->
Mehmet Yavuz, rüyaların uyku esnasında yoğun zihinsel enerjilerin desarj edilmesinden kaynaklandığını ve beyin de bir rüya nörokimyasının mevcut olduğunu ifade ederek şunları söylüyor;
Nedir rüya?, rüya da görülen şeylerin gerçekleşmesi mümkün müdür. Rüya üzerinde ciltlerle kitaplar yazılmıştır. Mehmet Yavuz, rüyaların uyku esnasında yoğun zihinsel enerjilerin desarj edilmesinden kaynaklamdığını ifade ederek beyin de bir rüya nörokimyasının mevcut olduğunu ifade ediyor.
Nöroloji Uzmanı Dr. Eski çağlardan beri bu soruların cevapları aranır durur.
Nöroloji Uzmanı Dr
Rüya tabirliği geçmiş çağlarda çok önemli bir meziyetti ve babil rahiplerinin bu konuda çok ustalaştıklarını tarihçiler bildirmektedir. İnsanoğlu, ömrünün üçde birini uykuda geçirmektedir. Uyku sırasında hemen her insan rüya görür. Rüyalar genelde uykunun REM döneminde çok kısa bir zaman diliminde görülür. Bu esnada göz kapaklarında titremeler olur. Eger birinin uykuda iken göz kapaklarının titrediğini görürseniz o esna da rüya gördüğünü düşünebilirsiniz. Rüya görülen zaman süresi çok kısa ve bir dakikayı geçmemesine rağmen görülen şeyleri, saatlerce anlatabilirsiniz. Rüya da zaman kavramı yoktur. Hatta rüya içinde rüya bile görebilir ve her şeyi açıkça hatırlayabilirsiniz. Dolayısı ile rüya’da zaman sıfırdır ve zaman mefhumu süre tanımaz. Rüyaların gerçek hayatla bağlantısı , hep merak edilen ve araştırılan bir durum olmuştur. Halk içinde kimi rüyaların, gerçek hayatta olacaklar için işaretler taşıdığına inananlar çoğunluktadır. Rüyalarla ilgili bilimsel bir çok çalışma da halen devam etmektedir. Mesela Japonya da rüya esnasında retinaya gelen sinyaller digital ortama aktarılmaya çalışılarak beyin-rüya ilişkisi çözülmeye çalışılmaktadır. Ayıca Cape Town Üniversitesindeki araştırmacılar, fonksiyonel MRI ve PET (Pozitron emisyon tomografi) teknikleri ile rüya fizyolojisi üzerinde çalışmaktadırlar. Burada elde edilen verilere göre rüya esnasında, derin beyin yapıları ve limbik sistem aktif bir şekilde çalışırken, mantıklı ve sağlıklı davranış tarzlarımızı şekillendiren ön korteks bölgesi pasif bir bekleyiş sürecini yaşamaktadır. Rüyalarda bir çok mantıksız olayın cereyan etmesi de ön korteks bölge denetlemesinin devreye girmemesinden kaynaklanıyor olabilir. Bir çok antidepresan ilacın rüyaları inhibe ettiğine yani rüya görmeyi engellediğine ya da rüyaları asgariye indirdiğine inanmaktayız. Dışardan alınan biolojik ajanlarla rüyaların engellenmesi aynı zamanda beyinin bir rüya nörokimyası olduğunu göstermektedir. Rüya esnasında ruh bedenden ayrılıyor mu, ayrılmıyor mu?, nasıl bir beyin enerjisi vuku buluyor?, sorularını hala tartışmaktayız. Olayın mistik ve bilimsel boyutları vardır. Kanaatimce, rüya ile zihinsel fonksiyonlara çekidüzen de verilmektedir. Aşırı zihinsel ve bedensel enerji, rüya yolu ile desarj edilmektedir. Nitekim kimi insanlar rüya esnasında cinsel içerikli objeler de yaşamaktadır. Bazı araştırmacılar da rüyaların, uyku esnasında görülen halisünasyonlar olduğunu, bu halüsinasyonların bilgi organizasyonu, gereksiz bilgileri unutma, RNA sentezi, uzun süreli hafızanın yerleşmesi, günlük psikolojik sorunların halledilmesi açısından çok önemli olduğunu iddia etmektedirler. Diğer taraftan rüyaların bir tasavvuf boyutunun da olduğu iddia edilmektedir. Halk arasında sevilen veli kişilerin, gördükleri rüyaların gelecekten haber verdiğine inanılmaktadır. Freud’a göre bilincin gizlediği, tamamen sakladığı olgular ortaya çıkabilmek için yol aramaktadır. Bunlardan bazıları da rüyalar haline girerek kendilerini göstermektedir. Kabus görmek, rüyalardan biraz daha farklı bir durumdur. Bunu özetle rüya psikozu olarak adlandırabiliriz. Uyku esnasında limbik sistemdeki enerji yoğunluğunun kontrolsuz bir şekilde salıverilmesi söz konusudur. Bu patolojik enerji yoğunluğu, ön korteksin hiçbir müdehalesi ve kontrolu olmadan iç dünyamıza yansır. Limbik sistemdeki merkezlerin anormal kontrolsüzlüğü, girift bir şekilde birbirine karışarak aşırı ve istenmeyen görüntüler halinde tezahür eder. Rüyalar bedensel dinlenmeyi engellemediği halde kabuslar genelde yorgun ve bitkin uyanmalara da neden olabilir. Bazı ilaçların ve uyuşturucuların limbik yapılardaki nörokimyayı bozarak çok rahatsız edici kabuslara yol açtığını bilmekteyiz. Rüyalar aslında, boş şeyler değildir. Rüya, bir çok bilim adamına fikir ve ilham kaynağı olmuş bir çok icat rüya esnasında keşfedilmiştir. Kekula’nın benzenin altıgen (hexagon) yapısını bulması, Mendelyev’in peryodik tabloyu bulması, Jon von Newman’nın bilgisayarların temelini atan buluşlarını yapması, Norbert Weiner’in radarı bulması, Einstein’in rölativite kuramı ile ilgili bazı gerçekleri formülize etmesi, Tesla’nın bazı buluşları hep rüya sırasında gerçekleşmiştir. Beethoven, Mozart, Schumann ve Saint-Saens gibi ünlü kompozitörler, bestelerinin bir kısmını rüyalarında görerek notaya almışlardır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.