunan selim huylu hastalıklar (erozyon gibi], doğumsal kalp hastalıkları, aşırı derecede kansızlık, kalp kapakçıklarında hasar yapmış romatizma! kalp hastalıkları ve büyük miyomlar. RİA’nın takılması gayet basit, uygulaması kolay ve kadm için ağrısız bir işlemdir. Doktor gerekli hazırlığını yaptıktan sonra vagina içini temizler ve rahim ağzmı ortaya çıkarır. Rahim ağzının üst tarafmı bir aletle tutarak, rahim içinin uzunluğunu ölçer (histerometri). Daha sonra adaptörü içinde bulunan RİA’ı rahim ağzından, rahim boşluğu içine yerleştirir ve RİA nın ucunda bulunan iplikleri yeterli uzunlukta bırakılarak keser. Rahim içindeki aracm çıkarılması gerektiğinde, bu ipten çekilip çıkarılır. RİA takılan bir kadm, göreceği ilk adet kanamasından sonra kontrol edilir. Bu kontrolde öncelikle RİA’nın yerinde bulunup, bulunmadığına bakılır. Daha sonraki kontroller ise 6 ay ya da 1 yıl aralıklarla yapılmalıdır. Kimyasal aktivitesi olmayan RİA’lar, kadında bir yakınmaya neden olmadığı süre boyunca hiç çıkarılmadan kalabilir. Bu süre 5-10 yıl olabilir. RİA taktırmış olan bir kadın, eğer çocuk isterse, doktoruna başvurur ve RİA’nın çıkarılmasını ister. RİA çıkarıldıktan sonra sonra ise gebe kalma şansına kavuşur. Eğer isterse daha sonra yeniden taktırabilir. Bazı durumlarda rahim ağzında RİA’nın ipi görülmeyebilir. Bu üç olasılığı düşündürür. İlk olasılık RİA’nın düşmüş olmasıdır, ikincisi ise RİA’nın ra-himi delip, karın boşluğuna atılmış olmasıdır. Bir başka olasılık da RİA’nın sadece ipinin düşmüş olması ya da ipin rahim içine girmiş olmasıdır. Bu her üç olasılık çekilecek bir röntgen filmi ile anlaşılabilir. Çekilen filmde RİA’nın görülmemesi, düştüğünün ifadesidir. RİA’nın ipinin görülmemesi fakat filmde RİA’nın görülmesi durumunda ise rahim içinde ya da karın boşluğunda olup olmadığı da diğer başka tekniklerle anlaşılabilir. RİA uygulandıktan sonra bazı kadınlarda adet kanamalarının arttığı ya da adet kanaması dışında kanamalar olduğu görülebilir. Bazı kadınlarda da ağrılar görülebilir. Bunlar ilaçla tedavi edilebilir. Eğer ilaçla tedaviye karşın düzelmeyen aşırı yakınmalar söz konusu ise o zaman RİA çıkarılmalıdır.
RİA bulunan bir kadında, gebelik oluşması riskinin yaklaşık % 2 dolayında olduğundan yukarıda söz etmiştik. Böyle RİA kullanan bir kadında gebelik oluşursa, bu gebelik normal gelişimini sürdürebilir. Doğumda bebekle birlikte doğar. Fakat RİA bulunan bir kadında, gebeliğin düşükle son-lanması riski normalden fazladır. RİA’ların uygulanmasında kuşkuya yol açan yanlış bir kanı da RİA’ların rahim kanseri yaptığı yolundadır. Bu son derece yanlış, gerçekle ilgili olmayan bir inançtır. Bugüne kadar RİA’larm rahim kanseri yaptığına ilişkin bir kanıt görülememiştir. Ülkemizde bu yanlış inanç RİA’ların uygulanması konusunda kuşkuya yol açmaktadır. Yukarıda açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi RİA’lar güvenilir, uygulanması kolay, ucuz ve etkin bir doğum kontrol yöntemidir. Bunlardan başka sistemik, yani tüm vücudu ilgilendiren bir etkisinin olmayışı, RİA’larm tercih edilen bir doğum kontrol yöntemi olmasına yol açmaktadır. RİA’larm önemli üstünlüklerinden biri de bir kez uygulanması ve etkinliğinin sürekliliğidir. Diğer bir deyişle başka doğum kontrol yöntemlerinde olduğu gibi, her gün ya da her cinsel birleşme sırasında uygulama gerektirmez. Bir kez uygulandıktan sonra, yıllarca güvenle doğum kontrolunda etkinlik gösterir.
Bu üstünlükleri nedeniyle RİA’larm uygulama alanı yıllar geçtikçe hızla genişlemektedir. Bugün-dünyada yaklaşık 20 milyon kadının RİA kullanması bunun bir kanıtıdır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.