->
Yazının devamı için aşağıya inin…
Biyolojik saatin bir gereği olarak, düzenli bir şekilde günlük yaşamın bir parçasını oluşturan uyku, vücutta tam bir restorasyon işlemi gerçekleştirmektedir.
Canlılığın en belirgin özelliklerinden biridir uyumak… Ömrümüzün büyük bir bölümünü uyuyarak geçiririz. Lakin zaman zaman; uykusuzluk ya da aşırı uyku hali sergilediğimiz dönemlerimiz de olur. Düzenli uyku vücudun performansını artırırken, kronik uykusuzluk işgücünü azaltmakta ve mental yetenekleri kısıtlamaktadır. Yapılan çalışmalarda derin uykuda, vücutta protein sentezinin, hücre mitozunun ve büyüme hormonu salgılanmasının arttığı, buna karşılık adrenalin ve kortikosteroidler gibi katabolik hormonların salgısının azaldığı gösterilmiştir. Her şey gibi uykunun da dozu vardır mutlaka.
Uyku organizmanın dinlenmesini sağlayan bir hareketsizlik hali olmasının yanında, tüm vücudu yaşama yeniden hazırlayan bir yenilenme dönemidir
Uyku döneminde başta merkezi sinir sistemi olmak üzere, solunum, dolaşım ve kas iskelet sistemi gibi, organizmanın büyük bir bölümünün günlük yıpranması tamir edilmektedir. Uykuda bir bozukluk olduğunda tamir edilemeyen sistemler verimsiz çalışmaya başlar.
Sağlıklı insanlarda uyanıklıktan uykuya geçiş, uykunun evreleri ve uyanıklığa dönüş ayrıntılı olarak incelenmiştir. Uykuda birbirini periyodik olarak izleyen iki değişim dönemi vardır. Bunlar REM ve NonREM ( NREM) dönemleridir (1).
Uyumak üzere gözleri kapamak ile tam uykuya geçmek arasındaki döneme uykuya dalmanın latent dönemi adı verilir. Bu latent dönemden sonra değişim dönemleri başlar.
NREM dönemi 4 evreye ayrılır. Evre 1 ve 2 yüzeyel uyku dönemini, evre 3 ve 4 ise derin uyku dönemini oluşturur. EEG’de yüksek amplitüdlü yavaş dalgalar ve iğcikler gözlenir. Göz hareketleri yoktur, kas tonusu azalmıştır, nabız ve solunum yavaşlamıştır.
REM döneminde ise beyin hiperreaktivite gösterir ; EEG’de uyanıklık ritmine uyan düşük voltajlı karma frekanslı bir trase gözlenir. Göz kaslarında aralıklı bir biçimde hızlı kasılmalar oluşur. Başta boyun kasları olmak üzere çizgili kasların tonusu ileri derecede azalmıştır, nabız hızlanmıştır, solunum hızı ve kan basıncı değişkenlik gösterir. Rüyalar bu dönemde görülür, yada bu dönemde görülen rüyalar uyanınca hatırlanır.
Genellikle uykuya daldıktan sonra yarım saat içinde NREM döneminin en derin basamağı olan dördüncü basamağa girilir. Daha sonra uykunun derinliği azalır ve ilk REM dönemine geçilir. Bu 5-10 dakika devam eder. Bundan sonra NREM ve onu izleyen REM’den oluşan ve 80-100 dakika süren periyodlar uyku sırasında peşpeşe 4-6 kez meydana gelir. REM’in toplam süresi, uykunun toplam süresinin % 20-25′i kadardır.
Uykunun ilk üçte birinde NREM’in derin basamakları egemen durumdadır. Uykunun ortasında ve ikinci yarısında yavaş dalgalı uyku süresi kısalır, REM döneminin süresi ise genellikle uzar. Orta yaşlardan itibaren yavaş dalgalı uyku süresinin toplam uyku süresine oranı giderek azalır.
Normal ritm sağlıklı insanlarda böyle devam ederken, çeşitli nedenlerle ritm değişmeleri gelişebilir. Arousal adı verilen, uyku sırasında daha hafif uyku evresine veya uyanıklık durumuna ani geçişler oluşabilir. Arousal gözlenmesi uykuda apne sendromu tanısı için gerekli kriterlerden birisidir. Apne 10 saniye veya daha fazla süreyle ağız ve burunda hava akımının olmamasıdır. Hastalarda solunum ritm bozukluğu her zaman net bir şekilde
Bir önceki Kısırlığa iyi gelen besinler nelerdir? başlıklı konumuzda kısırlığa iyi gelen besinler hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.